SAĞLIK - 01 Haziran 2017 Perşembe 13:25

Süt danasının kalp zarıyla hayata tutundu

A
A
A
Süt danasının kalp zarıyla hayata tutundu

Antalya’da yaşayan 66 yaşındaki Durmuş Cengiz’in genişleyen aort damarı ve bozulan aort kapağı, canlı süt danasının kalp zarından yapılan kapak ve damarla değiştirildi. 4 günde taburcu edilen Cengiz, hayatına sağlıklı şekilde devam edebilecek.

Döşemealtı ilçesinde çiftçilikten emekli olan 3 çocuk babası Durmuş Cengiz, 10 gün önce göğüs ağrısı ve nefes darlığı şikayetiyle kamu hastanesine başvurdu. Ön muayenesi yapılan Cengiz’e, kalp ana damarında sorun olduğu ve bir cerraha başvurması söylendi. Ailesiyle araştırma yapan Cengiz, Memorial Antalya Hastanesinde görev yapan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Taner Çetintaş’a başvurdu. Yapılan muayene ve tetkikler sonrasında, Cengiz’in aort damarının iki katından fazla genişlediği ve kapakçığın ise deforme olduğu anlaşıldı. Yırtılma riskine karşı Cengiz, Op. Dr. Çetintaş ve ekibi tarafından hemen ameliyata alındı. Op. Dr. Çetintaş ve ekibi 3 saatlik bir operasyonla hastanın genişleyen aort damarı ve bozulan aort kapağını, canlı süt danasının kalp zarından yapılan kapak ve damarla değiştirdi. Sağlığına kavuşan ve 3 gün hastanede kalan Cengiz, sağlıklı bir şekilde taburcu edildi. Ameliyat sayesinde hiçbir ilaç kullanmayacak olan Durmuş Cengiz, hayatına kaldığı yerde sağlıklı şekilde devam edecek.

"Aort yırtılırsa ölüm ani gelişir"

Ameliyatı gerçekleştiren Op. Dr. Ahmet Taner Çetintaş, Durmuş Cengiz’in, 1 yıldır aort (kalpten ilk çıkan en büyük atardamar) anevrizması (damar duvarının çeşitli nedenlerle zayıflayıp bozulması sonucu genişlemesi ve balonlaşması) yani kalpteki ana damardaki genişlemelerinin takip edilen bir hasta olduğunu aktardı.
Cengiz’in ana damarın hızlı bir şekilde 5 santimetreden 6 santimetreye kadar büyüdüğünü aktaran Çetintaş, "Kardiyologlar hızlıca ameliyat edilmesine karar verdi. Aort anevrizması çok tehlikeli bir hastalıktır. Belirli bir santimetrenin üzerine çıktığı zaman yırtılmaya bağlı ölüm ihtimali yüksek olur. Önemli olan yırtılmadan bu hastalığın tedavi edilmesidir" dedi.

"Oya Aydoğan hastalığı"

Türkiye’nin bu hastalığı sinema oyuncusu Oya Aydoğan’ın vefatının ardından daha çok ciddiye almaya başladığının altını çizen Op. Dr. Çetintaş, "Kısacası insanlarımız zamanında ameliyat olmaya başladı. Bizim hastamızda da damar yırtılmadan yakalandığı için, ameliyat oldukça başarılı oldu" dedi.
Durmuş Cengiz’in çıkan aort damarının kapağıyla birlikte deforme olduğunu dile getiren Op. Dr. Çetintaş, "6 santimetreye varan damar genişlemesi ve kapakta ciddi bir kaçak vardı. Normalde daha önceki yöntemde yaşlı genç fark etmeden bu kapağı metal kapakla, damarı da sentetik damarla değiştirirdik. Bunun artıları eksileri vardı. Metal kapak takıldığı zaman kan sulandırıcı bir ilaç kullanmamız gerekir. Ona bağlı komplikasyonlar olabilir. Sentetik damarda ise enfeksiyon ihtimali vardır. 60 yaş üstü hastalarda artık yeni bir malzeme ve ameliyat tekniği uygulamaya başladık. Durmuş Cengiz, beşinci hastamız oldu. Türkiye’de başka merkezlerde de yapılıyor ama en fazla biz yapıyoruz" diye konuştu.

"Süt danasının kalp zarını kullandık"

Yeni teknik hakkında bilgiler veren Op. Dr. Çetintaş, "Özel süt danalarının kalp zarından hazırlanan bir damar, kalp kapağını kullandık. Hem damar hem kapak canlı dokudan olduğu için herhangi bir kan sulandırıcıya ihtiyacımız yok. Enfeksiyon riski de ortada yok. Hastanın hayat konforu ameliyat sonrası çok iyi oluyor. Kullanılan malzeme gelişen teknoloji ile bu noktaya geldik" dedi.
Hastasının hayatında hiçbir değişiklik olmadan normal yaşamına devam edebileceğini vurgulayan Op. Dr. Çetintaş, kalp hastalığı olmadan iyi bir hayat süreceğini belirtti. Op. Dr. Çetintaş, Cengiz’in astım nedeniyle diğer ilaçlarını rahatlıkla kullanabileceğini kaydetti.

Aort anevrizmasının belirtileri

Aort anevrizmasında aile hikayesinin çok önemli olduğunu işaret eden Op.Dr. Çetintaş, "Ani ölüm, damar ameliyatı olmuş, yüksek tansiyon, böbrek hastası ve çok sigara içen bir kişi yılda bir kere kontrole gitmelidirler. Olmayan bir nefes darlığının ortaya çıkması, hareketlenmede kısıtlama, merdiven inip çıkmada zorlanma önemli belirtileridir. Damar çapının 5 santimetreye ulaştığı zaman hasta yakından takip edilmelidir. 5.5 ameliyat kararı, 6.5 santimetre acil ameliyat endikasyondur. Damar yırtıldığı zaman ölüm çok hızlı gerçekleşir. Yırtılmadan bu ameliyat yapılırsa risk yüzde 2'yi geçmez, 15 gün içinde normal yaşamınıza dönersiniz" ifadelerine yer verdi.

"Sağlığıma kavuştum"

Çiftçi emeklisi Durmuş Cengiz, bir yıldır hareketlerinde bir kısıtlama olduğunu belirterek, "Hastaneye başvurum, ön muayenemin ardından bir damar cerrahına görünmemi söylediler. Sonra araştırmalarım sonucunda doktorum Op. Dr. Ahmet Taner Çetintaş’a ulaştım. Burada kontrolüm yapıldı. Hemen ameliyata alındım. Birkaç saatte hemen servise çıktım. Şuanda eski halimden çok daha iyiyim. Doktorum sayesinde sağlığıma kavuştum, ölene kadar kendisini unutmam. Doktorum sayesinde uyandım. Kuş gibi kalktım" dedi.

İsa Akar-Harun Erdoğdu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.