GÜNDEM - 20 Temmuz 2016 Çarşamba 14:45

Prof. Dr. Mensur Akgün: “Bu travmanın ardından duygusal çıkışlar normal ama idam gelirse hukuk devleti olarak kalamayız”

A
A
A
Prof. Dr. Mensur Akgün: “Bu travmanın ardından duygusal çıkışlar normal ama idam gelirse hukuk devleti olarak kalamayız”

Prof. Dr. Mensur Akgün, darbe girişimi ve ardından yaşanan gelişmeler hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Halkın demokrasiye sahip çıkmak için sokaklara döküldüğünü söyleyen Akgün, idam cezası geri gelirse Türkiye’nin hukuk devleti olarak kalamayacağını belirtti.

Türkiye 15 Temmuz’da şahit olduğu kanlı darbe girişiminin ardından yaralarını sarıyor. Halkın sokağa dökülmesi ve demokrasiye sahip çıkmasıyla amacına ulaşamadan tutuklanan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki bir grubun planladığı kalkışma eylemi sonrasında birçok konu gündeme geldi. Kalkışmada rolü olan cuntacı askerler için idam cezasının geri getirilmesinden, Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması söylentisine kadar birçok başlığı değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mensur Akgün, “Bu ülkede meclis bombalandı, Cumhurbaşkanı’na suikast girişiminde bulunuldu, 300’e yakın insan öldü, bin 500 kişi yaralandı. Genel Kurmay Başkanı’nın boynuna kemer takıldı, kuvvet komutanları esir alındı, sokaklarda canımızı teslim ettiğimiz subaylar sadece protesto ettikleri için insanları vurdular, hatta kendi askerlerini vurdular. Ciddi bir travma yaşıyoruz. Bu travma sırasında çeşitli duygusal çıkışların yapılması normal” dedi.
Tüm bu gelişmeler sonrasında rasyonel düşünülemeyeceğini belirten Akgün, “Duygusal hezeyanların en üst noktasındayız. İdam konusunun tartışılarak ayakları yere basan bir siyasetle taçlanması gerekiyor. Çünkü ne idam cezası bir çözüm, ne halkın silahlandırılması bir çözüm ne de bugün gündeme getirilen NATO’dan çıkmak, Amerika’ya düşman olmak gibi söylemler çözüm. Ara yolu bulmak zorundayız. Sağduyulu, akılcı ve Türkiye’ye zarar vermeyecek politikalar izlemek zorundayız. İdam cezası geri getirilirse hukuk devleti ve demokratik bir ülke olarak kalamayız. İdam, ne hukuken ne de etik açıdan doğru bir uygulama değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söyleminin de doğru okunması gerekiyor. Kendisi kararı meclise bırakıyor. ‘Eğer meclisten gelirse imzalarım’ diyor. Ben meclisten böyle bir şeyin onaylanacağını düşünmüyorum. Çünkü Başbakan Binali Yıldırım’ın konuşmaları oldukça sağduyuluydu” açıklamalarında bulundu. 

“TÜRKİYE’NİN NATO’DAN ÇIKARILACAĞI AÇIKLAMASI ÇOK TALİHSİZ BİR AÇIKLAMA”
Türkiye’nin NATO’dan çıkarılacağı söylentileri hakkında da değerlendirmede bulunan Akgün, “Türkiye’nin NATO’dan çıkartılması diye bir şey söz konusu olamaz. Türkiye 1949’da Washington’da imzalanan NATO Anlaşması’nın yükümlülüklerine göre NATO’ya üye oldu ve NATO’dan çıkışla ilgili herhangi bir koşul yok. Belirli şartları yerine getirmeyen ülkeler NATO’dan çıkartılırlar diye bir koşul yok. Yani bu İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasına benzeyen bir durum değil. Kendi isteğimizle tabii ki taraf olmaktan çıkabiliriz ama üye devletler bizi NATO’dan çıkartamazlar. Sadece bizim siyasi ve askeri taleplerimizi gidermeyebilirler. Örneğin Türkiye’ye yönelik bir risk veya saldırı olduğu zaman NATO’nun Washington Anlaşmasının 4. ve 5. maddeleri çalıştırılacağı zaman buna karşı tepki olarak‘Türkiye demokratik prensipleri yerine getirmediği için taleplerini meşru görmüyoruz’ diyebilirler. Ama bunu dedikleri takdirde de NATO caydırıcılığını kaybeder. Çünkü NATO’nun bütün fonksiyonu caydırıcılık üzerine oturuyor. Eğer üyelerinden bir tanesine yönelik olan tehdidi bertaraf etmek konusunda üyelerinden hepsi ortak hareket edemiyorsa zaten hiçbir konuda ortak hareket edemeyecekler demektir. Dolayısıyla birdaha bu ittifakın kredibilitesi olmaz ve söylediklerine hiç kimse inanmaz. ABD Dışişleri Bakanı böyle talihsiz bir açıklama yaptı. Keşke böyle bir şeyi söylememiş olsaydı. Türkiye’yi tehdit edeceğine demokrasi konusunda cesaretlendirebilirdi” ifadelerini kullandı. 

“ARTIK YEPYENİ BİR TÜRKİYE OLDUK”
Akgün, 15 Temmuz kalkışma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından TSK’da başlayan tasfiyelere yönelik; “Türkiye’nin pek çok güvenlik sorunu var. PKK, IŞİD ve komşularıyla olan ilişkileri bir bütün olarak güvenlik sorunları çerçevesinde değerlendirilmeli. Tabii ki bu darbe girişimi bir güvenlik açığı oluşturdu. Başarıya ulaşmış olsaydı da oluşturacaktı. Ulaşmadığı halde ciddi bir güvenlik açığı oluştu. Hassas bir dönemden geçiyoruz.Bu dönemi iyi atlatmamız gerekiyor. Şunu da unutmamakta yarar var; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk anlarından itibaren dirayetli şekilde darbeye karşı koydu. Aynı şekilde Başbakan Binali Yıldırım’ın tutumunun da çok büyük bir etkisi var. Muhalefet liderlerinin hep bir ağızdan darbeye karşı çıkmaları da önemli bir rol oynadı. Başbakan’ın da söylediği gibi darbe teşebbüsünün arkasından artık yepyeni bir Türkiye olduk. Artık bütün koşulları yeniden düşünmek zorundayız. Meclis açıldığı zaman siyasi çatışma çıkaracak konuları değil, birleştirici olan unsurları ön plana çıkartan bir çalışma programı ön plana çıkartacaklarını söylediler. Ben bunların hepsini umut vadeden gelişmeler olarak görüyorum. Dolayısıyla HDP’nin demokrasi konusundaki dirayetini de gördükten sonra hükümetin Kürt sorununun çözümü konusunda adımlar atabileceğini düşünüyorum. Bu da PKK’nın meşruiyetini zayıflatacak, elinin güçlenmesini azaltacak bir şey” açıklamalarında bulundu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.