GÜNDEM - 30 Ocak 2016 Cumartesi 10:10

Su altında 4 bin yıllık ticaret gemisindeki bulgulara ulaşıldı

A
A
A
Su altında 4 bin yıllık ticaret gemisindeki bulgulara ulaşıldı

Türkiye karasularındaki su altı kültür mirasının ortaya çıkarılması amacıyla 2007 yılında başlayan projede önemli bulgulara ulaşıldı.

Proje kapsamında en önemli bulgu Marmaris Hisarönü Körfezinde fırtına nedeniyle battığı sanılan 4 bin yıllık Giritli bir ticaret gemisinin batığına ulaşıldı.

Projeyi yürüten Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdurrahman Harun Özdaş, Türkiye’nin Sualtı Coğrafi Bilgi Sistemi’ni ortaya çıkarmak için çalışma yaptıklarını açıkladı. Özdaş, “Türkiye’nin Sualtı Mirası’nın Araştırılması Projesi, 2007 yılından bu yana yürüttüğümüz bir proje. Önce TÜBİTAK tarafından desteklendi. Ardından Kalkınma Bakanlığı’nın destekleri başladı. Geçtiğimiz yıl 70 bin lira bir ödenek gönderildi. 15 kişi ile yürüttüğümüz bir proje. Proje kapsamında Türkiye karasularında, özellikle dalınabilir derinliklerdeki batmış gemilerin bir envanter çalışmasını yapıyoruz. Bu çalışmalarda değişik yüzyıllara ait, yaklaşık 4 bin yıllık bir zaman dilimini içine alan bir dönemde suyun altına iz bırakan gemileri araştırıyoruz. Bu gemilerin hem kendi kalıntılarını, hem çapaladıkları yerleri, hem de onlardan düşen objelerden yola çıkarak bir harita çıkarıyoruz. Yaptığımız çalışma bu. Biz bunu Türkiye’nin Su Altı Coğrafi Bilgi Sistemi olarak tanımlıyoruz” dedi.

TÜRK KARASULARINDAKİ EN ESKİ BATIK BULUNDU

Yılda 1,5 aylık bir çalışma yaptıklarını belirten Doç. Dr. Özdaş, bugüne kadar yaptıkları çalışmalarda çok çeşitli bulgulara rastladıklarını belirterek, “Özellikle 2012 yılından bu yana Osmanlı dönemini de içine alan ayrı bir çalışma programımız var. 2014 yılında yaptığımız çalışmalarda bulduğumuz en önemli batığı Marmaris Hisarönü Körfezinde çıktı. Hisarönü’nde karşımıza çıkan batık 4 bin yıllık bir batık. Bu da bizim karasularımızda bulduğumuz en eski batıklardan birisi olduğunu göstermekte. Çalışmamızdaki incelemelerde bu batığın Girit’te yaşayan Minos uygarlığına ait bir ticari gemi olduğunu gösteriyor. Gemi, Girit, Rodos, Bozburun üzerinden Hisarönü Körfezine olan seyahati sırasında fırtınada batmış gibi görünmekte. Batıkta bulunan malzemeler sadece Minos Uygarlığı yani Girit’teki Knossos Sarayı kazılarında çıkan malzemelerin dışında Anadolu’da Beycesultan dediğimiz arkeolojik başka alanlarda rastladığımız objelerle yakınlık göstermektedir. Bu da bizim için bugüne kadar yaptığımız araştırmalarda bulduğumuz en önemli batık olarak yorumlamaktayız” dedi.

BİLİMSEL VERİLER KAYDA GEÇİRİLİYOR

Su altında yaptıkları çalışmalarda elde edilen verilerin kayda geçirildiğini belirten Özdaş, “Biz denizde alan çalışması yaparak suyun altında olanları tespit edip, kayda geçiriyoruz. Kazı yapılmadığı sürece bulunan objeleri bulunduğu yerde bırakıyoruz. Genel kanı da su altında bulunan batıkların yerinde korunmasıdır. Bizim çalışmamızın temel hedefi bilimsel verilere ulaşıp bunu bir haritaya işlemek” dedi.

SUALTINDA 20’NİN ÜZERİNDE LİMAN BULUNDU

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi ve EBAMER Müdür Yardımcısı Doç. Dr. A. Harun Özdaş, çalışmalarda 100’ün üzerinde batık ve potansiyel alan tespit ettiklerini açıkladı. Özdaş, çalışmalarda 20’nin üzerinde sualtında kalmış liman ve mimari kalıntı ile yaklaşık 25 adet gemi demirleme alanı ve Tunç Çağından Osmanlı Dönemine kadar geniş bir zaman dilimine yayılan 400’ün üzerinde çapa kayıt altına alındığını açıkladı. Türkiye’nin Sualtı Kültür Mirası ve eski çağlarda batmış gemilerine ait kalıntılar, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü bünyesindeki Coğrafi Bilgi Sistemi’ne GIS uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nilhan Kızıldağ tarafından aktarıldı. Çalışmalarda amphora, lahit, tabak, kiremit, tuğla, değirmentaşı, sütun ve sütun başlıkları taşıyan gemilere ait kalıntılar bulundu.

SAVAŞ GEMİLERİ DE KAYIT ALTINA ALINIYOR

Ticaret gemilerinin yanı sıra, savaş gemileri de kayıt altına alındığını açıklayan Özdaş, “Konusunda uzman 15 kişiden oluşan ekibimizde araştırma başkanlığı tarafımdan yürütülmekte olup, sualtı arkeologlarının yanı sıra deniz jeofizikçileri ve deniz biyologları bulunmaktadır. Bu çalışmanın diğer bir çıktısını güneybatı Akdeniz ve Ege kıyılarındaki deniz seviyesi değişimlerinin belirlenmesi oluşturmaktadır. DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü, sualtı arkeolojisini de içinde bulunduran ve Piri Reis Araştırma Gemisi ile çok disiplinli çalışmalar yürüten bir kurum olup, bu proje kapsamında oluşturulan Coğrafi Bilgi Sistemi ile Ülkemizde bu alanda en zengin veri bankasına sahiptir” dedi.

Elde edilen sonuçların, bölge tarihine önemli veriler sunacak nitelikte olduğu dikkat çekilirken, Marmaris Müzesi Müdürlüğü ile birlikte yürütülen kazı çalışmalarında ele geçen buluntuların konservasyon çalışmaları Bodrum Müzesi’nde devam ettiği ve 2016 yılında da kazı çalışmalarının süreceği açıklandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa "Dağ-Der Bayramlaşma Danışığı" coşku ile kutlandı Orhaneli, Keles, Büyükorhan, Harmancık ve Osmangazi Dağ Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Dağ-Der) her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdiği Bayramlaşma Danışığı’nı bu yıl da yoğun katılımla gerçekleştirdi. Dağ-Der tarafından her yıl düzenlenerek geleneksel hale gelen Bayramlaşma Danışığı DAĞDER Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Siyasi parti temsilcileri, STK’lar ve dernek üyelerinin yoğun katılım gösterdiği programda Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın meşaleler ve davul zurna ile coşkulu bir şekilde karşılandı. “Dağlılar ilk kez birlik iradesi gösterdiler” Programın açılış konuşmasını yapan Dağ-Der Genel Başkanı İsmail Aydoğdu yerel seçimlerde dağ yöresinin birlik olduğunu ifade ederek, “31 mart itibari ile yerel seçimler yapıldı. Şubat’ın 15’inden itibaren geçen süre içinde derneğimizde yerel seçim gündemi oluşturuldu. Dağ-Der doğal olarak tüm partilerin iltifatına tabii oldu. Bize göre güzel bir süreç geçti. Ama asıl güzellik şu ki dağlılar ilk kez bir birlik iradesi gösterdiler ve geçmişte 2 dönem Dağ-Der Genel Başkanlığı yapmış, TBMM’de 3 dönem milletvekilliği yapmış ve Osmangazi Belediyesi’ne aday olmuş bir hemşerimizin etrafında birleşti. Bugün de Osmangazi Belediye Başkanı olarak aramızda gördüğümüz için çok mutluyuz. Dertlerimiz ile değil, değerlerimiz ile gündeme gelmek isteyen bir derneğiz. Öncelikle biz hem yaşadığı coğrafya hem de 700 yıllık tarihi geçmişi itibari ile öncelikle Bursalıyız. Dolayısıyla Bursalı olmayı önemsiyoruz” ifadelerini kullandı. “Dağ yöresinin hizmet anlamında alacağı var” Geçmişte dağ yöresine yapılan hizmetlerin eksik kaldığını belirten Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Yöremizin ve yöre insanımızın hizmet anlamında alacağı var. Yöremiz insanı burada 700 yıldır yaşamasına rağmen gerçekten hak ettiğini alamadığını düşünüyoruz. Sadece ben değil yöre insanı da böyle düşünüyor. Bu yerel seçimde de sizlerin büyük desteği ile Allah nasip etti bu dönem Osmangazi Belediye Başkanı olarak sizlere hizmet etme fırsatı verdi. Hepimizi Allah utandırmasın, mahcup etmesin. Halkımızın bize yüklediği sorumluluğun ve işimizin kolay olmadığının farkındayız. Bu durumu bilerek yola çıktık ve çok çalışma sözü ile bunun da üstesinden geleceğiz. Yeni bir yönetimiz, biraz zamana ihtiyacımız var. Yönetim kadroları oturduktan sonra ve işleyişe hakim olmamız ile beraber Bursa’ya, dağ yöresine, Osmangazi’ye hizmet edeceğiz” şeklinde konuştu. Programın sanatçı Mehmet Çetin konseri ile devam etti.