GÜNDEM - 24 Ocak 2018 Çarşamba 11:54

Reha Denemeç: “Özal dönemi ile bizim dönemimiz birçok benzerlik gösteriyor”

A
A
A
Reha Denemeç: “Özal dönemi ile bizim dönemimiz birçok benzerlik gösteriyor”

“Gelişen ve değişen Türkiye” başlığı altında toplanan Batı Platformu’nun konuğu Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Reha Denemeç, Özal döneminin AK Parti dönemiyle büyük benzerlikler gösterdiği değerlendirmelerine ek olarak Afrin’le ilgili de, “Devamı gelecek” dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesindeki düşünce kuruluşu Batı Platformu’nun bu ayki toplantısında gelişen ve değişen Türkiye konuşuldu. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı, Ak Parti AR-GE’den sorumlu Genel Başkan Eski Yardımcısı, 22, 23 ve 24’üncü dönem Ankara Milletvekili Reha Denemeç’in konuk olduğu toplantı, “Özal’dan Erdoğan’a: Değişen ve Gelişen Türkiye” başlığını ele aldı. Katılımcılar arasında aynı zamanda Batı Platformu Koordinatörü AB Eski Bakanı Egemen Bağış, bürokratlar, akademisyenler ve aydınlar yer aldı. Özal dönemi ve günümüzdeki Türkiye’nin sorunlarının ve gelişiminin masaya yatırıldığı toplantıda aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’e gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı ile ilgili değerlendirmeler de yapıldı.

“Özal ve bizim iktidar arasında çok fazla benzerlik var”

Öncelikli olarak Özal döneminden bu yana değişen Türkiye’yi değerlendiren Reha Denemeç, “Rahmetli Özal iktidara gelmesiyle Türkiye’ye birçok değişim getirdi. Bir darbe sonrası demokratik bir seçimle başa geldi. Ekonomide büyük yapısal değişiklikler yaptı. Bir zihniyet değişimi yaşattı. Fakat bütün bunlara baktığınızda üzerinde büyük askeri sistemin bir vesayet baskısı vardı. Onun koyduğu özelleştirme kurallarını ve istediklerini ancak 20 yıl sonra biz gerçekleştirdik. Fakat o dönem o adımlar atılmasaydı bizim de yapmamız zordu. Özal, ‘siyasi bir stabilite yoksa ekonomide bir başarı sağlamak mümkün değildir’ ve ‘siyasetteki çalkantılar ekonomiyi çok fazla etkiliyor’ görüşlerine sahipti. Onun görüşlerinin ne kadar doğru olduğunu 1990’lı yıllarda gördük. 2002’de AK Parti iktidara geldi. Biz de o dönem askeri vesayetin sıkıntılarını yaşadık. 2015 yılında haziran seçimlerinden sonra bir koalisyon riski ve koalisyon riskinin getirdiği terör olayları yaşadık. Ondan sonra Türkiye bir değişime gidebildi. Sonrasında başkanlık sistemi gündeme getirildi. Baktığımız zaman Özal dönemi ile bizim iktidar dönemi arasında birçok benzerlik var.2019’dan sonra Türkiye 2002’den sonra kazandığı ivmeyi çok daha hızlı bir şekilde yukarıya taşıyacak. Ben 2019’dan çok umutluyum fakat önümüzdeki 20 aylık dönem çok kritik bir dönem. Her türlü baskı ve oyun olacak bu süreçte" şeklinde konuştu. 

“Afrin’in devamı gelecek”

Son olarak da Afrin’e gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekâtı ile ilgili konuşan Denemeç, “Afrin yapılması gereken bir harekâttı. Türkiye’nin güneyinde bir terör hattının önüne El Bab’la geçilmişti. Afrin de onun ikinci hamlesi olacak. Devamı gelecek diye düşünüyorum. Çünkü o riskin tamamı ortadan kalkması gerekiyor” dedi.

“K. Irak’a girilmediği için PKK sorunu bu raddeye geldi”

İAÜ Batı Platformu Koordinatörü ve AB Eski Bakanı Egemen Bağış da Türkiye’nin PKK sorununun, Genelkurmay’ın zamanında Özal’ın talimatını yerine getirmemesi dolayısıyla bu noktalara geldiğini belirterek, “Özal’ın diktiği fidanların ve onun ekibi ile birlikte kurguladığı sistemin hayallerinin bugün Cumhurbaşkanımız ve ekibi tarafından gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bakın bugün kahraman Mehmetçiğimiz Afrin’de bir destan yazıyor. Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan terörü kaynağında kurutmak için muazzam bir çaba ortaya koyuyor. Aslında bunu rahmetli Özal yapmak istemişti. Ama zamanında dönemin Genelkurmay Başkanına Kuzey Irak’a girme talimatı verdiğinde bir direnç ile karşılaşmıştı. PKK’nın bugün geldiği noktada rahmetli Özal’ın talimatının yerine getirilmemesinin çok önemli bir payı vardı. Türkiye 15 Temmuz sonrası özellikle en önemli meselenin yerli ve milli olmak olduğunu anladı ve artık tek yürek olarak bir kararlılık ortaya koyuyor. Terör örgütlerinin tamamına karşı ortak bir mücadele yürütülüyor. İste Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük göstergesi budur. Gerçekten ordu gibi ordumuz, başkomutanlık yapan bir cumhurbaşkanımız var” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Sudan bedava elektrik: Fatura 3’te bir düştü Ordu’da yaşayan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun emekli imam Ahmet Ergin, dere kenarına hurda malzemeleri de kullanarak kurduğu sistem ile evinin elektrik ihtiyacının büyük bir kısmını bedava karşılıyor. Altınordu ilçesi Kayabaşı Mahallesi’nde ikamet eden 72 yaşındaki emekli imam Ahmet Ergin, 2002 yılında emekli olduktan sonra hobi olarak başladığı elektronik işler ile uğraşısını ilerletti. KTÜ Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun olan Ergin, elektrik faturalarını düşürmek hedefiyle evinin yaklaşık 150 metre uzağında bulunan dereye bir sistem kurmak için çalışmalara başladı. Sistemi 10 yıldır sorunsuz kullanıyor, faturalar 3’te bir düştü Yaptığı araştırmaların yanı sıra, elektrik mühendislerden de bilgiler alan Ergin, az bir suyu olan derenin kenarına yaklaşık 10 yıl önce elektrik üreten sistemi kurdu. Aralarında, hurdalıktan aldığı ve kullanılmış olan malzemeleri birleştiren Ergin, kurduğu sistem ile elektrik faturalarını 3’te bir oranına kadar düşürdü. “İnsanlar bana olmaz dedi ama elektrik üretimini başardım” Ergin, emekli olduktan sonra evinin yakındaki dereyi kullanarak, elektrik üretimi yapmaya karar verdiğini söyledi. Bu konuda mühendislere de danıştığını ancak olumlu yanıtlar alamadığını ifade eden Ergin, ‘olmaz’ diyenlere rağmen çabalamayı bırakmadığını belirtti. Ergin, “Gördüm ki 500 devirde 2 kw elektrik üretiliyormuş, Alternatör aldım ve bunu çarklara bağladım, bu sayede 750-800 watt elektrik ürettim. Bununla kullanabildiğim kadar 10-15 tane lamba bağladım ve kullanıyorum” diye konuştu. “800 watta kadar olan eşyaları çalıştırıyor” “Tesisatta suyum 50’lik boruyu dolduruyor, 200 metreden geliyor ve 37 metre yükseklikten basıyor. Daha yüksek olsa bir bu kadar da elektrik üreteceğime inanıyorum” diyen Ergin, “Bu haliyle yaklaşık 800 watt üretiyorum. Bu şekilde 800 watt üzerinde olan eşyaları, örneğin elektrik şofbeni çalıştırmaz ancak buzdolabı, soğutucu, televizyon ve lambaları çalıştırıyor” ifadelerine yer verdi. Parçaların hepsi hurdadan, elektrik faturası 3’te 1 oranda düştü Ergin, yaklaşık 10 yıldır elektrik faturalarının 3’te 1 oranda düştüğünü belirterek, “Sabaha kadar da her yer yanıyor. Ben bu kadar az bile olsa dere yakınında suyu olan herkese bu sistemi tavsiye ederim. İnsanlar devletimiz üretecek diye beklemesinler. Kanuni yönden ise 500 wattan aşağısı serbest, insanlara da bu konuda yardımcı olmak isterim. Kimi zaman gelenler oldu, kurmak için bilgi aldılar. Dere ile benim evin arası 150 metre, çoğu parçayı da hurda ve kullanılmış olarak temin ettim. Yani orada kullanılmamış parça yoktur” şeklinde konuştu.
Samsun 5 bin yıl önce ameliyat edilen kafatası ilgi çekiyor Samsun’da 5 bin yıl öncesine ait kafatasındaki ameliyat izleri vatandaşların ilgisini çekiyor. 1981 yılında Samsun’un Bafra ilçesi İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazılarında bulunan 5 bin yıllık kafatası, baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemişti. Samsun Müzesi’nde sergilenen kafatası, vatandaşlar tarafından da ilgiyle incelenirken, aynı bölümde trepanasyon (Baş delgi) tekniğiyle kafatası ameliyatı yapılmış 1900 yıllık kafatası da sergileniyor. Ameliyat edilen kafataslarından 5 bin yıllık olanı ilk Tunç Çağı’na, 1900 yıllık olanının ise antik Amisos Kenti Geç Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu tespit edildi. Söz konusu kafatasları hakkında müzede bulunan bilgilendirmede, “Trepanasyon, Yunanca delik, delgill, burgu anlamına ‘trypanon’ kelimesinden türemiştir. Antropologların ‘kafatası delgi operasyonu’ olarak adlandırdıkları bu işlemi, belirli bir bölgede, kafa derisi cerrahi bir alet ile sıyrıldıktan sonra, belli bir parçanın, bir amaç ve teknik ile çıkarılıp alınması şeklinde tanımlayabiliriz. Bu ameliyatlarda kafatasından bir kemik parçası çıkarılmakta ve beyin doğrudan dış çevreyle karşı karşıya kalmaktadır. Geleneksel topluluklarda uygulamalar ile arkeolojik verilerden hareketle, trepanasyonların kafa yaralanmaları, kafada yer aldığı düşünülen kötü ruhun çıkarılması, büyü veya iyileştirme gibi birçok amaçla yapıldığı kabul edilmektedir. Bu tür ameliyatların törensel arka planı da olmalıdır. Dolayısıyla ameliyatların gerçek amacını belirlemek her zaman kolay değildir. Anadolu’da bugüne dek yaklaşık 50 adet trepanasyon örneği tespit edilmiştir” ifadeleri yer alıyor. Beyin tümörü, cerrahi müdahale ile tedavi edilmeye çalışılmış 5 bin ve 1900 yıllık beyin ameliyatı ile ilgili yapılan bilgilendirmede ise “İkiztepe Erken Tunç Çağı’na ait önemli buluntu gruplarından biri, trepanasyonlardır. İkiztepe iskeletlerinin bazı kafataslarında, ameliyatlarla bilinçli açılmış farklı biçimlerde boşluklar görülmüştür. Bu nedenle İkiztepe, Anadolu’nun yaygın ve gelişmiş en eski trepanasyon merkezi olarak değerlendirilmektedir. İkiztepe’de kafataslarında trepanasyon izleri tespit edilen bir adeti genç erişkin kadın, diğerleri ise erkeklere ait olan beş adet erişkin iskelet bulunmuştur. Biri hariç diğer trepanasyonların İkiztepe’de Erken Tunç Çağı’nda yaşanan savaş nedeniyle meydana gelen; birçok kişinin ölümüyle sonuçlanan kafataslarında kesici, delici ve küt uçlu silâh yaralanmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Yaşlı bir erkeğe ait tek örnekte ise iskeletteki tümoral oluşumla birlikte görülmesi, İkiztepelilerin travmalar dışında bazı sağlık sorunlarını da cerrahî müdahalelerle tedavi etmeye çalıştıklarına işaret eder” ifadelerine yer verildi.
Adana Karnaval coşkusu konserlerle devam etti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamına alınan Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’nın altıncı akşamında Merkez Park’ta Ferhat Göçer, Atatürk Parkı’nda ise Gece Yolcuları sahne aldı. “TÜRKİYE’NİN HİÇBİR YERİNDE YOK BÖYLE GÜZELLİK” Ferhat Göçer, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin altıncı gecesinde Adana’nın en büyük alanına sahip Adana Merkez Park’taydı. Konser öncesinde başlayan DJ performansı ve görsel şölenin ardından, Göçer’in sahneye çıkmasıyla büyük bir coşku seli yaşandı. Ferhat Göçer hayranlarıyla birlikte şarkılarını hep bir ağızdan seslendirdi. Gördüğü ilgiden çok memnun olan Göçer, “Muhteşemsin Adana, Türkiye’nin hiçbir yerinde yok böyle güzellik” dedi. Sahne sonrası verdiği mini söyleşide, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin sadece eğlendirme ve konser mantığının ötesinde, gerçek anlamda kültür, sanat festivali kavramının içini dolduran bir festival olduğunu söyledi. “Tiyatrolar, sergiler, söyleşiler ve konserlerle birlikte tam olması gerektiği gibi bir festival” diye ekledi. REFİK ANADOL “MERCAN RÜYALARI” ADANA’DA Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında Adana’da sergilenen dünyaca ünlü sanatçı Refik Anadol’un sergisi Kuruköprü Anıt Müze’de ziyaretçilerin en uğrak noktası oldu. Refik Anadol’un "Makine Halüsinasyonları: Mercan Rüyaları" adlı eseri, iklim değişikliğinin aciliyetini vurgulayan bir yapay gerçeklik simülasyonu. Sanatçı, Dünya Ekonomik Forumu’nda 2023 yılında sergilenen bu Veri Heykeli’ni, okyanus ekosistemlerinin ve mercan resiflerinin tehlikeli durumundan ilham alarak ortaya çıkardı. Anadol, eseri oluşturmak için yaklaşık 100 milyon mercan görüntüsünden oluşan kapsamlı bir veri kümesini kullandı. UZAYA GÖNDERİLEN İLK ATATÜRK FOTOĞRAFI Adana Müze Kompleksi Arkeoloji Müzesi Geçici Sergi Salonu’nda 21 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek NFT, festivalin çağdaş sanat bakış açısının bir yansıması olarak sanatseverlerle buluşuyor. NFT, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında 38 bin metre yüksekliğe gönderilen "Gökyüzüne Bakan Atatürk" fotoğrafı ve bitki tohumlarını içeriyor. HOLOFLUX GÖRENLERİ BÜYÜLEDİ Türkiye Kültür Yolu Festivali Adana Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında sergilenen, Türk mimar ve sanatçı Güvenç Özel‘in Holoflux eseri, hem konser hem de park alanındaki etkinlik ziyaretçilerinin fotoğraf çekim alanı haline geldi.