SAĞLIK - 08 Eylül 2018 Cumartesi 11:20

'Süte şarbon bulaşma ihtimali çok düşüktür'

A
A
A
'Süte şarbon bulaşma ihtimali çok düşüktür'

Prof. Dr. Hakan Yardımcı, şarbon hastalığının süt ve süt ürünlerine bulaşmasının düşük bir ihtimal olduğunu belirterek, "Zaten şarbona yakalanan hayvanın ölüm zamanı genellikle akşamdan sabahadır. Akşam sağlıklı olan hayvan sabah ölü bulunur. O nedenle şarbonlu süt ihtimali çok düşüktür" dedi.

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Yardımcı, son günlerde medya organlarında sıkça işlenen şarbon hastalığı ile ilgili açıklama yaptı. Şarbon hastalığının süt ve süt ürünlerine bulaşması ihtimalin çok düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Yardımcı, hastalığa bulaşmış hayvanın sayılı saatler içerisinde telef olacağını söyledi. Bu nedenle hastalıklı hayvanın sütünün elde edilemeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Yardımcı, "Zaten şarbona yakalanan hayvanın ölüm zamanı genellikle akşamdan sabahadır. Akşam sağlıklı olan hayvan sabah ölü bulunur. O nedenle şarbonlu süt ihtimali çok düşüktür" açıklamasında bulundu. 

"Markasız veya sokak sütü kapsamında olan bütün çiğ sütler tehlikelidir" 

Yardımcı şunları belirtti: "Şarbon hastalığının süt ürünlerine bulaşması şarbonlu hayvan ölmeden kısa süre önce sütünün sağılarak kullanılması ile mümkündür. Etkenin süte geçmesi, hastalık mikrobunun kanda üredikten sonra süte geçmesi ile olur. Bu dönem hayvanın ateşlendiği dönemdir. İyi bir işletmede ateşlenmiş hayvanın sütü kullanılmaz. Zaten şarbona yakalanan hayvanın ölüm zamanı genellikle akşamdan sabahadır. Akşam sağlıklı olan hayvan sabah ölü bulunur. O nedenle şarbonlu süt ihtimali çok düşüktür. Periyodik veteriner hekim muayenesi altındaki hayvancılık işletmeleri veya veteriner hekim ile çalışan bilinçli üreticiler hastalanıp ölen hayvanlar ile ilgili standart uygulamaları yaparak bakanlığa bildirimde bulunur. Markasız veya sokak sütü kapsamında olan bütün çiğ sütler tehlikelidir. Gelişmiş ülkelerde sokak sütü satıcılığı yoktur. Denetimsiz hayvanlardan sağılan ve sokak sütü olarak satılan sütlerde şarbon dışında verem ve brusella mikropları da bulunabilir. O nedenle veteriner hekim denetimindeki sağlıklı sürülerden sağılan UHT ve pastörize sütleri tercih etmek en uygunudur. Aynı şekilde pastörize sütten yapılmış ürünler daha güvenlidir. Denetimli hayvanlardan alınan çiğ sütlerin de çok iyi kaynatılarak tüketilmesinde bir sakınca yoktur".

"Şarbondan ölen hayvanların derin çukurlara gömülüp üzerine kireç atılması da yeterli değildir" 

Özellikle Kurban Bayramı sırasında uzun yolculuk yaptırılan ve veteriner hekim muayenesinden geçmeden kesilen hayvanlarda şarbon çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Hakan Yardımcı, "Bayram sırasında veya kaçak kesimler yapılarak toprağa gömülmüş şarbonlu hayvanlardan açığa çıkan ve en az 50-60 yıl ölmeyen dayanıklı mikroplar her yıl üst üste yapılan bu işlemler sonucunda belli yerlerde yoğun olarak birikir. Özellikle son yıllarda meydana gelen yoğun yağışlara bağlı, seller ve toprak kaymaları hastalıklı hayvan leşlerinden çıkan mikropları çok geniş alanlara yaydığını düşünüyorum. Şarbondan ölen hayvanların derin çukurlara gömülüp üzerine kireç atılması da yeterli değildir. Bu çukurların akarsu yataklarından ve sel suyu taşkınlarından uzak yerde olduğuna dikkat edilmelidir. Bunun yanında şarbondan ölen hayvanların köpek kedi gibi hayvanlara yedirilmesi veya yırtıcı kuşlar tarafından tüketilmesi hastalığın çok uzaklara dağılmasına neden olmaktadır" ifadelerini kullandı.

"Hastalığın gayet güzel çalışan bir aşısı vardır" 

Şarbon görülen yerlerde hastalığa duyarlı hayvanların aşılanması ve aşısız hayvanların kirlenmiş alanlara sokulmamasının çözüm olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakan Yardımcı, "Hastalığın gayet güzel çalışan bir aşısı vardır. Ancak aşılama hastalık görüldükten sonra yapılmaktadır. Dünyadaki genel uygulama da bu şekildedir. Aşılama bir strateji konusudur ve ihtiyaca göre riskli bölgelerde hayvanlara uygulanabilir. Şarbon konusunda devlet tarafından hızlı bir eylem planı oluşturularak mihrak dediğimiz hastalığın çıktığı yerlerde insan, hayvan, bitki ve toprak numunelerinden örnekler alınmalı bunlarda bulunan şarbon mikroplarının genetik profilleri çıkarılarak hastalık etkeninin soy ağacı elde edilmeli, hem kendi içinde hem de dünyadaki şarbon mikrobu kütüphanesindeki mikroplarla karşılaştırılarak haritası hazırlanmalıdır. Böylece hastalığın nereden geldiği insanlara nasıl bulaştığı ve hangi yolları izlediği saptanacaktır. Bizim ülkemizdeki benzer durumlar başka ülkelerde de yaşanmış olup bu çalışmalar gerçekleştirilmiştir" dedi.

"Veteriner hekim kontrolünden geçmiş hayvanlardan elde edilen et, süt ve bunların ürünleri tüketmeli" 

Prof. Dr. Hakan Yardımcı; tüketicilerin, hayvan hastalığı ve ürünlerine bulaşma konusunda veteriner hekim kökenli uzmanların açıklamalarını takip etmeleri önerisinde bulunarak, "Tüketiciler veteriner hekim kontrolünden geçmiş hayvanlardan elde edilen et, süt ve bunların ürünlerini tüketmeli, markalı ürünleri tercih etmelidirler. Sokak sütü veya kontrolsüz kesim ile elde edilen et ve diğer hayvansal ürünleri kullanmamalıdırlar. Veteriner hekim muayeneleri çiftlik aşamasında, hayvan kesilmeden önce ve hayvan kesildikten sonra yapıldığı için özellikle şarbon gibi hızlı seyreden hastalıkların atlanması neredeyse imkansızdır. Şarbon konusu veteriner hekimler tarafından en iyi bilinen, klasik hastalıklardan biridir" şeklinde sözlerini sonlandırdı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.