GÜNDEM - 02 Mart 2016 Çarşamba 09:59

Türk bilim adamları gen şifrelerini çözerek zayıflatacak

A
A
A
Türk bilim adamları gen şifrelerini çözerek zayıflatacak

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenen ve 70 yıl koruma altına alınan dünyanın ilk Genetik Password Sistemi ile hem diyet yapmadan istediğiniz vücuda sahip olabilecek hem de hangi sporla uğraşırsanız şampiyonluk getirebileceğinizi tespit edebileceksiniz.

Dünyada ilk kez Türkiye’de, DNA analizi yöntemiyle genlerin çözümlenmesini içeren Genetik Password Sistemi Türk bilim adamları tarafından hayata geçirildi. İnsanların özelliklerini belirleyen genlerin haritasının çıkartılması ve hangi genin nasıl etki ettiğinin keşfedilmesiyle birlikte artık sporcular hangi branşta başarılı olabileceğini tespit edebilecek. Kişilerin hastalık şifrelerini çözerek riskleri ortaya koyan bilim adamları ayrıca çok yakın bir zamanda hiçbir diyet programı uygulamadan zayıflamanın ve hiçbir spor yapmadan istediğiniz kaslı bir vücuda sahip olabilmenin müjdesini veriyor.

DÜNYAYA EĞİTİM TÜRKİYE’DEN
Merkezi İstanbul’da bulunan ve Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Hakan Berkil, Biyolog Serkan Doğan, Master Trainer Altan Öztepe’nin kurduğu Genetic Password Akademinin İzmir Temsilcisi Tolga Aksoy, “Bu çalışmalar ilk defa Türkiye’de İstanbul’da yapılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği izinle, 70 yıl bütün telifleri bize ait olarak tescillenmiş durumdadır. Bütün dünyada eğitim, seminer ve sertifikasyon sistemi kendi bünyemizde yapılan Türk patentli bir çalışma yöntemi başlatılmıştır” dedi.

“BİR SPORCUNUN ATLETİK YAPISINA ULAŞABİLECEKSİNİZ”
Genlerin harita ve şifresini çözerek çoğu insanın temel problemlerinden olan kilo sorununa çare aradıklarını ve çalışmalara başladıklarını belirten Aksoy, şöyle konuştu: “Çok yakın bir gelecekte insanların hiçbir özel program uygulamadan, özel bir diyet programı uygulamadan ortalama atletik bir fiziğe, bir sporcunun atletik yapısına ulaşacağını müjdeliyoruz. Örneğin Alpler'de yaşayan Belçika mavisi inek dediğimiz hayvanların genetik yapılarına bakarsanız hiçbir özel program uygulamadıkları halde, sadece samanla beslendikleri halde genetik yapıları kaslı bir görüntüye sahiptir. Bunun genle alakalı olduğu ortadadır ve yapmış olduğumuz çalışmalarda aynı genlerin insanlarda da olduğunu gördük. Hiçbir özel programa tabi kalmadan bu şekilde kaslı bir vücuda sahip olunması ya da zayıflanması üzerine şu an çalışmaları sürdürüyoruz. İnsanlar ortalama bir atletik sporcu fiziğine kavuşabilecekler bunun için bizi takip etmeleri yeterli.”
DNA analizi yaparak kişiye özel şampiyonluk getirebilecek spor branşına yönlendirdiklerini belirten Aksoy, bu sayede kişinin spor yaparken kalp krizi geçirerek ölüm riskini de en aza indirgediklerini kaydetti.

“MUSTAFA KOÇ’U KAYBETTİK ÇÜNKÜ…”
Geçen günlerde hayatını kaybeden iş adamı Mustafa Koç’un antrenörler nezdinde çalıştığını ve hiçbir antrenörün elinde ölüm riskini kaldıracak genetik kodlama analizinin bulunmadığına dikkat çeken Aksoy, şunları söyledi:

“Mustafa Koç’u kaybetmek zorunda kaldık. Çünkü ellerinde sağlıklı bir spor yapmasını sağlayabilecek yeterli done yoktu. Dolayısıyla bütün antrenörler şu an tamamen kişilerin görsel yani fiziki görüntülerine ve kendi yaş gruplarına göre çalışma yöntemi seçiyor. Fakat bu yapmış olduğumuz çalışmada kişinin nasıl çalışması gerektiğine yönelik genetik kodlarını çözdüğümüz için bu riski minimuma indirme şansı oluyor. Şu an bu sistemle beraber insanların ellerinde DNA’sı çözülmüş bir şekilde olacağından dolayı bu tip riskleri minimuma indirebilirler.”

Genetik yapımızda bulunan şifreler yani bizim bütün spor branşlarında yapmış olduğumuz çalışmalarda aktif üç madde var. Bunlar bizim sportif faaliyetlerimizi yaptığımız zaman en aktif seviyeye ulaşıyor. Dolayısıyla bütün sportif faaliyetlerimiz bu üç genin kontrolü altında oluşuyor. Buna ek olarak da kardiyovasküler kapasitemiz dokularımızın ne kadar çabuk oksijenlendirdiği bilgisini bize veriyor. Bunlar üzerinde yaptığımız incelemelerle nasıl bir çalışma yöntemi ve dinlenme yöntemi yapmamız gerektiğini bize bilimsel şekilde açıklıyor.”

‘ÇOCUĞUMU HANGİ SPORA YAZDIRSAM’ DEVRİ KAPANACAK
Aksoy, "İnsanların hangi spor branşında başarılı olabileceklerini gen şifre çözümüyle ortaya koyduklarını ve kişinin hangi spor branşında şampiyonluk elde edebileceği analizlerinin yapıldığını" vurguladı. Aksoy, böylece ailelerin çocuklarını hangi spora yönlendirmeleri konusunda büyük yardım aldıklarını belirterek şunları söyledi:

“Aileler çocuklarını 'hangi spor branşına yönlendirsem' diye düşünüyor. Futbola veriyor, basketbola veriyor. Uzun bir süre çocuğunu da yıprandırıyor kendisi de özel masraf yapmak zorunda kalıyor. Bu dönemin hiçbir şekilde artık geçerliliği kalmayacak. Çünkü yapmış olduğumuz DNA analizi sonucunda çocuğun hangi spor branşına yatkın olduğunu tespit edeceğiz.”

“KANSERE YAKALANMA RİSKİNİN NE OLACAĞI ÜZERİNDE DURUYORUZ”
Yaptıkları çalışmayla insanların hangi spor dalına yatkın olduklarını tespit etmelerinin yanı sıra ileride yakalanabilecekleri hastalıkları da ortaya koyabildiklerini anlatan Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanların hangi spor branşında ne kadar ileri gidebileceklerini, kalp krizine, tansiyon hastalığına, kansere yakalanma risklerinin, yüksek kolesterol ile ilgili olan süreçlerde ne gibi önlem alınması gerektiği, ilerleyen zamanlarda kansere yakalanma risklerinin ne olabileceğine kadar detaylı çalışmalar üzerinde duruyoruz.”

“TÜRK MİLLİ TAKIMI, GALATASARAY VE BREZİLYA BİZİMLE ÇALIŞIYOR”
Yerli ve yabancı milli takımların yanı sıra pek çok spor kulübü ile çalıştıklarını aktaran Aksoy, şu an Galatasaray Spor Kulübü, Sarıyer Futbol Takımı, Karadağ Takımı, Türk Milli Takımı, Brezilya Milli Takımının kendileriyle birlikte çalışma yürüttüklerini ifade etti. Aksoy, önümüzdeki dönem Fransa’nın da kendileri ile çalışacağını söyledi.

“TÜRKLERİN GENİ GÜÇLÜ, BİR USAİN BOLD YETİŞTİREBİLİRİZ”
Kendilerine özellikle sporcuların ve spor kulüplerinin yoğun başvurusu olduğunu belirten Aksoy, yaptıkları DNA analizlerinde oldukça ilginç sonuç aldıklarını dile getirerek, “Türkiye’de yapmış olduğumuz çalışmalarda genelde yüzde 15 gibi ‘Tip 2B’ dediğimiz alellerinde (bir özelliği belirleyen bir genin değişik hallerinden her biri) ani ve patlayıcı güç üreten bir gene rastlıyoruz. Açıkçası olimpiyat koşucusu olan ve rekor kıran Usain Bolt yetiştirebilmemiz çok normal. Dünyada Jamaika’dan sonra ikinci sırada Türkiye yer alıyor. Ama kimsenin bundan bir haberi yok” ifadelerini kullandı.

SONUÇLAR 15 GÜNDE ÇIKIYOR
Genlerin şifre çözümü için gerekli DNA testinin çok kolay olduğunu anlatan Aksoy, steril pamuklu çubuklarla yanak içerisine 30 saniye sürtülerek doku örneği alındığını ve 15 gün içinde laboratuvar sonucunun alınarak kişilere gerekli bilgilerin verildiğini sözlerine ekledi. 

HALİL KARAHAN - MİHRAP DÜZÖZ 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi. Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildiğini belirterek Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz Milletimizin Bilmesini İsterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya operasyonla ilgili şu detayları paylaştı: "Batman Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının desteğiyle Batman İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu; Batman merkezli Adana, Aydın, Mersin, Hakkâri, Van, Mardin ve İzmir’de eş zamanlı olarak düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında “Bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunu örgütlü olarak işleyen organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Sosyal medya üzerinden sahte kiralık Bungalov ev ilanı vererek dolandırıcılık yaptıkları, mağdurlardan elde ettikleri gelirleri önce yasal bahis platformlarındaki hesaplara, daha sonra bahisten kazanılmış gibi gösterip kendi banka hesaplarına aktararak paranın izini kaybettirmeye çalıştıkları ve toplam 18 bin 635 vatandaşımızı mağdur ettikleri tespit edildi. MASAK ile koordineli yapılan çalışmalar sonucu; suçtan elde edilen mal varlığı değerlerinin aklanması kapsamında; ilk belirlemelere göre 34 milyon 530 bin TL değerinde işlem hacmine sahip, şüphelilere ait 1.283 banka hesabına el konuldu. Operasyonlarda; ruhsatsız tabanca, çok sayıda cep telefonu, sim kart, banka ve kredi kartı ile çok sayıda dijital materyale el konuldu. Batman Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamız ile MASAK çalışanlarını tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.