MAGAZİN - 11 Haziran 2018 Pazartesi 17:28

Nükhet Duru’dan Reha Muhtar’a sitem

A
A
A
Nükhet Duru’dan Reha Muhtar’a sitem

Sanatçı Nükhet Duru CRI TÜRK’te Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu ‘Müziğin Kilometre Taşları’ programına konuk oldu. Ünlü sanatçı geçmiş yıllarda hakkında yalan haberler yaptığını öne sürerek Reha Muhtar’a sitem etti. Duru, “Reha Muhtar kalbimi çok kırdı” dedi.

Müzik dünyasının efsane kadın sanatçılarından biri olan Nükhet Duru, CRI TÜRK’te Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu ‘Müziğin Kilometre Taşları’ programına konuk oldu.Nükhet Duru programın dördüncü sezonunun ilk konuğu olurken hayatı ve müzikal kariyeri hakkında bilinmeyenleri Michael Kuyucu’ya anlattı. 

“Nerede doğduğum önemli değil ben Türkiyeliyim” 

Gerçek adı Müberra Nükhet Duru olan ve 1958 yılında İstanbul’da doğan Nükhet Duru Michael Kuyucu’ya; “Beni gören dostlarım bana Erzincanlı der, Kayserili der, Gümüşhaneli der, ‘Hemşerim Niğdelisin sen bilirim’ der, Trabzonlu der; ben de ‘Tabii ki’ diyorum, ‘Neresi?’ diye sorduklarında ‘Cumhuriyet Mahallesi’ diyorum. Aslında İstanbul’da Süleymaniye Doğum Evi’nde doğmuşum ama bu önemli değil ben Türkiyeliyim” dedi.

“Eurovision yarışmasında jüri bize haksızlık yaptığı için ülkemizi temsil edemedim” 

Duru Modern Folk Üçlüsü ile beraber ‘Dostluğa Davet’ adlı şarkı ile yarıştığı 1978 Eurovision Türkiye Elemelerinde haksızlığa uğradığını söyleyerek, “Türkiye’de o dönem hep haksızlıklar olurdu. Ya vizyon eksikliğinden ya da ilişkiler dolayısıyla bazı yerlere daha yakın dururdu o zaman jüriler. Biz halkın birincisi olduk ve jüri bize yakın değildi. Müzik adamları ‘Halkın değil bizim dediğimiz önemli’ dedi. Biz bu şarkının insanı uyardığını, değişik bir şey olduğunu anlatamadık. TRT’deki yönetim de üzüldü bizim ikinci olmamıza” yorumunda bulundu.

Michael Kuyucu’nun Nükhet Duru’ya Eurovision’da temsil edemeyince üzülüp üzülmediğini sorması üzerine Nükhet Duru “O yıllarda Türk insanının başarılara ihtiyacı vardı. Kazanmayana küsüyorlardı. Ya Allah beni korudu ya da kısmet değilmiş” diye cevap verdi.

“Assolist olarak Batı müziği yorumcuları çıkartmadıkları için çok sesli müziğe başladım” 

Michael Kuyucu’ya Türk müziğine geçişini de anlatan Nükhet Duru, 80’li yıllarda Türk pop müziğinin gerilediğini ve arabeskin tırmanmasına yenik düştüğünü dile getirerek “Hiçbir albüm satmıyordu. Benim de Türk müziği alt yapım olduğundan, o dönem çok şöhretli olduğum için assolistlik teklifi geldi. Bülent Ersoy yasaklanmış, Emel Sayın evlenip Dubai’ye yerleşmiş, Zeki Müren ‘Bodrum’da dinleneceğim’ demiş. Gazinolar da 3-5 tane kalınca bana ‘Assolist olacaksın fakat assolist konumuna batı müziği yorumcusu çıkartamayız’ dediler. ‘Alaturka işini yapmam ben, çok sesli müzik yapayım’ dedim. İstanbul gelişimin bir bölümünü ve Türk müziği sazlarını karıştırarak çok sesli müziğe başladım” diyerek ‘Sevda’ adlı klasiğinin nasıl ortaya çıktığını anlattı.

“Bütün albümlerimi kendim yaptım” 

Michael Kuyucu’nun ‘Telif ve benzeri konulardan extra paralar kazandınız mı?’ sorusuna Nükhet Duru “Hayatımda albüm, plak, CD, kaset artık ne şekle dönüştüyse hiçbirinden para kazanmadım. Kendim sahneden para kazanıp albümlere yatırdım. Bütün albümlerini her zaman kendisi yapan biriyim. Ali Kocatepe’den başka kimse yatırım yapmadı, zaman içinde o da tükendi, onu da ben desteklemek zorunda kaldım. Müziğime yatırım yapmak zorundaydım. Bu kutsal bir görevdi benim için. Benim söylemek istediğim şarkılara yatırım yapmak da daha zordu çünkü zor şarkılardı. Bundan hiç pişman olmadım çünkü ben bu işe zengin veya ünlü olmak için girmedim; bu başka bir aşk ve ben bu aşkı yaşadım, ömrümün sonuna kadar da yaşayacağım” diyerek cevap verdi.

“Reha Muhtar hakkımda yalan haberler yaptı” 

2001 yılında yayınlanan ‘Bana Rağmen’ adlı albümünün Nükhet Duru kariyerinin en iyi albümlerinde biri olduğunu söyleyen Michael Kuyucu, bu albümün neden hak ettiği yere gelemediğini sordu. Bu soru üzerine duygulanan ve bir süre susan Nükhet Duru, “Bu albümünün güme gitmesinin sebebi Reha Muhtar’dır” dedi.

Nükhet Duru, “Reha Muhtar sağ olsun kalbimi çok kırdı. Birden haberlerde benim babama bakmadığıma dair yayınlar yaptı. Külliyen yalandı. Birinin bana oynadığı bir oyundu bu. Bu benim kalbimi çok kırdı ve içime kapandım bir sene dışarı bile çıkmadım. Albümün tanıtımını yapmam gerekirken hiçbir şey yapamadım ne radyo ne TV hiçbirine çıkmadım, o görüntüleri gördüğümde hayata küstüm. Babamı zorla getirdiler oraya, zaten hastaydı, Alzheimer hastasıydı, acayip şekilde çocuk gibi cevaplar veriyordu. O kadar etkilendim ki seyrederken burnumdan kan boşaldı. Bu bir hafta sürdü. Bunu bana kimin yaptığını da biliyorum. Böyle durumlarda beyaz duvar görüyormuş gibi davranırım ben kavga etmeyi sevmem, Allah’a emanet ederim” diye konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta Filistin için yürüyüş düzenlendi Bitlis’in Ahlat ilçesinde sivil toplum kuruluşları öncülüğünde Gazze’deki saldırı ve ablukanın sonlanması, Filistin’in özgürlüğü için yürüyüş ve basın açıklaması düzenlendi. Bitlis Filistin Dayanışma Platformu öncülüğünde düzenlenen yürüyüşe yüzlerce kişi Filistin bayrakları ve çeşitli dövizlerle katıldı. İlçenin Akkoyunlu Camii önünde başlayan yürüyüşte sloganlar atılarak 15 Temmuz Çeşmesine geçildi. Burada ortak basın açıklamasını okuyan Bitlis Filistin Dayanışma Platformu Sözcüsü Emrullah Erkan, Gazze’yi unutmadıklarını ve hiçbir zaman unutmayacaklarını söyledi. Siyonist İsrail’in yaptığı soykırımı lanetlemek, Filistinlilerin yanlarında olduklarını göstermek için alanlarda olduklarını söyleyen Erkan, “Kendi yolunda cihat edenlere izzet, yolundan yüz çevirenlere zillet elbisesi giydiren Allah’a hamdolsun. Tarih boyunca haddini aşmış nice tağutları helak eden, yeryüzünün mustazaflarına özgürlük ve salih kullarına yeryüzünün verasetini vaat eden Eabbimize hamdolsun. Gazze’deki soykırım ve bütün yoksunluklara rağmen şanlı direniş 6. ayını da geride bıraktı. Altı Gün Savaşlarında bölgenin en güçlü ülkelerini dize getiren İsrail, neredeyse yirmi yıldır abluka altında tuttuğu Gazze direnişine karşı hiçbir askeri başarı elde edemedi. İnsanlık, tarih boyunca gördüğü en büyük zulümlerden birine şahitlik ediyor. Apartheid rejimi işgalci İsrail; kadın, çocuk, yaşlı ve sivil ayırt etmeksizin Gazze’de soykırım suçu işliyor. Yaşanan bu işgal ve soykırım, vicdan sahibi yürekleri kanatıyor, başta bölgemiz ve Ortadoğu olmak üzere tüm dünyanın huzuruna kast ediyor. Gazze’de şu anda on binlerce insan, yeterli gıdaya ve suya ulaşamıyor. Evet, ne yazık ki on binlerce insan 2024 yılında dünyanın gözleri önünde açlık ve susuzluk sebebiyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda. Gazze; direnişiyle, şehadetleriyle ders vermeye, uyandırmaya, diriltmeye devam ediyor. İslam dünyası ise anlamıyor. Nitekim, Filistinli imam Mahmut Hasanat, hutbeye çıkarak; ’30 bin şehidin, 70 bin yaralının, 100 bin sakatın, 2 milyon evsiz ve aç susuzun uyandırmadığı, bir şey anlatmadığı bir ümmete ben buradan konuşsam ne olur konuşmasam ne olur, kamet getirin de namazımızı kılalım’ dedi ve hutbeden indi. İnsanlık için feveran, ümmet için sitem olan bu haykırışı çok iyi anlıyoruz” dedi.
Gümüşhane Gümüşhane’de son 10 günde kene vakalarında artış yaşanıyor Gümüşhane’de ilkbaharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakalarında artış başladı. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde bulunduğu Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek son 10 günde vaka artışları yaşandığını söyledi. Türkiye’de ilkbahar mevsiminin etkisini göstermesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakaları görülmeye başladı. Yılın ilk vakasının görüldüğü Gümüşhane’de ise vakalar artmaya devam ediyor. Son olarak kentte A.S. ve H.S. isimli karı koca da KKKA hastalığı teşhisiyle tedavi altına alındı. Son günlerdeki vaka artışları ile ilgili açıklamalarda bulunan Gümüşhane Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde yer aldığı Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek bu bölgede yaşayan insanların daha dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu. “Şu anda 3 hastaya kesin tanı koyduk” İlkbaharın gelmesiyle birlikte son 10 günde vakalarda büyük artış olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Kurt, “Hastanemize çok fazla kene sonrası başvuru olmakta ama şu ana kadar tanısını koyduğumuz 3 tane vakamız oldu. 1 tane hastamız tedavisini olup taburcu edildi, 1 hastamız hala yatıyor, 1 hastamızı da Trabzon’a sevk ettik ve durumunun iyi olduğunu öğrendik. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı keneler yoluyla bulaşmakta ve bu keneler daha çok Kelkit vadisi yani Kelkit Çayı’nın aktığı 256 kilometrelik bir hat üzerinde yoğun. Bu hat üzerinde Tokat, Sivas, Erzincan, Giresun ve Gümüşhane bulunuyor. Kenelerin aktifleştiği dönemler ilkbahar ve yaz ayları olduğu için son 10 gündür vakalarda resmen patlama var. Çok fazla başvuru oluyor hastanemize ama şu an 3 tane hastaya kesin tanı koyduk. Hastalar genellikle ateş, baş, kas ve eklem ağrısı şikâyetleri yani sanki bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bulantı, kusma ve ishal şikâyetleriyle başvuruyorlar. Hastalar daha geç başvurursa bu şikâyetler kanamalarla seyredip, hastalar kaybedilebiliyor” dedi. “Gümüşhane en riskli noktalardan birisi, vatandaşlar daha çok dikkat etmeli” KKKA hastalığının kanıtlanmış bir tedavisi olmadığının altını çizen Dr. Kurt, “Bu hastalığın kanıtlanmış bir tedavisi yok. Biz destek tedavileri yapıyoruz. En önemli yol ise korunma yöntemleri. Bölgemiz de bu noktada yoğun olduğu için vatandaşların bilinçli olması gerekiyor. Riskli bölgelerde vatandaşlarımızın pantolon paçalarını çoraplarının içine koymalılar, açık renkli giyişiler giymeleri gerekiyor keneyi fark edebilmek için. Bu riskli yerlerden ayrılma durumunda hem kendilerini hem de çocuklarını kene var mı diye kontrol etmeleri gerekiyor. Kene ile karşılaşma durumunda ise eğer sağlık kuruluşuna başvurma zaman alacaksa bunun çıkarılması lazım. Çıplak elle dokunmamak kaydıyla, bir bez, bir eldiven, naylon bir poşetle kenenin vücuda tutunduğu en yakın yerden tutulup çıkarılması lazım. Kene çıkarıldıktan sonra da 10 gün boyunca hastalık belirtilerini takip ederek bunun gerçekleşmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Kenenin üzerinde sigara söndürmek, kolonya dökmek, deterjan dökmek, yakmak kenenin kusup taşıdığı mikrobu daha fazla boşaltmasını sağlayacağından yapılmaması gereken şeyler. Keneyi hafife almadan tedbirli olmamız gerekiyor. Gümüşhane bu hastalık için en riskli bölgelerden birisi olduğu için burada yaşayan vatandaşların ilkbahar ve yaz mevsimlerinde çok dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu.
Niğde ’Yılın Doktoru’ Mustafa Doğan Niğde’de Başhekim Oldu Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya’nın görevden ayrılması ile başhekimlik görevine Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Doğan getirildi. Niğde’de ’yılın hekimi’ olarak seçilen Dr. Mustafa Doğan, 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında Osmaniye merkez, Kırıkhan, İskenderun ve Hatay merkezde fedakârca yürüttüğü çalışmalardan dolayı yılın doktoru seçilmişti. Doğan, yine deprem döneminde Hatay Adli Tıp Grup Başkanlığı ve önceki dönemde 5 yıl süre ile Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı görevlerini üstlenmişti. 3 yıldır Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevini yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya veda açıklaması yayınladı. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya yaptığı veda açıklamasında, "Yer ve görev fark etmeksizin, devletime ve milletime hizmetin en iyisini sunmak için aralıksız çalışmaya devam edeceğim" dedi. Çetinkaya; "Yaklaşık 3 yıldır büyük bir onur ve gurur ile sürdürmüş olduğum Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimlik görevimden görev süremin bitmesi nedeniyle ayrılmış bulunmaktayım. Bu süreçte herkes için en iyi hizmeti sunmak ve Niğde’mize on yıllarca hizmet edecek olan yeni hastanemizin inşasına katkı sunmak için tüm gücümüz ile çalıştık. Sağlık Bakanlığımız, birlikte çalışmaktan büyük onur ve gurur duyduğum Valilerimiz Cahit Çelik ve Mustafa Koç, milletvekillerimize, Belediye Başkanımız Emrah Özdemir, İl Sağlık Müdürümüz Dr. Koray Okur, mesai gözetmeksizin çalışan tüm hastane personelimize, başhekim yardımcılarıma, başarılı çalışma ekibime ve tüm Niğde halkına teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Bana hep destek olan büyüklerime, dostlarıma ve birlikte çalıştığım tüm mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. Yer ve görev fark etmeksizin, Devletime ve milletime hizmetin en iyisini sunmak için azim, heyecan ve gayretle aralıksız çalışmaya devam edeceğim. Dualarınızı beklerim" ifadelerini kullandı.