SAĞLIK - 01 Kasım 2014 Cumartesi 09:49

Meyve yarasaları ebola virüsünün doğal kaynağı

A
A
A
Meyve yarasaları ebola virüsünün doğal kaynağı

Yard. Doç. Dr. Ebru Kurşun, dünyayı tehdit eden Ebola Virüsü ile ilgili olarak çok önemli bilgiler aktardı. Kurşun, meyve yarasalarının, ebola virüsünün doğal kaynağı olarak düşünüldüğünü söyledi.

Virüsün ilk olarak 1976 yılında Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde eş zamanlı olarak iki salgına yol açtığını belirten Kurşun, Salgının şimdiye kadar Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Güney Sudan, Fildişi Sahilleri, Uganda, Kongo Cumhuriyeti, Güney Afrika görülmüşken, 23 Mart 2014 tarihinden itibaren Gine başta olmak üzere Liberya, Sierra Leone ve Nijerya’dan vakalar bildirilmeye başlandığını kaydetti.

DSÖ SALGININ NİJERYA’DA SONA ERDİĞİNİ AÇIKLADI
Salgının Ebola Nehri yakınında bir köyde meydana gelmesinden dolayı hastalığa bu isimin verildiğini belirten Dr. Ebru Kurşun, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 29.10.2014 tarihinde Gine, Liberya, Sierra Leone, Nijerya, Senegal, Mali, İspanya ve ABD’de toplam vaka sayısını 13.703 olduğunu ve 4920 vakanın öldüğünü bildirdi. 20 Ekim tarihinde DSÖ Nijerya’da Ebola salgınının sona erdiğini açıkladı” diye konuştu.

MEYVE YARASALARI EBOLA VİRÜSÜNÜN DOĞAL KAYNAĞI

Ebola virüsünün, insanlarda ve primatlarda (enfekte maymun, goril, şempanze, meyve yarasası, orman antilobu ve kirpi gibi) sıklıkla ölüme yol açan kanamalarla seyreden ciddi viral bir hastalık olduğunu ifade eden Dr. Ebru Kurşun, “Özellikle meyve yarasaları ebola virüsünün doğal kaynağı olarak düşünülmektedir. Ebola virüsü, insanlara enfekte hayvanların organ, kan ve vücut sıvılarıyla yakın temasla bulaşıyor” dedi.

HASTALIĞIN BULAŞMASINDA BİRÇOK FAKTÖR BULUNUYOR

Hastalığın enfekte insanlarla doğrudan temas yoluyla da bulaştığını vurgulayan Dr. Ebru Kurşun, “Enfekte kişinin kanı, kusmuk, idrar, ter, dışkı, semen gibi vücut sıvıları ile doğrudan temas, enfekte salgılarla kontamine olmuş eşyalarla temas, defin işlemi esnasında cenaze ile direkt temas edilmesi gibi durumlar hastalığın insandan insana bulaşmasında en önemli faktörler arasındadır. Virüs oda sıcaklığında birkaç saat yaşayabiliyor iken vücut çıkartılarında birkaç gün yaşamaktadır. Özellikle korunma önlemlerini almadan hastalara müdahale eden sağlık personelleri bu hastalık için risk altındadır. Ebola virüsü ile enfekte olan sağlık personeli sayısı 400’den fazla olup 233’ü hayatını kaybetmiştir” diye ifade etti.

HASTALARDA BEYİN KANAMASI VE BİLİNÇ KAYBI GELİŞEBİLİR

Hastalığın kuluçka süresinin ortalama 8-12 gün olup, 2 ila 21 gün arasında değişmekte olduğuna işaret eden Dr. Ebru Kurşun, “Kuluçka süresinin sonunda kas ve eklem ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, ateş gibi belirtileri, kanlı ishal, kanlı kusma, gözlerde kızarıklık, diğer organlarda kanama, deri döküntüsü gibi belirtiler izler. Hastalarda beyin kanaması ve bilinç kaybı gelişebilir. Hastalar organ yetmezliği, pıhtılaşma bozukluğu ve şoka girerek yaşamlarını kaybeder. Ölüm genellikle belirtilerin ortaya çıkmasından sonra 14 gün içinde meydana gelir. 14 gün içinde ölmeyen hastaların yaşama şansı yüksektir” dedi.
Tanısı özel laboratuvar testleri ile konulan bu hastalık için geliştirilmiş bir aşı ya da özel bir tedavi şekli bulunmadığını söyleyen Dr. Ebru Kurşun, Hastalara destek tedavisi verildiğini ve tedavide en önemli basamağın hastalığın yayılmasını önlenmek olduğunu, bununda ancak enfeksiyon kontrol yöntemlerine uyum ile mümkün olacağını belirtti.

HASTA İLE AYNI ORTAMI PAYLAŞANLAR GÖZLEM ALTINDA TUTULMALIDIR

Türkiye’de şu ana kadar 28 şüpheli vaka görüldüğünü ve daha sonra bu vakaların 12’sinde sıtma olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Dr. Ebru Kurşun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hastalığın yaygın olduğu ülkelere seyahat öyküsü olanlar veya bu kişilerle teması olanlar, yüksek ateş, halsizlik, isal, bulantı, kusma gibi belirtileri olduğunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Hasta ile aynı ortamı paylaşanlar gözlem altında tutulmalıdır. Yine aynı şekilde bu bölgelerden dönen temas öyküsü olmayanların 10 gün boyunca, temas öyküsü olanların 21 gün boyunca hastalığın belirtileri açısından kendilerini takip etmeleri ve belirtiler görüldüğünde en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.