ASAYİŞ - 11 Ocak 2018 Perşembe 11:29

Soma davası 26 Mart 2018 tarihine ertelendi

A
A
A
Soma davası 26 Mart 2018 tarihine ertelendi

Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 madencinin hayatını kaybettiği faciaya ilişkin görülen davada ara karar verildi. 20’nci duruşması görülen davada 5’i tutuklu 51 sanığın yargılanması 26 Mart 2018 günü devam edecek.

Ara karar öncesi savcı, Manisa soruşturması dosyasının “gizlilik ihlal edilmemesi kaydıyla” istenilmesine ve beklenilmesine; tutuk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti ve mahkeme başkanı Salih Pehlivan ise bu kararı onaylayarak Manisa’daki soruşturmanın kurulacak olan komisyonun önderliğinde gizli bir şekilde mahkemeye ulaştırılması kararını verdi.

“Ekmeğini kazanırken öldürülenler için mücadele edenler yalnız kalmayacak“ diyerek sözlerine başlayan Sosyal Haklar Derneği Başkanı müdahil avukatlardan Can Atalay “Avukatlık mesleğinin ezilenler, emeği ile geçinenler yurttaşlar yararına onların haklarını savunmaya çalışan avukatlara yönelik, avukatlık mesleğinin bu şekilde yapılmasına yönelik saldırıların yoğunlaştığı bir anda yaptık bu duruşmayı. Bu dosyanın en önemli emektarlarından Avukat Selçuk Kozağaçlı arkadaşımız tutuklu iken bu duruşmaya çıktık. Yerini doldurmaya çalıştık ne kadar başarılıyız bilmiyoruz. Fakat şu bilinsin, bu ülkede ne olursa olsun halkın hakları için mücadele edenler, emeği ile geçinen yurttaşların hakları için mücadele edenler, ekmeğini kazanırken öldürülenler için mücadele edenler yalnız kalmayacak. Onların avukatlığı o arkadaşımız tarafından yerine getirilemiyorsa bir diğer arkadaşımız tarafından yerine getirilecek. Bu vesile ile sözümüze Türkiye’nin dört bir yanından mesleklerini yapmaları nedeni ile tutuklu olan başta Selçuk arkadaşımız olmak üzere bütün arkadaşlarımıza, bütün ailelerimizle birlikte selamlarımızı göndererek başlıyoruz” ifadesini kullandı. 

Atalay, açıklamalarına şöyle devam etti:

“Bugün önemliydi, fiil ve faal değerlendirilmesinin esnetildiği, ceza yargılamasının en temel kurallarının esnetildiği bir Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı manipülasyonu ile karşı karşıyayız. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı Can Gürkan’ın şikayeti üzerine ne idüğü belirsiz bir soruşturma başlattı. Ne idüği belirsiz diyoruz, çünkü öldürülen bizim evlatlarımız, buradaki insanların evlatları. Soruşturma Can Gürkan’ın avukatlarının bilgisi dahilinde ancak buradaki ailelerin bilgisinden kaçırılarak sürdürülüyor. Böyle bir şey söz konusu değil, Cumhuriyet tarihinde böyle bir soruşturma yok. Bugün mahkemenin verdiği ara kararlar bu açıdan önemlidir, dikkat çekicidir ve yerindedir. Fakat bir eksiklik var, ne olursa olsun bu aşamada soruşturmanın geliştirilmesi talebi olarak değerlendirilemeyecek bir durumda. Bu dosyada hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde olay açıklığa kavuşmuş, kimin nasıl sorumlu olduğu açıklığa kavuşmuş durumdadır. Duruşma salonunda söylenilenin bir başka anlamı var, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı bu dosyayı bekletirken kimin ne yaptığını ayrıntısı ile açıklayan bilirkişilerden zorla ifade alıyor. Duruşma salonunda Alp Gürkan’ın avukatı ayrıntısı ile anlattı. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı bu işte dikkat çekicidir.”
Atalay, “26 Mart’ta burada olacağız, geçen duruşmadan sonra da söylemiştik, Türkiye’nin tüm demokratik kamuoyu, emekten yanayız, ezilenden yanayız, halkın haklarından yanayız diyen tüm demokratik kamuoyunu buraya bekliyoruz. 301 canın hesabını sormak Türkiye’nin geleceğini kazanmak için önemlidir. Türkiye’de yaşayan sıradan yurttaşların emeği ile geçinen yurttaşların geleceğini kazanmak için önemlidir. Bu davada şuan sayımız ortada bu ailelerin davaya sahip çıkma hesap sorma kararlılığı iradesi ortada. Fakat tüm Türkiye demokratik kamuoyunun bu davaya ne kadar sahip çıktığı ya da ne kadar az dayanışma gösterdiği ortada. Herkesi 26 Mart 2018 Pazartesi günü Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin önüne bekliyoruz. Şu kadarını söyleyeyim yoklama alacağız. Aldığımız yoklamayı da sizinle paylaşacağız” diye konuştu.

“Bu dava dünya tarihinde çok önemli bir katliam davasıdır”

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Sekteri Nergiz Tuğba Aslan ise yaptığı açıklamada, “Bu katliamın yaşandığı gün, ertesi gününden itibaren ülkenin dört bir yanından ezilenlerin, yoksulların yanında olan avukatlık mesleğini bu şekilde yürüten avukatlar olarak her birimiz oradaydık. O günden itibaren aslında siyasal iktidarın nasıl bir basıncının olduğunu birebir şahidiyiz, bizzat biz de karşılaştık. O koşullardan bugüne kadar bu dava getirildi. Ne kadar zor olduğunu herkes biliyor ama kamuoyu desteği ve ailelerin sonsuz inancı ve sonuna kadar takipçisi olması sayesinde dördüncü yılına gireceğiz neredeyse ve davayı takip ediyoruz” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Bir hususa dikkat çekmek isterim, son HSK değişikliği ile davayı başından beri takip eden ve dosyaya gerçekten vakıf olan heyetin görev yerlerinin değiştirilmesi ve başka yerlere gönderilmesi yerine başka bir heyetin teşkil edilmesi ile başlayan bir siyasal iktidarın dosyaya bir şekilde müdahale etmesi ile karşı karşıya olduğumuzu fark ettik ve ciddi endişe taşıyoruz bu anlamda. Selçuk Kozağaçlı’nın tutuklanmasının da aslında bu kapsamda bir anlamı olduğunu düşünüyoruz, zira bu sadece bizim düşüncemiz değil Selçuk Kozağaçlı gözaltına alındığında kendisine sorulan sorulardan birisi de buydu. Diğer toplumsal davalarda olduğu gibi Soma davasını neden takip ettiği, kendisine yönetilmiş sorulardan biriydi. Bunun anlamının farkındayız, sermaye ile siyasal iktidarın nasıl bir dayanışma içerisinde olduğunu da farkındayız ve davanın nereye sürüklenmek istendiğinin de farkındayız. Zamana oynayarak aslında belki tutukluluk süreleri ile ilgili bir kazanç elde etme çabasının da farkındayız. Bunların hiçbirine izin vermeyeceğiz. Bizler buradayız, her birimizin başına da bir şey gelse yerimize onlarca, yüzlerce avukat gelecek, ailelerimiz burada davanın sahipleri burada tam da Can Bey’in dediği gibi ilk günlerde olduğu gibi kamuoyu desteğinin de bu davanın devamı ve sağlıklı bir şekilde adil bir karar verilmesi için kamuoyu desteğinin tüm demokratik kurumların burada olması gerekiyor. Bu dava dünya tarihinde çok önemli bir katliam davasıdır. Bunun unutulmasına adliyenin tozlu raflarına kaldırılmasına aslan izin vermeyeceğiz.” 

Ailelerin hakimin vicdanına seslendiğini kaydeden Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukat Hatice Aslan Atabay ise “Hakim biz avukatların yanı sıra ailelere de söz verdi, hepimiz tekrar onların acılarını, bu davanın onlar için anlamlarını tekrar tekrar gördük. Hakimin vicdanına seslendiler, arkasındaki yazıyı gösterdiler. Biz tekrar tekrar aynı duyguları yaşadık ve çok etkileyiciydi. Bu da bu duruşmanın önemli bir parçasıydı” şeklinde konuştu. 

Barış Gezici
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cem Öğretir: En iyi Türkçeyi kullanarak gençlere rol model olma çabasındayım İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Uygulamalı Bilimler Fakültesi (UBF) Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Bölümü tarafından düzenlenen “TV’de Haber Sunuculuğu ve İletişim Becerileri” etkinliğinde, ATV Ana Haber Sunucusu-Anchorman Cem Öğretir, üniversitenin öğrencileri ve akademisyenleriyle bir araya geldi. Etkili iletişim için gerekenleri gençlere tek tek anlatan Cem Öğretir, televizyon haberciliği hakkında da öğrencileri bilgilendirdi. İstanbul Gelişim Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Fakültesi Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Bölümü’nün organizasyonuyla üniversitenin kampüsünde, “TV’de Haber Sunuculuğu ve İletişim Becerileri” eğitimi düzenlendi. Ünlü Spiker Cem Öğretir etkinlikte katılımcılara; etkili iletişim, beden dili ve diksiyon ile ilgili uygulamalı eğitim verdi. Cem Öğretir, beden dilinin nasıl olması gerektiği, bir insanın nasıl ikna edilebileceği ve öz güven konularını detaylı olarak ele aldı. Söz konusu etkinliğe İstanbul Gelişim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Abdülkadir Gayretli, İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, İGÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamil Kaya, İGÜ ve UBF öğretim elemanları ve davetliler katıldı. “Televizyona çıkan ve sosyal medyada yayın yapan herkes birer rol model” Günlük hayatta kullanılan kelime ve cümlelerin ne kadar sık kullanılırsa o kadar çok alışkanlık yaptığını belirten Cem Öğretir, “Aslında bu da televizyon gibi bir alışkanlık meselesi. ‘İyi bir alışkanlık mı, kötü bir alışkanlık mı?’ bunun cevabını seyirciye bırakıyorum. Ben bir televizyon dünyası çalışanı olarak kendi açımdan en iyisini yapmaya gayret ediyorum, bunun için Türkçeyi en güzel şekilde kullanıp gençlerimize iyi örnek olma çabasındayım. Televizyona çıkan ve sosyal medyada yayın yapan herkes birer rol model. Dolayısıyla rol model olduğunuzda büyük bir sorumluluğu da üzerinize alıyorsunuz” dedi. “Televizyon haberciliği şekil değiştiriyor” Cem Öğretir, habere ulaşmanın bu kadar kolaylaştığı bir dönemde ana habere duyulan ihtiyacı sorgulayan bir seyirciye, halâ tam anlamıyla sosyal medyaya güven oluşmadığı için insanların televizyon aracılığı ile haberleri doğrulattığını anlattı. Cem Öğretir, “Televizyon haberciliği yok olmaktan ziyade şekil değiştirip dönüşüyor. Aynı, radyonun televizyon ortaya çıktığında artık kullanılmayacağının düşünülmesi gibi basılı gazetecilik de artık dijital mecralara taşınıyor.” dedi Kariyeriyle ilgili merak edilen soruları da yanıtlayan Cem Öğretir’in gerçekleştirdiği eğitim, öğrenciler ve akademisyenler tarafından yoğun ilgi gördü.
Bursa Bursa Teknik Üniversitesi ile Yıldız Teknik Üniversitesinden iş birliği Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) ile Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) arasında iş birliği protokolü imzalandı. İmzalanan protokol çerçevesinde iki üniversite arasında bilimsel çalışmalar ile eğitim-öğretim iş birliği yapılacak. Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör ve STK’larla ortak çalışmalar yürüten BTÜ, ulusal ve uluslararası üniversitelerle de iş birliklerine giriyor. Daha önce pek çok üniversite ile bilimsel çalışmalar yürüten BTÜ şimdi de Yıldız Teknik Üniversitesi ile protokol imzaladı. BTÜ ile YTÜ arasında imzalanan protokolle, eğitim ve akademik araştırmayı arttırmak hedefiyle, ortak konferans, sempozyum gibi faaliyetler düzenlenecek. Her iki tarafın da ilgilendiği bir alanda bilgi ve materyal değişimi yapılacak. Lisansüstü öğrenci değişiminin de yer aldığı protokolle, bilimsel yayınların basımında iş birliğini de gidilmiş oldu. Bilimsel çalışmalara yönelik ise her iki üniversite birbirinin laboratuvar hizmetlerinden faydalanabilecek. YTÜ’de gerçekleştirilen protokol imza törenine, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, YTÜ Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, BTÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Sinan Uyanık ve Prof. Dr. Beyhan Bayhan, BTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erinç Dobrucalı, YTÜ-Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Fahri Çelik ile öğretim üyeleri katıldı. Üniversitelerin iş birlikleriyle güçlendiğini vurgulayan BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, bu minvalde çalışmaların sürdüğünü söyledi. BTÜ’nün geniş iş birliği ağında artık YTÜ’nün de olduğunu dile getiren Rektör Çağlar, “Protokolle; araştırma-geliştirme, eğitim-öğretim, alanlarında, her iki üniversitenin öğretim elemanları ile öğrencileri arasındaki ilişkileri teşvik etmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyoruz. Gücümüze güç katacak olan bu protokolün her iki üniversiteye de hayırlı olmasını diliyorum” dedi. YTÜ Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz da bu tür iş birliklerinin önemine dikkat çekerek, protokolün hayırlı olmasını diledi.
Ankara Silvan Barajı ve HES’te elektrik üretimi için sözleşme imzalandı Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Silvan Barajı ve Hidroelektrik Enerji Santrali’nde (HES) elektrik üretimi için ilgili firmalarla anlaşma imzalandığını belirterek, Türkiye ekonomisine yılda 1,5 milyar Türk lirası katkı sağlanmasının öngörüldüğünü bildirdi. Bakan Yumaklı, Silvan Barajı ve HES’te elektrik üretimi için sözleşme imzalandığını duyurdu. İlgili firmalarla yapılan anlaşma Türkiye ekonomisine yılda 1,5 milyar Türk lirası kazandıracak. Bakan Yumaklı, yaptığı açıklamada Silvan projesinin Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) en önemli etaplarından birisi olduğuna dikkati çekti. “8 baraj ve 23 sulama tesisi olmak üzere toplam 31 adet bileşeni bulunan Silvan projesinin ekonomimize yıllık 20 milyar TL katkı sağlaması planlanıyor” diyen Yumaklı, Kulp Çayı üzerindeki Silvan Barajı ve HES’in bu bileşenlerin en önemlilerinden birisi olduğunu vurguladı. Yumaklı, Silvan Barajı’nın 175,5 metre yüksekliğindeki 8,7 milyon metreküp dolgu hacmine sahip gövdesi ile Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek ön yüzü beton kaplı kaya dolgu barajı olduğunun altını çizerek şunları aktardı: “Silvan Barajı, depolama kapasitesi olan 7,3 milyar metreküp rezervuar hacmi ile GAP’ın Atatürk Barajı’ndan sonraki en büyük ikinci sulama barajı olacak. Halihazırda fiziki gerçekleşmesi yüzde 96 seviyesinde bulunan Silvan Barajı’nın ara depolamalar ve sulama tesislerinin tamamen bitirilip hayata geçirilmesi ile yaklaşık 2 milyon 350 bin dekar tarım arazimiz suya kavuşacak ve 235 bin kişiye iş imkânı sağlanacak.” Elektrik üretimi için önemli adım Tesiste aynı zamanda hidroelektrik enerji üretiminin de gerçekleştirileceğini hatırlatan Yumaklı, şunları kaydetti: “Sulama projelerinin gelişimi paralelinde enerji üretimi planlanacak olan Silvan Barajı ve HES ilk aşamada yıllık 681 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Tesiste üretilecek enerji ile ülke ekonomimize yıllık 1,5 milyar TL katkı sağlanması öngörülüyor. GAP’ın en önemli etaplarından biri olan Silvan Barajı ve HES’te enerji üretimi yolunda önemli bir adım atılarak, ilgili firma ile elektromekanik işlerin yapımı ile ilgili sözleşme imzalandı. 1,8 milyar TL bedel ile imzalanan sözleşme çerçevesinde inşaat çalışmalarına ilerleyen günlerde başlanması, projenin Ağustos 2026’da işletmeye hazır hale getirilmesi planlanıyor. Silvan Barajı ve HES ile bir yandan milli servetimiz olan temiz, ucuz ve yenilenebilir enerji potansiyelimiz değerlendirilecek, diğer yandan sahip olduğu depolama kapasitesiyle mümbit topraklarımız suya kavuşturulacak. Ülkemizi bu tür yüz akı projeler ile geleceğe taşımaya ve tarımsal üretimde dünyada söz sahibi yapmaya devam edeceğiz.”
Mersin Mehmet Ali bebeğin umudu yeşerdi: 60 milyon TL toplandı Mersin Erdemli’de 21 aylık Mehmet Ali bebeğe, 13 günlükken hastalığına teşhis konularak valilik onaylı başlatılan kampanya kapsamında belirlenen 60 milyon TL toplandı. Ailenin umutları toplanan para ile yeşerirken, kısa süre içerisinde tedavi için yurt dışına gidecekleri belirtildi. Erdemli ilçesinde yaşayan baba Abdurrahman (29) anne Sümeyye Gölgeli’nin (26) ikinci çocukları 21 aylık Mehmet Ali bebeğe 13 günlükken SMA Tip 1 teşhisi konuldu. Teşhisin ardından ailenin başvurusu üzerine Mersin Valiliği onaylı kampanya başlatıldı. Erdemli Belediyesi ve Kaymakamlık başta olmak üzere ilçe halkı ve tüm kurumların desteğiyle yürütülen kampanya 19 ayın sonunda tedavi masrafı olan 1 milyon 820 bin dolar (60 milyon TL) toplandı. Müjdeli haberi alan Aile çocukları ile birlikte Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara’yı ziyaret ederek müjdeli haberi verdi. Kampanyanın tamamlanmasından dolay çok mutlu olduğunu belirten Sümeyye Gölgeli, “Bizim kampanyamız Eylül 29’da başladı ve bugün itibariyle yüzde 100’e ulaştı. Mersin Valiliğinden onaylı kampanyaydı zaten. 1 milyon 820 bin doları çok şükür bugün itibariyle hem belediyemizin hem kaymakamlığımızın hem de Erdemli halkının destekleriyle topladık. Allah kısmet ederse Mehmet Ali bundan sonraki süreçte Dubai yolcusu diyoruz. Buradan herkese de çok teşekkür ediyoruz. Öncelikle belediyemize, kaymakamımıza, Erdemli halkına, Erdemli insanına, Erdemlisine sahip çıktığı için çok teşekkür ediyoruz” dedi. Ziyarette konuşan Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara da “ Henüz 13 günlükken SMA Tip -1 teşhisi konulan Mehmet Ali bebeğimiz için Mersin Valiliğimizce düzenlenen onaylı kampanyamız, bugün itibariyle sonuca ulaşmıştır. Vatandaşlarımızla bu müjdeli haberi paylaşmak istiyoruz. Devlet, millet omuz omuza Erdemlililerimiz yediden yetmişe bu kampanyaya destek verdi. Destek veren bütün hemşerilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. İnşallah Mehmet Ali bebeğimizin yakında sağlıklı bir şekilde bu koridorlarda koştuğunu da göreceğiz. İnşallah hep birlikte şahit olacağız” ifadelerini kullandı. Ailenin vize işlemlerinin ardından Dubai’ye giderek Mehmet Ali bebeğin tedavisine başlayacağı kaydedildi.