SAĞLIK - 04 Aralık 2016 Pazar 09:52

Özel hastanelerde ücretsiz kanser ameliyatı

A
A
A
Özel hastanelerde ücretsiz kanser ameliyatı

Sağlık Bakanı Müsteşarı Prof. Dr. Gümüş, “Kanser yüzünden varını yoğunu satan aileler var” dedi ve ekledi: “Artık devlet ‘Özel hastanelere tüm harcamayı ben vereyim ama hastadan 5 kuruş para almayın’ diyecek”

Sağlık Bakanlığı, dünyada bir ilke imza atarak özel hastanelerde yapılan tüm kanser ameliyatları ve tedavilerini ücretsiz yapacak. sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, kanser tedavisinde devrim niteliği taşıyacak yeni uygulamaları Sabah Gazetesi'ne değerlendirdi: "Ücretsiz sağlık harcamalarında Türkiye hastaya karşı en cömert ülke. Ancak buna rağmen cepten sağlık harcamalarımız yüzde 17 oranında. Sağlığa 105 milyar TL harcama yapıyoruz, bunun 17.6 milyar TL'si cepten sağlık harcaması olarak gerçekleşiyor. 10 binde 30 hane ise cepten sağlık harcaması katasroiye yani gelirinin gıda hariç 3'te 2'sini sağlık için harcıyor. Bunu 10 binde 20'lere, cepten harcama oranını yüzde 10'lara düşürmek için çalışma başlattık. Devlet hastanelerinde tüm tedaviler gerçekleşmesine rağmen cepten harcamaların yüksekliğini araştırdık. Hastalar en çok kanser cerrahisi ve bazı özel ortopedik özel cerrahi operasyonlar için özel hastaneleri tercih ediyor."

'DOZU KAÇIRIYORLAR'
"Bu tür operasyonlar özellikli işler, bir fıtık ameliyatı değil. Özele gidince yüzde 200 fark var. Yüzde 200'ü aşan hastaneler olduğunu da tespit ettik. Sosyal Güvenlik Kurumu prostat kanserine 5 bin TL ödüyorsa hastanenin en fazla 10 bin TL alma hakkı var. Ama burada dozu kaçırıyorlar. 15 bin, 20 bin alıyorlar. Bu hoca yaparsa fiyat bu diyorlar."

'AİLELER VARINI YOKUNU SATIYOR'
"Aileler için en çok katasrofiye sebep olan hastalık kanser cerrahisi. Şimdi aileden biri kanser olduğunda en iyi doktor kimse ona gitmek isteniyor. Aile tüm fedakârlığı yapıyor. Kanserin süreci, kontrolü, ışın tedavisi, kür tedavisi var ama esas para ameliyata gidiyor. Ameliyat için 50 bin TL isteniyor. Aile borç alıyor, yiyeceğinden kesiyor, evini arabasını satıyor. Tedavi süreci ister başarılı ister başarısız olsun ekonomik yıkıma gidiyor."

CUMHURBAŞKANI TALİMAT VERDİ
"Cumhurbaşkanımız kanser ameliyatlarından özel hastanelerin fark almaması için talimat verdi. Bunu yerine getirmek için SGK ile çalışıyoruz. Sağlık Uygulama Tebliği'nde (SUT) düzenleme yaparak özel hastanelerin kanser cerrahisi fiyatlarını artıracağız. Devlet tüm harcamayı ben vereyim ama hastadan para almayın diyecek. Aynı acil servisler, yoğun bakım, organ nakli gibi kanser cerrahisi de SGK ile anlaşmalı özel hastanelerde ücretsiz olacak. Tüm parasını devlet ödeyecek. Bir kanser hastası tüm tedavi süresince özel hastanede özel doktordan tedavi almak istiyorsa, ışın tedavisi, kürleri, ilaçları ve ameliyatında cebinden 5 kuruş ödemeyecek. Bunun maliyeti 1 milyar ise 1 milyar ödeyeceğiz. Yılbaşı itibariyle bir durum değerlendirmesi yapacağız."

10 KANSER ÇEŞİDİ BELİRLENECEK
"TÜİK, katasrofiye neden olan sağlık harcamalarıyla ilgili 15 bin kişilik çalışma yaptı. Katasrofiye neden olan ilk 10 kanser çeşitleri belirlenecek. Sağlık Bakanlığı, 100 bin kişilik geriye dönük kanser hastalarıyla yüz yüze görüşerek faturalı faturasız ne kadar harcama yaptıklarını soracak. Bu analize göre SUT fiyatlarında revizyon da yapabiliriz."

Kaynak: Sabah

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları Tom Dixon iş birliği ile Milano’da sergileniyor VitrA’nın yüzde 100 geri dönüştürülmüş lavaboları Tom Dixon iş birliği ile Milano’da görücüye çıktı. Tüm dünyadan tasarımcılar, mimarlık, tasarım ve sanatın geleceğini keşfetmek için 15-21 Nisan tarihlerinde Milano Tasarım Haftası’nda buluşuyor. VitrA da ünlü İngiliz tasarımcı Tom Dixon’la birlikte tasarladığı enstalasyonla, INTERNI CROSS VISION 70 sergisine katılarak, geleceğin sürdürülebilir tasarım trendinde yerini aldı. İç mimarlık ve tasarım alanında bir buluşma platformuna dönüşen ünlü Interni dergisinin 70’inci yıl dönümü için oluşturulan enstalasyon, zanaatkarlığı üretim yetkinliği ve endüstriyel üreticilikle birleştirerek, seramikte sürdürülebilir tasarım ve döngüsel ekonominin geleceğini temsil ediyor. ‘Yeniden Seramik’ (Re-Ceramic) adlı enstalasyon, geri dönüştürülmüş malzemelerle onların işlevsel ve estetik ürünlere dönüşümü arasındaki boşluğu kapatan bir anlatı sunuyor. Tasarımın kalbinin attığı Milano’da sergilenen enstalasyonla ilgili açıklama yapan Tom Dixon, “İzleyiciler için geri dönüşüm sürecine yapılan bir yolculuk hazırladık. Döküm tekniğini kullanarak seramiğin ‘ilkel çamur’dan dayanıklı ve işlevsel bir ‘sanat eseri’ne dönüşmesini anlatıyoruz” dedi. Yapılan açıklamaya göre, enstalasyonun en önemli parçasını geri dönüştürülmüş atıklardan sergi için sınırlı sayıda üretilen, Tom Dixon imzalı ‘VitrA Liquid’ banyo koleksiyonunda yer alan seramik lavabolar oluşturuyor. Yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen dünyanın ilk lavabosu, aynı zamanda sürdürülebilir tasarımda önemli bir kilometre taşını temsil ediyor. Bu yaklaşım, VitrA’nın doğal kaynakların korumasına verdiği önemi gösterirken, döngüsel ekonomi konusunda da sektörün yeni standardını belirliyor. Tasarımın dönüştürücü gücünü sergiliyor INTERNI CROSS VISION 70 sergisi, İtalyan tasarım anlayışına derinlemesine yerleşmiş temalar olan endüstriyel inovasyon ve zanaat geleneği arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir platform. Tasarımın sürdürülebilirlik gibi karmaşık küresel zorlukları üretici ve teknolojik inovasyon yoluyla ele alma gücünü kutluyor. VitrA ve Tom Dixon’ın ‘Re-Ceramic’ adlı enstalasyonu, tasarımın dönüştürücü gücünü sergilemek için sanat ve endüstriyel üretim arasındaki sınırları ortadan kaldırıyor. Geleneksel uygulamalara meydan okuyan ve döngüsel ekonomi ilkelerini benimseyen bir yaklaşım izlerken, günümüzün en acil çevresel zorluklarından bazılarının ele alınmasında tasarımın rolü hakkında bir tartışma ortaya koyuyor.
İzmir İzmir’de enginar hasadı başladı Türkiye’de enginar üretiminde birinci sırada yer alan İzmir’de hasat yoğunluğu başladı. Enginarın tarladan çıkış fiyatının 15 lira olduğu, pazarlarda ise şu sıralarda 20-25 TL arasında satışa sunulduğu öğrenildi. Türkiye’de enginar üretiminin yaklaşık yüzde 29’unun karşılandığı İzmir’de enginar hasadı için hummalı bir çalışma var. Seferihisar ilçesi Turgut köyünde, sabahın erken saatlerinde başlayan hasat, gün boyu sürüyor. Bazı çiftçiler de bu yıl artan maliyetlerden dolayı, karaciğer dostu olarak bilinen enginarın yerine alternatif meyve-sebze arayışına geçti. “Adet fiyatı tarlada 15, tezgahta 20-25 TL’den satılıyor” Enginarların sakız cinsi olduğunu belirten üretici Ecem Bezer, “1992 yıllarında 3 bin dönüm kadar sakız enginarı üretilmekteydi, ancak şu an enginarımız 500 dönüme kadar düşmüş durumda. Çiftçilerimiz, artan maliyetler sebebiyle küskün durumda. Enginarı azaltıp, başka meyve sebze ekmeye başladılar. Enginarın tarlada satış fiyatı 15 TL, ancak pazara, manava satış yapan çiftçi, esnaf, birim fiyatını 20-25 TL arası satmak durumunda kalıyor” diye konuştu. “Enginar karaciğerin dostudur” Enginarın önemli bir geçim kaynağı olduğunu ve sağlığa iyi geldiğini belirten Bezer, şunları kaydetti: “Enginar, karaciğerin dostudur. Bir insanın enginar sezonunda toplam 60’a yakın enginar yemesi gerekmektedir. Sağlık açısından çok faydalıdır. Enginarı, sezonunda herkes tüketmelidir.” “Su sıkıntısı çekiyoruz” Eskiden maliyetlerinin düşük olduğunu, çiftçilik yapmanın daha kolay ve su olduğu zamanlar enginar üretiminin çok fazla olduğuna değinen üretici Turgut Bezer, “Ancak şu an herkesin suyu olmadığı için enginar üretimi aza indirilmiş durumda. Devletimiz bu konuda bize, üreticilere teşvik sağlarsa, Seferihisar’ın sakız enginarına çiftçimiz tekrardan döndürülebilir. Teşvikler az gibi görülse de bizim için çok değerli. Seferihisar’da sosyete manavımız var ve 15 yıldır kendi enginarımızı üretip, manavımızda satışa sunuyoruz. Kendi manavımız, tezgahımız olmasa, pazarını bulmakta, satmakta çok zorlanırdık. Küçük üreticilerin elinden tutup, maliyetleri düşürebilirsek, üreticilerimiz tekrar tarlalara geri döner” cümlelerini aktardı. “Seferihisar’da enginar üretiminin yüzde 70’ini karşılıyorduk” Turgut, Ulamış, Azmak ve Düzce köylerinde 3 bin dönüm sakız enginarlarının bulunduğunun altını çizen Bezer, “Türkiye’nin her tarafına gönderirdik. Türkiye’nin yaklaşık yüzde 70’ini karşılıyorduk. Maliyetlerden dolayı enginar üretimini azalttık” diye ekledi.
Elazığ Elazığ’da gençlerin ’ruh sağlığına’ odaklanan uluslararası buluşma Avrasya Gençlik Gelişim Derneği ve Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneğinin işbirliğiyle başlatılan "Zihin ve Beden Hareket Halinde: Ruhsal Bozukluğu Olan Gençler İçin Alternatif Eğitim Yöntemleri Geliştirme Erasmus+ Eğitim" Projesi, 8 ülkeden 29 kişinin katılımıyla Elazığ’da başladı. Proje dahilinde uzmanlar, ruhsal sağlık sorunları yaşayan gençlere fiziksel aktivite, sanat ve sporla ilgili terapi uygulamalarını gözlemleyecek ve alternatif eğitim modelleri üzerine çalışacak. Avrasya Gençlik Gelişim Derneği ve Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneği’nin işbirliğiyle hayata geçirilen "Zihin ve Beden Hareket Halinde: Ruhsal Bozukluğu Olan Gençler İçin Alternatif Eğitim Yöntemleri Geliştirme Erasmus+ Eğitim” Projesi, Elazığ’da büyük bir heyecanla başladı. Proje çerçevesinde 8 ülkeden 29 katılımcı, ruhsal bozukluğu olan gençlere terapi aracı olarak fiziksel aktivite, sanat ve sporla ilgili çeşitli uygulamaları gözlemlemek üzere bir araya geldi. Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Polonya, Slovakya, Malta, Makedonya ve Bulgaristan’dan gelen uzmanlar, 8 günlük süre boyunca alternatif eğitim modelleri üzerine yoğun bir çalışma gerçekleştirecek. Bu süre zarfında, zihinsel sağlık sorunları yaşayan gençlere yönelik eğitimlere katılacak olan uzmanlar, aynı zamanda ilgili kurum ve kuruluşları ziyaret ederek yerinde incelemelerde bulunacak. ’’Çalışmalardan oldukça etkilendim’’ Proje hakkında bilgi veren Avrasya Gençlik Gelişim Derneği Başkanı Meriç Tahan, ’’Zihin ve Beden Hareket Halinde: Ruhsal Bozukluğu Olan Gençler İçin Alternatif Eğitim Yöntemleri Geliştirme” Erasmus Eğitim Projesi için Elazığ’dayız. Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneği ile iş birliği halindeyiz. Alternatif eğitim modelleri üzerine zihinsel sağlık problemi yaşayan gençlerimize sağlayabileceğimiz bu modeller üzerine bir projedeyiz. 8 ülkeden 29 katılımcı ile Elazığ’da gerçekleşiyor. Bu proje boyunca sanat ve spor bazlı terapi modellerini paylaşıyoruz ve dergi çıkartacağız. 8 gün boyunca çeşitli kurum ziyaretleri ve iyi uygulama ile gözlem etkinlikleri yaptık. Aynı zamanda Belçika’dan Hollanda’dan, Malta’dan, Makedonya’dan Slovakya ve Polonya’dan ve çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen uzmanlar da kendi deneyimlerini paylaştılar. Ayrıca Elazığ’daki iyi uygulamaları incelediler ve bu başarılı uygulamalardan çok etkilendiler” dedi. Belçika’da bir terapi merkezinde uzman olan Sam Lambin, ’’Elazığ’daki çalışmalardan oldukça etkilendim. Belçika ve Türkiye’de yapılanlar oldukça birbirine yakın. Beklentimin çok üstünde modeller uygulanıyor. Elazığ’daki özellikle Ruh Sağlığı Hastanesi’ndeki uygulamalar çok iyi. Özellikle aile ziyaretleri konusunda ben de benzer çalışmalar yapıyorum ve buradaki ziyaretlerde de benzer etkinlikler gözlemledim. Farklılıklar da var bunları da paylaşmak için buradayız” şeklinde konuştu. Toplum Ruh Sağlığı Merkezi çalışanlarına teşekkür ederek konuşmasına başlayan ve verimli bir proje gerçekleştirdiklerini ifade eden Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneği Başkanı Çiçek Tutuş, ’’Projemiz beden ve zihinsel hareketleri konuları hakkında farklı ülkelerden gelen katılımcılarla birlikte bir hafta boyunca kamu kurum ve kuruluşlarını da ziyaret ederek çeşitli eğitim ve sosyal çalışmalar yapmaktayız. Derneğimiz bir çok ulusal ve uluslararası projeler yürütmekle beraber halen devam eden etkinliklerimiz, faaliyetlerimiz de Kültürhane Kitap Kafe adı altında devam etmektedir” diye konuştu. Hollanda’dan gelen katılımcılardan Rüstem Demir ise ’’Her şeyden önce Elazığ’ı çok beğendik. Bilmediğimiz bir şeyleri burada fark ettik, Elazığ’da Türkiye’de olan üç kurumdan birinin burada kurulduğunu ve yüzüncü yılında olduğunu da öğrendik. Çok değerli çalışmalar yapıldığını gördük. Bu ziyaretimizde Türkiye uyruklu olmayan, yabancıları da getirdik. Farklı ülkelerden katılımcılarla gelmeye çalıştık ve onlar da çok mutlular. Türkiye’nin farklı bir resmini gösterme imkanı bulduk” dedi. Polonya’da PDR uzmanı olarak çalışan Viktoria Pandelova da Elazığ’daki uygulamalardan oldukça etkilendiğini, birçok şey öğrendiğini ve kendi uygulamalarını da paylaşmaktan memnun olduğunu dile getirdi.