YEREL HABERLER - 27 Ekim 2013 Pazar 19:16

EĞİTİM BİR-SEN BATI KARADENİZ TOPLANTISI ZONGULDAK'TA YAPILDI EĞİTİM BİR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU, 'TEMEL FIKRASI' İLE SİVİLLEŞME MESAJI VERDİ

A
A
A
EĞİTİM BİR-SEN BATI KARADENİZ TOPLANTISI ZONGULDAK'TA YAPILDI
EĞİTİM BİR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU, 'TEMEL FIKRASI' İLE SİVİLLEŞME MESAJI VERDİ

Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 'Temel fıkrası' ile sivilleşme konusunda mesaj verdi. Eleştirilere cevap veren Gündoğdu çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Eğitim Bir-Sen Karadeniz Bölge Toplantısı'nda konuşan Gündoğdu, eğitimciler olarak geçen yıl büyük sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Gündoğdu, Milli Eğitim Bakanı'nın değişmesi, ek ödeme haklarını elde etmeleri ve son olarak kamuda kıyafet düzenlemesiyle büyük kazanım elde ettiklerini kaydetti.
Gündoğdu, Memur-Sen Konfederasyonu'ndaki Eğitim Bir-Sen'in misyonunda para, sendika, memuriyet ve siyasetin bir araç olduğunu belirtti. Gündoğdu, Balıkesir'de bir öğretmenin başörtülü olarak derse girmesiyle ilgili Türk Eğitim-Sen'in tavrını eleştirdi. Gündoğdu, "Türk Eğitim-Sen, başörtülü üyesine sahip çıkarken, 'Biz üyemize destek çıkıyoruz; ancak Türk Eğitim Sen'in bütün üyeleri kadın erkek istisnasız Atatürkçüdür' diyerek cümle kuruyor. Bir üye mağduriyet yaşıyor, onun mağduriyetinde yanında olmuşsun. Ama bütün üyelerin tamamı şucudur demeye niye gerek duydun? Derin devletin emriyle sendikacılık yapanlar, postal yalamayı sendikacılık zannedenler, Ergenekon'a ev sahipliği yapmayı sendikacılık zannedenler, 'sakın ha bizim imanımızdan şüphelenmeyin, biz bu üyemize destek çıkmazsak Eğitim Bir-Sen bizi mahvedecek. Ama bizden de şüphelenmeyin. Biz aynı tek tipçi yoldayız'"dedi.
FIKRAYLA SİVİLLEŞME MESAJI
28 Şubat sürecinde dönemin Türk-İş Başkanı’nın konuşmasına şahit olduğunu belirten Gündoğdu, fıkra anlatarak, sivilleşme mesajı verdi. Gündoğdu, şöyle devam etti: “28 Şubat sürecinde Türk İş’in Genel Başkanı’nın bir konuşmasına tanıklık etmiştim. ‘Bu ülkenin en büyük sivil toplum örgütü ordumuzdur, ikincisi de Türk-İş’tir’ diyor. Ordu anayasa ve yasa gereği sivil olamaz. O, milletin ona güvenlik görevi verdiği konumdadır. Bizim Karadenizli Temel’e, ‘hamsinin kaç çeşit yemeği olur’ demişler, Temel’de, ‘40 çeşit’ demiş. ‘Say’ demişler, Temel, ‘hamsi hoşafı bir’ demiş. ‘Tamam, dur’ demişler. ‘Hoşafı varsa, 40 çeşidi de vardır’ demişler. Eğer ordumuz sivilse, sivil olmayan örgüt yoktur.”
Toplu Sözleşme Görüşmeleri’nde Kamu-Sen’in sadece seyirci olabildiğini söyleyen Gündoğdu, "10 hizmet kolunun ve genel toplu sözleşmenin teklif sahibi Memur Sen ve bağlı sendikalardır. İmza, pazarlık ve itiraz yetkisi de bunlardadır. KESK bir hizmet kolunda temsili yetkiye sahiptir. Kamu-Sen de seyirci konumundadır. Seyirciye yanlış söz söylüyor değiliz. Elbette her maçın bir seyircisi vardır. Seyirciler maçı izlerler, maç esnasında ya da maç sonrasında yorum yapabilirler. Ama maçla ilgili yetkileri yoktur. Seyirci sahaya inmeye kalkıştığında haddini bilmesi, kaos çıkarmaması lazımdır" diye konuştu.
En sonki toplu sözleşmenin tüm dönemlerin en iyi zammı ile sonuçlandığını belirten Gündoğdu, “Rahmetli Özal ve rahmetli Erbakan’dan sonra alınmış en önemli, en iyi zamdır. Buna dil uzatan sendikacılar, 9 yıl yetkili oldukları süreçte yüzde 50’sini bile neden alamadılar? Bu soruya cevap bekliyorum” dedi.
AKADEMİSYENLERE MÜJDE
Gündoğdu, akademisyenlerin de maaşlarında iyileştirme için çalışa başlattıklarının müjdesini verdi. Gündoğdu, “YÖK Başkanı ile bir araya geldik, maliye ile bir araya geldik, Çalışma Bakanı ile bir araya geldik. Hazırladığımız raporu Pazartesi günü saat 14.00’de YÖK Başkanı ile birlikte basın toplantısı ile kamuoyuna yansıtacağız. 2023 vizyonunda bilim üreten üniversitelerde, mezun ettiği öğrencisi, kendisinden 1300 TL yüksek maaşla göreve başlayan hoca kimliği, 2000 yılından beri gelen zamlara bakıldığında en geride kalmış akademisyen kimliği var. Bunları tamir etmek için Kamu Personeli Danışma Kurulu’nda çaba sarf ediyoruz” diye devam etti.
Başbakan Erdoğan ve hükümetin zaman zaman işçi ve memur sendikalarının birleşmesini öngören çağrıda bulunduğunu belirten Gündoğdu, böyle bir teklife ihtiyacı olmadıklarını da söyledi. Gündoğdu, “Başbakan’ın, hükümetin zaman zaman işçi memur birleşin, çalışana geçin teklifi konuşuluyor. Bu teklif bizim için iyi bir teklif değil. Böyle bir teklife ihtiyacımız yok, talebimiz de yok. Memurların hakkında eşitlemeye gidebiliriz ama yeni bir hak elde etmek için müktesebatımız ile takas yolu ile ondan feragat etmek gibi bir düşüncemiz söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
Yeni yıla kamuda başörtüsü özgürlüğü başta olmak üzere sivil kıyafet için imza kampanyasıyla girdiklerini dile getiren Gündoğdu, "12 milyon 300 bin imza topladık. Solumuzdaki rakibimiz başörtüsü özgürlüğü KESK'in esaretidir diyerek tavrını koydu. Daha sonra anadilde eğitim istiyorum diye slogan attı. Ama anadilde eğitim istediği anaların dinine düşmanlık yapmaktan da hiç geri durmadılar. Sağımızdaki sendika da 28 Şubat sürecinde devlet yasaklıyorsa vardır bir hikmeti, töre bilir diyordu. Bu sefer Eğitim Bir-Sen sıkıştırınca 'hükümet çözsün, desteklemeyen namerttir' dedi. Hükümet çözdükten sonra namertlere ne gerek varsa. Eğer hükümet bu ülkenin en önemli sorununu çözmek için destek istiyorsa 12 milyon 300 bin imzadan büyük destek olmaz. Kaçacak yer arıyor, ötelemek istiyorsa kaçacak yeriniz yok demek de Memur-Sen'in boynunun borcudur" ifadelerini kullandı.
Konuşmasında 2010 yılındaki referanduma da değinen Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, şunları söyledi: "2010 yılına kadar devletin sistem manifestosu, 'devletin ülkesi ve bölünmez bütünlüğü' diye başlıyordu. Kutsal bir devlet, devletin emrinde köleler ve 10 yılda bir haddi bildirilen millet. Memur-Sen'in toplu sözleşmeyi ve toplumsal sözleşmeyi de evet sloganıyla yüzde 58 evet çıkardığı, Kamu-Sen ve KESK'in de hem toplu sözleşme isteyip hayır dediği o referandum sonucunda yeni metafor, 'milletin devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğüne' dönüşmüştür. Artık millet esastır, postal yalayıcılığı devri bitmiştir."
KRAVAT ZORUNLULUĞU
Gündoğdu, kravat zorunluluğunun sivilleşmeye uygun olmadığını belirterek, hükümete seslendi. Gündoğdu, "İktidara sormak lazım. Okyanustan geçip, susuz çayda boğulmak niye? Eşitliği sağlamak sosyal devlet adına mükemmel bir şey. Erkeğe hala kravat takmak zorundasınız demek ne demek? Bütün memurlara kravat tak demek sivilleşmeye uygun mu?" dedi.
Mısır ve Suriye’de batının sınıfta kaldığını vurgulayan Gündoğdu, İslamiyet'ten önce puta tapan kabilelerin, yanlarında helvadan yaptıkları putları da taşıdıklarını ve acıktıkları zaman bu putları yediklerini belirten Gündoğdu, günümüzdeki batılı devletler için de, “Batı demokrasi putunu yiyor. Sınıfta kaldı” dedi.
Okullarda 'Andımız'ın kaldırılmasına karşı çıkanları da eleştiren Ahmet Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sendikacı arkadaşlara çağrıda bulunuyorum. Her sabah genel merkezin önünde bir araya gelin Andımızı okuyun. Gerçi okuyamıyorlar. Basına yansıyan görüntülere göre yanlış okuyorlar. Çocukların içinde Türk var Kürt var, gayrimüslimler var, Ermeniler, başka ırklar var. Çocuklara okutalım da günahsız hale gelsinler. Onlar zaten günahsız. Yetişkinler okusun bakalım işe yarayacak mı ama Türküm doğruyum çalışkanım demekle bu iş olsaydı Silivri Cezaevi Türk'ten geçilmiyor olmazdı."
Konuşması arasında Rabia selamı da veren Gündoğdu'ya salondakilerin hepsi ayağa kalkarak, aynı selam ile karşılık verdi. Konuşmasının ardından Gündoğdu ve Bolu, Kastamonu, Karabük ve Bartın Şube Başkanları’na Eğitim Bir-Sen Zonguldak Şubesi Başkanı Kamuran Aşkar tarafından madenci heykeli hediye edildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce 786 Milyon Euro hibe desteği sağlanacak DÜZCE(İHA) –Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından Düzce’de çiftçilere hibe desteği imkanları anlatıldı. Düzce Valiliği Toplantı Salonu’nda ki toplantıya Vali Selçuk Aslan, TKDK Ankara İl Koordinatörü Dr. Mehmet Ali Çakal ve Tarım Orman İl Müdürü Esra Uzun, İl protokolü, sivil toplum örgütleri temsilcileri, üreticiler ve girişimcilerin katıldığı bu toplantıda bölgedeki çiftçilere ve yatırımcılara yeni hibe imkanları hakkında bilgi verildi. IPARD III, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin ortak fonundan finanse edilen bir program olduğu ve 81 ilde uygulanacağı ve toplamda 786 milyon Avro hibe desteği sağlanacağı bildirildi. Vali Selçuk Aslan, toplantıda yaptığı konuşmada "IPARD III programı ile ilimizde kırsal kalkınma ve tarım sektöründe ek bir destek başlatmış oluyoruz. Düzce’nin bu programdan iyi fayda sağlayacak iller arasında yer alacağına inanıyorum" dedi. Dr. Mehmet Ali Çakal, programın yalnızca tarımsal üretimi desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda çevre koruma ve yenilenebilir enerji kullanımını da teşvik ettiğini belirtti. Çakal, "Yeni irtibat ofisimiz aracılığıyla, Düzce’den gelen projelerin değerlendirilmesini sağlayacağız" şeklinde konuştu. İl Müdürü Esra Uzun ise, Düzce’nin tarımsal potansiyeline vurgu yaparak, IPARD III’ün kırsal altyapı modernizasyonuna büyük katkı sağlayacağını ifade ederek "Bu desteklerle, ilimizdeki kırsal altyapımız daha modern hale gelecektir" dedi. Toplantı TKDK uzmanlarının IPARD III programının içeriği hakkında bilgi vermesinin ve soruların cevaplanmasının ardından sona erdi. IPARD III Programıyla; Tarım işletmelerinin rekabet gücünün artırılması, Yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması, Gıda güvenliği, hijyen, çevre koruması ve hayvan refahı standartlarına uyum sağlanması, Yeni pazar fırsatları ve teknolojiye dayalı inovasyonun teşviki, AB standartlarına uyum, çevre dostu yatırımlar ve istihdamın artırılması ve Kırsal alanlarda ekonomik faaliyet düzeyinin yükseltilmesi ve kırsal nüfusun desteklenmesi gibi konularda projeler beklenmektedir.
İstanbul KAMİAD ‘Şehir Toplantıları Etkinliği’ni İstanbul’da gerçekleştirdi Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği paydaşları İstanbul’da düzenlenen Şehir Toplantıları Etkinliği’nde bir araya geldi. Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği (KAMİAD) paydaşları, İstanbul’da bir otelde düzenlenen Şehir Toplantıları Etkinliği’nde bir araya geldi. Toplantıya KAMİAD Genel Başkanı Ali Adıgüzel, İstanbul Ticaret Odası’nın 44, 45 ve 46 nolu meslek komitelerinin başkanları ve bir çok müteahhit katıldı. Etkinlik, dünyadaki 5 büyük yapı fuarından biri olan ’46. Yapı, İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri Fuarı’ vesilesiyle yapıldı. Başkan Adıgüzel toplantıda yaptığı konuşmada 6 Şubat’ta meydana gelen depremde inşaat sektörünün ne kadar önemli olduğuna değindi. Adıgüzel, kamu müteahhitliği sektörünün karşılaştığı sorunlara da yer verdi. Başkan Adıgüzel, toplantıda yaptığı konuşma sonrasında ise katılımcıları dinleyerek sorularını da yanıtladı. İstanbul Ticaret Odası’nın 44, 45 ve 46 nolu meslek komitelerinin başkanları ile gerçekleşen toplantıda konuşan KAMİAD Başkanı Ali Adıgüzel, “KAMİAD ailesi olarak şehir toplantılarımızın ilkini 6 Şubat depreminin yıl dönümü vesilesiyle 16-17 Şubat tarihleri arasında orada gerçekleştirdik. Toplantılarımızın ikincini ise ülkemizde her yıl düzenlenen, dünyadaki beş büyük yapı fuarından biri olan ‘46. Yapı, İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri Fuarı’ vesilesiyle İstanbul’da yapmaktayız” dedi. “Kamu müteahhitliği, istisna bir meslek gurubudur” Kamu müteahhitliğinin, altyapı ve yapı projelerinde devletin doğrudan veya dolaylı olarak rol aldığı bir yapılanma türü olduğunu kaydeden KAMİAD Başkanı Adıgüzel, “Kamu müteahhitliği, büyük ölçekli projelerin finansmanını sağlamak, teknik becerileri ve deneyimi kullanmak, kalite standartlarını sağlamak ve toplumun genel refahına katkıda bulunmak gibi önemli avantajlar sunan istisna bir meslek gurubudur. Ancak mesleki alanda uzun yıllardan beri karşılaştığımız ve çözüm aradığımız sıkıntılarımızın olduğu da su götürmez bir gerçektir” şeklinde konuştu. "Fiyat farkı hesabı reel piyasa artışlarını karşılamıyor" Kamu müteahhitliği sektörünün karşılaştığı sorunlara da değinen Başkan Adıgüzel, “Kamuya ait binaların yapım işinin asgari bir yıldan fazla sürmesi ve buna karşın anahtar teslimi götürü bedel işlerin yüksek enflasyon karşısında yapılamayışı, sözleşmelerde verilen fiyat farkı hesabının reel piyasa artışlarının karşılamaması. Kamu kurumları ile imzalanan sözleşmelerde her ne kadar yüklenici bir işin tarafı kabul edilse de ihale kanununun yükleniciyi koruyan hükümlerinin neredeyse hiç olmayışı ve tarafların eşitlik ilkesinin olmayışı sebebiyle hep alttan alan kurumun kamu müteahhitleri olmasıdır. Üçüncü en önemli problem, ihale kanunu uyarınca en düşük teklife işin verilmesi ve ülkemizde yüklenici bolluğu yüzünden yaşanan aşırı rekabet ortamı nedeniyle, işlerin çok düşük fiyatlarla ihale edilmesidir. Dördüncüsü yüklenici hak edişlerinde yaşanan ödeme gecikmeleri, altyapı eksiklikleri ve kamu ihale süreçlerindeki karmaşıklık. Beşinci en temel sorun ise kamu kurumlarının eksik proje ve şartnamelerle işleri ihale etmesi ve yapım süreçleri içinde bu eksikliklerin giderilmesi nedeniyle geciken süre ve olumsuz şartların yüklenicinin aleyhine işlemesidir” ifadelerini kullandı. “Kamuya ait binaların, deprem toplanma merkezi olarak seçilmiş olması bizler için kaynağı olmuştur” İnşaat sektörünün 6 Şubat’ta meydana gelen depremde ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Başkan Adıgüzel, “Ülkemizde 6 Şubat depremi, inşaat sektörünün ne kadar önemli bir iş kolu olduğunu bir kez daha göstermiştir. Depremin yıkıcı etkisi ne kadar büyük olsa da; kamu müteahhitleri tarafından yapılan binaların çok az oranda hasar görmesi, afet bölgesinde özellikle Toplu Konut İdaresi tarafından yapılmış konutların nerdeyse hasarsız olarak ayakta kalması, elbette doğru yapılan uygulamaların bir sonucudur. Bölgede kamuya ait binaların, deprem toplanma merkezi olarak seçilmiş olması ve depremden etkilenen vatandaşlarımızın bu binalarda ağırlanması, yaşadığımız büyük acıyı dindirmese de bizler için bir nebze gurur kaynağı olmuştur” diye konuştu. “Sorunlarımızın çözülmesini talep etmekteyiz” Adıgüzel konuşmasının devamında ise, “Biz KAMİAD olarak, her şeyden önce kamunun yararına çalışan ve devletinin emrinde hizmet eden iş insanları olarak; öncelikle ‘yüklenici’ adının saygın bir meslek olması için 4734 ve 4735 sayılı yasanın bazı eksikliklerin giderilmesini, sorunlarımızın çözülmesini talep etmekteyiz. Özellikle son yıllarda yüksek enflasyon ile birlikte iş yapamaz bir hale gelen yüklenicilerin ve devlet ihalelerinin uygulamadaki sorunlarını içeren sektörel raporlarımızı başta Kamu İhale Kurumu Başkanlığı’na, Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunmuş bulunmaktayız. Sonuç olarak; bizler bu çalışmaları yaparken siz meslektaşlarımızdan bize destek vermenizi, bir araya gelmenin ne kadar büyük bir güç oluşturduğunu görmenizi istiyoruz” diye konuştu.