SAĞLIK - 14 Kasım 2018 Çarşamba 17:26

Minik savaşçılar ve süt kardeşler buluştu

A
A
A
Minik savaşçılar ve süt kardeşler buluştu

Prematüre bebekler ve aileleri bir araya geldi. Pek çoğu 1000 gramın altında doğan ve artık çok sağlıklı olan çocukların bazıları ilk kez süt kardeşleriyle tanıştı.

Memorial Şişli Hastanesi’nin ev sahipliğinde bu yıl 3’üncüsü gerçekleşen ‘Bir damla hayat’ etkinliğinde prematüre bebekler ve aileleri bir araya geldi. Pek çoğu 1000 gramın altında doğan ve artık çok sağlıklı olan çocukların bazıları ilk kez süt kardeşleriyle tanıştı ve birbirinden renkli görüntüler ortaya çıktı. 

Memorial Şişli Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Doç. Dr. Ercan Tutak’ın tedavisini gerçekleştirdiği çocukların aileleri, bebeklerinin ilk fotoğraflarının da bulunduğu sunumu izledi ve duygu dolu anlar yaşandı. Doç. Dr. Ercan Tutak, prematüre bebeklerin bakımına dair önemli bilgiler verdi.

“Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin prematüre bebek dünyaya geliyor”  

Prematüre doğan bebeklerin üçte biri 1000 gramın altında doğuyor. Düşük doğum ağırlığının yanı sıra anne karnındaki gelişimini tam olarak tamamlayamadan dünyaya gelen bebekler, ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya kalabiliyor. Anne adayındaki erken doğum risklerinin saptanması ve tüm gebelik süresince perinatoloji uzmanlarıyla birlikte takibinin yapılması büyük önem taşıyor. Erken doğumun önlenebileceğini ancak risklerin her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Memorial Şişli Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Doç. Dr. Ercan Tutak, “Anne adayının mutlaka tam donanımlı bir yenidoğan yoğun bakım ünitesi olan hastanede doğum yapması gerektiğine” dikkat çekiyor.

“Her 10 doğumdan biri erken oluyor” 

37. haftadan önce dünyaya gelen bebekler prematüre olarak tanımlanıyor. Özellikle 32. hafta ve öncesinde gerçekleşenler bebek sağlığı açısından ciddi sıkıntılar oluşturuyor diyen Doç. Dr. Tutak, prematüre bebeklerin karşılaştığı sağlık problemlerini şu şekilde özetliyor: “Türkiye’de her yıl yaklaşık 1.5 milyon bebek dünyaya geliyor ve bunların yaklaşık 150 binini prematüre bebekler oluşturuyor. Prematüre bebekler organ gelişimi tamamlanmadan dünyaya geldiği için başta solunum sistemi olmak üzere merkezi sinir sistemi ve mide bağırsak sistemi ile ilgili sıkıntılar gelişebiliyor. Örneğin soluk alma merkezinin iyi gelişmemesi nedeni ile soluk tutma nöbetleri olabiliyor. Beyin damarları çok ince ve narin olduğu için beyin kanaması riski taşıyor. Özellikle yenidoğan yoğun bakımda kaldığı süre içerisinde anne sütü alamayan, mama ile beslenen bebeklerde hayatı tehdit eden kanlı ishale yol açan bir durum da ortaya çıkabiliyor” dedi.

“Prematüre bebekler için en hayati besin ‘Anne sütü’” 

Doç. Dr. Ercan Tutak, erken doğan bebeklerin beslenme problemlerinin çok ciddi olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “İlk günlerinde damar yolundan beslenmek zorunda kalındığı için kan şekeri, kalsiyum, sodyum ve potasyum gibi vücut için çok önemli maddeleri dengeleyemiyorlar. Bu nedenle bebekleri bir an önce anne sütü ile beslenmek ve damardan verilen sıvıdan en kısa sürede kurtulmanın çok önemli olduğunu” belirtti.

“Yenidoğan yoğun bakım ünitesi olan bir hastanede doğum yapılmalı” 

Doğum haftası küçüldükçe sağlık problemlerinin şiddetinin arttığını dile getiren Doç. Dr. Tutak, “Prematüre olarak dünyaya gelen bebeklerin bakımı ve yakın takibi çok önemli. Alanında uzman yenidoğan doktorları ve tecrübeli yenidoğan hemşirelerinin olduğu bir ekibin bulunduğu tam donanımlı bir hastane ortamında dünyaya gelen bebeklerin sağkalım oranının çok daha yüksek olduğuna” vurgu yaptı.

“Kış hastalıkları prematüre bebekler için büyük risk” 

“Halk arasında doğru bilinen yanlışlardan biri, yeni doğan bebeğin kilosuna göre prematüre olup olmadığının belirlenebilecek olduğudur. Halbuki doğum kilosu, bebeğin prematüre olup olmadığını göstermemektedir. 2 bin gram olan bir bebek prematüre olmazken, 3 bin gram doğan bir bebek prematüre olabilir. Bunun için belirleyici kıstas doğum haftasıdır. Bu nedenle 37. haftadan önce doğan bebekler prematüre olarak tanımlanır” diyen Doç. Dr. Ercan Tutak, kış mevsiminde olduğumuza dikkat çekerek yaygın olarak görülen enfeksiyonlar konusunda da aileleri uyardı. Tutak, “Vücut savunma fonksiyonları son derece zayıf olan prematüre bebeklerin enfeksiyonlardan korunabilmesi için bu bebeklere dokunmadan önce mutlaka el temizliği sağlanmalıdır. Bu nedenle yenidoğan ünitelerinde el yıkama vazgeçilmez bir alışkanlık olmalıdır. Yenidoğan ünitesinin kapalı devre mikrop tutucu filtreye sahip bir havalandırma sistemi ile havalandırılması gerekmektedir. Ayrıca prematüre doğmuş bir bebeğin boğmacaya karşı korunması için de bebeğin etrafındaki kişilerin özelikle bebeğe teması en yüksek olan anne ve babanın aşılanması çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

"Prematüre doğum ön görülemeyen bir trafik kazası gibidir" 

Prematüre doğum nedeniyle ailelerin umutlarını hiç bir zaman yitirmesi gerekliliğinin altını çizen Doç. Dr. Ercan Tutak, "Prematüre doğum ön görülemeyen bir trafik kazası gibidir. Ailelerin bebeklerinin yaşayıp yaşamaması konusunda sıkıntıları olacak. Bu durum bebeklere de yansıtılabiliyor" dedi.

Doç. Dr. Ercan Tutak, prematüre bebeklerin yaşama çabayla tutunduklarını söyleyerek, "Yaşama annelerin desteği, onlara bakan tecrübeli doktor ve hemşirelerin desteği ile tutunabilen bu bebeklerde umut ne kadar fazlaysa cevap o kadar iyi oluyor. O anlamda yaşama uğraşla, çabayla tutunan bebekler bunlar" şeklinde konuştu.

"Anlatılmaz yaşanır bir durum" 

Ebeveyn Halil Akarsu, "Bizim için çok zordu. Bir anne-baba için anlatılmaz yaşanır bir durum. Buraya gelenler de çok çekiyorlar" diyerek duygularını ifade etti. Akarsu, prematüre bebek sahibi ailelere dirayetli olmaları konusunda uyarıda bulundu. Anne Şebnem Akarsu ise "Bu çocuklar hayata bir-sıfır geride başlıyorlar ama daha sonra öne geçiyorlar" ifadelerini kullandı.

Bir diğer ebeveyn Gamze Durcan da "Lohusa dönemi annelerin duygusal olarak çöküş yaşadığı bir dönem. Bir de elinize minicik bir bebek veriyorlar, bu çok zor bir süreçtir. Şükürler olsun, bunu iki çocuğumla atlattık. Prematüre anneleri olarak da daha fazla onlarla ilgilenmek zorunda olduğumuz için güçlü oluyoruz" diye konuştu.  

Burak Çubukçu - İsmail Coşkun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Yardımcısının basın açıklaması sırasında deprem oldu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde basın açıklaması yaparken deprem meydana geldi. İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Karaloğlu 4 ilçe 37 köyde 385 konut, 87 ahır, 11 cami ve 1 fırında hasar meydana geldiğini belirterek, “Sulusaray merkezli 5 deprem meydana geldi şu ana kadar, 41 de artçı oldu. Ben Tokat ve Yozgat’taki tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim beterinden korusun, muhafaza etsin. En büyük tesellimiz şu ana kadar herhangi bir yaralımız ve can kaybımız yok. Arkadaşlarımız, ekiplerimiz şu anda sahada köylerin tamamı tarandı. Tokat’ta 3 ilçe, Yozgat’ta 3 ilçede olmak üzere depremden etkilenen tüm köylerimiz şu anda taranmış durumda. Tokat’ta şu ana kadar 112 acil çağrı merkezimize 576, Yozgat’ta 250 deprem kaynaklı vatandaş ihbarı var. Ön incelemeler sonucunda Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta ve 84 ahırda, 7 cami ve 1 fırında hasarlar var, bunlar yıkık değil hasarlı. Yozgat ilinde 1 ilçede 7 köyde 94 konutta, 4 cami ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var” dedi. “Hasarlı evlere girmeyin” Hasarlı evlere girilmemesi çağrısında bulunan Karaloğlu, "Evinde hasar olan, çatlağı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın. Biz onları alıp misafir etmeye hazırız. Yurtlar hazır hale getirildi. Vatandaşımıza çağrı yapıldı. Şu ana kadar 30 vatandaşımız yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Sayın valimizin verdiği bilgiye göre şu anda bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarında bir hasarımız yok. Okullarımızda, kamu hizmet binalarında herhangi bir hasarımız yok, inşallah binalarımızda kamu hizmeti vermeye de devam edeceğiz. Kumanyalar hazırlandı şu anda dağıtılıyor. Yine Tokat’ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkartmak üzere aş evlerimiz oluşturuluyor. İnşallah vatandaşımıza sıcak yemek imkanımızda sunulacak. Şu anda bölgede ulaşımda, alt yapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorunumuz yok. Yollarımız açık, enerjisi olmayan ve haberleşme imkanı olmayan köyümüz yok. Tedbir olarak Tokat’ta bir gün eğitime ara verdik. Yozgat ilimizde ise Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde yine eğitime bir gün ara vermiş olduk” dedi. “750 Personel 150 araç bölgede” Karaloğlu, 150 araç ve 750 personelin bölgede görev aldığını ifade ederek, “Diyarbakır’dan Van’a kadar birçok ilimizden arama kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmış durumda. Yerel ekipler de bölgeye ulaştı. Şu anda bölgede 750 personelimiz vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere bekliyor. 150 yardım aracı da bölgeye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu. “Dezenformasyon uyarısı” Karaloğlu açıklamasında dezenformasyon uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Sosyal medyada maalesef yine dezenformasyonlar var. Vatandaşımıza çağrımız AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemeleridir. Biz vatandaşlarımızı AFAD üzerinden çok hızlı bir şekilde bilgilendiriyoruz. Vatandaşımızın tereddüdü olmasın.” Öte yandan İçişleri Bakan Yardımcısı, açıklama yaptığı sırada deprem meydana geldi. Karaloğlu, "Şu anda artçı sarsıntıyı hep birlikte yaşadık. Rabbim hepimizi, ülkemizi korusun" dedi.
İstanbul Jose Mendilibar: "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık" Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, Fenerbahçe ile çok zor bir maç oynadıklarını belirterek, "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe ile karşılaşan Olympiakos, penaltı atışları sonunda galip gelerek yarı finale yükseldi. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, "Çok zor bir oyun oynadık. Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. 10. dakikada golü yemiştik fakat dayandık. İlk devrede dayanma gücümüzü iyi kullandık. Topu rakibe verip yorma yoluna gittik. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" ifadelerini kullandı. "Kendimi şanslı hissediyorum" Mendilibar, "Avrupa kupalarında yarı finale kalmasında takımın başında antrenör olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım daha ileriye taşıyabiliriz. Şu anda kalemizi koruyan Tzolakis, başta ikinci kalecimizdi. Sonra kaleyi devraldı. Topun auta gitmesine şans diyebilirsiniz ancak kalecinin kurtarışına şans diyemeyiz. Bir çalışma sonucu oluyor bunlar" diye konuştu. "Kariyerim boyunca penaltılara bakmadım" Penaltı atışlarını izlemediği ve sırtını dönmesiyle ilgili sorulan soruya İspanyol teknik adam şu yanıtı verdi: "Ben bütün kariyerim boyunca penaltılara bakmadım. Bunu totem olarak yaptığımı size açıklamak isterim."