GÜNDEM - 15 Kasım 2017 Çarşamba 09:55

Şehir şehir gezip 2 yıldır kayıp olan oğlunu arıyor

A
A
A
Şehir şehir gezip 2 yıldır kayıp olan oğlunu arıyor

İzmir’de ‘akşam geleceğim’ diye evden çıkan oğullarından tam 2 yıldır haber alamayan Eker ailesi, ellerinde fotoğraf şehir şehir gezerek oğullarını arıyor. Gözyaşları içinde yetkililere seslenen acılı aile, “Bize yardım edin, elimizden tutun. Benim çocuğumu bulun. Sağ mı ölü mü bize iyi veya kötü haber verin” dedi.

Olay, İzmir’in Torbalı ilçesine bağlı Ayrancılar Mahallesi’nde 2015 yılı 7 Aralık günü yaşandı. Eker ailesinin tek oğulları Gökhan Eker (36) evden arkadaşı ile birlikte Denizli’ye gideceğini, akşam ise döneceğini söyledi. Akşam oğluyla en son telefonda konuşan anneye, oğlu araçlarının kaza yaptığını ancak geleceğini söyledi. Anne, sabah uyanınca ise oğlunu göremedi. Hemen tekrar oğlunu arayan ancak ulaşamayan acılı anne, oğlunun birlikte gittiği arkadaşını aradı. Ancak oğlunun o günden sonra ne yüzünü görebildi ne de sesini duyabildi. Elinde oğlunun fotoğrafı tam 2 yıldır şehir şehir gezen acılı anne ile kalp hastası baba yetkililere seslendi.

“Gitmediğim bir Antalya kaldı”
Gözyaşları içinde oğlundan gelecek bir haberi bekleyen anne Yetiş Eker (57), “Beni gittiği gün aradı. ‘Anne ben akşam geleceğim, sen yat uyu’ dedi. Sabah aradım yok, telefonu kapalı. Bir daha da hiçbir haber alamadım. Aramadığım yer kalmadı, gitmediğim bir Antalya kaldı. İstanbul’a kadar gittim, her yere gittim. Yok bulamadım. Bütün arkadaşlarının olduğu yere gittim, baktım, hiçbir haber alamıyorum” dedi.

“Aracın kaza yaptığını söylediler ama yapmamış”
Oğlunun birlikte gittiği arkadaşı ile bir senedir sürekli telefonda görüştüklerini ancak hiç tanımadığını söyleyen Yetiş Eker, “Ama ben adamı hiç göremedim. Oğlum kaybolunca birkaç kez telefonda görüştüm. ‘Oğlunu biz Söke’de otoban gişelerinin orada indirdik’ dedi. Arabanın kaza yaptığını söylemişti oğlum. Denizli’ye gittim araba plaka numarasına verdim. Araba kaza yapmamış” ifadelerini kullandı.

“En son üzeceği kişi bendim, üst kata çıksa arardı”
Oğlunun kendisine çok değer verdiğini anlatan acılı anne, şunları söyledi:
“Yakın bir yere gitse beni arıyordu. Üst kata çıksa beni arardı, ‘Anne ben üst kattayım’ diye. Beni biliyor, ben çok paniğim. Çok korkuyordum ortamlardan. ‘Anne bana bir şey olmaz, ben aklı başında insanım, korkma’ derdi. Hiç böyle şeyleri yoktu. En son üzeceği kişi de bendim. Sürekli arkadaşlarına dermiş ‘Ben annemi asla üzmem’ diye. Hangi arkadaşıyla konuşsam, ‘Onun canı sağ olduğu sürece seni böyle üzmezdi, mümkün değil.’ Şu an nerdeyse, gelmek istemiyorsa bile bir mesaj çeksin ya da bir telefon açsın. ‘Anne ben iyiyim’ desin bana, yeterli. Ama şimdi ömrümün sonuna kadar, nerde deseler oraya koşuyorum.”

“Bir kadının giremeyeceği yerlere bile girdim, aradım”
Oğlunu bulmak için şehir şehir gezen anne Yetiş Eker, Marmaris’te bir otelde çalıştığı haberini alır almaz da oğluna kavuşma umuduyla gitti. Ancak oğlunun hiçbir izine rastlanamayan acılı anne, “Sokak sokak elimde resimle, kadının girmeyeceği yere bile girdim. İçimdeki his onun sağ olduğunu söylüyor” dedi.

“Yardım edin, sağ mı öldü mü bana haber versinler”
Gözyaşları içinde yetkililere seslenen acılı anne, “Buradan yetkililere sesleniyorum. Benim çocuğumun ölü mü sağ mı olduğunu öğrenmek istiyorum. Öldü mü sağ mı ben de bilmiyorum. Bana yardım edin, elimden tutun. Benim çocuğumu bulun. Sağ mı ölü mü bana iyi veya kötü haber versinler” diye konuştu.

“Oğlum yaşıyorsan bir telefon aç”
Her gece evinin penceresinin önünde sabaha kadar oturup yol gözlediğini anlatan anne Eker, oğluna da seslenerek, “Her gün şu pencereden bakıyorum, abisinin evine belki gelir de abisi bana getirir diye her gün bekliyorum. Oğlum yaşıyorsan en azından ya telefon aç ya da bir mesaj çek. Beni bir ara. Oğlum canın sağsa ki sağ olduğuna inanıyorum, nerdeysen, ne şekildeysen bana telefon aç. ‘Annem ben iyiyim merak etme’ de, ben de seni merak etmeyeyim. En ufak bir haber, ipucu ver bana. Her gün gözümüz yaşlı ağlaya ağlaya oturuyoruz” dedi.

Kalp hastası baba gözyaşlarına boğuldu
Gökhan’ın kalp hastası babası da gözyaşların hakim olamadı. Gece gündüz bir haber beklediklerini belirten İsmail Eker (60) , “Gelmediği gün telefon ettim, ‘Nerdesin’ diye. ‘Ben meşgulüm seni ararım baba’ dedi. Bir daha ne aradı ne sordu. Yeter ki arasın, ‘Beni aramayın’ dese yeter, ben başka bir şey istemiyorum” ifadelerini kullandı.

Mihrap Düzöz - Sinan Yeniçeri- Amede Alpagut

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki deprem anı güvenlik kamerasında Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki depremin ardından, Tokat Sulusaray ilçesi Belediye Başkanı Davut Kılıç, ilçede herhangi bir olumsuz durumun bulunmadığını söyledi. Öte yandan deprem anı güvenlik kameralarına yansıdı. AFAD tarafından açıklanan bilgilere göre, saat 01.06’da merkez üssü Sulusaray ilçesi olan 4,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, 9,97 kilometre derinlikte kaydedildi. Sarsıntı Sivas ve Yozgat illerinden de hissedildi. Depremi hisseden vatandaşlar büyük bir panik yaşayarak kendilerini dışarı attı. Deprem anı iş yerlerinin güvenlik kameralarına yansırken Tokat Sulusaray Belediye Başkanı Davut Kılıç, açıklamalarda bulundu. Başkan Kılıç, şu ana kadar herhangi bir olumsuz durumun olmadığını fakat dikkatli olunması gerektiğini söyledi. “Yıkılan, hasarlı bir bina yok” Kılıç, ilçede yıkılan ve hasarlı bir binanın olmadığını ifade ederek, “Saat 01.06’da Sulusaray ilçe merkezli 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yok. Yıkılan, hasarlı bir bina yok. Herhangi bir can kaybı ve yaralanma da yok. Köylerimizde de sorun yok. Özellikle vatandaşlarımız bu gece, dikkatli, uyanık olmasını ve mümkünse bu geceyi dışarda geçirmeleri önemli. Vatandaşlarımızı dikkatli olmaları konusunda anons yaparak uyarıyoruz. Deprem ülkemizin gerçeği. İlçemiz de Kuzey Anadolu fay hattına yakın bölgede bulunuyor. Hepimize geçmiş olsun” dedi. Vatandaşlar ise depremi hisseder hissetmez kendilerini evden dışarı attıklarını belirtti.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için toplandı İstanbul’da yüzlerce taksici Sarıyer’de gasp edilip öldürülen meslektaşları Yaşar Yanikyürek için bir araya geldi. İstanbul’un çeşitli noktalarında bir araya gelen taksicilerin katılımıyla, yol kenarında ölüme terk edilen Yaşar Yanıkyürek’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı gasilhanesine getirildi. İstanbul’da taksisine aldığı yabancı uyruklu iki şahıs tarafından öldürülüp Sarıyer’de yol kenarına atılan Yaşar Yanıkyürek için yüzlerce meslektaşı bir araya geldi. İstanbul’un farklı noktalarında toplanan taksiciler bir araya gelerek Yaşar Yanıkyürek’in cenazesinin Zincirlikuyu Mezarlığı’na getirilmesine eşlik etti. Farklı noktalarda toplanan taksiciler Beyoğlu’nda bir araya gelerek konvoy halinde Zincirlikuyu Mezarlığı’na hareket etti. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemleri aldı. Zincirlikuyu Mezarlığı önünde toplanan taksiciler burada basın açıklaması yaptı. Konuyla ilgili konuşan İstanbul Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Deniz Dündar, “Bugün 14.30 sularında Anadolu Yakası’ndan aldığı yolcu ile Avrupa Yakası Sarıyer Tarabya, bizim Madenler dediğimiz bölgede yabancı yolcusu tarafından katledilen Yaşar Yanıkyürek abi için bütün meslektaşları olarak, arkadaşları olarak buradayız. Cenazemizi yalnız bırakmadık. Bu bizim ilk cenazemiz değil, görünene göre son cenazemiz de olmayacak. İki üç ay önce İzmir’de Oğuz Erge kardeşimiz, yaklaşık 9-10 ay önce Yıldıztabya, Gaziosmanpaşa’da Samet Kubiloğlu kardeşimiz, ondan 1 sene öncesine kadar Aydın Altun abimiz, bu ne ilk ne de son. Biz bir an önce yetkililerden taksicilerin can ve mal güvenliği için ivedi bir şekilde çalışma yapmalarını arzu ediyoruz. Bugün Yaşar abi için buradayız, cenazemizi gasilhaneye teslim ettik. Yarın Feriköy Mezarlığında öğle namazına müteakip defnedip son görevimizi yerine getireceğiz ama bunun son olup olmadığını bilmiyoruz. Ne yazık ki evden helalleşerek çıkıyoruz. Bir an önce yetkililerden, kabinli araç ya da başka bir çözüm bekliyoruz. Buna yetkililer, İstanbul’da taksiyi yönlendiren UKOME kurulu karar verecek. Bizler dernekler olarak, daha önce büyükşehir belediyesine bunun müracaatını yaptık. Bu ilk değil son değil. Biz helalleşerek çalışmak istemiyoruz. Bizler huzur, güven içinde çalışmak istiyoruz. Bizler STK’lar olarak sizler için her şeyi yapıyoruz. Bu işin hızlanması için sizlerin de bir an önce müracaatta bulunmanız gerekmektedir. Lütfen bizim sesimizi artık duyun. Lütfen bizi ciddiye alın" ifadelerini kullandı. "Azrailimizi yanımızda taşıyoruz" Ölümlerin artık son bulması için yetkililerin önlem almasını isteyen ve evden helalleşerek çıkıyoruz diye belirten Deniz Dündar, "Bugün bu, yarın bir başkası, kimi taşıdığımızı bilmiyoruz. Azrailini yanında taşıyan bir meslek grubu haline geldik. Bütün yetkililere, özellikle taksici dostu cumhurbaşkanımıza sesleniyorum; Sayın Cumhurbaşkanım lütfen bu çığlığımızı, bu haykırışımızı duyun” şeklinde konuştu.