SAĞLIK - 14 Mayıs 2018 Pazartesi 10:49

Ramazan’da beslenme uyarıları

A
A
A
Ramazan’da beslenme uyarıları

Ordu Tabipler Odası Başkanı Doç. Dr. Esra Yancar Demir, Ramazan ayında beslenme düzeni ile ilgili uyarılarda bulundu.


Ramazan ayının başlamasıyla birlikte yemek saatlerinin yenen yemeğin çeşidi ve aktivite miktarına göre değişeceğini belirten Demir, bu ayda kalori miktarı yüksek kırmızı et, pilav, makarna, ekmek, hamur işi ve tatlıların tüketiminin arttığına dikkat çekti. 

Bununla birlikte bireylerin yetersiz sıvı ve sebze-meyve tüketiminin Ramazan ayında karşılaşılan beslenme sorunlarından sadece birkaçı olduğunu vurgulayan Demir, sağlıklı ve dengeli beslenmeye önem verilerek, halsizlik, bitkinlik, depresif duygu durumu, mide şikayetleri, hazımsızlık, tansiyon ve şeker düşmesi gibi birçok sağlık probleminin önüne geçilebileceğini aktardı.

“Sahuru mutlaka yapın” 

Ramazan ayında günde 3 öğün olarak tüketilmesi gereken ana öğün sayısının sahur ve iftar olarak 2 öğüne düştüğünü belirten Demir, sahurun mutlaka yapılması gerektiğini kaydetti. Demir, “Sahurdan iftara kadar da uzun bir süre vardır. İnsanlar bu süreçte açlığı daha az hissetmek adına sahur öğününü kesinlikle atlamamalıdır. Sahur öğününü atlamak açlık süresini uzatacağından hem metabolizmayı yavaşlatacak hem de baş ağrısı, şeker düşüklüğü gibi sıkıntıların yaşanmasına sebep olacaktır. Sahurda mutlaka uzun süre tok tutacak; peynir, yumurta, süt, kuruyemiş ve özellikle kan şekerini uzun süre dengede tutan hurma gibi besinler tercih edilmelidir. Aşırı yağlı, kızartma ve kavurma işlemi görmüş besinlerden uzak durulmalıdır. Yine kan şekerini hızla yükselten (glisemik endeksi yüksek) üzüm, kavun, incir, muz gibi meyveler daha hızlı bir acıkma sağlayacağı için tercih edilmemelidir. Yine aynı şekilde şeker ve şekerli yiyecekler, tatlı tüketmemeye dikkat edilmelidir” dedi.

“İftarda basit önlem açlık hissini azaltabilir” 

Özenle hazırlanan iftar sofralarına bir de gün boyu olan açlık hissi eklenince bireyde çok fazla miktarda yemek tüketimi olabileceğini belirten Demir, şu bilgileri verdi: “Alınacak basit önlemlerle gereksiz kalori alımının önüne geçilebilir. Oruç bir bardak oda sıcaklığında su ile açılmalıdır. Arkasından 1-2 adet zeytin, kayısı, hurma gibi iftariyeliklerden tüketilmeli, ardından 1 kase çorba içilip yemeye en az 15 dakika süreyle ara verilmelidir. Bundan sonra ana yemeye geçildiğinde açlık hissinin azaldığı fark edilecektir. Yemekte mutlaka sebze yemeyi veya salata bulunmalıdır. Kızartmalardan, yağlı yiyeceklerden, tuzlu ve baharatlı yemeklerden ve hamur işlerinden uzak durulmalıdır. Bunların yerine ızgara, haşlama, buğulama yöntemleriyle pişirilen daha hafif yemekler tüketilmelidir.”

“Tatlıyı iftardan 2 saat sonra tüketin” 

Tatlı tüketiminin iftardan 2-2.5 saat sonra olması gerektiğinin altını çizen demir, “Yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak için iftar ile sahur arasına bir avuç kuru yemiş, 1-2 porsiyon meyve gibi 1-2 ara öğün eklenmelidir. Günlük tüketilmesi gereken 2-2,5 litre su iftar ile sahur arasına yayılarak yavaş yavaş tüketilmelidir. Bitki çayları ve ayranla sıvı alımı desteklenebilir. Çay içilecekse yemekten en az 45 dakika sonra tüketilmelidir. O yüzden kronik hastalığı olan herkesin sağlığına özen göstermesi, diyetine uyması ve ilaçlarını düzenli kullanmasının hem gerekli olduğu hem de dini sorumluluklarımız arasında olduğu unutulmamalıdır.”  

Metin Akyürek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul BTM girişimi Almanya’dan yatırım aldı Otomotiv endüstrisinde kalite kontrolü yapay zeka destekli kameralarla sağlayan Academic Sight, otomasyon sektörünün önde gelen firmalarından Alman Robodex’ten yatırım aldı. Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) girişimlerinden Academic Sight’a Almanya’dan yatırım geldi. Otomotiv endüstrisinde gerçekleştirilen manuel insan gözlemine dayalı kalite kontrol sistemlerini, yapay zeka ile insan gözleminden kamera gözlemine taşıyan program geliştiren Academic Sight’a Almanya’da otomasyon sektöründe faaliyet gösteren Robodex firması yatırım yaptı. Yatırım tutarı hakkında bilgi verilmezken, Robodex ile gerçekleştirilen işbirliğinin, maddi yatırım ve Academic Sight’ın Almanya’da yeni bir marka oluşturmasını kapsadığına dikkat çekildi. Alınan yatırım hem maddi hem de ayni olarak gerçekleşeceğini belirten Academic Sight Kurucu Ortağı Bünyamin Bingöl de yaptığı açıklamada, “Ayni yatırım yeni marka oluşturulması ve Almanya’daki tüm operasyonel maliyetlerin karşılanmasını kapsıyor. Bu işbirliği sayesinde Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki varlığımızı güçlendirecek ve yapay zeka destekli dijital dönüşüm teknolojileri alanında daha fazla firmaya ulaşabileceğiz. Bu yatırım hem Academic Sight’ın büyüme yolculuğunda bir dönüm noktası hem de Almanya’daki endüstriyel firmaların kalite kontrol süreçlerine dijital bir çözüm sunma imkanı oluşturuyor” dedi. BTM sayesinde birçok yatırımcı ulaştı BTM kapsamında daha fazla network ve iş olanağının kendilerine ulaştığını kaydeden Bingöl, “Bu kapsamda çok değerli görüşmeler sağladık ve işimizi tanıtma konusunda BTM’nin bize çok fazla desteği oldu. Almanya menşeili teknoloji firması Robodex ise vizyonumuzu ve potansiyelimizi tanıyarak bize önemli bir yatırım yaptı” diye konuştu. Academic Sight’ın geliştirdiği program, presten çıkan parçaların yüzeylerinde bulunan çizik, göçük ve yırtık gibi yüzey kaynaklı kalite kusurlarının insan gözüyle değil, yapay zeka destekli kameralarla tespit edilmesine olanak sağlıyor.
Sakarya SETA Genel Koordinatörü Duran: “Terörün tamamen biteceği bir sürece girdik” ’Küresel Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası’ konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 71’inci konuşmacısı olan SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye ve Irak arasında yeni bir dönemin başlayacağına işaret etti. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 71’inci konuşmacısı ‘Küresel Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası’ konulu söyleşiyle Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Esen’in üstlendiği söyleşide; bölgesel bazlı yaşanan çatışma ve gerilimler, sürekli değişen dengeler, siyasi konjonktürdeki dalgalanmalar ve Türkiye’nin yürüttüğü diplomatik müzakereler ile dış politikasındaki muhtemel rotalar konuşuldu. “Hem sert hem yumuşak güç” Dünyada belirsizlikler ve bir dizi krizle boğuşulan bir süreçten geçildiğini kaydeden Duran, “Özellikle pandemiden sonra Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş durumu Batı ve Rusya arasındaki gerginliği artırdı. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin başta olmak üzere büyük güçler arasındaki rekabetler hızlandı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu yükselen güçler ise kendi inisiyatiflerini oluşturdu. Böyle bir dönemde çok sayıda kriz ve çok sayıda riskin olması, dünyadaki düzenin bozulmuş olmasının başlıca faktörleri. Dış krizlerle boğuşan ve aynı zamanda iç türbülanslara cevap vermeye çalışan Türkiye, dünyadaki değişeme de güçlü bir şekilde adapte oldu. Bundaki en önemli etken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliğidir. Türkiye hızlı hareket edebildiği için krizlere etkili cevaplar verebiliyor. Bu durumu örnekleyecek olursak; Türkiye, Suriye ve Irak’ta tampon bölge oluşturdu. Yine Libya’da iç savaşı durduran askeri bir varlığı oldu. Somali’de Türkiye bir askeri varlık göstererek oranın istikrarına ve ticaretine katkı vermeye çalışıyor. Bu örnekleri ortaya koyduğumuzda şu görünüyor ki Türkiye sert gücünü ve yumuşak gücünü aynı anda kullanabilen bir ülke. Türk Hava Yolları, Yunus Emre Enstitüsü, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) gibi kuruluşlarıyla yumuşak gücünü de kullanıyor. Bu şekilde Türkiye ‘Akıllı Güç’ denilen bir konumu üretmeye çalışıyor” dedi. “PKK’yı bitirecek bir sürece girdik” İzleyicilerden gelen “Cumhurbaşkanı ile Savunma Bakanı Güler’in, yaz aylarında terörün biteceğine yönelik ifadelerini nasıl değerlendirebiliriz?” sorusunu cevaplayan Duran, “Türkiye 2016’dan sonra PKK’nın Suriye ve Irak’ta bir terör koridoru oluşturmasını engellemekle ilgili çok açık ve net bir proaktif politika izliyor. Bu politika akabinde Türkiye’de terör olaylarının ortadan kalktığı, terörün varlığının çok büyük ölçüde yok edildiği bir döneme geldik. Özellikle Irak ve Suriye’deki askeri varlığımız ve operasyonlarımızla bu süreci destekledik. Bu sadece bizim çabamızla olacak bir şey değil. Biz 10-12 kilometrelik bir derinliğe girdik. 30-40 kilometre daha girmemiz gerekecek ama bu da yetmiyor. Çünkü biz girdikçe terör örgütü geri çekilerek konumlanıyor. Bu konuyla ilgili hem Bağdat hem Erbil ile görüşmeler devam ediyor. Bu görüşmelerin sonucunda terör örgütünün ortadan kalkacağı bir düzlem oluşturulmak isteniyor. Terörün yanı sıra Türkiye ve Irak arasında kalkınma ve ekonomik odaklı iş birliklerinin de yürütüleceği bir döneme girdik” diye konuştu.
Van Van Gölü’ne dökülen Karasu Çayı eski günlerine kavuştu Van Gölü’ne dökülen Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eski günlerine döndü. Van Gölü’nü besleyen 102 derenin arasında bulunan Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eskisi gibi akmaya başladı. Birçok yabani kuşa ev sahipliği yapan çay, inci kefali göçünde önemli bir yere sahip. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan küresel ısınma sonucu kuruyan Karasu Çayı’nın bu yıl bol yağış almasıyla eski günlerine dönmesi uzmanları sevindirdi. Konuyla ilgili açıklama yapan an YYÜ Su ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Ülkemizde özellikle 2020 yılından sonra yağışların azalmasına bağlı olarak çok ciddi kuraklık yaşadıklarını söyledi. Bu noktada Van Gölü havzasının kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, “Van Gölü havzası kapalı bir havza. Dışarıdan hiçbir su girdisi yok. Son 4 yıldır yaz mevsimlerine geldiğimiz zamana kadar su debilerinde ciddi bir oranda üşüş yaşanıyordu. Bazı akarsular Van Gölü’ne ulaşmakta zorluk çekiyordu. Şuanda Karasu Sulak alanındayız. Bu havzasın suyla doluluğunu yıllardır hiç görmemiştik. Son kar yağışı ve yağmurla beraber akarsuyun taşması neticesinde tekrar burası suyla buluştu. Özellikle Karasu Çayı’nın debisinin düşük olması nedeniyle hemen etrafında birçok tarla oluştu. Fakat akarsu tekrardan taştı buraları geri aldı. Bizler akarsulara yakın yerlerde ne yaparsak yapalım akarsu bir gün kendisine ait olan yeri geri alacak. Şu anda bunu bariz bir şekilde görüyoruz. Akarsu yatakları suyla dolduğu zaman güzel. Hem balıklar için hem de etrafımızdaki birçok canlı için. Umut ediyoruz ki bu sene geçen yıllara göre suyun bolluğu bereketi devam eder" dedi.