GÜNDEM - 01 Şubat 2015 Pazar 09:36

'Nidal bebek' çadırda gözlerini hayata açtı

A
A
A
'Nidal bebek' çadırda gözlerini hayata açtı

Adana'nın Yüreğir ilçesinde, Suriyeli Bozan Muhammet ve Sadika Wahsan çiftinin 'Nidal' ismini verdiği erkek bebeği, 10 kişiyle beraber yaşadıkları derme çatma bir çadırda hayata gözlerini açtı.

Suriye'deki savaşın bitip ülkelerine dönmeyi bekleyen mülteciler, Yüreğir ilçesindeki çadırlarda zor şartlar altında hayatlarını sürdürüyor. Birçok hamile kadının yaşadığı çadırlarda nüfus her geçen gün artıyor. Kışın gelmesiyle birlikte bataklığı andıran yerlerde yaşayan mülteciler, düzenli doktor kontrolünden neredeyse hiç geçirilmiyor.

Son olarak, Bozan Muhammet ve Sadika Wahsan çiftinin erkek bebeği, 10 kişiyle beraber yaşadıkları derme çatma bir çadırda gözlerini hayata açtı. Bebeğe, annesi ve babası tarafından 'Nidal' ismi verildi.
Sadika Wahsan'ın, hamileliği süresince hiç doktora gitmediği gibi, çadırlarda yaşayan hiçbir çocuğun ise aşılı olmadığı öğrenildi.

Çadırlarda incelemelerde bulunan ve konuya ilişkin açıklama yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Adana Şube Başkanı Dr. Tekin Müjde, mültecilerle yaptığı sohbetler sonucu onların Türkiye'ye gelmeden önce Suriye'de de hiçbir sağlık tahlili yaptırmadıklarını öğrendiğini söyledi. Hamile kadınların, bebeklerini kendi imkanlarıyla doğurduklarını anlatan Dr. Müjde, “Suriyelilerin durumları gerçekten içimizi acıtmakta. Her bir çadırda en az 10 - 12 kişinin yaşadığı bir ortam var. Bulundukları çadır hemen yanında bir fosseptik çukuru açıp ihtiyaçlarını orada gidermekteler. Bu fosseptik çukuru dolduktan sonra bu çukuru kapatıp, hemen yanında başka bir çukur açıyorlar. Banyo ihtiyaçlarını ise çadırların içinde plastik leğenlerde gerçekleştirmektedirler” diye konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.