SAĞLIK - 11 Mart 2016 Cuma 12:03

Prof. Dr. Soner Duman böbrek sağlığı konusunda uyarılarda bulundu

A
A
A
Prof. Dr. Soner Duman böbrek sağlığı konusunda uyarılarda bulundu

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları – Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Soner Duman, her yıl Mart’ın ikinci Perşembe gününün Dünya Böbrek Günü olarak kabul edilmesi dolayısıyla böbrek hastalıklarında erken tanının önemi ve çocuklarda böbrek hastalıklarının önlenmesi için aileler tarafından dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında açıklamalarda bulundu.

 Bazı böbrek hastalıkları çocukluk çağında başladığını söyleyen Prof. Dr. Soner Duman şöyle devam etti, “Erişkin yaşta görülen bazı böbrek hastalıklarının temellerinin çocuklukta atıldığı bilinmektedir. Bu nedenle bu hastalıkların erken dönemde tanınması kronik böbrek hastalıklarının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.  Kronik böbrek hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok önemli bir halk sağlığı sorunudur.  Basit ve ucuz bazı idrar ve kan testleri ile erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığı ve erken tanının istenen düzeyde olmaması birçok olguda buna olanak vermemektedir.  Hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte, yüksek ölüm oranları ve kötü yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz tedavileri nedeniyle de sağlık bütçesini ciddi şekilde tehdit etmektedir” dedi.

 ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONUNA DİKKAT

Çocuklarda kronik böbrek hastalıklarının çoğu erken tanı ile önlenebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Duman, “İdrar yolu enfeksiyonları önemli bir grup olarak karşımıza çıkmaktadır.  Çocukların yüzde 1-2'sinde görülen idrar yolu enfeksiyonu, böbrek ve idrar yollarında doğuştan bozukluğu olan çocuklarda (hidronefroz, reflü, vb) ve tekrarlayan ateşli enfeksiyonlar şeklinde olduğunda kronik böbrek hastalığı için önemli risk faktörüdür.  Bu çocuklarda erken tanı ve tedavi yapılamazsa, böbreklerde kalıcı hasar gelişir ve bu durum son dönem böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebilir. Bu nedenle ateşli çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu mutlaka akla getirilmeli, idrar tahlili ve idrar kültürü istenmelidir. İdrar yolu enfeksiyonu saptanan çocuklarda sadece ilaç vererek enfeksiyonu ortadan kaldırmak yeterli olmayıp, altta yatan nedenin araştırılıp tedavi edilmesi gereklidir. Günümüzde gebelikte yapılan ultrason incelemeleriyle daha anne karnındayken saptanabilen yapısal anomaliler doğum sonrası çok dikkatli izlem ve bazen müdahale ile düzeltilebilmekte ve zararları hafifletilebilmektedir.  Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonuna neden olan risk faktörü idrar yolları anormallikleri olabildiği gibi dışkılama ve idrar yapma bozuklukları da olabilir” diye konuştu.

 İDRAR YAPMA ALIŞKANLIĞINA DİKKAT

Özellikle çocuklar için uyarılarına devam eden Duman, “Çocukların dışkılama ve idrar yapma alışkanlıkları dikkatle sorgulanmalı, kabızlık önlenmeli, doğru idrar yapma prensipleri (idrarlarını bekletmemeleri, çok sıkışmadan tuvalete gitmeleri) öğretilmelidir.  Tuvalet eğitiminin sıkı verilmesi sonucu, çocuğun idrarını bekletmesi idrar yolu enfeksiyonuna zemin hazırlamaktadır.  Tuvalette temizlik eğitiminin de doğru verilmesi önemlidir.  Sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocukların mutlaka bir pediatri uzmanına yönlendirilmesi gerekmektedir.  6 yaşını geçmesine rağmen gece idrarını tutamayan çocukların da uzman hekim gözetiminde incelenmesi gerekmektedir.  Bugün Türkiye’de kronik diyaliz gerektiren her 3 çocuk hastanın birinde, zamanında tespit edilmemiş idrar yolunda yapısal bozukluklar ve böbrek enfeksiyonlarına bağlı gelişen kronik böbrek hasarı vardır.

Kronik böbrek hastalıklı çocuklarda ölüm oranları sağlıklı kişilere göre 10-30 kat daha yüksektir. Bu hastalarda ölümlerin yaklaşık yarısından kalp ve damar hastalıkları sorumludur.  Bu nedenle, kronik böbrek hastalığının erken tanısı ve önlenmesi, kalp sağlığının korunması bakımından da son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLARDA OBEZİTE GİDEREK ARTIYOR

“Çocukluk çağındaki diğer önemli bir sağlık sorunu da sıklığı hızla artan obezite oranı ve buna paralel olarak artan hipertansiyondur”   diyen Duman sözlerine şu şekilde devam etti, “Kalbe, böbreklere, damarlara zararlı etkisi olan hipertansiyon, son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok artış göstermiştir.  Sağlıklı çocuklarda üç yaştan itibaren her muayene sırasında tansiyonun ölçülmesi ile hipertansiyonun erken tanısı ve tedavisi mümkün olabilir ve gelişecek komplikasyonlar önlenebilir.  Asıl yapılması gereken doğru beslenme ve düzenli hareket etme alışkanlığının çocuklara ilk yaşlardan itibaren kazandırılması ve obeziteden korunmasıdır.”

Duman son olarak , “Çocukları böbrek hastalıklarından korumanın bir diğer yolu da bilinçsiz ilaç kullanımının önlenmesidir.  Sağlık kuruluşlarında uygulanan ilaç tedavilerinde kilo ve böbrek fonksiyonuna göre verilen ilaç doz hesabına çok dikkat edilmeli, azalmış böbrek rezervi olan veya akut böbrek hasarı gelişen çocuklarda titizlik gösterilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.

 Kuzey Kıbrıs’ta yaklaşık olarak 200 civarında kronik böbrek yetmezliği hastası mevcut olup Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Hemodiyaliz Ünitesi de 8 makine ile bu hastalara hizmet vermektedir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da tarım bölümü öğrencileri hem öğreniyor, hem üretiyor Erzincan’da meslek lisesi öğrencileri okulun bahçesindeki serada fide yetiştiriciliği yaparak hem öğreniyor hem de ekonomiye katkı sunuyor. Tarım bölümü öğrencileri, serada teorik eğitimlerini uygulama fırsatı buluyor. Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün destekleri ile kurulan seralarda sebze fidesi üretim faaliyeti 2020 yılında başlayarak Tarım Alanı öğretmen ve öğrencileri tarafından kurulduğu yıl 30 bin sebze fidesi üretimi gerçekleştirildi. 2021 yılında Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitim yapıldığı için, sebze ve aromatik bitki fidesi üretim faaliyetleri öğrencilerin okulda olmaması nedeniyle Tarım Alanı öğretmenleri tarafından yapıldı. Okul serasının üretim kapasitesi, pandemi olmasına rağmen, 2021 yılında iki katına çıkarılarak 60 bin adet fideye ulaştı. 2022 yılında ise mevcut serada tam kapasiteye ulaşılarak 90 bin sebze ve aromatik bitki fidesi üretildi. 2023 yılında da serada 95 bin fide üretimi yapıldı. Bu sene ise 110 bin fide üretimi yapıldı. Serada, domates, biber, hıyar, kabak, kavun, karpuz, lahana, patlıcan ve 3 cins aromatik bitki olarak reyhan, kekik, fesleğen üretimi olmak üzere toplamda 35 farklı tür fide üretimi yapılıyor. Üretimde yerelde halkın lezzet olarak en çok tercih ettiği ata tohumları kullanılmaya özen gösterilirken, ticari anlamda üretim yapmak isteyenler için yüksek verimli hibrit türlerin de üretimi gerçekleştiriliyor. Kullanılan tohumların genelde ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 30 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticiler için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı vatandaşlardan oldukça rağbet görüyor. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tuba Bakartepe, “Biz derste gördüğümüz teorik işlemleri serada uygulayabiliyoruz. Serada fidelerimizi yetiştiriyoruz. İlaçlaması, gübrelemesi, sulaması hep bizim elimizden geçiyor. Organik gübreyle kendimizin yetiştirdiği fideleri halkımıza sunuyoruz.” dedi. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı Abdullah Çiftçi’de, “Okulumuzun üretim üssü olan seramızdayız. Bu serada öğretmen ve öğrencilerimizle 100 binin üzerinde fide üretilmiş durumda. Kullanılan tohumların genelinin ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 20 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticilerimiz için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı halkımızın talebi fazla olmaktadır. Ayrıca üretilen fideler sosyal projeler dahilinde ihtiyaçlı ailelere ücretsiz olarak verilerek, öğrencilerimiz nezaretinde söz konusu ailelerin üretim faaliyeti yapmaları ve ailelerin geçimlerine katkı sağlamaları hedeflenmektedir." dedi.