SAĞLIK - 25 Ekim 2016 Salı 11:46

Opr. Dr. Tülübaş: 'Reflü ilerlerse kansere yol açabilir'

A
A
A
Opr. Dr. Tülübaş: 'Reflü ilerlerse kansere yol açabilir'

İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü doktorlarından Opr. Dr. Erkam Tülübaş, reflü hastalığı ile ilgili bilgi verdi. Tülübaş, “Reflü yemek borusunun alt uç kısmında kronik tahrişe bağlı olarak yutma güçlüğü ve ileri ki dönemlerde de kansere yol açabilmektedir” dedi.

İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü doktorlarından Opr. Dr. Erkam Tülübaş, reflü hastalarına yeme-içme konusunda uyarılarda bulundu. Opr. Dr. Tülübaş, “Reflü yemek borusu alt uç kısmında kronik tahrişe bağlı olarak yutma güçlüğü ve ileri ki dönemlerde de kansere yol açabilmektedir” dedi. Reflünün kelime olarak geri kaçma anlamına geldiğini belirten Tülübaş, “Bugün konuşacağımız gastro özofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanmaktadır. Reflü yemek borusuyla midenin birleşim yerinde olan kapakçık mekanizmasının bozulması sonrasında ortaya çıkan bir hastalık. Gerçek anlamda kapak mekanizması yoktur. Ters çevrilmiş bir mürekkep hokkası gibi düşünürsek, asidin yukarı kaçmasını engelleyen bir sistem var. Bunun açılması sonrasında bu hastalık meydana gelmektedir” diye konuştu.

Reflünün belirtileri nelerdir?

Tülübaş, reflünün çok farklı semptomlarla oluştuğunu belirterek “Bizim ülkemizde en çok olarak görülen retrosternal bölge dediğimiz göğüs arkasında yanmayla gelmekte, bunun haricinde ağza acı su gelmesi,yine bu bölgede yanma, baskı hissi, göğüs ağrısı, ses kısıklığı ,öksürük, astım ataklarına benzer şikayetlerle hasta bize başvurmaktadır” dedi.

Reflünün tanısı nasıl koyulur?

Reflünün tanısında öncelikle hastayla bire bir muhakkak görüşmenin önemli olduğuna dikkat çeken Tülübaş, “Hastanın şikayetlerini dinlediğimiz takdirde yaklaşık olarak bize reflü olup olmadığına dair fikir vermekte. Beraberinde yaptığımız gastroskopi işlemiylede hastalığa neredeyse yüzde yüze yakın olarak tanı konulabilmektedir. Buna rağmen hastanın reflü şikayetlerini düşünmekteyiz, endoskopi olarak bunu görüntüleyememişsek bundan bir sonraki aşama Ph Metre denilen bir işlem var. Hastaya yaklaşık iki üç milimetre çapında olan ince bir kabloyla burundan girerek yemek borusu alt uç kısmına kadar bu cihazı göndermekteyiz. Bu cihaz yaklaşık yirmi dört saat hasta da kalmakta sonrasında bize matematiksel olarakda veriyle bize reflü hastalığını ortaya koymamıza yardımcı olmaktadır. Reflü hastalığı tedavi anlamında kesin tedavisi cerrahidir. Sadece cerrahiye uygun olmayan adaylar için önerdiğimiz yöntemler vardır. Bunlar özellikle beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmesidir. Bunların başlıcası çok fazla asitli içecekler içmemek, olur olmaz ağrı kesiciler kullanmamak, alkolden, sigaradan uzak durmak, çok baharatlı yemekler yememek, yağlı besinler tüketmemek ve yemek yerken birden bire mideyi şişirecek kadar çok fazla hacimde yemek tütekmemek başlıca önlemler olarak sayılabilir. Bunun haricinde yemek öğün sayısınıda artırmakta fayda vardır. Daha kısa aralıklarla daha az az ve de sık sık yemek yemek koruyucu olacaktır, ama cerrahi olarak kesin tedaviye ulaşmaktayız. Bunlar sadece koruyucu olarak yaptığımız yapabileceğimiz işlemlerdir.” ifadelerini kullandı.

Laparoskopik cerrahi reflüye çözüm müdür?

Laparoskopik cerrahinin reflüye kesin olarak çözüm cerrahi olduğunu bildiren Tülübaş, “Bu kapalı yöntem dediğimiz cerrahi yöntemdir. Karın bölgesinden yaklaşık olarak beş tane delikle beş milimetre ve on milimetre çaplarında deliklerden yapılan bir ameliyattır. Hasta yaklaşık olarak bir saat civarında ameliyatta kalmakta ve bir saatin sonunda hasta servise alınabilmektedir. Aynı gün yemek yiyebilmekte hastamız, ertesi günde taburcu olur ve yaklaşık olarak bir hafta sonrada günlük işlerine geri dönebilmektedir. Reflünün ilaçla tedavisi mümkün değildir. Sadece çok ilerleyen yaşlarda hastalar için önerdiğimiz yöntemlerdir. Çünkü otuzlu ve kırklı yaşlarda daha sık gördüğümüz bir hastalıktır. Yetmiş yaşında ve yandaş hastalıkları olan çok fazla olan hastalar için cerrahi öneremediğimiz durumlarda ilaç tedavisiyle şikayetleri bastırabilmekteyiz. Bir ömür boyunca ilaç kullanmak mümkün müdür ? degildir. Otuz yaşında olan bir hastamıza önündeki kırk, elli yıl boyunca sürekli ilaç kullandırmak mümkün olmayacağı için biz cerrahi tedaviyi önermekteyiz” dedi.

Reflünün belirtileri en çok hangi hastalıklarla karıştırılır?

“Reflünün daha çok kulak burun boğazdan, göğüs hastalıklarından, kardiyolojiden bize yönlendirilen hastalarımız mevcuttur” diyen Opr.Dr. Tülübaş, “Kronik faranjitle ses kısıklığı, öksürük, ağız kokusu, göğüs ağrısıyla gelen çok hastamız var. Bunun dışında genel cerrahi olarakda midedeki gastrit, ülser ve safra kesesi taşlarıda reflüyle karıştırılabilmektedir. Hamilelerde ve bebeklerde reflü görülür. Yanliz bu görülen reflü cerrahi anlamda bir cerrahi hastalığı olarak tanımlanmamaktadır. Geciçi olan reflülerdir. Hamilelerde üçüncü aydan sonra ortaya çıkan, karın içi basıncın artmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir reflü hastalığıdır. Gebelik bitimiyle beraber ortadan kalkar. Bu hastalara cerrahi önermeyiz. Bebeklerde görülüyor, bu da ters mürekkep hokkası şeklindeki yapının tam oluşmaması sonrasında ortaya çıkan bir durum.Yaklaşık olarak birinci yılı itibariye bazen ikinci yıla kadarda devam edebilmekte,ortadan kalkmakta ve bebeklik döneminde görülen fizyolojik reflü dediğimiz bir durumdur” şeklinde konuştu.

Reflünün yol açtığı problemler nelerdir?

Reflünün yol açtığı problemler hakkında bilgi veren Tülübaş açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Reflü genel cerrahi tarafından bakacak olursa; yemek borusu alt uç kısmında kronik tahrişe bağlı olarak yutma güçlüğü ve ileri ki dönemlerde de kansere yol açabilmektedir. Ama bu çok sık gördüğümüz bir durum mudur? Hayır. Endoskopi kontrolleriyle bunun önüne geçebilmekteyiz. Ama reflü hastalığı baret denilen hastalığa yol açmışsa o şartta cerrahiyi biraz daha ön planda tutmak faydalı olacaktır.

Reflü hastalarının yapmaları gerekenler nelerdir?

Reflü hastaları öncelikle yemek alışkanlıklarını gözden geçirmelidirler. Bunlar için yapılması gerekenler yağlı besinleri ve özellikle alkol tüketimini azaltmaları gerekiyor. Çay, kahve, sarımsak, soğan gibi baharatlar onun dışında domates, nane gibi besinlerde reflü hastalığını artırmaktadır. Bunlardan uzak durmak, yoğun gazlı içeceklerden içmemesi gerekmektedir hastalarımızın, sık sık ve daha az öğünlerle beslenmesi gerekmektedir. Reflü hastası olan hastalarımız için çok dar giysiler giyilmemesi, yatarken baş kısmının biraz daha yukarı pozisyonda olması biraz daha rahat ettirecektir". 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Minik eller mesleki kurslarla hayal ettiklerini üretti Adıyaman’ın Sincik ilçesinde Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından ana okul ve ilkokul öğrencilerine, “Minik eller büyük hayaller" etkinlikleri kapsamında etkinlik odaklı tanıtım çalışmaları yapıldı. Sincik ilçesinde geleneksel sanatlar ile kültürel mirasın tanıtılması, öğrencilerde yeni ilgi alanları oluşturulması ve yeteneklerini keşfetmeleri amacıyla Hayat Boyu Öğrenme Kurumları, “Minik eller, büyük hayaller” adlı etkinlik kapsamında Sincik Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından ana okul ve ilkokul öğrencilerine yönelik etkinlik düzenlendi. Sincik Halk Eğitimi Merkezi plastik çamur ve alçı şekillendirme mesleki kursu Usta Öğreticisi Mehmet Özbek, Sincik Anaokulu öğrencileri ile buluştu. Öğrencilere çamurdan nasıl eşya ve figürler yapabileceklerini anlattı. Öğrenciler önce dinledi sonra da uygulamalı olarak hayal ettikleri figürü çamurdan yapmaya çalıştılar. Doyasıya eğlendi, sıralarının kendilerine gelmesi için sabırsızlıkla beklediler. İlk defa seramik özel çamuru ile tanışan öğrenciler minik elleri ile güzel çalışmalar yaptı. El Sanatları mesleki kursu Usta Öğreticisi Seval Altıntel, Sincik İlkokulu öğrencileri ile buluştu. Çocukların ilgisini çekecek kitap ayracı yapımını çocuklara gösterdi. Daha sonra ise ellerine malzemelerini alan çocuklar parçaları birleştirerek çok güzel kitap ayraçları yaptı. Giyim Teknolojileri mesleki kursu ve aynı zamanda El Sanatları kursu Usta Öğreticisi Ülkiye Taner ise, Sincik Çatbahçe İlkokulu ana sınıfı öğrencileri ile buluştu. Çocuklar ile birlikte ay yıldızlı bayrağımızı simgeleyen toka ve rozet yapımı aşamaları tek tek anlattı. Makası eline alan çocuklar öğreticilerinin yönlendirmeleri ile böyle güzel bir çalışmaya ortak oldular. Sincik Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü ile beraberindeki idareciler Sincik ilçesinin en uzak noktası olan Aksu Köyünde yer alan 2 ilkokulda okuyan öğrenciler ile piknik yaptı. Aksu köyünde yapılan piknikte çocuklar yöresel oyunlarını oynadılar, ip atladılar ve yakan topu oynadı. Çocuklara bu tür oyunlarda oynamaları için çeşitli hediyeler verildi, ikramda bulunuldu. Öğrenciler bu eğlenceli zaman zarfında bol miktarda hatıra fotoğrafı çekti.
Muğla İŞKUR Muğla İl Müdürlüğü İstihdam Teşvikleri için sahada Muğla Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Muğla, Ortaca, Datça, Bodrum ve Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası üyesi işverenlerine ve hizmet sektörünün öncü firmalarına yönelik istihdam teşvikleri hakkında bilgilendirme toplantıları düzenledi. İşverenlerin yoğun katılım gösterdiği toplantılar, Muğla Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Zahide Altınok’un katılımıyla gerçekleşti. İl Müdürü Altınok, toplantılarda yaptığı konuşmada, İŞKUR’un temel hedeflerinden biri olan istihdama vurgu yaparak, “2023 yılında 32 bin kişinin işe yerleştirilmesine aracılık ederek, 60 bin açık iş ilanı aldık. İŞKUR’un aktif işgücü programları kapsamında 2024 yılının ilk 3 ayında 160 programda yaklaşık 500 kişi işbaşı eğitim programıyla iş hayatına kazandırıldı” dedi. Bölge istihdamının önemine değinen Altınok, istihdam kapsamında uygulanan teşvik ve işbaşı eğitim programlarının, işverenlerin işçi maliyetlerindeki yükünü hafiflettiğini belirtti. Altınok kadın istihdamına dikkat çekerek, kadınların işgücüne katılım ve girişimciliğinin desteklenerek artırılması ve bu yolla kadın istihdamının geliştirilmesini amaçlayan ‘İŞ Pozitif’ projesi hakkında bilgi verdi. Engelli istihdamı, nitelikli işgücü kursları, işbaşı eğitim programları ile ilgili Kurum hizmetleri hakkında sunum yapan Altınok, işverenlerden gelen soruları yanıtladı.
Elazığ Elazığ’da süne ile mücadele çalışmaları başladı Elazığ’da buğdayın ana zararlısı olan süne ile mücadele çalışmaları başladı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve Diyarbakır Zirai Mücadele Enstitüsü Müdürlüğü teknik personeli tarafından buğdayın ana zararlısı olan süne ile mücadele çerçevesinde İl genelinde hububat alanlarında süne sürvey çalışması başlatıldı. Bu kapsamda 16 ekipten olan 54 teknik personelin hasat zamanına kadar çalışmalarını sürdüreceği bildirildi. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden yapılan çalışmada, “Dünyada ve ülkemizde temel besin maddesi olan buğdayın ana zararlısı olan süne (Eurygaster spp.) verim ve kaliteyi olumsuz yönde etkileyen en önemli etmendir. Süne popülasyon yoğunluğunun yüksek olduğu yer ve yıllarda mücadele yapılmaması durumunda yüzde 100’e varan oranlarda zarar meydana gelmektedir. Bu çerçevede her yıl düzenli olarak ilimiz genelinde hububat ekili alanlarda aralıksız survey ve kontrollerimiz yapılmaktadır. 2023 yılı içerisinde Diyarbakır Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü ile koordineli olarak yürütülen süne mücadelesi kapsamında 563 bin 860 da alanda Süne Sürvey çalışması yapılarak, 294 bin 583 da alanda kimyasal ilaçlamaya karar verilmiş 116 bin 320 da alanda üreticilerimiz tarafından kimyasal ilaçlama yapılmıştır. Yapılan mücadele çalışmaları sonucunda buğday da emgi oranı yüzde 2 nin altına düşürülmüştür. 2024 yılı süne mücadelesi çalışmaları kapsamında da binlerce dekar hububat ekim alanlarında sünenin verdiği zararı en alt seviyede tutmak için çalışmalar yıl boyunca aralıksız olarak yürütülecektir. Süne kıymetlendirme çalışmaları kapsamında 2024 yılı Nisan ayı içerisinde 16 ekip oluşturularak 54 teknik personel ile mücadeleye esas olacak surveylere başlanmıştır. Hasada kadar olan dönemde survey çalışmaları devam edecek olup, çiftçilerimize zararlının durumu hakkında gerekli bilgilendirme ve duyurular yapılacaktır” denildi.
Şırnak Terörden temizlenen dağlarda yetişen otlar adeta şifa deposu Şırnak’ta güvenlik güçlerinin başarılı operasyonları ile teröristlerden temizlenen dağlarda artık güvenli bir şekilde gezilebilirken, vatandaşlar bahar mevsiminin gelmesi ile birlikte şifalı otları toplamak için dağlara akın ediyor. Beytüşşebap ilçesinde 3000 rakımlı karla kaplı dağlarda bahar aylarında yetişen endemik bitkiler bölge halkı tarafından hastalıklarda şifa olarak da kullanılıyor. Hengedan, bik ve ment otlarının yanı sıra, çevr, luşk, kenger, heliz, alilo ve daha birçok bitkinin yetiştiği dağlara giden vatandaşlar, günlerce topladıkları bitkileri at sırtında köylerine getiriyor. Zorlu yolculuk 2 gün sürüyor. 6 kilometre boyunca atların sırtında dağa çıkan köylüler, kamp kurup geceyi dağlarda geçiriyor. Sabahın ilk ışıklarıyla bitkileri toplamaya başlayan köylüler, kilolarca otu toplayıp at sırtına yükleyerek köylerine getiriyor. Kimi topladığı bitkileri satarken, kimisi de kış aylarında tüketmek için saklıyor. İlkbahar aylarında yalnızca 20 gün ömrü olan bu bitkileri toplama mesaisi günlerce devam ediyor. Dağlarda şifalı otları toplayan Servet Ermağan, topladıkları bitkileri guatır ve kanser tedavisinde kullandıklarını söyledi. Ermağan, "Sabah yola çıktık, 6 kilometre yol geldik. Burada pancarları toplayıp evimize götürüyoruz. Bu bitkiler guatır ve kanser ilacı olarak kullanılıyor’’ dedi. Caner Gükçe isimli genç ise, "Günler önce buraya çıkıyoruz. Dün kamp kurduk, uyuduk, sabah pancar topladık. Her sene olduğu gibi bu yıl da geldik. Kimisi topladıklarını satıyor, kimisi ilaç olarak götürüyor’’ diye konuştu.
Antalya Teleferik kazasında hayatını kaybeden Memiş Gümüş ve ailesinin kabine biniş anları görüntüleri ortaya çıktı Antalya’da yaşanan, bir kişinin ölümü ile 17 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Tünektepe Teleferik kazasına dair güvenlik kamerası görüntüleri, olayın ayrıntılarını ortaya çıkardı. Görüntülerde, kazada hayatını kaybeden Memiş Gümüş ile yaralı olarak kurtulan ailesinin kabine bindiği anlar da kayıt altına alınırken yolcuların uyarıları ve kazadan sadece saniyeler önce yapılan müdahaleler dikkat çekiyor. Antalya’daki Tünektepe Teleferik kazasında, güvenlik kamerası görüntüleri son anda yapılan uyarıları ve kazanın detaylarını gözler önüne serdi. Güvenlik kamerası görüntülerinde, kazadan önceki beş dakika içinde, yolcuların üst istasyonda teleferik görevlilerini teknik bir sorun olduğuna dair uyardıkları görülüyor. İlk uyarıdan sonra teleferik, 25 saniye süreyle durduruluyor; ancak daha sonra tekrar çalıştırılıyor. Bu sırada, Avukat Memiş Gümüş ve ailesinin de içinde bulunduğu kabin, harekete geçtikten 50 saniye sonra, halat geçemediği için direğe takılarak kaza meydana geliyor. İhmal, kazaya sebep olan ana etkenlerden biri Kazaya ilişkin güvenlik kamerası görüntülerinde, yolcuların ve operatörün etkileşimleri net bir şekilde gözlemleniyor. Operatör Serkan Yellice, yolcuların uyarısı üzerine teleferiği kısa bir süre durdurmasına rağmen, yeterli kontrolleri yapmadan sistemi tekrar çalıştırıyor. Bu durum, kazanın yaşanmasına sebep olan ana etkenlerden biri olarak değerlendiriliyor. Kaza sonrası ikinci rapor hazırlanıyor Teleferik kazasının ardından olay yersi savcısının ikinci kez inceleme yaptığını açıklayan Av. Figen Çalıkuşu, hazırlanan yeni rapor sonrasında, ANET’in önceki yönetim kurulu başkanı, mevcut Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün avukatlarının, tekrar tutuklanma kararına itiraz edeceklerini söyledi. Çalıkuşu, "Bu rapor üzerine itiraz tekrar yapılacak. Savcı ikinci kez inceleme yaptı. İlk ön rapor vardı, tekrar bilirkişilerle olay yerine gidildi. Çok detaylı, uzun zamana yayılan bir inceleme yapıldı. Yeni bir rapor çıkacak, cinayet bürosunun döktüğü görüntüler de yeniden incelenecek. Mesut Kocagöz’ün çıkması gerekiyor. Kepez halkı Mesut beyi belediye başkanı olarak seçti, burada menfaatleri dengelemek lazım. Kamuoyunun menfaati aynı zamanda belediye başkanından hizmet almaktır. Kusuru olmadığı açık. Böyle bir dosya varken, Serkan Yellice’nin dosyayı kararttığı ortadayken, neden bu dosyanın üstüne gidilmiyor?" dedi.