EĞİTİM - 02 Aralık 2017 Cumartesi 04:15

Türk profesör, Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyesi seçildi

A
A
A
Türk profesör, Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyesi seçildi

Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Elif Çepni, dünyaca ünlü fizikçi Albert Einstein ve İngiliz filozof, matematikçi, tarihçi Bertrand Russel gibi isimlerin kuruluşunda fikir önderliği yaptığı, Birleşmiş Milletler ile birlikte çalışan Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyeliğine seçildi.

Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Elif Çepni, yaptığı bilimsel yayınlar, katıldığı uluslararası toplantılar ve insanlığın ortak sorunlarına çözüm konusundaki liderliği nedeniyle Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyeliğine seçildi. Akademide tüm dünyadan siyaset, bilim ve sanat alanında saygınlığı kabul görmüş 700’ün üzerinde üye yer alıyor.

Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyeliğine seçilen Prof. Dr. Elif Çepni, “Gelecek nesillere en az bizden önceki nesillerin bize bıraktığı kadar temiz ve güzel bir dünya bırakabilmemiz için birbirimizin farklılıklarını tehdit değil zenginlik olarak görmeyi, ekolojik dengenin korunması için bu dünyanın sadece insanoğluna değil tüm canlılara ait olduğu bilincini yaygınlaştırmamız gerektiğini, din, dil, renk, milliyet ve cinsiyet ayrımı yapmadan detayların ve kültürel farklılıkların bizim en büyük zenginliğimiz olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Kuruluşundan bugüne bu anlayışı amaç edinen ve dünyanın birçok ülkesinden, değişik bilim alanlarından ve değişik sektörlerden entelektüel ve hümanist insanları, insanlığın ortak sorunlarına barışçıl çözümler üretmek için bir araya getiren Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyeliğine seçilmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum” dedi.

Birleşmiş Milletler ile birlikte çalışan bir sivil toplum kuruluşu olan Dünya Sanat ve Bilim Akademisi, insanlığın temel sorunlarına ortak çözümler bulmak ve şekilsel olarak “dünya üniversitesi” işlevi görmek amacıyla 1960 yılında kuruldu.

Değişik kültürlerden, milletlerden, mesleklerden, sanatı, bilimi temsil eden üyeleri ile insanlığın ortak sorunlarına “insan onuru” ve “adil kalkınmayı” temel alan yaratıcı çözümler üretmeyi görev edinen Dünya Sanat ve Bilim Akademisi, mevcut ve gelecek kuşaklara daha iyi bir dünya bırakma konusunda liderlik edecek kişilerin en önemli ortak platformlarından biri olarak gösteriliyor.

Kuruluş sözleşmesini imzalayan üyeler arasında Earl Bertrand Russell, Lord John Boyd Orr, Hermann Joseph Muller, Harol Urey gibi Nobel ödüllü düşünürler, viyolonist Yehudi Menuhin, Philip Noel-Baker gibi değerli bilim insanları yer alan akademinin başkanlığını Heitar Gurgulino de Souza sürdürüyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Başkan Tetik ilk müjdesini Bahar Konseri’nde verdi Nazilli Belediye Başkanı Dr. Ertuğrul Tetik, Türk Sanat Müziği Korosu’nun Bahar Konseri’nde kente bin kişilik konferans ve tiyatro salonu kazandıracaklarının müjdesini verdi. Nazilli Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu geleneksel Bahar Konseri ile sanatseverlerin kulaklarının pasını sildi. Sanata ve sanatçıya verdiği değeri her fırsatta dile getiren ve sık sık ‘sanat ve kültür şehri kent’ vurgusu yapan Belediye Başkanı Dr. Ertuğrul Tetik, meclis üyeleri ile birlikte konsere eşlik etti. Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen konser yaklaşık 3 saat sürdü. Sunuculuğunu Yücel Bildiren’in yaptığı ve Şef Murat Sezar’ın yönettiği konserde Türk Sanat Müziği’nin birbirinden eşsiz parçaları seslendirildi. Program sonunda koro üyelerine tek tek teşekkür ederek çiçek takdiminde bulunan Başkan Tetik, “Gittiğim her programda Nazillimiz için dersler çıkarmaya çalışıyorum. Bugün de gördüm ki böyle korolarımız oldukça kentimiz gittikçe güzelleşecek, gittikçe iyileşecek. Korolarımıza daha çok destek olmak istiyoruz. Güçlü bir seyirci kitlemiz var ve bu alan Nazillimize yeterli gelmiyor. Halkım bana ‘biz buraya sığmıyoruz, bize bin kişilik bir salon yap’ diyor. Ben söz veriyorum, Nazillimize bin kişilik bir salon kazandıracağım. Bir şey daha çok hoşuma gitti, ekseriyatını kadınlarımız oluşturuyor. Daha önce de söylemiştim; kadınlarımız bir şeye el attığında her şey harika oluyor. Burada önce koromuzun önünde sonra kıymetli seyircilerimizin önünde saygıyla eğiliyorum. Sanat bir memleketin can damarlarından biri. Bugün hepimiz zaman zaman göz yaşımızı sildik, zaman zaman güldük. İşte bunu sağlayan tek şey var; sanat. Seçim dönemi dedim ki, ‘kadınlarımız benimle birlikte o belediyeyi yönetecek’. Bundan sonra da hep böyle olacak. Var olun, sağ olun. Son olarak beni çok uzun yıllardır kendine hayran bırakan sunucumuz sayın Yücel Bildiren’e, Koro Şefimiz Murat Sezar’a ve koro üyelerine çok teşekkür ediyorum” dedi.
İstanbul Kağıt yırtmak Down sendromlu genç kızın terapisi oldu Maltepe’de yaşayan down sendromlu genç kızın terapisi kağıt yırtmak oldu. Kağıt yırtarak stresini atan Zeynep’in el becerileri de bu sayede gelişiyor. Maltepe’de yaşayan down sendromlu 17 yaşındaki Zeynep Ilgın, 3 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi ve babasıyla birlikte yaşayan genç kız, okul değişikliği sürecinde stres altına girdi. Ailesi ilk başta kitapların kenarlarını yırtan Zeynep’in stresinin azaldığını fark etti. Zeynep’e çevredekiler müsvedde kağıtlar getirerek yardımcı oldu. Kağıt yırtma sesinden hoşlanan Zeynep, küçük kağıtlarla oyunlar oymaya başladı. Yaklaşık 4 yıldır kağıtları yırtan down sendromlu Zeynep’in bu sayede el becerilerinin geliştiği öğrenildi. “Canı sıkıldığında, stresini atmak istediğinde oturup kağıt yırtıyor” Down sendromlu Zeynep Ilgın’ın annesi Seda Ilgın Gürbey, “Zeynep’in bir dönem okul değiştirme süreci oldu. Bu süreçte okul ve arkadaşlarından ayrıldığı için stres altına girerek kağıt yırtmaya başladığını fark ettik. İlk başta kitapları yırtmaya başladı. Biz de durumu fark edince ona kağıtlar almaya başladık. Canı sıkıldığında stresini atmak istediğinde oturup kağıt yırtıyor. Zeynep tırnaklarıyla çok oynardı. Kağıt yırtmaya başlamasıyla o alışkanlığını da bıraktı. Diğer yandan el becerileri gelişti. Parmak kasları geliştiği için önceden yapamadığı birçok aktiviteyi yapabiliyor. Piyano çalabiliyor, kaşık tutabiliyor, bir şeyler yoğurabiliyor” diye konuştu.
Düzce Tarım ilaçları deredeki balıkları telef etti Tarım sezonunun açılması ile yapılan bilinçsiz ilaçlamalar, çevreye rastgele atılan tarım ilaçlarının ambalajları Düzce’de derelerdeki balıkların ölümüne sebep oldu. Tarım sezonunun açılması ile birlikte yapılan bilinçsiz tarım uygulamaları doğaya zarar veriyor. Özellikle ilaçlama döneminin başladığı Düzce’de kullanılan ilaçlama makinelerinin derelerde yıkanması, boş ilaç kutularının çevreye atılması derelerdeki popülasyonu olumsuz etkiliyor. Düzce’nin Ozanlar Mahallesi’nden geçen dere içinde yıkanan ilaçlama makineleri ve boş ilaç kutularının dereye atılması sebebiyle binlerce balık telef oldu. Ozanlar Mahallesi Muhtarı Bülent Keser ise deredeki balık ölümlerinden dolayı şaşırdıklarını ve üzgün olduklarını dile getirerek, “Ölümlerin görüldüğü günden beri hayretler içinde ve üzgünüz. Yüzlerce, binlerce balığın telef olduğunu gördük. Çok uzun süredir böyle bir sıkıntı yaşamamıştık. Dünden beri derenin üzeri ve dibi olduğu gibi balık ölüleriyle doluydu. Uzun bir mesafede balık ölüleri görülüyor. Çok üzgünüz. Mahallemizin gençleri, çocukları bu derenin kenarında balık tutarak zaman geçiriyor. Çünkü bu dere balık olan bir dere. Balık ölümlerini haber alır almaz Düzce Belediyesi, Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri ile irtibata geçtik. Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri sağolsunlar hemen harekete geçtiler. Dere kenarlarındaki ve derenin içindeki balıkları topladılar. Numuneler aldılar. Bu derenin yanında herhangi bir fabrika olmadığı tespit edildi ancak tarımın yeni yeni başladığı ekim, dikim ile fındık ilaçlamasının yeni başladığı tarla ilaçlamaları, ağaç ilaçlamaları başladı. Yetkililerin ilk kanaati de tarım ilaçları sebebiyle ölümlerin gerçekleştiği yönünde. Bu sıkıntı sadece Düzce’nin değil bütün ülkenin sorunu. Ben vatandaşlarımızdan ve çiftçilerimizden duyarlı olmalarını, yapılan ilaçlamaların dere kenarlarından uzak tutulmasını çok rica ediyorum. Çünkü çok ciddi ölümlerle karşı karşıyayız ve çok üzgünüz” dedi. “İlaçlama makinelerinin derede yıkanması ölümleri artırdı” Balıkların tarım ilaçlarını ile nasıl zehirlendiğini de anlatan Bülent Keser; “Bu ilaçlama işini yapan firmalar ve ilaçlamanın yapıldığı büyük motorlar var. Bazı vatandaşlar dereye girerek motorlarını yıkamış olabilirler. Bazı çiftçiler ise ilaçların konulduğu plastik kutuları var. Nasıl olsa işim bitti diyerek o kutuları dereye atıyorlar. Ya da bu ilaçların çuval gibi olanları da var. Bu kutuları, ambalajları en kolay imha yöntemi ise dereye atma. Bunları dereye atan insan olamaz. Çevreci, çiftçi arkadaşlarımızı daha duyarlı olmalarını rica ediyorum. Zaten bu yapan fotoğraflardan nasıl bir çevre faciasına neden olduğunu görecektir” diye konuştu