EKONOMİ - 23 Ağustos 2016 Salı 11:10

Paycell, BDDK’dan faaliyet izni aldı

A
A
A
Paycell, BDDK’dan faaliyet izni aldı

Turkcell’in ödeme alanında faaliyet gösteren iştiraki Turkcell Ödeme Hizmetleri A.Ş. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ndan (BDDK) izin aldı. Paycell markasıyla hizmet veren şirket ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunma izni alan lisanslı ilk operatör iştiraki oldu.

Turkcell ödeme alanında faaliyet gösteren iştiraki Turkcell Ödeme Hizmetleri A.Ş artık BDDK’dan lisanslı bir ödeme kuruluşu olarak hizmet veriyor. Turkcell’den yapılan açıklamaya göre; Turkcell faturası ile ödeme de dahil olmak üzere birçok alternatif ödeme seçenekleri sunan Turkcell Ödeme Hizmetleri A.Ş, yeni dönemde Paycell markası altında faaliyetlerini çeşitlendirerek müşteri bazını daha da genişletmeyi hedefliyor. Ayrıca gelişmiş teknolojik yetenekler ile yeniden tanımlanan ödeme ekosistemi sayesinde Paycell artık hem Turkcell abonelerine hem de diğer müşterilere hizmet verecek.

Turkcell Ödeme Hizmetleri A.Ş’nin ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunma izni alan lisanslı ilk operatör iştiraki olduğuna dikkat çeken Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, "Turkcell iletişim alanında gösterdiği kapsama gücünü müşterilerine finansal hizmetleri ulaştırırken de göstermeyi hedefliyor. 2016 başında Turkcell Finansman A.Ş ile BDDK’dan tüketici finansmanı alanında lisans almıştık, şimdi de Turkcell Ödeme Hizmetleri A.Ş ile ödeme hizmetleri alanında lisans aldık. Mobil ve dijitalleşme her sektörü yeniden tanımlanıyor, kuşkusuz ödeme hizmetleri de hepsinin tamamlayıcısı olarak öne çıkıyor. Dijitalleşen dünyada hem işyerlerine hem de son tüketicilere Paycell ile yeni nesil ödeme hizmeti sunmayı hedefliyoruz. Bu yeni dönemde Paycell markası ile hizmet veren ödeme platformumuzun sadece Türkiye’de değil bölge ülkelerde de değer yaratacağına inanıyorum" diye konuştu.

Paycell ile artık gerçek mobil ödeme deneyimi sunmaya başladıklarına dikkat çeken Turkcell Ödeme Hizmetleri A.Ş Genel Müdürü Melike Kara ise, "Tüm operatör şirketleri içinde Turkcell Ödeme Hizmetleri’nin ilk lisansı almasından dolayı mutluyuz. Turkcell Ödeme Hizmetleri, 2010 yılında Turkcell Mobil Ödeme markası ile başlattığı ödeme çözümlerini artık BDDK’dan aldığı lisans ile yeni alanlara taşımaya hazır. Turkcell Mobil Ödeme, Turkcell müşterilerinin faturaları veya TL Bakiyeleri üzerinden binlerce üye işyerinde kredi kartı ya da nakde ihtiyaç duymadan ödeme yapma imkânı sunuyordu. Sadece geçen yıl yaklaşık 2.5 milyon Turkcell abonesi bu ödeme hizmetlerini kullanmıştı. 2016 yılında Paycell markası altında birleştirdiğimiz ödeme hizmetlerimizi akaryakıt, restoran, e-ticaret başta olmak üzere birçok sektörde yaymaya devam edeceğiz. Turkcell’den aldığımız teknoloji gücü ve yeni lisansımız sayesinde müşterileriniz artık daha çok alanda Paycell ile kusursuz ödeme çözümleri yaşayacak’ dedi.

Turkcell’den yapılan açıklamaya göre; Paycell’in diğer alternatiflerinden ayıran özellikleri ise şöyle sıralandı:
“Tüm müşterilere açık: Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom müşterileri herkes kullanabilir.Banka bağımsız: Hangi bankadan kartınız olursa olsun fark etmiyor, dilediğiniz kartı ekleyebilirsiniz. Hatta Turkcell müşterileri kart bile eklemeden Turkcell Fatura veya TL bakiyesine yansıtarak Paycell ile ödeme yapabilir. Tüm ödeme markalarını destekleyen: Amex, Visa veya Mastercard fark etmeksizin tüm kartlar eklenebiliyor.
Tüm telefonlara uyumlu: Telefon markanıza veya içindeki işletim sistemi ne olursa olsun kullanılabilir.
Mobil yetenekler ile akıllı: Paycell, müşterileri Turkcell networkünde iken veya işyeri ile yaptığı özel entegrasyon sayesinde daha log-in aşamasında iken tanır. Dolayısıyla başka bir Paycell işyerinden kartı var ise yeni işyerinde otomatik olarak önerir. Çoklu kanal entegrasyon imkanı: Paycell sadece mobil uygulamalarda değil e-ticaret bazlı çalışan işyerleri için web tabanlı, hatta perakendeciler için yazarkasa-pos sistemleri entegrasyonlarına da imkan sağlar. Bu nedenle firmaların mağaza, web ve mobil tüm kanallarına entegrasyon imkanı vardır”.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Define ararken mağarayı çökerttiler... 3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı Bursa’nın İznik ilçesi Gürmüzlü Mahallesi’nde kaçak kazı yapan definecilerden mağarayı çökertti. Göçük altında kalan 3 defineci hayatını kaybetti. Şahıslardan birinin cansız bedeni mağara girişinde, ikisi de mağaranın içerisinde jandarmanın arama kurtarma köpeklerince bulundu. Bursa İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Tekin Aktemur da operasyonu bizzat yerinde yönetti. Edinilen bilgiye göre, İznik ilçesi Gürmüzlü Mahallesi Karadere Mevkii’nde 3 arkadaşın bir mağarada kaçak kazı yaptığı sırada göçük sonucu kayalar devrildi. Uzun süredir mağaranın definecilerin hedefinde olduğu ve dönem dönem kazılar yapıldığı iddia edildi. İhbar üzerine bölgeye giden jandarma ve 112 ekipleri mağaranın girişinde definecilerden birinin cansız bedenine ulaştı. Mağaranın içerisinde 2 kişinin daha bulunduğu ihbarı üzerine Jandarma ekipleri arama kurtarma ve AFAD ekiplerini istedi. Olay yerine gelen arama Damga ve Meftun isimli kurtarma köpekleri 2 definecinin cansız bedenine ulaştı. Olayda hayatını kaybedenlerin sayısı ise 3’e çıktı. Cumhuriyet Savcılığı’nın konuyla ilgili araştırması da sürürken, definecilerin cansız bedenlerinin mağaradan çıkarılacağı ve otopsiye kaldırılacağı öğrenildi. Jandarma da olayla ilgili gözcü konumunda başka kişiler olup olmadığını detaylı şekilde soruşturuyor. Gürmüzlü Mahalle Muhtarı Zeynel Çetin, "Şahıslara akşamdan beri ulaşılamayınca olay ortaya çıkıyor. Doğum yeri bu köy olan ancak Gölcük’te oturan kişiden haber alınamamış. Daha önceden de bu işleri yaptığı tahmin edilen kişilere ulaşılamayınca bu durum tespit edildi. Jandarma ve savcılığımız olayı soruşturuyor" dedi.
İstanbul VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları Tom Dixon iş birliği ile Milano’da sergileniyor VitrA’nın yüzde 100 geri dönüştürülmüş lavaboları Tom Dixon iş birliği ile Milano’da görücüye çıktı. Tüm dünyadan tasarımcılar, mimarlık, tasarım ve sanatın geleceğini keşfetmek için 15-21 Nisan tarihlerinde Milano Tasarım Haftası’nda buluşuyor. VitrA da ünlü İngiliz tasarımcı Tom Dixon’la birlikte tasarladığı enstalasyonla, INTERNI CROSS VISION 70 sergisine katılarak, geleceğin sürdürülebilir tasarım trendinde yerini aldı. İç mimarlık ve tasarım alanında bir buluşma platformuna dönüşen ünlü Interni dergisinin 70’inci yıl dönümü için oluşturulan enstalasyon, zanaatkarlığı üretim yetkinliği ve endüstriyel üreticilikle birleştirerek, seramikte sürdürülebilir tasarım ve döngüsel ekonominin geleceğini temsil ediyor. ‘Yeniden Seramik’ (Re-Ceramic) adlı enstalasyon, geri dönüştürülmüş malzemelerle onların işlevsel ve estetik ürünlere dönüşümü arasındaki boşluğu kapatan bir anlatı sunuyor. Tasarımın kalbinin attığı Milano’da sergilenen enstalasyonla ilgili açıklama yapan Tom Dixon, “İzleyiciler için geri dönüşüm sürecine yapılan bir yolculuk hazırladık. Döküm tekniğini kullanarak seramiğin ‘ilkel çamur’dan dayanıklı ve işlevsel bir ‘sanat eseri’ne dönüşmesini anlatıyoruz” dedi. Yapılan açıklamaya göre, enstalasyonun en önemli parçasını geri dönüştürülmüş atıklardan sergi için sınırlı sayıda üretilen, Tom Dixon imzalı ‘VitrA Liquid’ banyo koleksiyonunda yer alan seramik lavabolar oluşturuyor. Yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen dünyanın ilk lavabosu, aynı zamanda sürdürülebilir tasarımda önemli bir kilometre taşını temsil ediyor. Bu yaklaşım, VitrA’nın doğal kaynakların korumasına verdiği önemi gösterirken, döngüsel ekonomi konusunda da sektörün yeni standardını belirliyor. Tasarımın dönüştürücü gücünü sergiliyor INTERNI CROSS VISION 70 sergisi, İtalyan tasarım anlayışına derinlemesine yerleşmiş temalar olan endüstriyel inovasyon ve zanaat geleneği arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir platform. Tasarımın sürdürülebilirlik gibi karmaşık küresel zorlukları üretici ve teknolojik inovasyon yoluyla ele alma gücünü kutluyor. VitrA ve Tom Dixon’ın ‘Re-Ceramic’ adlı enstalasyonu, tasarımın dönüştürücü gücünü sergilemek için sanat ve endüstriyel üretim arasındaki sınırları ortadan kaldırıyor. Geleneksel uygulamalara meydan okuyan ve döngüsel ekonomi ilkelerini benimseyen bir yaklaşım izlerken, günümüzün en acil çevresel zorluklarından bazılarının ele alınmasında tasarımın rolü hakkında bir tartışma ortaya koyuyor.
İzmir İzmir’de enginar hasadı başladı Türkiye’de enginar üretiminde birinci sırada yer alan İzmir’de hasat yoğunluğu başladı. Enginarın tarladan çıkış fiyatının 15 lira olduğu, pazarlarda ise şu sıralarda 20-25 TL arasında satışa sunulduğu öğrenildi. Türkiye’de enginar üretiminin yaklaşık yüzde 29’unun karşılandığı İzmir’de enginar hasadı için hummalı bir çalışma var. Seferihisar ilçesi Turgut köyünde, sabahın erken saatlerinde başlayan hasat, gün boyu sürüyor. Bazı çiftçiler de bu yıl artan maliyetlerden dolayı, karaciğer dostu olarak bilinen enginarın yerine alternatif meyve-sebze arayışına geçti. “Adet fiyatı tarlada 15, tezgahta 20-25 TL’den satılıyor” Enginarların sakız cinsi olduğunu belirten üretici Ecem Bezer, “1992 yıllarında 3 bin dönüm kadar sakız enginarı üretilmekteydi, ancak şu an enginarımız 500 dönüme kadar düşmüş durumda. Çiftçilerimiz, artan maliyetler sebebiyle küskün durumda. Enginarı azaltıp, başka meyve sebze ekmeye başladılar. Enginarın tarlada satış fiyatı 15 TL, ancak pazara, manava satış yapan çiftçi, esnaf, birim fiyatını 20-25 TL arası satmak durumunda kalıyor” diye konuştu. “Enginar karaciğerin dostudur” Enginarın önemli bir geçim kaynağı olduğunu ve sağlığa iyi geldiğini belirten Bezer, şunları kaydetti: “Enginar, karaciğerin dostudur. Bir insanın enginar sezonunda toplam 60’a yakın enginar yemesi gerekmektedir. Sağlık açısından çok faydalıdır. Enginarı, sezonunda herkes tüketmelidir.” “Su sıkıntısı çekiyoruz” Eskiden maliyetlerinin düşük olduğunu, çiftçilik yapmanın daha kolay ve su olduğu zamanlar enginar üretiminin çok fazla olduğuna değinen üretici Turgut Bezer, “Ancak şu an herkesin suyu olmadığı için enginar üretimi aza indirilmiş durumda. Devletimiz bu konuda bize, üreticilere teşvik sağlarsa, Seferihisar’ın sakız enginarına çiftçimiz tekrardan döndürülebilir. Teşvikler az gibi görülse de bizim için çok değerli. Seferihisar’da sosyete manavımız var ve 15 yıldır kendi enginarımızı üretip, manavımızda satışa sunuyoruz. Kendi manavımız, tezgahımız olmasa, pazarını bulmakta, satmakta çok zorlanırdık. Küçük üreticilerin elinden tutup, maliyetleri düşürebilirsek, üreticilerimiz tekrar tarlalara geri döner” cümlelerini aktardı. “Seferihisar’da enginar üretiminin yüzde 70’ini karşılıyorduk” Turgut, Ulamış, Azmak ve Düzce köylerinde 3 bin dönüm sakız enginarlarının bulunduğunun altını çizen Bezer, “Türkiye’nin her tarafına gönderirdik. Türkiye’nin yaklaşık yüzde 70’ini karşılıyorduk. Maliyetlerden dolayı enginar üretimini azalttık” diye ekledi.