GÜNDEM - 22 Şubat 2016 Pazartesi 10:04

Taşımalı eğitim aracı olarak tekne

A
A
A
Taşımalı eğitim aracı olarak tekne

Antalya Hamidiye Koyu'ndaki yarım adada oturan 12 ortaöğretim öğrencisi, üç tarafı deniz, bir tarafı dağlık araziyle çevrili evlerinden karayolu bağlantısı olmadığı için okullarına gitmek için önce tekneye sonra minibüse biniyor.

7 yıldır devam eden sistemle sabahın ilk ışıklarında çantalarını alarak evlerinden çıkıp, önceden tespit edilen ve teknelerin yanaşabileceği buluşma noktalarına gelen öğrenciler, yaklaşık 20 dakikalık tekne yolculuğunun ardından kendilerini bekleyen ikinci servis olan minibüse binip okullarına ulaşıyor. Bu durumdan oldukça memnun olan öğrenciler her sabah okullarına güle oynaya gidiyor. Yolculuk güzergahı Kekova koyu olduğu için fırtına gibi bir engelle de karşılaşmayan öğrenciler kamaralı tekneleriyle güvenli bir yolculuk yapıyor.

Demre ilçesinin turizm cennetti olan üç tarafı denizle çevrili, bir tarafı dağlık Kekova mahallesinde yaşayan öğrenciler, karayolu bağlantısı olmadığı için okullarına önce tekne, ardından minibüs ile götürülüyor. Kekova'ya bağlı Hamidiye Koyu'ndaki Alan ve Kaleköy mevkilerinde oturan 6'sı kız 12 ortaöğretim öğrencisi, oturdukları yerde ortaöğretim okulu olmadığı için taşımalı eğitimle Demre'deki okullara geliyor. 12 öğrenci, diğer taşımalı eğitim gören arkadaşlarından farklı olarak deniz yolunu kullanıyor. Antik Likya döneminden kalma toplam 150 haneli yarımadada balıkçılık ve turizm işiyle uğraşan ailelerinin çocuklarının günlük okul yolculuğu deniz ve kara yolu olmak üzere yaklaşık yarım saat sürüyor.

TURİSTLERİ KISKANDIRACAK MAVİ YOLCULUK

Okul günleri Kekova'dan saat 07.30'da çıkan bir tekne, 6 kilometre uzaklıktaki Alan ve Kaleiçi mevkilerinde bulunan öğrencileri almak için yola koyuluyor. Öğrencilere, Üçağız (Kekova) Mahalle Muhtarı Salih Çan da eşlik ediyor. İlk olarak saat 19.50'de Alan'dan 2 öğrenci ardından da saat 08.10 sıralarında 6 öğrenciyi Kaleköy'den alan tekne, tekrar çıkış yaptığı Kekova'ya hareket etmek için dümen kırıyor. Öğrenciler, yarım saat süren deniz yolculuğu boyunca Simena Antik Kenti, tarihi kale, kaya mezarları, amfitiyatro ve eşsiz manzarayı izleyerek Kekova'ya ulaşıyor. Tekneden inen öğrenciler, kendilerini bekleyen minibüse binerek Çevreli Köyü'ndeki Çevreli Bozoğlu-Tarkun İlköğretim Okulu'na gidiyor.

ÇOK KEYİF ALIYORUZ

Öğrencilerin bu keyifli yolcuğu 2009 yılından bu yana eşsiz manzara eşliğindeki sürüyor. Öğrenciler okuldan dönerken derslerini de teknede yapıyor. Taşıma ücretleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanan öğrenciler, hallerinden oldukça memnun gözüküyor. 6'ncı sınıf öğrencilerinden Arda Başkan, denizden tekne ile gelmenin zevkli olduğunu söyledi. Kaleköy'de oturan 7'inci sınıf öğrencilerinden İrem Karataş da, "Sit alanı olduğu için yol yapılamıyor. O yüzden biz de her sabah okulumuza tekneyle gelip gidiyoruz. Tekneyle gelip giderken tarihi yerler görüyoruz. Bu durumdan memnunuz. Hem tarihimizi öğreniyoruz, hem de geziyoruz her sabah. Arkadaşlarımızla birlikte eğleniyoruz" diye konuştu.

SIKLIKLA DENETLEME YAPILIYOR

Tekne servisinin oldukça güvenli olduğunu belirten tekne kaptanı Mehmet Ekici ise, "Buradan sabah 7.20 gibi çıkıyoruz. Hamidiye Koyu Alan mevkiinde okula giden 6 çocuğumuzu alıyorum. Daha sonra Kale'ye dönüyoruz. 6 kişi de Kale'den alıyoruz. Toplam 12 çocukla sağ sağlim Üçağız limanına gelerek kara servisine teslim ediyorum. Milli eğitimin yapmış olduğu bir uygulama. Kekova'da yaşayan çocuklarımız için çok iyi bir şey. Yoksa ulaşım zor, yolumuz yok. Güvenli bir şekilde getirip, götürüyoruz çocuklarımızı. Milli eğitim ve sahil güvenlik ekipleri tarafından sıklıkla denetleniyor teknemiz. Aynı zamanda teknemizde kamera da bulunuyor. 24 saat kamerayla izlenmekte. Can yeleğimiz, her şeyimiz standart" diye konuştu. 

SUAT METİN 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Alo 199 Çağrı Merkezi"nin kapatılacağı iddiasına çalışanlardan tepki İçişleri Bakanlığı’na bağlı ’Alo 199 Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Etkileşim Merkezi’nin kapatılacağı iddiası nedeniyle basın açıklaması yapan çalışanlar, tepkilerini dile getirdi. Merkezi Trabzon’da bulunan ve tüm Türkiye’ye hizmet veren ’Alo 199 Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Etkileşim Merkezi’nin kapatılacağı iddiası nedeniyle bir grup çalışan, çocukları ile birlikte Meydan Parkı’ndaki Atatürk heykeli önünde toplandı. Çağrı merkezi çalışanları, taşıdıkları dövizlerle 350 kişinin istihdam edildiği çağrı merkezinin kapatılmamasını istedi. Alo 199 Çağrı Merkezi çalışanları adına basın açıklamasını okuyan Melike Yıldırım, 350 kişinin istihdamının sağlandığı bir ekmek kapısının kapatılacak olmasının son derece üzücü olduğunu söyledi. Yıldırım, “İçişleri eski Bakanımız Süleyman Soylu’nun Trabzon’a kazandırdığı projelerden bir tanesi olan, Trabzon ile birlikte Ankara ve Erzurum lokasyonlarıyla vatandaşımıza hizmet veren çarı merkezimiz ne yazık ki ani bir karar ile kapatılmak istenmektedir. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri bünyesinde kurulan Alo 199 Çağrı Merkezimizin yalnızca Trabzon lokasyonunda 350 personelimiz istihdam edilmektedir. Siyasi olarak da Cumhurbaşkanımıza bağlılığını son yerel seçimlerde de gösteren Trabzon’umuzda 350 kişinin istihdamının sağlandığı bir ekmek kapısının kapatılacak olması son derece üzücüdür. Taşeron şirketlerde çalışan binlerce emekçi kadro beklerken, Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine bağlı çalışan Alo 199 Çağrı merkezlerinin kapatılması düşündürücüdür. Kamuya ait çağrı merkezlerinin kapatılacağı iddiaları ise diğer çağrı merkezlerinde çalışan yüzlerce işçiyi tedirgin etmekte, vatandaşa hizmet veren çağrı merkezi çalışanları psikolojik olarak çöküntü yaşamaktadır” dedi. “Trabzon’umuzu şehrimizdeki istihdama sahip çıkmaya davet ediyoruz” “Kapatılma gerekçesi olarak çağrı popülasyonunun düşmesi gösterilse de gerçeğin bu olmadığının farkındayız” diyen Yıldırım, “Bu kapatma kararı ile birlikte sadece çalışan 350 kişi ve aileleri değil, maddi anlamda tüm şehrimiz zarar görecektir. Ankara’dan şehrimize her ay giren sıcak para dolmuşçusundan bakkalına, lokantasından çaycısına kadar pek çok alanda Trabzon’a katkı sağlamaktadır. Emek veren her siyasi görüşteki çalışanlarımız evine ekmek götürmektedir. Yeni evlenen, evlilik hayali kuran, 6 aylık hamile eşi çalışmayan, otizmli çocuğunun tedavisini sürdüren, kanser tedavisi gören, bankaya kredi borcu olan, taksit ödeyen ve hayatını bu zor ve acımasız ekonomik şartlarda devam ettirmeye çalışan 350 insanın geleceği, hayalleri karartılmamalıdır. Trabzon lokasyonunun kapatılması kentin gelecek ekonomik kaynaktan mahrum edilerek fakirleşmesi, çalışanların işsiz kalması, işsizliğin artması, ekonominin çarklarının zarar görmesi demektir. Kapatılma gerekçesi olarak çağrı popülasyonunun düşmesi gösterilse de gerçeğin bu olmadığının farkındayız. Çağrı merkezinde çalışan bizler gerek pandemi döneminde bir saniye nefes almadan çalıştık, gerekse pasaport ve kimlik yenilemelerinde en yoğun dönemlerde vatandaşımıza hizmet ettik. Dünyada çip krizi yaşanırken vatandaşımızın mağdur edilmemesi için gayret gösterdik. Bugün de vatandaşlarımızın Nüfus Müdürlüklerinde sıra beklemeden hizmet almaları için özveriyle isimizin başındayız. Modern çağda Devletimizin tüm kurumlar dahil özel şirketler randevu sistemine çağrı merkezleri üzerinden geçerken, vatandaşımıza ciddi kolaylıklar sağlayan Alo 199 Çağrı Merkezi’nin kapatılması hem hizmet alan vatandaşımıza hem de çalışarak evine ekmek götüren emekçilere kötülük olacaktır. Devletimizin başı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan ve karar verici siyasi erkten kapatma kararının gözden geçirilerek, özünde yüzlerce kişinin, genelde ise binlerce kişinin mağdur edilmemesini bekliyoruz. 350 arkadaşımızın işinin devam edeceğine inanıyoruz. Ve Şeyh Edebali’nin, Osmanlı’nın kurucusu Osman Bey’e söylediği ’İnsanı yasat ki devlet yaşasın’ anlayışı ile devletimizin yaşamasını istiyoruz. Başta hükümetimizin siyasi erkleri olmak üzere tüm muhalefet ile birlikte Trabzon’umuzu şehrimizdeki istihdama sahip çıkmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.