SAĞLIK - 26 Nisan 2017 Çarşamba 16:45

Sık diş beyazlatma dişte kararma ve doku kaybı yapıyor

A
A
A
Sık diş beyazlatma dişte kararma ve doku kaybı yapıyor

İstanbul Aydın Üniversitesi(İAÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Araştırma Görevlisi Dt. Sevda Öztürk, dişi haddinden fazla ve sık bir şekilde beyazlatmanın dişte doku kayıpları oluşturacağını ve dişlerin grimtrak bir renk almaya başlayacağına vurgu yapıyor.

Klinik ortamda yapılan beyazlatma işlemi ve beyazlatma işleminin sıklığı en çok merak edilen konular arasında. Diş beyazlatma klinik ortamda mı yapılmalı? Hangi sıklıkla yapılmalı? Bunun bir sınırı var mı? Uzmanlar, sürekli beyazlatma işleminin dişler için hem mine ve doku kaybı oluşturacağı gibi, dişlerin kararmasına yol açabileceği uyarısında bulunuyor. İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Araştırma Görevlisi Dt. Sevda Öztürk, klinik ortamda yapılan beyazlatma işleminin dişlere zarar verdiği gibi bir düşüncenin yanlış olduğuna dikkat çekiyor. Klinik ortamda yapılan beyazlatma işleminin hekim kontrolünde yapılmasının daha kısa sürede ve istenilene yakın bir çözüm sunduğuna vurgu yapan Dt. Sevda Öztürk, “Beyazlatma işleminin ardından görülebilecek belki tek komplikasyon olan diş hassasiyetini hemen gözlemlememiz mümkün olabilmektedir” diyor.

Yanlış uygulamaya klinikte müdahale etme şansı yüksek

Dt. Öztürk, beyazlatma işleminin klinikte yapılması nedeniyle, hekimin hastanın beklentilerini görüp ona göre hareket edebilme ve müdahale edebilme şansının daha yüksek olduğunu belirtiyor. Öztürk aynı zamanda, “Beyazlatma işlemi hekim kontrolünde olduğundan hastanın bir şey yapması gerekmez ve dolayısıyla hastanın bu durumu yanlış anlayıp farklı ve yanlış bir tedavi uygulamaya kalkması gibi bir durum söz konusu olmaz. Yani yanlış anlaşılmaların da önüne geçilmiş olur” şeklinde konuştu.

Hastalar tarafından sıklıkla yanlış anlaşılan tek durumun dentin hassasiyeti olduğuna işaret eden Dt. Öztürk, “Diş beyazlatıldığında dişin içinde bulunan gözenekler açılır ve bu sayede diş beyazlamış olur. Bu durumda gözenekler açılmış olduğu için dişte hassasiyet meydana gelebilir. Bu da hastalar tarafından dişlere zarar veriyor gibi bir algıya sebep olabilir. Oysaki diş beyazlatma işlemi yapıldığında dişin mine ve dentin dokularına hiç dokunulmaz. Yalnızca dişin gözenekleri açılmış olur” diyor.

Doku kaybı meydana gelir

“Eğer hastaların beyazlık arzusu çok fazla olursa ve dişi haddinden fazla ve sık bir şekilde beyazlatmak isterlerse bu durumda tersine dişte doku kayıpları meydana gelmeye başlar” diyen Dt. Öztürk, fazla diş beyazlatma ile birlikte mine dokusu içerisindeki maddelerin çözünmeye ve diş beyazlayacağı yerde aksine, kararmaya ve grimtrak bir renk almaya başladığına vurgu yapıyor: “Bu sebepten bazı dişlerin ancak belli bir seviyeye kadar beyazlayabileceği ve diş beyazlatma işleminin 1-2 yıl gibi uzun aralıklı periyotlardan sonra tekrarlanabileceği konusunda hastalar bilgilendirilmelidir.”

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Başkan Tavlı, seçim öncesinde barıştırdığı kırgın esnaflarla buluştu Ordu’nun Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı seçim çalışmaları sırasında, kırgın olduklarını öğrendiği ve barıştırdığı iki esnafın misafiri oldu. Başkan Hüseyin Tavlı, Kaledere Mahallesi 20 Temmuz Caddesi’nde bulunan esnaflarla bir araya geldi. Seçim çalışmaları sırasında birbirlerine kırgın olduklarını öğrendiği esnafları barıştıran Başkan Tavlı, seçim sonrası da esnaflarla bir araya gelerek dostluklarını pekiştirdi. Cadde esnaflarından Süleyman Tez ve Turan Demir ile buluşan Tavlı keyifli sohbet gerçekleştirdi. Cadde esnafının da katıldığı buluşmada konuşan Başkan Tavlı, “Allah bize seçim sürecinde Ramazan ayında, bu kardeşlerimizle birlikte kucaklaşmayı nasip etti. Bu birliktelik neticesinde de esnaflarımızdan Muharrem Som kardeşimiz bayram sonrası kahvaltı programına bizleri davet etmişti. Biz de esnaflarımızla bir araya gelerek sohbet ettik. Her iki esnaf kardeşimize bizlerle beraber kucaklaştığı için, ev sahipliği yapan Muharrem kardeşime de ikramları için teşekkür ediyorum, Allah razı olsun. Onların dostluklarıyla beraber bu sofra bereketlendi. Onların birbirine olan sevgileriyle biz de lezzet aldık. Küslükten bir şey çıkmaz. Birlik, beraberlik ve dostluk bakidir. Kendilerine bunu sağladıkları için teşekkür ediyorum” diye konuştu. Keyifli sohbet çay ikramlarının ardından sona erdi.
Denizli Denizli OSB’de ‘Örme teknolojisi ve kumaş hataları’ konusu ele alındı DENİZLİ(İHA) – Denizli Organize Sanayi Bölgesi, Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tekstil Mühendisliği işbirliğinde, “Örme Teknolojisi ve Kumaş Hataları” konulu seminer gerçekleştirildi. Denizli Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü (OSB), tekstilin başkenti Denizli’de sektör paydaşları, sanayiciler ve personellerine yönelik önemli bir seminere ev sahipliği yaptı. Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tekstil Mühendisliği işbirliğinde, Denizli OSB Konferans Salonu’nda “Örme Teknolojisi ve Kumaş Hataları” konulu seminer gerçekleştirildi. Seminerde Yuvarlak Örgü Satış Müdürü Mehmet Erdem Aktenk, Teknik Müdürü Atılım Kasapçopur ve Çorap- Triko ve Raşel Örgü Teknik Müdürü Muhittin Kaya konuşmacı olarak yer alırken, seminerin moderatörlüğünü PAÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Ali Serkan Soydan gerçekleştirdi. Yoğun katılımın olduğu seminerde katılımcılara bilgi ve deneyimlerini aktaran konuşmacılar merak edilen soruları da yanıtladı. Ev sahipliği için Denizli OSB yönetimine teşekkür Denizli’nin tekstil alanında önemli bir şehir olduğunu vurgulayan Yuvarlak Örgü Satış Müdürü Mehmet Erdem Aktenk, “Denizli’de tekstil sektöründeki paydaşlarımızla birlikte olabilmek, onlara firmamızın son teknolojilerini sunabilmek ve ortak mesleki bir dil oluşturabilmek adına çok güzel bir fırsat oldu. Bizleri burada ağırlayanlara, ev sahipliği için Denizli OSB Yönetimine çok teşekkür ederiz.” diye konuştu. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan PAÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Ali Serkan Soydan, “Etkinliğimizi Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ile ortaklaşa düzenledik. Ev sahipliğimizi yapan Denizli OSB Yönetim Kurulumuza çok teşekkür ederiz.” dedi. “Düzenlediğimiz etkinliklere hız kesmeden devam edeceğiz” Denizli OSB Yönetim Kurulu Başkanı M. Abdülkadir Uslu ise bölge müdürlüğü olarak ev sahipliği yaptıkları etkinliklere katılım sağlayan herkese teşekkür ederek, “Denizli’deki sivil toplum kuruluşlarımız ve Pamukkale Üniversitesi ile işbirliğinde pek çok etkinliğe imza atıyoruz. Sanayicilerimize yarar sağlayacak, kentimizin gelişiminde taş üstüne bir taş daha koyacak her türlü eğitim, seminer, panel vb. etkinliklerde yer almak ve ev sahipliği yapmak bizim için bir mutluluktur. Düzenlediğimiz etkinliklere hız kesmeden devam edeceğiz.” diye konuştu.
Erzurum Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrenci kongresinin ilki ETÜ’de gerçekleştirildi Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) ev sahipliğinde I. Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi düzenlendi. Moleküler Biyoloji ve Genetik alanındaki güncel gelişmeleri konuşmak ve Türkiye’nin her bölgesinden akademisyenler ile öğrencileri bir araya getirmek amacıyla birincisi düzenlenen Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi’nin açılışına ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Fatih Yetim, Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programın açılışında konuşan ETÜ Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Kara, moleküler biyoloji ve genetiğin modern bilimde önemli bir role sahip olduğunu ifade ederek, kongrenin öğrencilerin kariyer gelişimine önemli katkılar sunacağını dile getirdi. Prof. Dr. Kara’nın ardından konuşan Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit İncekara, ETÜ Fen Fakültesinde eğitim kalitesinin ortalamanın oldukça üzerinde olduğuna dikkat çekerek, kısa zamanda önemli bir mesafe kaydettiklerini ve birçok yenilikçi uygulamayı hayata geçirdiklerini belirtti. Konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Rektör Çakmak ise öğrenci kongrelerini çok önemsediklerini söyleyerek: “Değerli arkadaşlar bu ve benzeri organizasyonlara katılımınız sizlere ilerleyen süreçlerde çok önemli kazanımlar sağlayacaktır. Kongre, sempozyum ve çalıştay gibi programlara katılımınız sizlerin aynı zamanda ortak çalışma kültürünü çok önemsediğiniz anlamına da geliyor. Nitekim iş hayatına adım atarken derslerde elde ettiğiniz başarıların yanı sıra bu ve benzeri programlara katılımınız size referans olacak. Eğitim öğretim hayatınız boyunca kendinizi geliştirmek için neler yaptığınız sorusu her zaman karşınıza çıkacak. ETÜ olarak Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi’nin birincisini yaparak bir geleneği başlattık. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bu kongrenin devamı da gelecek. Bu vesileyle kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen öğrencilerimize ve hocalarımıza teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum” diye konuştu Türkiye genelinden 13 üniversiteden 400’e yakın öğrencinin katıldığı kongrede çok sayıda poster ve sözlü sunumun yapılırken Bitki ve İnsan Çalışmalarında Bor, Nörodejeneratif Hastalıklar, Protein Mühendisliği ve Kanser Çalışmalarında hedef moleküllerin Tespiti ve Aday İnhibitörlerin Sentezi konuları ele alındı.