GÜNDEM - 19 Kasım 2016 Cumartesi 11:42

Osmanlı’da koruyucu hekimliğin önemi anlatıldı

A
A
A
Osmanlı’da koruyucu hekimliğin önemi anlatıldı

Sultan Abdülhamit Han’ın 4. kuşak torunu Nurhan Osmanoğlu, Osmanlı zamanında koruyucu hekimliğin çok önemli olduğunu belirterek, insanların hasta olmasını beklemek yerine hasta olmamaları için faaliyet gösterildiğini söyledi.

Nurhan Osmanoğlu, Konya’da Emine Baran Yaşam Merkezi tarafından Bacıyan-ı Meram Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen programa katıldı. Osmanoğlu, programda, “Osmanlı’da koruyucu hekimlik” başlığında Osmanlı’da tıbbı nebevinin öneminden bahsetti, saray adabı, padişahların ve sultanların sağlık kuralları ve hacamat hakkındaki bilgilerini paylaştı.

“Osmanlı’da koruyucu hekimlik çok etkindi”
Osmanlı zamanında koruyucu hekimliğin çok etkin olduğunu belirten Nurhan Osmanoğlu, günümüzde ise bunun tam tersi olduğunu belirterek, “İlk başta besinler, özel besinler verilirmiş, ne tüketmesi gerektikleri belli aralıklarla. Zaten padişahlarımız, sultanlarımız, hacamat yaptırırlar. Bu şekilde de bireyleri hasta etmemek için uğraşmışlar. Artık çok ilerleyen vakalarda, Osmanlı şifahanelerine, hastanelere giderlermiş ve tek amaç hasta olmamaları. Zamanımızda maalesef koruyucu hekimlik yok. 35-40 yıl önce üniversitelerde okutuluyordu koruyucu hekimlik ve bunun önemi. İnsanları hasta etmemek ve biz nasıl bunun için uğraşabiliriz diye öğretiliyordu. Günümüzde çok sık ilaç satılarak tıbbı nebevinin önemi azaldı. Çok sık sülük tedavileriyle, besin, çevre koşulları, hacamatla korunuyorlar. Ama şuanda bakıyoruz ki, 2001'de 600 milyon kutu ilaç satılmış, 2011'de bu 6 milyar kutu ilaç oluyor. İlaçlarla tedavi, tanı ve tedavi şeklinde ama tıbbı nebevide bu şekilde değil, metabolizma, bağışıklık ve hasta etmemek, koruyarak. Ondan sonra herhangi bir şey varsa ilerleyerek oluşabilecek bir şey varsa korumaktır" dedi.

“Çok güzel kahve geleneğimiz var”
Sultan 2. Abdülhamit Han zamanından gelen çok güzel bir kahve geleneklerinin olduğunu anlatan Osmanoğlu, "Kahveyle başlıyoruz güne, kahveyle başlar babam. Muhakkak sabah hurmayla beraber bir fincan kahvesini içer, 1-2 saat sonra kahvaltısını eder. Akşam namazını kıldıktan sonra akşam yemeğini yerler çok da geç kalmadan. Sebze tüketilir bizim evde, salata, çorba. Normal tuz yerine kaya tuzu kullanıyoruz. Zeytinyağlı yemekleri annem çok güzel yapar. Konya'da da çok güzel yemekler var. Bu şekilde küçüklüğümden beri çok fazla değişikler olmadı" şeklinde konuştu.

“Ramazan ayını hacamat yaparak karşılarız”
Ramazan ayını hacamat yaparak ve sülük tedavisi olarak karşıladıklarını ifade eden Nurhan Osmanoğlu şöyle devam etti:
"Ramazan’a hazırlanmak için çok güzel bir kür yaptık. Hepimiz gittik hacamat olduk. 2-3 kere sülük yaptık. Böyle arınarak Ramazan’ı karşılıyoruz. Sahurdan epey önce kalkılır, yatılmaz, 3'te sofra hazırlanmaya başlar. Kahvaltı ve çorba olabilir. Belki kahvaltılıklarla beraber açık çay olabilir. Ihlamur bazen babam ister. Bu şekilde sahurumuzu bitiririz. Ozon tabakasının en temiz havasının sabah ezanı vakti olduğunu babam sayesinde öğrendim. Namazımızı kılarız ve babam sabah ezanı okunmadan çıkıp sabah namazını mescitte kılmamızı çok arzu eder. Bunun tıbbi olarak araştırmasını yaptım. Ozon tabakasının en güzel yakalayabileceğiniz, havanın en temizini yakalayabileceğiniz sabah namazından biraz önce ve sabah ezanıyla olan havadır. Ozonla tedavi var aynı zamanda. Kulak, burun, boğazdan ve lokal olarak yapılan tedavi de var."

“Hacamat her derde deva”
Hacamatın her derde deva olduğunu söyleyen Osmanoğlu, dedelerinden kalan bu güzelliğin daha fazla duyurulması gerektiğini belirterek, "Hacamat her derde deva ve hacamatın nokta atışlarıyla yapılan, gerek astıma, gerek varise, akciğere ve buna benzer birçok hastalıklara faydası var. Tabii bu dedelerimizden kalan çok güzel şeyler bunlar. Arzu ediyorum ki bunlar her yere yayılsın. Kadınlarımızın sesi çıkmalı bu konularda. Çok güzel bir soyun torunlarıyız. Ben kandan torunuyum ama candan torunları sizlersiniz. Sizler bir şekilde bizleri buraya getirdiniz" diye konuştu.

“Osmanlı’da koku önem taşıyordu”
Uzun yıllar Osmanlı arşivlerinde araştırmalar yapan koku eksperi ve sosyolog Bihter Türkan Ergül ise, Osmanlı şifahanelerinde koku tedavisinden bahsetti. Bihter Türkan Ergül, Osmanlı’da hacamat, sülük, koku ile tedavinin çok ayrı bir önem taşıdığını belirterek, padişahların sefere giderken yaptırmış oldukları hacamatlar ve sülüklerin kayıt altında olduğunu söyledi. Uluslararası anlaşmaların yapılacağı zaman bile kokular kullanıldığını ifade eden Ergül, "Osmanlı, anlaşma maddelerini yazarken mürekkebin içerisine derkamber kullanmıştır. Devlet erkanında koku aynı zamanda adap ve protokol için daha ayrı bir önem taşımaktaydı . Divanda padişahlar karar vermeden önce, avuç içlerine misk ve uhud sürerlermiş, liderlik özelliklerini tetikledikleri için" dedi.

Emine Baran Yaşam Merkezi sahibesi Emine Baran da, hacamatın sağlık ve psikolojik etkilerinden bahsetti, bu tür etkinliklerin önümüzdeki günlerde tekrarlanacağını ifade etti. 

Barış Gök
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Yardımcısının basın açıklaması sırasında deprem oldu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde basın açıklaması yaparken deprem meydana geldi. İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Karaloğlu 4 ilçe 37 köyde 385 konut, 87 ahır, 11 cami ve 1 fırında hasar meydana geldiğini belirterek, “Sulusaray merkezli 5 deprem meydana geldi şu ana kadar, 41 de artçı oldu. Ben Tokat ve Yozgat’taki tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim beterinden korusun, muhafaza etsin. En büyük tesellimiz şu ana kadar herhangi bir yaralımız ve can kaybımız yok. Arkadaşlarımız, ekiplerimiz şu anda sahada köylerin tamamı tarandı. Tokat’ta 3 ilçe, Yozgat’ta 3 ilçede olmak üzere depremden etkilenen tüm köylerimiz şu anda taranmış durumda. Tokat’ta şu ana kadar 112 acil çağrı merkezimize 576, Yozgat’ta 250 deprem kaynaklı vatandaş ihbarı var. Ön incelemeler sonucunda Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta ve 84 ahırda, 7 cami ve 1 fırında hasarlar var, bunlar yıkık değil hasarlı. Yozgat ilinde 1 ilçede 7 köyde 94 konutta, 4 cami ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var” dedi. “Hasarlı evlere girmeyin” Hasarlı evlere girilmemesi çağrısında bulunan Karaloğlu, "Evinde hasar olan, çatlağı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın. Biz onları alıp misafir etmeye hazırız. Yurtlar hazır hale getirildi. Vatandaşımıza çağrı yapıldı. Şu ana kadar 30 vatandaşımız yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Sayın valimizin verdiği bilgiye göre şu anda bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarında bir hasarımız yok. Okullarımızda, kamu hizmet binalarında herhangi bir hasarımız yok, inşallah binalarımızda kamu hizmeti vermeye de devam edeceğiz. Kumanyalar hazırlandı şu anda dağıtılıyor. Yine Tokat’ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkartmak üzere aş evlerimiz oluşturuluyor. İnşallah vatandaşımıza sıcak yemek imkanımızda sunulacak. Şu anda bölgede ulaşımda, alt yapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorunumuz yok. Yollarımız açık, enerjisi olmayan ve haberleşme imkanı olmayan köyümüz yok. Tedbir olarak Tokat’ta bir gün eğitime ara verdik. Yozgat ilimizde ise Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde yine eğitime bir gün ara vermiş olduk” dedi. “750 Personel 150 araç bölgede” Karaloğlu, 150 araç ve 750 personelin bölgede görev aldığını ifade ederek, “Diyarbakır’dan Van’a kadar birçok ilimizden arama kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmış durumda. Yerel ekipler de bölgeye ulaştı. Şu anda bölgede 750 personelimiz vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere bekliyor. 150 yardım aracı da bölgeye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu. “Dezenformasyon uyarısı” Karaloğlu açıklamasında dezenformasyon uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Sosyal medyada maalesef yine dezenformasyonlar var. Vatandaşımıza çağrımız AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemeleridir. Biz vatandaşlarımızı AFAD üzerinden çok hızlı bir şekilde bilgilendiriyoruz. Vatandaşımızın tereddüdü olmasın.” Öte yandan İçişleri Bakan Yardımcısı, açıklama yaptığı sırada deprem meydana geldi. Karaloğlu, "Şu anda artçı sarsıntıyı hep birlikte yaşadık. Rabbim hepimizi, ülkemizi korusun" dedi.
İstanbul Jose Mendilibar: "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık" Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, Fenerbahçe ile çok zor bir maç oynadıklarını belirterek, "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe ile karşılaşan Olympiakos, penaltı atışları sonunda galip gelerek yarı finale yükseldi. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, "Çok zor bir oyun oynadık. Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. 10. dakikada golü yemiştik fakat dayandık. İlk devrede dayanma gücümüzü iyi kullandık. Topu rakibe verip yorma yoluna gittik. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" ifadelerini kullandı. "Kendimi şanslı hissediyorum" Mendilibar, "Avrupa kupalarında yarı finale kalmasında takımın başında antrenör olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım daha ileriye taşıyabiliriz. Şu anda kalemizi koruyan Tzolakis, başta ikinci kalecimizdi. Sonra kaleyi devraldı. Topun auta gitmesine şans diyebilirsiniz ancak kalecinin kurtarışına şans diyemeyiz. Bir çalışma sonucu oluyor bunlar" diye konuştu. "Kariyerim boyunca penaltılara bakmadım" Penaltı atışlarını izlemediği ve sırtını dönmesiyle ilgili sorulan soruya İspanyol teknik adam şu yanıtı verdi: "Ben bütün kariyerim boyunca penaltılara bakmadım. Bunu totem olarak yaptığımı size açıklamak isterim."