GÜNDEM - 06 Ekim 2015 Salı 23:20

'O saldırıyı Osmanlı Ocakları’yla ilişkilendirmek ahlaksızlıktır'

A
A
A
'O saldırıyı Osmanlı Ocakları’yla ilişkilendirmek ahlaksızlıktır'

Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, “Ahmet Hakan'a karşı yapılan saldırıyı Osmanlı Ocakları’yla ilişkilendirmek ahlaksızlıktır. Osmanlı medeniyeti için hizmet eden kurumumuz Bahçeli ve HDP’li milletvekilleri tarafından hedef haline getirilmek istenmektedir” dedi.

Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, Osmanlı Ocakları’yla ilgili iddialara karşı açıklamalarda bulundu. Ahmet Hakan’a ve HDP binalarına yapılan saldırıların Osmanlı Ocakları’yla ilgisinin bulunmadığını kaydeden Canpolat, “Ahmet Hakan'a karşı yapılan saldırıyı Osmanlı Ocakları’yla ilişkilendirmek ahlaksızlıktır. HDP binalarına yönelik yapılan saldırıları Osmanlı Ocakları yaptı diyenler ahlât-ı fasidelerin beyanlarıdır” diye konuştu.

“OSMANLI MEDENİYETİ İÇİN HİZMET EDEN KURUMUMUZ BAHÇELİ VE HDP’Lİ MİLLETVEKİLLERİ TARAFINDAN HEDEF HALİNE GETİRİLMEK İSTENMEKTEDİR”

Canpolat, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi eleştirdiği açıklamasında, “MHP lideri Sayın Bahçeli; Osmanlı Ocaklarına yönelik ‘Sarayın paramiliteri, Bizans’ın varisi, güruh ruhları’ diyerek Millet-i Beyza’dan olan Osmanlı Ocakları hakkında karalama kampanyasında bulunan HDP ve CHP’li milletvekillerinin başlattığı sinsi oyuna ortak olmuştur. Osmanlı medeniyeti için hizmet eden kurumumuz Bahçeli ve HDP’li milletvekilleri tarafından hedef haline getirilmek istenmektedir. Diğer taraftan, CHP'li Sanal Osmanlı medeniyetini hedef alırcasına açıklamalar yapmakta, karanlık odaların paramiliteri Hüseyin Aygün ise Ahmet Hakan’a saldırının Osman Ocakları tarafından yapıldığını iddia ederek yine Osmanlı Ocakları’na yani Osmanlı kültürüne saldırmışlardır” ifadelerini kullandı.

“Paralel yapı, MHP, CHP, HDP, Osmanlı medeniyetini derin manada üzerine misyon edinmiş Osmanlı Ocakları’nı hedef haline getirmek, karalamak için var güçleriyle çalışan Doğan medyası son günlerde Osmanlı Ocakları’na karşı kara bir iftira kampanyasıyla derin bir algı operasyonu başlattı” diyen Canpolat, şunları ifade etti:

“Maksatlarının Osmanlı medeniyetini engellemek olduğunu görüyoruz. Oysaki Osmanlı Ocakları yapılan kara propagandalardaki gibi yıkıcı, dökücü, kinci, kavgacı değildir. Aksine birleştirici, sulh edici, inşa edici bir kurumdur. Osmanlı medeniyeti; birlik, beraberlik, kardeşlik gibi sulh edici, hoşgörü kuralını en önde tutan, hiç kimseyi ayırt etmeyen, toplumun her kesimini kucaklayan, herkese kapısını açan, ayrımcılığın hiçbirini tavsif etmeyen, bu anlamda din ayrımcılığı dahi yapmayan, fikir ve mezhep ayrımcılığına pirim vermeyen bir anlayışla yürütülen Osmanlı Ocakları’na karşı, halkımızın kardeşliğine, bir çatı altında toparlanmasına, sulh edişine yönelik saldırıları, kara iftiraları, yazılan, çizilen haberleri göz göre göre endişeyle seyrediyoruz. Hedeflerini bu milletin kardeşliğine doğrultan kara fikirler, bu kara fikirlerin kalemleri, iftira atmaktan da çekilmiyorlar. Osmanlı Ocakları’nı her olaydan sorumlu gösteren art niyetli siyasetçiler kendileriyle dahi olan münasebetimize, saygımıza, ilgimize, kardeşliğimize büyük bir darbe vurarak Osmanlı Ocakları’na yönelik sürekli hakaret ve iftira etmekte, kendi tabanlarını kızdırmaktadırlar. Sabırla olup bitenleri seyrediyoruz. Sabırla takip ediyoruz. Osmanlı Ocakları yapılan bu kara iftira kampanyalarına karşı tepkisini demokratik yöntemlerle dile getiriyor, kırıcı, yıkıcı ve kavga edecek hiçbir eyleme yönelmediği gibi, düşüncelerine dahi yer vermemektedir. Vurmak, kırmak onlara yakışır. Birileri Osmanlı Ocakları’nı tahrik edercesine yazıp çizse de hakaret ederek,teşkilattaki arkadaşlarımı tahrik etmeye çalışsalar dahi bizler hoşgörüyü, bizler kardeşliği, birliği ve beraberliği asla terk etmeyeceğiz. Üzerimize sindirmiş olduğumuz, giymiş olduğumuz elbise Osmanlı medeniyetidir. Osmanlı medeniyetinin özü ise taş atana gül atmaktır. İnsanları kaynaştırmak, birleştirmektir. İftiralar karşısında da susmamaktır.”

“OSMANLI OCAKLARINA KARALAMA KAMPANYASININ CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A OLAN SEVGİMİZDEN DOLAYI OLDUĞUNU DÜŞÜNMEKTEYİZ”

Osmanlı Ocakları'na karşı yöneltilen asılsız iddiaların asıl hedefinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirten Canpolat, “Osmanlı Ocakları'na karalama kampanyasının Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a olan sevgimizden dolayı olduğunu düşünmekteyiz. Asıl hedef, Osmanlı Ocakları üzerinden devletimizin başındaki milletin oylarıyla seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Oysaki Osmanlı Ocakları her siyasi partiye eşit mesafede durmaktadır. Hiçbir partiye zararı dokunmayan, hiçbir vatandaşı üzmeyen ve toplumun tamamını birleştirmek adına gece gündüz çalışan Türkiye'nin en güçlü STK’larından olan Osmanlı Ocakları, sırf Erdoğan’ın, yani haklının, yani mazlumun tarafında durduğu için iftira ve hakaretlerle korkutulmaya, hedef haline getirilmeye çalışılmaktadır, iyilerin tarafında olduğu için hedef haline gelmektedir. Devletimizi, devletimizin başındaki devlet yöneticilerimizi, devletimizin başındaki yöneticilerimizi seçen milletimizi hedef alan karanlık odakların, Osmanlı Ocaklarını da hedef haline getirmeleri, iftiraları ve karalama kampanyaları düzenlemeleri kadar tehlikeli, endişe verici ne olabilir” şeklinde konuştu.

“OSMANLI OCAKLARI'NA ‘BİZANS'IN VARİSİ’ DİYEN SAYIN BAHÇELİ’Yİ NASIL SEVELİM”

“Bizzat milletin bağrından, özünden oluşmuş, siyasi bir hareket olmayan Osmanlı Ocakları, sivil iradenin siyaset üzerindeki haklı yansımasıdır” diyen Canpolat, siyasi partilerin bu medeniyeti benimsememesinin endişe verici olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Kim Osmanlı medeniyetini severse, biz de o siyasetçileri seviyoruz. Zorla sevgi olmaz, sevdirmekle olur. Osmanlı Ocakları Erdoğan'ı seviyor. O’na, gelmiş geçmiş dünya liderleri arasında seçkin bir lider olduğu, Osmanlı medeniyetini özde yaşayan, halkının tamamına sahip çıkan bir lider olduğu için ‘lider’ denilmektedir. Söyleyin Allah aşkına; Osmanlı Ocakları'na ‘Bizans'ın varisi’ diyen Sayın Bahçeli’yi nasıl sevelim? ‘Tabelalarımızı Osmanlı Ocakları yıktı’ diye iftira atan, bizi TBMM’ye taşıyıp ‘araştırılsın’ diyerek şaibe ortamı yaratan HDP’yi nasıl bağrımıza basalım? ‘MİT elemanları’ diyerek Osmanlı Ocakları'na aslı astarı olmayan itham ve yakıştırmalar yapan CHP’yi nasıl baş üstünde tutalım? Biz tüm bu yaşananlara rağmen tüm siyasi partilere eşit mesafedeyiz. Şöyle ki; bu siyasi partilerden Osmanlı Ocakları'na gelip, buradaki kardeşlikten nasiplenen kardeşlerimiz var. Kendi partilerini eleştiren, Osmanlı Ocakları'na iftira edildiğini beyan eden binlerce mesaj ve mailler var. Niyet çok açık; MHP Lideri Bahçeli, seçmenine, tabanına karşı Osmanlı Ocakları için ikazlarda bulunurken, Osmanlı Ocakları'na iftira ve hakaret etmeyi tercih etmiş ve kendi partisinin de misyonu olan Osmanlı medeniyetine hizmet eden kurumumuza iftira ve hakaret etmekten çekinmemiştir. Bu, bir anlamda Sayın Bahçeli’nin Osmanlı Ocakları'ndan siyasi anlamda çekindiğini de gösterir.”

“OSMANLI COĞRAFYASINI ENDİŞELENDİREN BU KARALAMA KAMPANYALARI ESEFLE İZLENİYOR”

Osmanlı Ocakları’nın, Osmanlı coğrafyasının yeni umudu olduğunu kaydeden Canpolat, “Alperen Ocakları, Ülkü Ocakları gibi bütün ocakların, STK ve vakıfların dikkatinde olan Osmanlı Ocakları’nın sistemine hayranlık duyan kardeşlerimizin kafası karıştırılmak istenmektedir. Osmanlı coğrafyasının yeni umudu ve heyecanı olan Osmanlı Ocakları'na karşı başlatılan bu karalama kampanyaları sadece yurdumuzda değil tüm Osmanlı coğrafyasında endişe ile seyredilmektedir. Nitekim Osmanlı Ocakları, tüm Osmanlı coğrafyasında teşkilatlanmaya başlamış ve diğer ülkelerdeki teşkilat mensubu kardeşlerimiz, ülkemizde yaşanan Osmanlı Ocakları'na karşı iftira ve karalama kampanyalarını yakından takip ettiklerini bildirmektedir. Osmanlı coğrafyasını endişelendiren bu karalama kampanyaları esefle izleniyor. Bu karalama kampanyası da aynen Osmanlı Ocaklarını istemeyen, Osmanlı medeniyetini hedef alanların siyasi oy endişesi taşıyanların kirli niyetidir. Bu iddia edilen olayların er ya da geç gün yüzüne çıkacağına, şahsıma, kurumumuza karşı hakaret ve iftirada bulunan herkesten yargı önünde hesap soracağıma söz veriyorum" ifadelerini kullandı. 

ONUR EMRE DURAK
ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Enfeksiyon hastalıkları uzmanı uyardı: "Sepsis tedavisindeki gecikmenin ölümcül sonuçları olabilir" Kana mikrop karışmasına tıp dilinde sepsis denildiğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” dedi. Liv Hospital Samsun Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, kanda görülen enfeksiyon hastalıkları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kandaki enfeksiyonun ne olduğundan bahseden Prof. Dr. Sünbül, “Kan sağlıklı insanlarda mikropsuzdur. Kana mikrop karışmasına tıp dilinde ‘sepsis’ denir. Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Enfeksiyon hastalıkları pratiğinin en acil tedavi gerektiren hastalıklarından biridir. Zamanında ve etkin tedavi yapılamaz ise organlarda hasar yaparak ölümle sonlanır. Sepsis dediğimiz bu hastalıkla dünyada sıkça karşılaşılmaktadır. Birçok ülkede hastalığın oranı bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre ABD’de yılda yaklaşık bir milyona yakın kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık hastane dışında çeşitli nedenlerle oluşabileceği gibi hastanede yatan kişilerde de gelişebilmektedir. Özellikle yoğun bakım hastalarında kanda enfeksiyon oluşma riski çok daha yüksektir” diye konuştu. "Kana mikrop karışması" Kana mikrobun nasıl karıştığını anlatan Prof. Dr. Sünbül, "Kana mikrop, kısa süreli ve miktar olarak az sayıda veya uzun süreli daha fazla miktarda karışabilir. Diş fırçalama veya sakız çiğneme gibi basit işlemler sırasında bile kana geçici süre ve az sayıda mikrop karışabilir ancak bağışıklık sistemi bu mikropları yok eder ve hastalık oluşmaz. Ancak uzun süreli ve fazla miktarda mikrop kana karışırsa kanda enfeksiyon gelişir. İdrar yolları iltihabı, kalp kapaklarında veya kalp duvarında gelişen iltihap, kemik iltihabı, bağırsak iltihabı, cilt iltihabı, iç organlarda olan apseler başta olmak üzere birçok organ veya sistemimizde gelişen iltihap sepsis gelişimine neden olabilir. Ayrıca şeker hastaları, kanser tedavisi verilen kişiler, organ nakli yapılanlar ve yaşlılarda bağışıklık sistemi baskılanmış olduğundan veya yenidoğan dönemindeki bebeklerde ise bağışıklık sistemleri henüz gelişmediğinden bu tür hastalıklara karşı eğilim fazladır" şeklinde konuştu. "Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır" Kanda enfeksiyon oluşumunun göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulayan Prof. Dr. Sünbül, “Günümüzde tıbbi teknolojideki gelişmeler sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırırken diğer yandan tanı ve tedavi amaçlı hastaya uygulanan bir takım işlemler kanda enfeksiyon riski oluşturmaktadır. Uzun süreli idrar sondası kullanımı, diyaliz katateri, kanser tedavisi yapmak için konulan kalıcı kataterler bunlara örnektir. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” ifadelerini kullandı. "Tanı ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleriyle konur" Kanda enfeksiyon tespit edilmesi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sünbül, “Vücutta iltihap olduğunda başta ateş yüksekliği, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi pek çok klinik bulgunun dışında kanda bazı değerler de yükselir. Kana mikrop karıştığından şüphelenilirse, hasta derhal hastaneye yatırılır ve incelenir. Klinik şüphe ile birlikte ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleri ile tanı konur. Hastadan alınan kanın kültürü yapılır ve kan kültüründe mikrop üretildiğinde tanı kesindir. Bu işlem birkaç gün alabilir, kanda enfeksiyon düşünülen hastalarda derhal tedaviye başlanır” açıklamasında bulundu. "CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir" Kanda mikrop olduğunda pek çok laboratuvar değerlerinin de artabileceğini ve bu durumun tanı koymaya da yardımcı olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Sünbül şunları söyledi: "Bunlardan birisi de C reaktif protein (CRP) olup kanda mikrop olduğunda artabildiği gibi başka birçok iltihap seyrinde de yükselir. Ancak herhangi klinik bir bulgu olmadan bazen tek başına CRP yüksekliğinde hastalara ‘kanınızda mikrop var’ diye ifade edilmektedir. Bu yorum hastalarda paniğe ve endişeye neden olmaktadır. Tek başına kanda CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir. Hatta bazen yakın zamanda geçirilen pek çok enfeksiyondan sonra CRP yüksek bulunabilir. Bir diğer neden ise mikropsuz iltihap diye tanımlanabilecek romatizmal hastalıklar (otoimmun hastalıklar) seyrinde de bu değerin yüksek olmasıdır. Bunun ayrımı için detaylı bir muayene ve laboratuvar testlerinin doğru yorumlanması önemlidir."
Ağrı Ağrı’ya 2 adet yeni kapalı tenis kortu yapılıyor Ağrı’da modern spor tesislerinin sayısı artarak devam ediyor. Gençlere ve vatandaşlarımıza daha iyi koşullarda spor yapabilmesine olanak sağlamak adına yatırımlara hız veren Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ağrı’ya 2 adet yeni kapalı tenis kortu kazandırıyor. Ağrı Valiliği koordinesinde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde Vali Lütfi Yiyenoğlu Şehir Stadyumu Spor Kompleksi yerleşkesinde, 2 adet yeni kapalı Tenis Kortlarının yapımına başlandı. “Sporda başarı modern tesislerle mümkündür” Ağrı Gençlik ve Spor İl Müdürü Fedai Din, yapımına başlanılan tenis kortları inşaat alanında incelemelerde bulunarak, Spor Hizmetleri Müdürü Cemil Budak’tan tesis çalışmaları hakkında bilgi aldı. Ağrı’da sporun gelişmesi için altyapıya, tesisleşmeye ve spor organizasyonlarına çok büyük önem verdiklerini belirten İl Müdürü Din, 12 tenis antrenörünün yıl boyunca okullarda sportif yetenek taraması yaparak, tenis branşına yatkın ve yetenekli çocukları ücretsiz eğitimlerle yetiştireceklerini söyledi. Sporda başarı modern tesislerle mümkün olduğunu belirten İl Müdürü Din, gelecekte profesyonel sporcu olmanın yolunun bu tesislerden geçecektir. Bu tesisin tamamlanmasıyla birlikte ilimizde; Ulusal ve uluslar arası müsabakalarına ev sahipliği yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca bu tesis Ağrı’da ki spor turizminin kalkınması için önemli bir yatırımdır. Bu modern tesiste Amatör spor kulüplerinin ve halkın istifade edebileceği, gençlerin sportif aktivitelerini yapabileceği, serbest zamanlarını değerlendirebileceğini söyledi. Sözleşme bedeli 19 milyon 805 bin 721 TL olan tenis kortlarının Ekim ayında bitirilmesi hedefleniyor.
Ordu Başkan Tepe: “Belediyeyi 787 milyon lira borçla devraldık” Altınordu Belediye Başkanı Ulaş Tepe, ‘borçsuz belediye’ olarak lanse edilen Belediyeyi 787 milyon lira borçla devraldıklarını açıkladı. Başkan Ulaş Tepe yaptığı açılamada, göreve başlar başlamaz belediyenin işleyişiyle ilgili her birimden brifing aldığını, belediyenin mali durumla ilgili raporu görünce şaşırdığını belirtti. Başkan Tepe, “Yıllardır mali disiplinden, beytülmaldan bahsedenlerin belediyenin ekonomik durumunu getirdiği noktayı şaşkınlıkla karşılıyoruz. Yürütülen ‘borçsuz belediye’ algısına tüm kamuoyu gibi biz de inanmıştık. 787 milyon TL borçla belediyeyi devraldık. Bu açıklamamız bir mağdur edebiyatı yapmak için değil. Ancak halkımızın gerçekleri bilmesi gerekiyor. Tüm seçim kampanyasını şeffaflık ve ilkeli devlet yönetimi üzerine inşa edenlerin belediyeyi soktuğu çıkmazı görünce bu durumu kamuoyuyla paylaşmak durumunda kaldık” dedi. “Mali durum içler acısı bir halde” Mali durumla ilgili ortaya koyulan tablonun ayrıntılarını paylaşan Başkan Tepe, “Kredi borçlarının toplamı 582 milyon TL’yi geçmiş durumda. Piyasa borçları ise 220 milyon TL. Bu borç yüküne karşılık kasamızda 15 milyon TL civarında bir para var. Devraldığımız toplam borcumuz 787 milyon TL. 2024 yılı bütçesinin yüzde 60’lık kısmı 3 ayda harcanmış. Mali durum gerçekten içler acısı bir hâlde” diye konuştu. "Mali tabloya rağmen projelerimizi gerçekleştireceğiz" Mali tablonun gösterdiği ekonomik tahribata rağmen hızlıca mali disiplini sağlayarak verilen sözleri yerine getirmek istediklerini belirten Başkan Tepe, şöyle konuştu: “Hemşehrilerimiz müsterih olsunlar. Biz bu süreçlere yabancı değiliz. Belediyemizin kaynaklarını artıracağız ve hizmet kalemlerindeki gereksiz harcamaları kısacağız. Belediyemizin öz gücüne güveniyoruz. Verimliliği ve etkin yönetim anlayışını öne çıkarmak zorundayız. Bugüne kadar mazeretlerin arkasına sığınmadık. Mazeret değil marifet üreterek Altınordumuzun sorunlarını bir bir çözeceğiz ve hemşehrilerimizin yaşamaktan keyif aldığı bir kent sözümüzü yerine getireceğiz. Kadromuzu yavaş yavaş şekillendiriyoruz. Liyakatli bir yönetimle karamsarlığa kapılmadan her işimizi yoluna koyacağız. Gece gündüz demeden çalışıyoruz. Hiç şüphesiz bu süreçte daha fazla mesai harcayacağız.”
Trabzon Of Ziraat Odası Başkanı Saral: "Çay budaması için son 15 gün" Trabzon’un Of ilçesi Ziraat Odası Başkanı Berkant Saral, yaklaşan çay sezonu öncesi müstahsillere uyarıda bulunarak ÇAYKUR kotasını değerlendirebilmek için 15 gün içerisinde yaş çay budamalarının yapılması gerektiğini söyledi. Hava koşullarının uygun olmasından dolayı bu yıl yaş çay sezonu Mayıs ayının ilk haftalarda başlamasının ÇAYKUR kotası için üreticilerin budamalarını yapmaları gerektiğini belirten Of Ziraat Odası Başkanı Berkant Saral, "Değerli çiftçilerimiz birinci sürgün çay hasadımıza az bir süre kaldı. Hava şartlarının böyle gitmesi durumunda Mayıs ayının ilk haftası ÇAYKUR çay fabrikalarımızın çay alımına başlayacağını ön görüyoruz. İzlemlerimiz ve tespitlerimizin sonucunda bölgemizin genelinde büyük bir kesim müstahsilimizin budama yapmadığını gördük. Bunun sebeplerinden en önemlisi geçtiğimiz iki yılda özel sektörün devletin açıkladığı çay alım fiyatının altına inmeden çay almış olması müstahsilimize cazip gelmiş ve ÇAYKUR’dan uzaklaşıp özele fabrikalara yönelmiştir. Fakat bu yıl kredi faizlerinin yüksekliği sebebi ile özel sektör çay fabrikalarımızın sıcak paraya ulaşmada sıkıntı çekeceğini düşünüyoruz. Özel sektörün peşin ya da vadeli çay alımlarında taban fiyatın altına ineceği düşük fiyatlara çay alacağı Of Ziraat Odamız ve bölge Ziraat Odalarımızca ön görmekteyiz. Çiftçilerimizin mağduriyet yaşamamaları için 15 gün içerisinde çay budamalarını yapmaları büyük önem arz etmektedir. Budama yapmayan müstahsilimiz ÇAYKUR’a çay satamayacak, sadece özel sektörün alım şartlarına uymak zorunda kalacaktır" dedi.