GÜNDEM - 15 Aralık 2017 Cuma 17:48

Son dakika! Türkiye'den ABD Adalet Bakanlığı'na mektup

A
A
A
Son dakika! Türkiye'den ABD Adalet Bakanlığı'na mektup

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD Adalet Bakanlığı'na gönderdiği mektupta, "FETÖ mensubu hakim, savcı ve polis üçlüsünün, ürettiği sahte ve hukuk dışı delillerle kirlettiği bu dava, hukuki değildir. Yargı mensuplarınızın eylem ve davranışlarıyla da tarafsızlık görüntüsünü de baştan yitirmiştir. Maalesef bu gelişmeler karşısında, mahkemelerinizin saygınlığı, tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda Türk kamuoyunda derin bir şüphe oluşmuştur" dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD’li mevkidaşı Jeff Sessions’a gönderdiği mektupta, “Türkiye, terörle mücadele konusunda uluslararası yükümlülüklerini yerine getiren, bu alanda destek veren, işbirliği yapan ve bedel ödeyen bir ülkedir. Ülkemiz, kendisine ve uluslararası topluma yönelik güvenlik tehditleri ve tüm terör örgütleriyle mücadele ederken, muhataplarından da aynı hassasiyet ve samimiyeti göstermesini beklemektedir. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Gülen başta olmak üzere, ülkenizin bu örgüt yöneticisi ve mensuplarının sığınağı haline gelmiş olması, ülkelerimiz arasındaki ilişkilere de, terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği perspektifine de maalesef gölge düşürmektedir” ifadelerini kullandı.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün lider ve mensuplarının, sorumlu oldukları eylemler nedeniyle yargılanmak üzere iadelerini sabırsızlıkla beklerken, bu beklentinin karşılanması şöyle dursun, onların tezlerine, söylemlerine ve Türkiye’de tamamlayamadıkları gayrimeşru çabalarına sahip çıkılmasını ikili ilişkilerle bağdaştıramadıklarını vurgulayan Gül, “New York Güney Bölge Mahkemesinde devam eden yargılamada, Türkiye’nin iç meselesi olan siyasi hususlar tartışılmakta ve gerçek olmayan hususlar gerçeği yansıtıyormuşçasına dile getirilmektedir. FETÖ üyesi hakim, savcı ve polis üçlüsünün, Ülkemizde meşru Hükümeti yıkmak amacıyla giriştiği bir operasyonda,hukuksuz ve mesnetsiz bir komployla ürettiği ithamlar, bugün bu davaya taşınmıştır. ABD’nin mali çıkarlarını korumak adına açılan bu davanın, FETÖ terör örgütünün Türkiye’ye yönelik yarım kalmış bir operasyonunu tamamlama amacına hizmet etme yönünde yol aldığını esefle gözlemliyoruz” dedi.

"Amerikan hukuk sisteminin böyle bir tertibe alet edilmesinden büyük üzüntü duyuyoruz"

Bakan Gül, mektupta şunları kaydetti:
“Amerikan hukuk sisteminin böyle bir tertibe alet edilmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Son olarak mahkemenin 11 Aralık 2017 tarihli duruşmasında, eski emniyet görevlisi Hüseyin Korkmaz’ın tanık olarak dinlenmiş olması, başından beri bu davaya ilişkin dile getirdiğimiz kaygıların temelsiz olmadığını göstermiştir. Hüseyin Korkmaz, FETÖ Terör Örgütü üyeliği ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçlarından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/366 esas sayılı dosyasında yargılanmaktadır. Keza, hakkındaki bir soruşturma kapsamında yakalama emriyle aranmaktadır. Bu kişinin adli makamlarımızca müsnet suçlardan ülkemize iadesi amacıyla geçici tutuklanması da talep edilmiştir. Söz konusu talebin olumlu bir şekilde neticelenmesini ve adı geçenin bir an önce ülkemize iadesini beklemekteyiz. Duruşmada kendisini, Türkiye’deki hukuk dışı operasyonların (17-25 Aralık soruşturmalarının) merkezi figürü olarak takdim eden bu kişi, ülkemizdeki yargılamada savunmasını ise, bu soruşturmalardan haberi dahi olmadığı, soruşturmayı yürüten birimden başka bir büroda görev yaptığı ve hiçbir evrakta imzasının bulunmadığı iddiaları üzerine kurmuştur. Bu şahsın ifadesindeki tutarsızlıkları, gerçek dışı beyanlarını ve üretilmiş delilleri ülkenize hangi saiklerle taşıma rolü üstlendiğini tartışmaya gerek görmüyorum. Ağır isnatlar altındaki bir kaçağın, bir terör şüphelisinin, tanık sıfatıyla ülkenizdeki bu davaya çıkarılmasının yeterince büyük bir skandal olduğunu belirtmek istiyorum. Bu kişi, New York Güney Bölge Mahkemesindeki duruşmada kendisine yapılan mali yardımları da ayrıntılarıyla ifade etmiştir. Türkiye’nin aradığı bir teröristin, bazı Devlet kurumlarınız tarafından hangi hukuki gerekçelerle fonlandığı merak ettiğimiz bir husustur.”

"FETÖ mensubu hakim, savcı ve polis üçlüsünün, ürettiği sahte ve hukuk dışı delillerle kirlettiği bu dava, hukuki değildir"

FETÖ mensubu hakim, savcı ve polis üçlüsünün, ürettiği sahte ve hukuk dışı delillerle kirlettiği bu davanın, hukuki olmadığını kaydeden Bakan Gül,” Yargı mensuplarınızın eylem ve davranışlarıyla da tarafsızlık görüntüsünü de baştan yitirmiştir. Daha önce de farklı vesilelerle ifade edildiği üzere, gerek soruşturmayı yürüten eski Başsavcının, gerekse de davanın hakimi Richard Berman’in yargılama başlamadan önce ve sonra yaptıkları açıklamalar, bu kişilerin FETÖ mensuplarıyla birlikte dahil oldukları ilişkiler ağı bu davanın içeriği ve hukuki gerekçelerinin de önüne geçmiştir. Maalesef bu gelişmeler karşısında, mahkemelerinizin saygınlığı, tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda Türk kamuoyunda derin bir şüphe oluşmuştur. 27 Kasım 2017’de jürili duruşmaları başlayan söz konusu davaya ilişkin olarak, sizden yetkiniz dâhilinde konuya müdahil olmanızı ve böylesine hassas bir davada, hukuka aykırılıkların önlenmesi ve adil bir yargılamanın tesis edilebilmesi açısından desteklerinizi rica ediyorum” ifadelerini kullandı.

Gül, şunları kaydetti:“Türkiye Cumhuriyeti Devletine kast etmiş bir terör örgütünün bu davayı yönlendirme ve kullanma çabalarını, ülkelerimiz arasındaki son derece değerli ittifak ilişkisine tercih etmeyeceğinize, ilişkilerimiz üzerinde telafi edilemeyecek sonuçlar doğurmadan gerekli tedbirleri alacağınıza inanmak istiyorum. Keza, ikili ilişkilerimiz ve adli işbirliği anlaşmamız temelinde, kaçak FETÖ lideri ve mensuplarının ülkemize iadeleri hususunda gerekli duyarlılığın gösterilmesini bekliyorum. “ 

Pelin Üzek Kılıç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.