KÜLTÜR SANAT - 10 Şubat 2017 Cuma 22:42

Özgecan’ın hayatı film oluyor

A
A
A
Özgecan’ın hayatı film oluyor

Mersin’in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015 tarihinde bindiği bir midibüste vahşice katledilen ve kadına yönelik şiddetin sembol ismi olan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın hayatı film oluyor. Yönetmen-Yapımcı Ali Avcı’nın çekeceği ‘Cennetin Kuşları’ filminin galası, Özgecan’ın doğum günü olan 22 Ekim 2017’de yapılacak.

Tarsus’ta 11 Şubat 2105 akşamı Mersin’deki evine dönmek için bindiği midibüsün sürücüsü Suphi Altındöken tarafından cinsel tacize uğrayan, daha sonra Suphi Altındöken’in babası Necmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe’nin de yardımıyla vahşice öldürülerek yakılan 20 yaşındaki Özgecan, sinema filmiyle ölümsüzleşecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatını anlatan ‘Reis’ filmi ile 15 Temmuz darbe girişimini anlatan ‘Uyanış’ filmine çektiği fragmanlar ile adından söz ettiren Yönetmen-Yapımcı Ali Avcı, Özgecan’ın yaşadıklarını ‘Cennetin Kuşları’ adlı sinema filmiyle tüm dünyada gözler önüne serecek. Film sözleşmesi Özgecanlar Derneği ile imzalanacak.

Yönetmen Ali Avcı ve Genel Koordinatör Levent Akay, filmin sözleşmesini Özgecan’ın 2’inci ölüm yıl dönümünde Özgecanlar Derneğinde düzenlenecek törenle imzalayacak. İmza öncesinde Mersin’e gelen Yönetmen Avcı, Özgecanlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Dalğıç ve Özgecan’ın babası Mehmet Aslan ile buluştu. Buluşmada Avcı ve Dalğıç, İHA’ya ‘Cennetin Kuşları’ filmiyle ilgili açıklama yaptı.

Filmin sözleşmesi Özgecan’ın ölüm yıl dönümünde imzalanıyor
Önce derneğin amacıyla ilgili bilgi veren Özgecanlar Derneği Başkanı Dalğıç, derneğin öncelikle Özgecan’ın hayali olan Kadın Rehabilitasyon Merkezi’ni kurmayı hedeflediğini söyledi. “Bu büyük bir hedef” diyen Dalğıç, bu hedefi gerçekleştirmek için çok büyük maddi imkanlara ihtiyaçları olduğunu belirtti. Dalğıç, “Bu hedefi gerçekleştirmek için Allah bize bir kapı açtı. Özgecan’ın ruhu da herhalde orada bizi izliyor. Ali Avcı bizi aradı dernek olarak, Özgecan’ın hayatını filme almak istediğini söyledi. Bu bizi çok mutlu etti. Biz işin Mersin’in tanıtımıyla ilgili olmasını da şart koştuk. Çünkü Mersinimizin yalnızca bu konuyla anılmasını istemiyoruz artık. Mersinimizin çok güzellikleri var. İnşallah biz Ali Bey ile yarın iyi bir anlaşma imzalayacağız ve film Mersin’de çekilecek. Gelirinin de bir kısmını derneğe aktaracaklar. Bizim için de bir temel olacak bu para bir rehabilitasyon merkezi açmak için. Bu konuda kendimizi çok şanslı görüyoruz. Zaten en büyük şansımız da Sayın Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanımızın verdiği destekler. Mersin halkından destek alacağımızı ummuyoruz, biliyoruz, çünkü bu konuda çok duyarlı Mersin halkı” dedi.

Avcı: “Özgecan, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin sembolik ismi haline geldi”
Yönetmen Avcı ise, Özgecan Aslan’ın 2 yıl önce öldürülmesinden sonra Türkiye’de kadına şiddetin sembolik ismi haline geldiğini vurguladı. Türkiye’de ve dünyada büyük bir sancı ve yara olan kadına şiddetin önüne nasıl geçebileceklerinden yola çıktıklarını anlatan Avcı, “Aklımıza, artık Türkiye’de sembolleşen, hepimizin yüreğini dağlayan Özgecan Aslan geldi. Dernek yönetimi ve ailesi ile irtibata geçtik ve ‘böyle bir şey yapmayı planlıyoruz’ dedik. Onlar da hem sevindiler hem de olmasını istediler. Çünkü derneğin kuruluş gayesi de o zaten, başka canlar yanmasın, başka ruhlar ölmesin diye. Dolayısıyla bizim de bir ters algı oluşturmak adına yapacağımız filme çok sıcak baktılar” diye konuştu.

Yaklaşık 4 aydır filmin planlaması ve çalışması içerisinde olduklarını ifade eden Avcı, “Şu an senaryoda neler yapabilirizin çok ciddi dertlerindeyiz. Türkiye’den acaba Oscar’a Cannes’e gidebilecek bir filmle dünyadaki bu algıya nasıl hizmet edebilirizi de dertleniyoruz. Bu işi dünyada nasıl bir algıya dönüştürebilirizin derdiyle hemhal olduk. Yarın da Özgecan’ın ölüm yıl dönümü dolayısıyla aile ile bir işbirliği, dernekle bir sözleşme imzalayacağız” şeklinde konuştu.

“Hedefimiz, Özgecan’ın doğum günü olan 22 Ekim’de büyük bir gala yapmak, 25 Ekim’de Türkiye ve dünyada da vizyona koymak”
Filmin senaryosunun 15-20 güne kadar tüm detaylarıyla biteceği bilgisini veren Avcı, senaryoyu daha sonra Hollywood New York Film Akademisi’nde tanıştığı senaryo doktorları ile Türkiye’deki senaryo doktorlarına göndererek görüşler alacaklarını dile getirdi. Bu işin Türkiye ve dünyada danışmanlığını yapan psikologlarla da işbirliği yapacaklarını belirten Avcı, şöyle devam etti:
“Yaklaşık 1,5 ayın sonunda elimizde son haliyle çekilecek senaryomuz hazır olacak. Yaklaşık olarak 2 ay sonra da ‘motor’ deriz. Hedefimiz de Özgecan’ın doğum günü olan 22 Ekim’de büyük bir gala yapmak. Bu galada, onun doğum günü olarak belki en büyük hediyeyi armağan etmiş olacağız. 25 Ekim’de de Türkiye ve dünyada da vizyona koymak.”

“Filmin adı Cennetin Kuşları”
Filmin adının Cennetin Kuşları olduğunu söyleyen Avcı, filmin konusuyla ilgili de şu bilgileri verdi:
“Özgecan’ın ruhunda şiddet görmüş veya görecek veya görmesi muhtemel olan tüm kadınlara bir temsiliyet ruhu addettik, böyle bir kahraman oluşturduk. Özgecan’ın gelgitleri var, çocukluğuna gidiyoruz, tekrar gençlik dönemine geliyor. Samimi bir arkadaşıyla beraber yaşadığı atmosferden, gidişinden sonra da ailenin dramıyla beraber arkadaşlarının üzerinde oluşturduğu çok ciddi psikolojik etkiler var. Kadın her ne şekilde olursa olsun şiddete maruz bırakılmamalı. Üç ana mottosu var filmin, bir tanesi Özgecan’ın da kendi cümlesi olan ‘Ben insanları ruhumla severim’, bir tanesi ‘Suretler asıllarına döner’, bir tanesi de ‘Bir erkeğin kadına tekme atma hakkı sadece anne karnındadır’. Bu üç ana mottoyu işleyeceğiz.”

“Aileyi oynatmak istedik ama sıcak bakmadılar”
Oyuncu kadrosuyla ilgili görüşmelerin devam ettiğini kaydeden Avcı, en iyisinin olacağına şüphesi olmadığının altını çizdi. Sanat camiasının da bu konuda çok duyarlı olduğunu vurgulayan Avcı, Özgecan’ın adı duyulduğunda bir duygu seli oluşmaya başladığını ifade etti. Herkesten, ‘Bize ne düşüyorsa hazırız’ cevabı aldıklarını belirten Avcı, filmde Özgecan’ın ailesinin rol alıp almayacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Benim isteğim ailenin oynamasıydı. Dünyada da bu bir ilk olacaktı. Gerçek Mehmet Aslan, Mehmet Aslan karakterini oynayacaktı. Aile kendi arasında istişare etmiş, böyle bir şeye sıcak bakmadıklarını söylediler. Bu belki de benim bir ütopik fikrimdi, güzel olabilirdi. Ama onun yerine o isimlere en yakın olan isimlere yoğunlaştık. Dört aydır aile ile içli-dışlıyız ve karakterleri tanıyoruz, sanat camiasında bu karakterlere en yakın isimleri de biliyoruz. Bu eşleştirmeleri de hem aileye hem dernek yönetimine sunacağız. İyi bir işbirliğiyle çıkar iyi işler. Her adımını biz hem dernekle hem aile ile paslaşıyoruz, paslaşmaya da devam edeceğiz. Oyunculara kadar soracağız, onlar soracaklar. Bu, oyuncuların da oynayıp oynayamayacağı bir rol. Birkaç arkadaşım, ‘duygusal olarak dayanamam’ dedi. Bunların hepsini değerlendirdiğinizde ortaya çok zorlu bir süreç çıkıyor ama önemli olan zoru başarmak ve millete, vatana hizmet etmek.”

Özgecan’ın katili Suphi Altındöken’i oynayacak oyuncu konusunda sıkıntı yaşayıp yaşamadıkları yönündeki soruya da Avcı, Erol Taş ve Nuri Alço’yu örnek vererek, ”Bu, oyuncunun profesyonel işi. Bu rol zor bir rol. Bu rolü oynayacak iyi bir oyuncuya ihtiyaç var. Sonuç itibariyle oynayacak birini bulmamız lazım. Zor mu? Zor. Burada Suphi rolünü oynayacak arkadaş memlekete hizmet etmiş olacak. Bu açıdan bakarsak oyuncu bulmak çok kolay olacak” diye konuştu. 

Hüseyin Kar - Kıymet Gökçe

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.