GÜNDEM - 14 Kasım 2015 Cumartesi 11:41

Suudi kralın kapattığı otelin arkasında Suriyeliler yaşıyor

A
A
A
Suudi kralın kapattığı otelin arkasında Suriyeliler yaşıyor

Antalya'da yapılacak olan G20 zirvesi için Türkiye'ye gelen ve bin kişilik mahiyetiyle birlikte 18 milyon dolara kapattığı Kundu'daki Mardan Palace otele 2 kilometre uzakta Suriyeli dramı yaşanıyor.

Ülkelerindeki savaştan kaçarak turizm kenti Antalya’ya gelen ve tarlalarda çalışıp derme çatma çadırlarda yaşam mücadelesi veren Suriyeli’ler, Suudi Kral Selman için ayrılan 600 metrekarelik kral dairesi kadar bir alanda açık havada sefalet içinde yaşıyorlar.

"DERME ÇATMA ÇADIRLAR"
3 yıl önce Türkiye’ye giriş yapan Kilis, Adana ve Hatay’da bir süre kaldıktan sonra Suriyeliler hayatlarını devam ettirebilmek ve bir parça kuru ekmek için turizm ve tarım kenti Antalya’ya göç etti. Antalya’ya kapalı kasa küçük midibüslerle gelen Suriyeliler, tarım işçiliği için merkez Aksu İlçesi Kundu Mahallesi’nde derme çatma 19 çadır kurdu. Özellikle Halep, Rakka ve Deyrizor şehirlerindeki DAEŞ zulmünden kaçan Suriyeliler, burada zor koşullarda yaşıyor. Havaların soğuması ve yağmurların başlamasıyla birlikte çadırları su basmayın diye hendekler kazan sığınmacılar, zemini toprak olan çadırda yaşam mücadelesi veriyor. Tuvalet ve banyo gibi zorunlu ihtiyaçlarını dışarıya kurdukları çadırlarda gideren Suriyeliler, kendilerine uzatılacak yardım eli bekliyor.

20 TL'LİK YEVMİYE
Tüm bu olumsuzluklara rağmen çocuklar hiçbir şeyden habersiz oyunlarında devam ediyor. Suriyeliler yaşamlarını sürdürebilmek için günlüğü 20 TL’den pamuk, nar, çilek toplama ve çeşitli sera işlerine gidiyor. Tarlada kadınlar pamuk toplarken, erkekler ise taşıma işlemini yapıyor. Öğle arasında ise Suriyeli gençler bütün olumsuzluklara rağmen telefonlarından açıkları müzikle halay çekiyor. Çalışamayacak durumda olan kadın ve erkekler ise evde çocuklara bakıyor. Çadırlarda en büyük zorluğu kadınlar çekiyor. Kadınlar bir taraftan kovalarla içme suyu taşırken, tek oda çadırda hem çocuk bakıp hem de yemek yapıyor.

"SUUDİ KRAL OTEL KAPATTI, ONLAR ÇADIRDA"
Yaklaşık 200 kişinin sefalet içinde yaşadığı 20 çadırın 2 kilometre yakınında ise G20 Liderler Zirvesine katılmak üzere Antalya’ya gelen Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud konaklıyor. 15 Kasım'da başlayacak G-20 buluşması için Türkiye’ye gelen ilk konuk Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud ve Prens El Velid Bin Telal olmuştu. Suriyelilerin çadırlarında sadece 2 kilometre mesafede yer alan Mardan Palace oteli kapatan Kral Selman ve heyeti için 546 saray odası ve 400 lüks araç kiralanmıştı. Lüks karşılama ve otel kapatmalar nedeniyle Arabistan Kralı Salman ülkesine, az sayıda Suriyeli kabul ettiği için eleştirilmişti. Suriyelilerin yaşadığı çadır kentin yakınına bir yıl önce Suudi Arabistan Şeyhi, Şeyh Abdulaziz Bin İbrahim Al-İbrahim tarafından 1500 kişilik cami yaptırılmıştı.

Antalya’da yaşayan Suriyeliler, yakınlarına kadar gelen Kral Selman’ın ve G20’ye katılacak liderlerin Suriye sorununa kayıtsız kalmamalarını ve kendilerine destek olmalarını istediler. Suriyelilere iş sağlayan ve çadırda tek Türk aile olan evli ve 14 çocuk babası Mehmet Ünal, pamuktan kazandıkları para ile geçinmeye çalıştıklarını kaydetti.  Suriyelilerin de zor durumda olduğunu aktaran Ünal, “Burada 20 çadır var. Toplam 150-160 kişi yaşıyoruz. Bunların 35-40 tanesi çocuk. Pamuk, nar ve kapalı seralarda çalışıyoruz. 20-25 lira bir ücretle çalışıyoruz. Maddi ve yaşamsal sıkıntılar çekiyoruz. Çalıştığımız bize yetmiyor. Suriyeli arkadaşların daha önceki yaşam şartlarıyla, şimdiki yaşam şartlarını karşılaştırdığınızda onlar şimdi perişan haldeler. Aramızda şu an da ziraat mühendisi de eczacı da var. Buradaki insanların yüzde 80’i okumuş” dedi.

“ÜLKELERİNE DÖNMEK İSTİYORLAR”
Suriyelilerin savaş nedeniyle ülkelerinden çıkmak zorunda kaldıklarını aktaran Ünal, “İçlerinden akrabalarım da var. Yaklaşık 3 yıldır birlikteyiz. Ben onlara hem iş buluyorum, hem de tercümanlık yapıyorum. Hepsi biran önce bu savaşın sona ermesini ve ülkelerine dönmeyi bekliyorlar” dedi.

“KRAL OTEL KAPATACAĞINA BİZE YARDIM EDEBİLİR”
Yaşadıkları yerin yakınında otel kapatan Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz al Suud’a da seslenen Ünal, “Bu kadar milyon dolar harcayıp oteli kapatacağına Suriye’de ki olaylara el atsa da bu insanlar rahata kavuşsa. Biz Arabistan kralının yakınımıza geldiğini duyduk. Ben Arap asıllıyım ama Türk vatandaşıyım. Bir Arap olarak bu kadar milyon dolarlar harcayıp kralın otel kapatmasını kınıyorum. O parayla birçok Suriyeli ve Arap vatandaşa yardım edilebilirdi” ifadelerine yer verdi.

“LÜKS HAYAT YERİNE BİZE YARDIM ETSİN”
3 çocuk annesi Verda Abid(38), savaştan dolayı evlerinin yıkıldığını canlarını ise zor kurtardıklarını söyledi.
Antalya’da çadırlarda yaşamaya çalıştıklarını dile getiren Abid, “ Orada evimiz barkımız kalmadı, burada ise perişan durumdayız. Arabistan Kralı lüks hayat süreceğine neden bize yardımcı olmuyor. Halimizi görmüyor mu? Bütün devlet başkanlarına sesleniyorum, bizi bu hayattan biran önce kurtarsınlar. Sadece Türkiye bize kapılarını açtı, Türkiye bize yardımcı oldu. Türkiye dışında hiçbir ülkeden yardım görmedik” şeklinde konuştu.

“ARAP KRALININ YARDIMINI GÖRMEDİK”
5 kız babası Suleyman Ahmed(65) Suriye’deki yaşamlarının bittiğini mecburen Türkiye’ye geldiklerini aktardı. Çok sayıda yakınını savaşta kaybettiğini hatırlatan Ahmed, “Evimiz barkımız kalmadı orada bombardımanlarda yıkıldı. Ve mecburen çıkıp Türkiye ye geldik. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dışında hiç kimse bize yardımcı olmuyor. Antalya’ya gelen dünya liderleri bizi görmüyor mu? Ne olup bittiğinden habersizler mi? Arabistan Kralının hiçbir yardımını görmedik” dedi.

“TÜRKİYE HARİÇ KİMSEDEN YARDIM GÖRMEDİK”
8 çocuk babası Ali Mohammed,kendilerine kapıları açan Türkiye’ye teşekkür ederek, “Sadece Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bize yardımcı oldu. Ne Suudi Arabistan kralından bir şey gördük, ne Kuveyt’ten ne diğer Arap ülkelerinden. Erdoğan’dan Allah razı olsun. Bütün dünya liderlerinden isteğim biran önce ülkemizdeki savaşı bitirmeleridir. Bize yardımcı olsunlar, bizi görsünler” dedi.

“OKULA GİDEMİYOR”
8 yaşındaki Abir Muhsin ise Suriye’deki evinde okula gittiğini belirterek, “Arkadaşlarım vardı, oynuyordum. Burada halimi görüyorsunuz. Annem orada bombardımanda öldü. Burada babamla kalıyorum. Okuluma gidemiyorum. Sadece ülkeme dönmek istiyorum. Savaş bitsin artık” şeklinde konuştu. 

İSA AKAR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunun öğrencilerinin büyük başarısı Kütahya’nın Gediz ilçesinde, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım (Paramedik) bölümü öğrencileri Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde düzenlenen “VIII. TRALLİ Travma Rallisi” isimli yarışmada kupa ve madalyalar kazanarak büyük bir başarı elde ettiler. Türkiye’den 18 üniversite ve 26 ekibin yarıştığı etkinlikte, Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri Gamze Hocaoğlu, Zeki Demirci, Fatma Sayğılı, İlkay Bozkan, Ümran Karakoyun, Betül Sevinç, Çağrı Bedir ve Alime Nur Karaca, 9 yarışma etabının 5 inden ödül kazanmayı başardılar. Öğrenciler yarışmada Motosiklet kazası etabı birinciliği, Tiraj etabı birinciliği, Bilgi etabı ikinciliği, Yüksekten düşme etabı ikinciliği, KBRN-Yanık etabı üçüncülüğü ve tüm etapları içeren toplam kategoride Genel Klasman ikinciliği kazandılar. Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim elemanları Öğr. Gör. Dr. Yusuf Güner ve Öğr. Gör. Dr. Melike Pehlivan yarışma sonrasında öğrencileri tebrik ederek, elde edilen başarıdan duydukları mutluluk ve gururu ifade ettiler. Gediz SHMYO Müdürü ve aynı zamanda İlk ve Acil Yardım programı öğretim elemanı olan Güner; Kütahya’yı ve Gediz’i ulusal arenada çok iyi şekilde temsil etmenin ve adını duyurmanın sevinci içerisinde olduklarını ifade ederken; öğrencilerinin mevcut koşullarda çok iyi çıkardıklarını söyledi. Müdür Güner; “Gediz’de eğitim kalitesini arttırmaya ve Gediz’e değer katmaya devam etmek istiyoruz, bunun sağlanması için daha iyi fiziksel koşullar ve okul binasına ihtiyacımız var. Bu konuda Gedizli kurum kuruluş ve iş insanlarının okulumuza destek vermelerini bekliyoruz. Ben inanıyorum ki Gediz’in kadim halkı ve iş insanları öğrencilerimizin gösterdiği bu başarıdan sonra daha istekli olarak imkanları dahilinde yeni bir okul binasına kavuşma konusunda elinden gelen her desteği verecektir. Öğrencilerimiz de bu sayede Gediz’imizi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceklerdir” şeklinde konuştu.
Kütahya DPÜ öğrencilerinden TR&UK Uluslararası CTF Yarışması’nda tarihi başarı Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Siber Anadolu Toplulukları tarafından Türkiye ve Birleşik Krallık’tan 20 üniversitenin katılımıyla düzenlenen TR&UK Uluslararası CTF Yarışması’nda ikinci olarak Türkiye’nin ve dünyanın sayılı üniversitelerini geride bıraktı. Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) ve Siber Anadolu Toplulukları’nın ortaklığında Ankara’da düzenlenen TR&UK Uluslararası CTF Yarışması’nda DPÜ’yü Siber Güvenlik Topluluğu (DPUSEC) üyesi öğrenciler Emre Akay, Meryem Dalgalı, Serkan Özyaman ve Kaan Bıçaklar temsil etti. Aralarında dünyanın önde gelen eğitim kurumları olan Cambridge Üniversitesi, University College London, Imperial College London, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesinin de bulunduğu toplam 20 üniversitenin katıldığı CTF (Capture the Flag - Bayrağı Ele Geçir) yarışmalarında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi öğrencileri, 5 bin 510 puanla ikinci olarak önemli bir başarıya imza attılar. Yarışmayı Warwick Üniversitesi öğrencileri 5 bin 570 puanla birinci tamamladı. "Öğrenciler elde ettikleri sonuçla çok önemli bir başarıya imza attı" Öğrencilerin elde ettikleri sonuçla çok önemli bir başarıya imza attığını kaydeden Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, “ Kütahya Dumlupınar Üniversitesi öğrencilerini TR&UK Uluslararası CTF Yarışması’nda elde ettikleri başarıdan dolayı gönülden kutluyorum. Öğrencilerimizin sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda dünyanın en saygın eğitim kurumlarını geride bırakarak elde ettiği bu sonuç, her şeyden önce üniversitemizin bilişim teknolojileri ve siber güvenlik alanındaki öncü rolünü bir kez daha teyit etmektedir” dedi. “Öğrencilerimiz ülkemizi uluslararası platformlarda en iyi şekilde temsil etmeye devam edecek” DPUSEC ekibi üyesi olan öğrenciler Emre Akay, Meryem Dalgalı, Serkan Özyaman ve Kaan Bıçaklar’ı, danışman hocalarını ve başarıda emeği geçen tüm akademisyenleri kutlayan Rektör Kızıltoprak, “ Bundan sonraki çalışmalarında kendilerine üstün başarılar diliyorum. İnanıyorum ki DPUSEC ekibi ve onlardan ilham alan tüm öğrencilerimiz, bu başarıları daha da ileriye taşıyarak ülkemizi uluslararası platformlarda en iyi şekilde temsil etmeye devam edecektir. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi olarak, bilişim teknolojileri ve siber güvenlik alanlarında öncü rolümüzü sürdürmek için DPUSEC ekibimiz gibi yetenekli öğrencilerimizle ve özverili akademisyenlerimizle birlikte çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
İzmir Kardeş ülke Azerbaycan’dan İzmir zirvesi Türk ve Azerbaycanlı firmalar, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ticaretin artması için İzmir Ticaret Odasında bir araya geldi. Yoğun bir katılımla gerçekleşen etkinlik kapsamında toplam 227 iş görüşmesi gerçekleştirildi, İzmir Ticaret Odası ve Azerbaycan-Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler ve Dernekler Birliği arasında iş birliği anlaşması imzalandı. "İş Dünyası 100 Yılın Zirvesi İzmir" etkinliği, İzmir Ticaret Odası (İZTO) ile Azerbaycan-Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler ve Dernekler Birliği (KOBSKA) iş birliğinde, Azerbaycan-Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Gelişimi Ajansı (KOBİA) desteği ile düzenlendi. Etkinlikte; İZTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Mahmut Erkoç, KOBİA Başkanı Orhan Mammadov, KOBSKA Başkanı Nigar Alasgarova ve Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Ticaret Ofisi Temsilcisi Baş Danışmanı Cavid Abdullayev açılış konuşması yaptı. "Ülkelerimiz arasındaki dış ticaret hacminin 4.2 milyar dolar seviyesine çıkmasından memnunuz" Konuşmasına toplantının, Türkiye Cumhuriyetinin 100. kuruluş yılı ve Azerbaycan Cumhuriyetinin lideri Haydar Aliyev’in doğumunun 100. yıl dönümünde düzenlenmesinin derin bir anlam taşıdığını belirterek başlayan İZTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Mahmut Erkoç, “Dost ve kardeş ülke Azerbaycan ile tarihsel olarak çok güçlü bağlara sahibiz. Sosyal ve kültürel yakınlığımızın yanı sıra ekonomik ve ticari alanlarda da kuvvetli bir iş birliğimiz bulunuyor. 2019’da ülkelerimiz arasındaki dış ticaret hacmi 2.2 milyar dolar iken, aradan geçen 4 yılı aşkın zamanda söz konusu rakamın 4.2 milyar dolar seviyesine çıkmasından memnuniyet duyuyoruz; ancak inanıyoruz ki bu rakam, ülkelerimiz arasındaki potansiyeli tam olarak yansıtmıyor. Bu noktada, birlikte yapabileceğimiz daha çok iş, geliştirebileceğimiz birçok alan olduğu kanaatindeyiz” dedi. KOBİA olarak, Azerbaycan-Türkiye kobileri arasındaki iş birliği potansiyelini en üst seviyeye çıkarmayı hedeflediklerini belirten KOBİA Başkanı Orhan Mammadov, “Azerbaycan-Türkiye ilişkileri en üst düzeyde ve her yöndeki iş birliği başarıyla gelişiyor. Azerbaycan’ın ana ticaret ortaklarından biri olan Türkiye ile tercihli ticaretin kolaylaştırılması için imzalanan anlaşma kapsamında bazı tarım ve gıda ürünlerinin ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin karşılıklı olarak azaltılması sağlandı. Bu kapsamda Türkiye’den partner devlet kuruluşları, iş dünyası dernekleri, girişimciler ve yatırımcılarla yakın işbirlikleri yapılıyor. Son dönemde Türkiye’nin farklı bölgelerinden odalar Azerbaycan’a ziyaret düzenleniyor. Bu toplantılarda KOBİA olarak, iki ülke KOBİ’leri arasında B2B toplantıları düzenlenmesine özel önem veriyoruz” diye konuştu. "Yatırımcılara geniş bir pazara erişim imkanı sağlıyoruz" KOBSKA Başkanı Nigar Alasgarova da, iş dünyası 100 yılın zirvesinin son etkinliğinin İzmir’de gerçekleştiğini vurgulayarak, "İlişkilerin artırılması iki ülke arasındaki iktisadi güce güç katacaktır" dedi. Bu çerçevede, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ticari faaliyetlerin gelişmesi ve yatırım fırsatlarının yönlendirilmesi amacıyla KOBSKA Türkiye Temsilciliğinin faaliyete başladığı açıklayan Alasgarova, "Bu adım, iki ülke arasındaki iş birliğini güçlendirme ve ticari ilişkileri artırma hedefiyle atılmış önemli bir adımdır. Bu gelişme, Türk ve Azerbaycanlı iş insanlarının bir araya gelerek ortak projeler geliştirmesini, ticaretin artmasını ve ekonomik ilişkilerin daha da derinleşmesini destekleyebilir. KOBSKA Türkiye Temsilciliğinin kurulmasıyla birlikte, her iki ülke girişimcileri arasındaki iş birliği ve yatırım imkanları artacak, bölgesel ticaret ve ekonomik entegrasyon güçlenecek” dedi. 2023 yılının temmuz ayında İstanbul’da faaliyete geçen Azerbaycan Cumhuriyeti Ticaret Temsilciliğinin, Azerbaycan ve Türk iş insanları arasında köprü görevi gördüğüne dikkat çeken Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Ticaret Ofisi Temsilcisi Baş Danışmanı Cavid Abdullayev, “Azerbaycan olarak 10 ülke ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları sayesinde yatırımcılara geniş bir pazara erişim imkanı sağlıyoruz. Yatırım yapmak isteyen iş insanlarına yönelik; indirimli kredi imkanları, sigorta primlerinde teşvik, su, elektrik, doğal gaz ödemelerinde teşvik veriyor, işgalden kurtulmuş bölgelere ek kaynak sağlıyoruz. Temsilciliğimiz her zaman Türk iş insanlarının yanında olacak” diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından gerçekleşen ikili iş görüşmeleri bölümünde, 17 Azerbaycanlı firma ve İzmir Ekonomi Üniversitesinin stant açtı. 100’e yakın İzmirli firmanın katıldığı etkinlik kapsamında toplam 227 iş görüşmesi yapıldı.
Çorum Sağlıklı yaşam için dedeler ve torunlar sporda buluştu Çorum’da sağlıklı bir yaşam için çocuklar aile büyükleriyle sporda buluştu. Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Dünya Kalp Haftası etkinlikleri çerçevesinde çocuklar, dedeleri ve nineleri ile birlikte egzersiz yaptı. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Yusuf Karavelioğlu, gözetiminde gerçekleştirilen etkinlik renkli görüntülere sahne olurken, egzersiz faaliyetlerin hem kalp hastalarının üzerindeki olumlu etkileri hem de insan yaşamında önemine dikkat çekildi. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi’nin kalp krizi geçiren, bypass olan, stent takılan, kalp pili takılan veya kalp kapakçığı değişen hastaların egzersizlerle yaşamlarına devam ettiği bir ünite olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yusuf Karavelioğlu, kardiyak rehabilitasyonun son yıllarda önemi daha fazla bilinen bir kavram olduğuna dikkat çekti. “Kalp hastaları egzersiz yapabilir” Geçmişte kalp hastaları için “bu kalp hastası egzersiz yapmasın, iş yapmasın, herhangi bir şey olur” kaygılarının bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karavelioğlu, “Kalp hastalarının kriz geçirdikten sonra 1-2 hafta sonrasında bile egzersiz yapabilmesinin güvenli olduğunu hem de uzun dönemde ölüm oranlarının azaldığını biliyoruz. Özellikle 1970 ve 1990’larda kalp hastalarının egzersiz yapabileceğine yönelik ivme daha da arttı. Avrupa’da ve Amerika’da kalp hastalarının işe dönüşlerinin de hızlandığını biliyoruz. Bu nedenle Kardiyak Rehabilitasyonu önemsiyoruz. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi’nde 40’lı yaşlardan başlayarak 80’le yaşlara kadar egzersiz yaptığımız hastalarımız var” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Dünya Kalp Haftası etkinlikleri çerçevesinde burada çocukların aile büyükleriyle birlikte spor yapmalarını istediklerini anlatan Prof. Dr. Karavelioğlu, “Burada dedeler ve ninelerin kendi torunlarıyla egzersiz yapmasını istedik. Sadece çocukluk, gençlik döneminde değil ikinci bahar olarak tanımladığımız ileriki yaşlarda da egzersiz alışkanlığının önemli olduğuna dikkat çekmek amacıyla bu etkinliği düzenledik. Kardiyak Rehabilitasyon bir ekip işi. Tek bir kişinin yapabileceği bir iş değil. Fizyoterapistten, kardiyolojisi, fizik tedavi bölümü, kardiyak rehabilitasyon hemşireleri, diyetisyenden psikososyal danışmanımıza kadar büyük bir ekibin ortaya koyduğu özverili bir çalışma bu. Bu nedenle burada görevli ekip arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Merkeze egzersiz için gelen Fatma Doğan, merkezden memnun olduğunu belirterek, “Sağlık Bakanlığımız, başhekimimiz Sinan bey ve Yusuf hocamıza bu imkanı bize tanıdıkları için teşekkür ediyoruz. Bu merkezde sosyal bir aktivitemiz oluyor. Bu bizi mutlu ediyoruz. Sağlıklı bir yaşam için egzersiz yapıyoruz” şeklinde konuştu. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi’nde 7 yıla yakındır tedavi gördüğünü anlatan Fatma Tunç da, “Buradaki aktivitelere spor yapıyorum. Burada kendimi zinde hissediyorum. Yapılan aktivitelerle hasta psikolojisinden kurtularak hastalığımızı geri plana atıyoruz. Sporla sağlıkla yaşamımıza devam etmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Kalp sağlığı ilgili büyük problemlerinin bulunduğunu anlatan Aylin Tura ise, “Oğlumu kaybettikten sonra Yusuf hocamızın büyük desteklerini gördüm. Bugünlere beni getirdiği için çok teşekkür ediyorum. Spor yapıyorum ve şimdi iyiyim” dedi. Etkinlik sonunda Başhekim Prof. Dr. Sinan Zehir ve Kamu Hastaneleri Hizmet Başkanı Dr. İhsan Demirbaş, programa katılan çocuklarla birlikte pasta keserek günlerini kutladı.