GÜNDEM - 13 Aralık 2017 Çarşamba 10:57

Siber zorbalık her geçen gün artıyor

A
A
A
Siber zorbalık her geçen gün artıyor

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Akbulut, her geçen gün artan 'Siber zorbalık' sonucu ortaya çıkan savunmasızlık ve yaralanma gibi durumların önlem alınmadığı takdirde ciddi problemlere yol açacağını dile getirdi.

Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak ve kasıtlı olarak savunmasız bir birey ya da gruba zarar verme biçimi olarak tanımlanıyor. Öfke dolu kırıcı mesajlarla alay etme, sataşma, tehdit etme gibi davranışlar bu zorbalığa örnek gösterilirken sahte hesaplarla özel bilgileri ele geçirme ya da bunları yaymaya çalışmak gibi durumlarla da sıkça karşı karşıya kalınıyor. Bu kapsamda Samsung Electronics Türkiye ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) da sosyal medya üzerinden 'Siber Zorba Olma' farkındalık hareketini başlatıyor.

"Çocuk ve ergenleri daha çok etkileyen bir risk türü"

Konuyla ilgili bilgiler veren Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Akbulut, siber zorbalığa e-posta, cep telefonu, kısa mesaj ile internet ortamındaki paylaşımlar ile maruz kalındığını belirtti. Güncel bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle siber zorbalık için başvurulan araçların çeşitliliği artmakta olduğunu aktaran Prof. Dr. Yavuz Akbulut, "Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Araştırma Projesi raporunda Avrupa’daki kurbanlık ortalaması yüzde 6, Türkiye ortalaması ise yüzde 3 olarak gösterilmişti. Ülkemizde siber zorbalık oranlarının yüzde 20’lerde olduğunu öne süren bazı çalışmalar da yayınlandı. Farklı ülkelerde gerçekleştirilen çalışmalarda yüzde 3’ten yüzde 50’lere kadar değişen oranlarla karşılaşıyoruz. Gerek siber zorbalığın ne olduğuna dair algı ve tanımlardaki farklılıklar, gerekse siber zorbalık oranlarını incelemek için kullanılan yöntem ve ölçeklerin farklılığı bu geniş aralığın nedenlerinden bir tanesi. Ayrıca ülkeler arasındaki altyapı ve erişim farklılıkları siber zorbalık oranlarını etkileyebiliyor. Siber zorbalığa maruz kalma ile depresyon, düşük benlik saygısı, korku, üzüntü, hayal kırıklığı, utanç ve benzeri sorunlar arasında önemli bir ilişki bulunduğu görülüyor. Siber zorbalık sonucu ortaya çıkan savunmasızlık ve yaralanma gibi duygusal sorunlar, yerinde ve zamanında önlemler alınmadığında akademik ve sosyal alanda da ciddi problemlere yol açabiliyor. Örneğin, Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Araştırma Projesi’nde siber zorbalığa maruz kalmanın diğer çevrimiçi risklere nazaran daha az karşılaşılan; ancak çocuk ve ergenleri daha çok etkileyen bir risk türü olduğu belirtiliyor” ifadelerini kullandı.

"Siber zorbalığa karşı çocuk ile iletişim önemi büyük"

Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Akbulut, siber zorbalığa maruz kalanlarda kişilik değişimi, içe kapanma, kızgınlık, gerginlik, internet kullanımı sonrası hüzün ya da öfke gibi birçok sonucu olabileceğini söyledi. Akbulut, şunları söyledi;
"Eğitimcilerle ve uzmanlarla bu davranış değişiklikleri hakkında sürekli iletişim halinde olunmasında yarar var. Ailelerin güvenli internet ile ilgili altyapı önlemleri hakkında bilgi sahibi olması gerekiyor. Çocuğun özel hayatını ve bireysel sınırlarını ihlal etmeden, karşılıklı diyalog içerisinde siber dünyadaki paylaşımlarını gözlemlemeye çalışmakta yarar var. Ayrıca çocuk kurban olmasa bile çevresindeki zorbalık örneklerinden haberdar olabiliyor. Bu bağlamda sağlıklı bir etkileşim, bu tatsızlıkların önüne geçmede de büyük önem taşıyor. Bu tür saldırılara maruz kalmadan önce alınacak bazı önlemler var. Sanal âlemde özel bilgilerin paylaşılmaması, tanınmayan kişilerin arkadaş olarak eklenmemesi, profilin herkese açık tutulmaması, provoke edici içeriklerin paylaşılmaması gibi. Eğer bir zorbalık gerçekleşirse saldırganı görmezden gelme, engelleme ya da zorbalığın gerçekleştiği ortamdan kaçınma gibi davranışlar, yaygın olarak başvurulan başa çıkma stratejileri arasında gösteriliyor. Saldırılara karşılık verilmemesi, zorbalık örneklerinin ve kanıtlarının saklanarak velilere ve gerekirse yetkili mercilere bildirilmesi önem taşıyor. Ancak yardım alma ve büyüklerle bu tür sorunları paylaşma bağlamında ciddi eksiklikler var.” 

Cemre Sevim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Minibüsün devrilerek sürücüsünün altında kaldığı kaza anı kamerada Konya’da U dönüşü yapmak isteyen minibüs sürücünün hayatını kaybettiği kaza anına ait kamera görüntüleri ortaya çıktı. Kaza, 22 Nisan’da saat 17.30 sıralarında merkez Meram ilçesi Konya Isparta-Karayolu Akyokuş mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, merkez istikametinden Beyşehir ilçesi istikametine seyir halinde olan Yakup Bütün idaresindeki 42 VP 898 plakalı minibüs, merkez istikametine U dönüşü yaptığı sırada Mustafa H. idaresindeki 64 FS 591 plakalı otomobilin çarpması sonucu yan yattı. İhbarı üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri, minibüsün altında kalan sürücü Yakup Bütün’ün hayatını kaybettiğini belirledi. Kazada otomobil sürücüsü ile araçta yolcu olarak bulunan E.H. ve minibüste bulunan A.Y. yaralandı. Yaralılar yapılan ilk müdahalenin ardından kent merkezindeki çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazada hayatını kaybeden Yakup Bütün’ün cenazesi ailesine teslim edilmesinin ardından merkez Selçuklu ilçesi Tepekent Mahallesi’nde defnedildi. Kaza anı kamerada Kaza anına ait kamera görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, minibüsün sağ şeritte yavaşladığı, birkaç araç geçtikten sonra U dönüşü yapmak için manevra yaptığı, bu sırada arkadan gelen otomobilin minibüse çarptığı, savrulan minibüsün devrildiği anlar görülüyor.
Iğdır Iğdır’da 23 Nisan kutlamaları ikinci günde devam etti 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile TBMM’nin açılışının 104. yıl dönümü kutlamaları dün tüm yurtta olduğu gibi Iğdır’da da büyük coşku ile kutlanırken bugünde bazı okullarda eğlence programları düzenlendi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 104. yıl dönümü dün şehir genelinde Zübeyde Hanım Bulvarı’nda büyük bir coşku ile kutlandı. Bugünde şehrin farklı yerlerinde bazı okullarda müzikli eğlenceler düzenlendi. O okullardan biri olan okulunda yöneticiler tarafından düzenlene eğlencede veliler çocukları ile doyasıya eğlendi. Çocuklar düzenlenen program ile hem eğlendi, hem de bilgi oyunları ile öğrendi. Okul müdürü Resul Akkuş düzenledikleri programa çok yoğun bir katılımın olduğunu belirterek, “Yıl boyunca yoğun geçen eğitim- öğretim programından sonra çocuklarımızın streslerini atlatmaları, eğlenmeleri için böyle bir program düzenledik. Velilerimizi de bu programa davet ettik Sağ olsunlar velilerimiz de yoğun bir katılım sağladılar. Emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ederim" dedi. Öğrenciler den Elanur Araklı, oyunlar ile çok eğlendiğini söyleyerek, "Çok eğlendim birçok oyun vardı. Öğretmenlerimize teşekkür ederiz" dedi. Öğrencilerden Harun Erçik ise farklılığın güzel olduğunu dile getirerek; "Burada halat çekme, çuval gibi birçok oyun oynadık. Sürekli derse giriyorduk şimdi eğleniyoruz çok güzel oldu" dedi.
Sakarya Hulusi Akar: "Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” Sakarya’da düzenlenen ‘Ülkemizin Savunma ve Güvenlik Meselelerine Bir Bakış’ konferansına katılan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Savunma sanayiinde yüzde 80’lere geldik. Uçağımız, tankımızı, İHA ve SİHA’mızı yapacak hale geldik. Biz TSK’nın gücüne her zaman muhtacız bunun için savunma sanayi çok önemlidir. Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” dedi. ‘Ülkemizin Savunma ve Güvenlik Meselelerine Bir Bakış’ isimli konferansa konuşmacı olarak katılan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar burada gençlere, Türkiye’nin milli savunma stratejilerini, güvenlik politikaları ve ülkenin savunma alanındaki güçlü yanları hakkında bilgiler aktardı. Hukuk Fakültesi’nin Sabahattin Zaim Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansta Akar, İsrail-Filistin arasındaki savaşa değinerek Türkiye’nin izlediği politikalar hakkında bilgiler verdi. Akar, “Devletlerin iki temel hedefi var biri devletin bekası diğeri insanlarının refahı bunun için büyük ve güçlü ülke diyerek çalışmalarımızı gece gündüz demeden yaptık. Şu anda yaptığımız çalışmalar neticesinde uluslararası alanda özne halinde geldi. Etki alanımız üç kıta, ilgi alanımız ise tüm dünya oldu” dedi. “Mehmetçik, teröristleri kazdıkları çukurlara gömdü” Terör hususuna değinen Akar, “Biz terör meselesini ortandan kaldırmak için çözüm süreci başlattık ama gerçek teröristler bunun peşini bırakmamak için azgınlaştılar. Bunun üzerine ise 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren bugünkü yapmakta olduğumuz operasyonlar başladı. Dağlarda hava saldırılarıyla teröristler çukurlara gömüldü, barınaklar yıkıldı. Mehmetçik karşısında dağlarda duramayanlar illerde ve ilçelerde halkı siper ederek çukur kazıp bir yere varacaklarını zannettiler. Mehmetçikler sadece ve sadece teröristleri kazdıkları çukurlara gömdüler. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra artık bu ordu bir şey yapamaz denildiği bir noktada Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı harekatları gerçekleşti ve en sonda da Bahar Kalkanı yapmak suretiyle göçü engelledik. Teröristlerin hevesleri de kursaklarında kaldı ve onları destekleyenlerin de eylem yapmasına müsaade etmiyoruz. 4 bin 500 DEAŞ’lı Suriye’nin kuzeyinde TSK tarafından etkisiz hale getirildi ve diğer tarafta da PKK ve YPG bunların birbirinden hiçbir farkı yok bunlar tamamen uluslararası oyunlar isimleri değiştirmek suretiyle kendilerine bir alan açmaya çalışıyorlar bunda biz müsaade etmiyoruz. Biz kimseyi dininden, renginden dolayı ayırt etmedik, edemeyiz böyle bir yetkimiz yok bizim inanç olarak. Türkler, Kürtler, Zazalar, Araplar kardeştir, 85 milyon biriz, tek yumruk ve tek yüreğiz. Bunun da en güzel kanıtı biz yüz yıllarca beraber yaşadık, ekmeğimizi bölüştük, kız aldık, kız verdik bu alçaklar ortaya çıkıp aramıza fitne sokuncaya kadar ve en değerli olanı da Cumhuriyeti berber kurduk, teröristlere ve darbelere karşı beraber durduk bununda kanıtı şehitliklerdir” diye konuştu. “Bu savaş değil; bir tarafta nükleer silah dahil her şey var diğer tarafta sapan taşları var” İsrail ve Filistin arasındaki savaşa değinen Akar, “Filistin konusu çok konuşuldu ve bu savaş değil bir tarafta nükleer silah dahil her şey var diğer tarafta sapan taşları var. Oradaki insanların direnişini, masum insanların katledildiğini görün. 6 ay geçti orada direniş devam ediyor oradaki vatandaşlar bu yapılan zulme karşı çıkıyor. Bu durum artık katliamı aştı etnik temizliğe, soykırıma doğru gidiyor ve bunu da kimse görmek istemiyor. Rüşvetle, tehdit ve şantajla bazı yönetimler susmakla beraber birazcık aklı ve vicdanı olan bütün insanlar ayakta” şeklinde konuştu. “Savunma sanayiinde ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” Savunma sanayi hakkında konuşan Akar, “Savunma sanayiinde yüzde 80’lere geldik. Uçağımız, tankımızı, İHA ve SİHA’mızı yapacak hale geldik. Biz TSK’nın gücüne her zaman muhtacız bunun için savunma sanayi çok önemlidir. Savunma sanayi konusunda üniversitelerimiz, vakıf şirketlerimiz, özel sektör ve kamu büyük bir azimle çalışıyor. Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, “Yapamayız” dediğimiz tek bir şey bile kalmadı. Bunu sadece kendimiz için değil dostlarımız, müttefiklerimiz için onların da haklı davalarını desteklemek için ihtiyacımız var. Nereye giderseniz gidin herkes Türkiye diyor Bunun bir övüncü birde sorumluluğu var bu çerçevede bizim daha çok çalışmamız lazım. Bu memleket bizim kimse kendini ötekileştirmesin tarihte başarılarımız var ilham alacağız, sıkıntılarımız var ibret alacağız. Bu millet, bu vatan, bu bayrak bizim dolayasıyla 85 milyonun tek yumruk olarak bu istikamette çalışmasıyla inşallah başaramayacağımız iş, görev yok” ifadelerini kullandı.