ASAYİŞ - 25 Mayıs 2017 Perşembe 19:18

Okul müdürünün cinsel istismar davasında Saadet öğretmen ve izleyiciler ağladı

A
A
A
Okul müdürünün cinsel istismar davasında Saadet öğretmen ve izleyiciler ağladı

İzmir’in Menderes ilçesinde 3 yıl önce ilkokulda 6 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla hakkında dava açılan, 1,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest kalan, ardından tekrar tutuklanıp yargılanan emekli okul müdürü için 235 yıl hapis cezası istendi. Savcı mütaalasında sanığın çocuklara nasıl cinsel istismar yaptığını okurken olayı ortaya çıkaran Saadet öğretmen ve izleyiciler gözyaşı döktü.

Davaya konu olan olay, İzmir'in Menderes ilçesi Sancaklı Mahallesi'nde bulunan Ahmetçik İlkokulu’nda 17 Mayıs 2014’te meydana gelmişti. Okulda görevli Saadet Özkan öğretmenin ’Sancaklı Mahallesi'nde bulunan okulda 22 yıldır okul müdürü olarak görev yapan evli ve iki çocuk babası Adil Ş.’nin 6 kız öğrenciye pornografik film izlettiği, cinsel taciz ve istismarda bulunduğu’ ihbarında bulunmasıyla jandarma, psikolog eşliğinde öğrencilerin ifadelerine başvurmuştu. Öğrenciler gözyaşları içerisinde verdikleri ifadelerinde, baba olarak gördükleri okul müdürünün kendilerini okuldaki odasına götürüp porno film izlettiğini anlatmıştı. İfadelerin ardından suçlamaları kabul etmeyen Adil Ş. gözaltına alınmıştı. Emekli öğretmen Adil Ş., 1,5 yıl tutuklu kalmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Bitme aşamasında olan dava, aynı okulda görev yapan öğretmen Saadet Özkan'ın BİMER'e şikayeti ile tekrar kamuoyunun gündemine gelmiş, geçen 26 Haziran'da görülen davanın duruşmasında mahkeme heyeti sanık Adil Ş.'nin oy çokluğu ile tutuklanmasına karar vermişti.

Kalıcı olarak ruh sağlıkları bozulmuş

İzmir 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen davaya tutuklu sanık Adil Ş., sanık avukatı, mağdur çocukların alileri, müştekilerin avukatları, İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve Kadın Hakları Merkezi avukatları, olayı ihbarda bulunan öğretmen Saadet Özkan ve birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Mahkeme başkanı, Adli Tıp Genel Kurulundan gelen heyet raporunda mağdur çocukların kalıcı olarak ruh sağlıklarının bozulduğunun belirtildiğini söyledi. Bunun üzerine söz alan sanık Adil Ş., “Ben bu raporları kabul etmiyorum. Ben ayrıldığımda çocuklar cıvıl cıvıldı. Psikolojik problemleri yoktu. Dolayısıyla benim psikolojik problem oluşturacak durumum yoktur. Bu nedenle suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
Sanık avukatı ise, Adli Tıp Genel Kurulundan gelen raporun usule aykırı olduğunu iddia ederek, “Ege Üniversitesince hazırlanan raporda çocuk ve ergen psikolojisi üzerine eğitim görmüş iki tane profesör doktorun imzası vardır. Ege Üniversitesi çocuklar üzerine uzun testler yapmıştır. Bizce itibar edilmesi gereken rapor, iki tane uzman doktorun imzası olan ve gerekli incelemelerin uzun süre yapıldığı Ege Üniversitesinden alınan raporlardır” diye konuştu. Mağdur avukatları da, "Gelen raporlara bir diyeceğimiz yoktur" dedi.

Savcı iyi hal indirimi istemedi

Duruşma savcısı mütaalasını verdi. Savcı verdiği mütaalasında sanığın çocukları çikolata, para vererek kandırdığını, ders notları ile tehdit ettiğini belirtti. Sanığın çocuklara nasıl cinsel istismar yaptığını savcı mütaalasında okurken olayı ortaya çıkaran Saadet öğretmen ve izleyiciler gözyaşı döktü. Savcı, 4 mağdur çocuktan her biri için zincirleme cinsel istismar, müstehcen yayın izletme, öğretmen olmasından dolayı görevi kötüye kullanmasından dolayı 42,5 yıl, 2 mağdur çocuk için ise cinsel istismar, müstehcen yayın izletme ve öğretmen olmasından dolayı görevi kötü kullanmasından dolayı 32,5 yıl olmak üzere toplam 235 yıl ceza istedi. Savcının verdiği mütaalasında iyi hal indirimi istemediği görüldü.

"Yuh sana"

Sanık Adil Ş., kulağının iyi duymadığını, okunan mütaalanın çoğunu duymadığını belirterek, bu sebeple ek savunma için süre talep etti. Sanık avukatı da, müvekkilinin mütaalayı anlamaması nedeniyle savunma için ek süre talep etti. Mahkeme heyeti kısa bir ara verdikten sonra sanık ve sanık avukatının savunma yapması için ek süre verirken, karar için duruşmayı 13 Temmuz'a erteledi. Duruşma sonrası duruşmayı izlemeye gelenler karar verilmediği için mahkeme heyetini alkışlayarak, Yuh sana" diyerek protesto etti.

"İnsan olanın duymaya tahammül edemeyeceği kötülükleri duyduk"

Duruşma sonrası açıklama yapan öğretmen Saadet Özkan, "4 senedir çocuklar adına verdiğim mücadelede bugün savcı mütalaasını verdi, tüm mahkeme salonu gözyaşlarımızı tutamadık. Çocukların yaşadıkları korkunç durumu duymuş olmak çok zordu. Savcının mütalaasını duymadığını söyleyen fakat diğer konuşulan her şeyi gayet iyi duyan sanık ek süre istedi. O salonda insan olanın duymaya tahammül edemeyeceği kötülükleri duyduk. 13 Temmuz günü yargının kararını ve adaletin tecellisini bekliyoruz" dedi.

 Atakan Şen 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki deprem anı güvenlik kamerasında Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki depremin ardından, Tokat Sulusaray ilçesi Belediye Başkanı Davut Kılıç, ilçede herhangi bir olumsuz durumun bulunmadığını söyledi. Öte yandan deprem anı güvenlik kameralarına yansıdı. AFAD tarafından açıklanan bilgilere göre, saat 01.06’da merkez üssü Sulusaray ilçesi olan 4,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, 9,97 kilometre derinlikte kaydedildi. Sarsıntı Sivas ve Yozgat illerinden de hissedildi. Depremi hisseden vatandaşlar büyük bir panik yaşayarak kendilerini dışarı attı. Deprem anı iş yerlerinin güvenlik kameralarına yansırken Tokat Sulusaray Belediye Başkanı Davut Kılıç, açıklamalarda bulundu. Başkan Kılıç, şu ana kadar herhangi bir olumsuz durumun olmadığını fakat dikkatli olunması gerektiğini söyledi. “Yıkılan, hasarlı bir bina yok” Kılıç, ilçede yıkılan ve hasarlı bir binanın olmadığını ifade ederek, “Saat 01.06’da Sulusaray ilçe merkezli 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yok. Yıkılan, hasarlı bir bina yok. Herhangi bir can kaybı ve yaralanma da yok. Köylerimizde de sorun yok. Özellikle vatandaşlarımız bu gece, dikkatli, uyanık olmasını ve mümkünse bu geceyi dışarda geçirmeleri önemli. Vatandaşlarımızı dikkatli olmaları konusunda anons yaparak uyarıyoruz. Deprem ülkemizin gerçeği. İlçemiz de Kuzey Anadolu fay hattına yakın bölgede bulunuyor. Hepimize geçmiş olsun” dedi. Vatandaşlar ise depremi hisseder hissetmez kendilerini evden dışarı attıklarını belirtti.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için toplandı İstanbul’da yüzlerce taksici Sarıyer’de gasp edilip öldürülen meslektaşları Yaşar Yanikyürek için bir araya geldi. İstanbul’un çeşitli noktalarında bir araya gelen taksicilerin katılımıyla, yol kenarında ölüme terk edilen Yaşar Yanıkyürek’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı gasilhanesine getirildi. İstanbul’da taksisine aldığı yabancı uyruklu iki şahıs tarafından öldürülüp Sarıyer’de yol kenarına atılan Yaşar Yanıkyürek için yüzlerce meslektaşı bir araya geldi. İstanbul’un farklı noktalarında toplanan taksiciler bir araya gelerek Yaşar Yanıkyürek’in cenazesinin Zincirlikuyu Mezarlığı’na getirilmesine eşlik etti. Farklı noktalarda toplanan taksiciler Beyoğlu’nda bir araya gelerek konvoy halinde Zincirlikuyu Mezarlığı’na hareket etti. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemleri aldı. Zincirlikuyu Mezarlığı önünde toplanan taksiciler burada basın açıklaması yaptı. Konuyla ilgili konuşan İstanbul Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Deniz Dündar, “Bugün 14.30 sularında Anadolu Yakası’ndan aldığı yolcu ile Avrupa Yakası Sarıyer Tarabya, bizim Madenler dediğimiz bölgede yabancı yolcusu tarafından katledilen Yaşar Yanıkyürek abi için bütün meslektaşları olarak, arkadaşları olarak buradayız. Cenazemizi yalnız bırakmadık. Bu bizim ilk cenazemiz değil, görünene göre son cenazemiz de olmayacak. İki üç ay önce İzmir’de Oğuz Erge kardeşimiz, yaklaşık 9-10 ay önce Yıldıztabya, Gaziosmanpaşa’da Samet Kubiloğlu kardeşimiz, ondan 1 sene öncesine kadar Aydın Altun abimiz, bu ne ilk ne de son. Biz bir an önce yetkililerden taksicilerin can ve mal güvenliği için ivedi bir şekilde çalışma yapmalarını arzu ediyoruz. Bugün Yaşar abi için buradayız, cenazemizi gasilhaneye teslim ettik. Yarın Feriköy Mezarlığında öğle namazına müteakip defnedip son görevimizi yerine getireceğiz ama bunun son olup olmadığını bilmiyoruz. Ne yazık ki evden helalleşerek çıkıyoruz. Bir an önce yetkililerden, kabinli araç ya da başka bir çözüm bekliyoruz. Buna yetkililer, İstanbul’da taksiyi yönlendiren UKOME kurulu karar verecek. Bizler dernekler olarak, daha önce büyükşehir belediyesine bunun müracaatını yaptık. Bu ilk değil son değil. Biz helalleşerek çalışmak istemiyoruz. Bizler huzur, güven içinde çalışmak istiyoruz. Bizler STK’lar olarak sizler için her şeyi yapıyoruz. Bu işin hızlanması için sizlerin de bir an önce müracaatta bulunmanız gerekmektedir. Lütfen bizim sesimizi artık duyun. Lütfen bizi ciddiye alın" ifadelerini kullandı. "Azrailimizi yanımızda taşıyoruz" Ölümlerin artık son bulması için yetkililerin önlem almasını isteyen ve evden helalleşerek çıkıyoruz diye belirten Deniz Dündar, "Bugün bu, yarın bir başkası, kimi taşıdığımızı bilmiyoruz. Azrailini yanında taşıyan bir meslek grubu haline geldik. Bütün yetkililere, özellikle taksici dostu cumhurbaşkanımıza sesleniyorum; Sayın Cumhurbaşkanım lütfen bu çığlığımızı, bu haykırışımızı duyun” şeklinde konuştu.