POLİTİKA - 31 Ağustos 2016 Çarşamba 16:24

Türkiye ABD’den Gülen konusunda adım atmasını isteyecek

A
A
A
Türkiye ABD’den Gülen konusunda adım atmasını isteyecek

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Fethullah Gülen’in iadesi konusunun Çin’de gerçekleştirilecek G-20 Zirvesi’nde ele alınacağını ifade ederek, "Mahkeme kararını verene kadar da ABD’nin atabileceği bir takım adımlar var" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gazetecilerin sorularını cevapladı. Kalın, bir gazetecinin "G-20 Zirvesi çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanı, Amerika Başkanı Barack Obama ile görüşecek. Bu görüşmenin çerçevesini biraz açabilir misiniz? Ayrıca Fethullah Gülen’in iadesiyle ilgili konu en üst düzeyde bu görüşmede tekrar gündeme getirilecek mi? Amerika’dan bu yönde somut adım atmasını bekliyoruz, bununla ilgili ne zaman harekete geçecekler. Bu konuda bir öngörünüz var mı?" soruları üzerine şöyle cevap verdi:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın, ABD Başkanı Obama ile yapacağı ikili görüşmede elbette bu konu da gündeme gelecektir ama tahmin edeceğiniz gibi uzun bir konular listemiz var. Geçen hafta burada bulunan ABD Başkan Yardımcısı Biden ile yaptığımız görüşmeler çerçevesinde bu konuyu elbette biz tekrar gündeme getireceğiz. Tabii ki Biden konuyu, buradaki görüşmeleri, bizim bakış açımızı, kendisine sunduğumuz hususları Başkan Obama ile paylaşmıştır. Mutlaka belli bir hazırlıkla gelecektir, bizim beklentimiz bu kişinin Türkiye’ye iade edilmesidir. İade edilme yaşanırken de yine suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde de öncelikle gözaltı yapılmasıdır. Mahkeme kararını verene kadar da ABD’nin atabileceği bir takım adımlar var. Çünkü bu terör örgütü şu anda orada elini kolunu sallayarak kendisinin bu suç imparatorluğunu yönetmeye devam ediyor. Basın üzerinden, finans üzerinden, okul üzerinden vesaire bu faaliyetlere devam ediyor. Buna göz yumulması kabul edilebilir bir durum değil. Bunları yine Obama ile yapacağımız görüşmede dikkatlerine getireceğiz."

"DAİŞ İLE MÜCADELE KONUSUNDA BİZİM KARARLILIĞIMIZ TAMDIR, AYNI KARARLILIĞI MUHATAPLARIMIZDAN BEKLİYORUZ"

Kalın, "Wall Street Journal’in bir iddiası var Türkiye ile ABD’nin DAİŞ operasyonu konusunda. DAİŞ ile mücadele konusunda koalisyonlarının, işbirliklerinin üst düzeyde çöktüğü iddia ediliyor. Türkiye’nin habersiz şekilde Fırat Kalkanı operasyonu öncesi tetiğe bastığı ileri sürülüyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?" sorusu üzerine de, "Operasyonla ilgili gerek ABD’ye, gerek Rusya’ya, gerekse uluslararası koalisyona gerekli bilgilendirmeler zamanında yapılmıştır. Bu bilgilendirmeler üzerine ilgili taraflar ne zaman ne şekilde adım atmıştır atmamıştır, bunu nasıl değerlendirmiştir bu onların bileceği bir şeydir. Biz önceliklerimiz çerçevesinde ve yine koyduğumuz hedefler bağlamında şeffaf bir şekilde bu operasyonu yürüttüğümüzü zaten ifade ettik. Bu konuda bilgi paylaşımı da yaptık, daha öncesinde de yapıldı hem buradaki yetkililer üzerinden hem diğer kanallar üzerinden. Bizim yürüttüğümüz kanallar üzerinden bilgilendirmeler yapıldı. Orada DAİŞ ile mücadele, terörle mücadele konusunda bizim kararlılığımız tamdır. Tabii ki aynı kararlılığı biz muhataplarımızdan da beklemek durumundayız" değerlendirmesinde bulundu.

"ŞU AN İTİBARİYLE 400 KÜSÜR KİLOMETREKARELİK BİR ALAN GAYET BAŞARILI BİR ŞEKİLDE TEMİZLENDİ"

PYD’nin tavrına göre Türkiye’nin yürüttüğü operasyonun şeklinin ve kapsamının değişip değişmeyeceği ve Afşin’e yönelebileceği yönündeki yorumlarla ilgili Kalın, "90 kilometrelik hat üzerindeki buralarda çeşitli noktalarda DAİŞ unsurlarının bulunduğunu biliyoruz. Öncelik bu hattı temizlemektir, daha sonra bizim diğer sınırımızda oluşabilecek terör tehditlerine karşı gerekli tedbirleri almaya devam ediyoruz. Öncelikli konu Cerablus’tan başlamak üzere bu bölgenin temizlenmesidir ki zaten şu an itibariyle 400 küsür kilometrekarelik bir alan gayet başarılı bir şekilde temizlendi. Bunun devam etmesi elbette bizim önceliklerimiz çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Tabii ki sahadaki gelişmeleri de çok yakından takip ettiğimizi bu vesileyle tekrar ifade etmek isterim" diye konuştu.

"HEDEFLERİMİZE DOĞRU EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ"

Kalın, operasyonu farklı şekilde yansıtmaya çalışan açıklamalarla ilgili, "Öncelikle hedefimiz Türkiye’nin Suriye sınırında herhangi bir DAİŞ, YPG ve benzeri terörist yapılanmanın ortadan kaldırılmasıdır. bu anlamda biz hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Bunu farklı şekilde yansıtmaya çalışan bir takım açıklamaların yapıldığını ifade ettim. Buradaki birinci amacımız DAİŞ terör örgütü ve diğer terör unsurlarına karşı gerekli adımları atmaktır. Bunu özellikle Kürtlere karşı yapılan bir hareket gibi göstermeye çalışmak tamamen terör örgütünün, PKK’nın ve onun Suriye uzantısının propagandasından ibarettir" değerlendirmesini yaptı.

"BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ BİR BAŞKA TERÖR ÖRGÜTÜ İLE ALT EDEMEZSİNİZ"

Bir gazetecinin, "Batı şimdiye kadar terör örgütü DAEŞ’e karşı muhatap olarak PYD’yi kabul etti. Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) muhatap olarak kabul edilmesi gerektiği mesajını Türkiye artık verecek mi? Amerika ve Batı daha önceden PYD’yi muhatap olarak kabul ettiği için PYD’nin DAEŞ ile mücadelesinde lojistik destek veriyordu. Bu destek sürüyor mu, sürüyor ise Türkiye’nin buna mesajı nedir?" soruları üzerine ise Kalın, "PYD-YPG’ye verilen destek konusunda bizim tavrımız baştan beri hep net oldu. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütü ile alt edemezsiniz. Suriye topraklarında da bu gerçeği artık herkesin çok net bir şekilde görmesi lazım. Burada Suriye muhalefeti içerisinde desteklenmeyi hakeden, desteklendiği zaman sahada netice alabilecek grupların olduğu aslında baştan beri belliydi. Hatta biraz daha geriye gidelim, yani Suriye muhalefeti hem Suriye Ulusal Konseyi siyasi kanadı hem de ÖSO askeri kanadı olmak üzere bu yapılanma aslında 2012- 2013 yıllarında yine uluslararası koalisyonun istişareleri neticesinde ortaya çıkartılmış bir yapıydı. Fakat maalesef daha sonra ilgili ülkelerin politikalarındaki ani, beklenmedik ve bizim de anlamakta zorlandığımız değişiklikler neticesinde Suriye muhalefetinin birlik ve beraberliği akamete uğradı. ÖSO parçalandı, Suriye Ulusal Konseyi etkisiz hale getirildi. Şimdi tekrar bir toparlama dönemine giriyoruz. Bizim görüşümüz 2011 senesinde, 2012’nin başında 100’den fazla ülkenin Suriye Halkına Destek Platformu çerçevesinde Suriye halkının temsilcisi olarak tanıdığı muhalefete destek vermesidir. Yani bunlar neden unutuldu? Bu planlar neden bir kenara bırakıldı? Geriye doğru bunları sorgulamak lazım" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ BÖLGENİN GÜVENLİĞİDİR, BÖLGENİN GÜVENLİĞİ AYNI ZAMANDA AVRUPA’NIN GÜVENLİĞİDİR"

"Bize yönelik de bu süreç içerisinde birçok haksız suçlamalarda bulunuldu" diyen Kalın şöyle devam etti:

"Türkiye DAEŞ’e karşı mücadele etmiyor, yabancı teröristlerin geçişine izin veriyor vesaire diye. Şimdi DAEŞ’e karşı bir mücadele yürütüyoruz, son derece de etkin ve başarılı bir mücadele yürütüyoruz. Bunu bir şekilde gölgelemeye, lekelemeye yönelik yayınların, açıklamaların yapılmaya başladığını görüyoruz. O zaman insanlar ister istemez bu açıklamaların niyetini sorgulamaya başlıyor. Bu noktada Türkiye’nin terörün her türüne karşı olduğu çok açık bir şekilde ortadadır. Bizim milletimiz bunu anlıyor ama umarız dünya da bunu anlar. Türkiye şu anda üç tane ana terör örgütü ile mücadele vermektedir. Birincisi PKK terör örgütüdür. PKK’ya verilen mücadele ortadan kalkmış değil ve herhangi bir geri adım söz konusu değildir. İkincisi DAİŞ ya da IŞİD’dir. Bazen bu da çok tartışılıyor niye IŞİD demiyorsunuz da DAİŞ. Halbuki DAİŞ de onun Arapça’sının kısaltılmışı ama özellikle içinde İslam kelimesi geçtiği için bu elbette bizi rahatsız eden bir durumdur. İslam’la şiddeti, kafa kesmeyi, terörü bir araya getiren bir zihniyet olduğu için biz buna şiddetle karşı çıkıyoruz. O yüzden de DAİŞ diyoruz. Üçüncü olarak da FETÖ ile mücadele etmektedir. Şimdi aynı anda üç terör örgütüne karşı mücadele eden bir ülkenin bu samimi gayretlerini başka yerlere çekmeye çalışmak tabii ki ne iyi dostluk ilişkileri ile ne de anlamlı ve doğru güvenlik konsepti ile bağdaşabilir. Türkiye’nin güvenliği, bölgenin güvenliğidir, bölgenin güvenliği aynı zamanda Avrupa’nın güvenliğidir, başka bölgelerin güvenliğidir. Türkiye’yi zaafa uğratarak kendilerine siyasi çıkar elde etmeye çalışanlar, aslında bu konseptlerini, bu bakış açılarını artık ciddi bir şekilde gözden geçirmek durumundadırlar."

"TÜRKİYE TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE MÜCADELEDE YALNIZ MI BIRAKILMAK İSTENİYOR?"

Kalın, bir gazetecinin sorduğu, "Müttefiklerimiz, Amerika ve koalisyon güçleri Türkiye’nin DAEŞ ile ilgili, terör örgütleri ile YPG ile ilgili mücadelesinde Türkiye’yi yalnız mı bırakmak istiyorlar?" sorusu üzerine, "Onlar yanımızda olur olmaz, terörle mücadele Türkiye’nin bir önceliğidir. Kendi belirlediği öncelikler ve hedefler çerçevesinde bu mücadeleyi sürdürecektir. Fakat şunun altını çizmek lazım terörizm bugün küresel bir sorundur. Dolayısıyla küresel bir mücadeleyi icbar etmektedir. Hiçbir ülke terörle tek başına mücadele edemez. Bunun son 2-3 senede örneklerini defalarca gördük. Bağdat’ta gördük, Lahor’da gördük, Paris’te gördük, dünyanın her yerinde gördük. Dolayısıyla böyle bir küresel sorunla mücadele ancak küresel bir işbirliği ile mümkün olabilir. Bizim bu konuda elbette işbirliği ve ortaklık beklentimiz vardır. Bu meşru bir taleptir ama birileri bize destek vermiyor, vermeyecek diye biz terörle mücadeleden vazgeçecek ya da geri adım atacak da değiliz. Türkiye’ye terörle mücadelesinde destek vermek aslında o ülkelerin de menfaatinedir. Umarım bu gerçeği kendileri de en kısa zamanda görürler" diye cevap verdi.

"ADİL ÖKSÜZ’ÜN BEN ENİNDE SONUNDA ADALETİN ÖNÜNE ÇIKARTILACAĞINDAN EMİNİM”

Darbe girişiminin kilit isimlerinden Adil Öksüz’ün hala neden yakalanamadığı ile ilgili de Kalın, "Bu kişinin darbenin kilit isimlerinden biri olduğu konusunda en ufak bir tereddüt yok. Şu ana kadar çıkan bilgiler, belgeler, görüntüler, bağlantılar, verilen ifadeler de zaten bunu teyit ediyor. Şu anda çok kapsamlı bir arama çalışması devam ediyor. Ben eninde sonunda adaletin önüne çıkartılacağından eminim. Bununla ilgili güvenlik birimlerimiz, istihbarat birimlerimiz, dış misyonlarımız, diplomatik kanallarımız hepsi alarme olmuş, harekete geçmiş durumdalar. Bununla ilgili kapsamlı çalışmayı da yürütmektedirler. Tabii onun gibi başka bu işin içinde olan isimler vesaireler de çıkabilir Bunlar da en kısa sürede derdest edilmek suretiyle adaletin önüne çıkarılacak. Böylece milletimiz ve dünyada bu terör örgütünün, bu kült hareketin gerçek yüzünü bu vesileyle görmüş olacaklar" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Mansur Yavaş’tan büyükelçi ve misyon şeflerine 23 Nisan resepsiyonu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. 65 ülkenin büyükelçisi ile misyon şeflerinin katıldığı davette konuşan Yavaş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığını ve bu günün ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün olduğunu belirterek, “Dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ankara’da coşkuyla kutlandı. Kutlamalar çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. Yavaş’ın ev sahipliğinde Mogan Park Konuk Evi’nde gerçekleştirilen 23 Nisan resepsiyonuna Ankara Valisi Vasip Şahin, büyükelçiler ile yabancı misyon temsilcileri, Ankara ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, basın mensupları, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlam ve önemine değinerek başlayan Yavaş, “Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı ve ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün. Bu anlamda dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. “Başarımızdaki en büyük rol yönetim anlayışımız” Türkiye’deki son yerel seçimlerden bahseden Yavaş, yüzde 60,4 gibi rekor bir oy oranı ile tekrar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini dile getirerek, “Bu başarıda hiç şüphesiz geçtiğimiz 5 yılda ortaya koyduğumuz adil, tarafsız, şeffaf, hesap verebilir, katılımcı, insan ve çevre odaklı yönetim anlayışımız önemli rol oynadı. Betona ve ranta değil, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını merkeze alan projelerimiz Ankara halkı tarafından kabul gördü. Bundan dolayı önümüzdeki dönem de aynı anlayışla halkımıza hizmete devam edeceğiz” diye konuştu. “Halkın refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” Ankara halkının refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarına artan bir azimle devam edeceğinin altını çizen Yavaş, “Akıllı şehir, yeşil dönüşüm, kırsal kalkınma, kent turizmi ve termal turizm gibi alanlarda söz verdiğimiz projeleri gerçekleştirmek için azimle çalışacağız. Tüm bu çalışmaları yaparken dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak sizlerle yakın işbirliğimizi devam ettirmek istiyoruz. Sizlerin de bir Ankara sakini olarak ülkelerinizdeki tecrübeleri bizimle paylaşmanızdan ve iş birliklerimizi artırmaktan büyük mutluluk duyacağımızı bir kez daha belirtiyoruz” diyerek iş birliği çağrısında bulundu. "Avrupa Birliği temel hedeflerimiz arasında" Avrupa Birliği’ne girişi önemsediklerini belirten Yavaş, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin temel hedefleri arasında yer aldığını ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda Avrupa Birliği’ne giriş projesine büyük önem verdiklerini, bunun Türkiye için vazgeçilmez olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin son dönemdeki Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de dikkat çeken Yavaş, şunları kaydetti: “Türkiye’nin üye statüsü yerine ’dış ilişkiler’ çerçevesinde yer alması oldukça düşündürücüdür. Benzer şekilde geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi’nde Türkiye’nin Kıbrıs çözümü çerçevesinde ele alınması da cesaret kırıcıdır. Ne yazık ki, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik adımları geleceğe dair net bir yol göstermiyor ve ciddi bir jeostratejik vizyon veya tutarlı bir eylem planı içermiyor. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin stratejik çıkarları, Gümrük Birliği’nin siyasi şartlara bağlı kalmadan ve daha fazla gecikme olmadan yeşil ve dijital politikalar doğrultusunda modernize edilmesini gerektiriyor. Bu, sadece Avrupa Birliği ve Türkiye’nin rekabet gücünü ve stratejik özerkliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda zorlu siyasi ve jeopolitik sorunların üstesinden gelinmesi için gerekli olan karşılıklı güvenin oluşmasına da destek olacak.” “Milletimiz ‘mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir” Yavaş, 18 Mart 2016’da gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi’nde alınan kararlarla ilgili de şunlara değindi: “Türkiye’nin üzerindeki sığınmacı yükünü iyice artırdı ve kontrol edilemeyen bir göç akışına yol açtı. Türkiye artık sadece göçmenler için bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp, bir kalış ülkesi haline gelmiştir. Bunun oluşturduğu toplumsal huzursuzluk, demografik baskı, sosyo-kültürel ve ekonomik çatışmalar, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bakımdan milletimizin endişeleri gözetilmelidir. Türkiye coğrafyasındaki müstesna rolünün bilincindedir. Tam da bu sebeple milletimiz ’bir mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir. Ülkemizin üzerine yüklenen bu yük, hakkaniyetle ve rasyonellikle bağdaşmamaktadır. Bu bakımdan mültecilerin kendi ülkelerinde doğru bir planlama ve insan haklarına uygun şekilde yeniden iskan edilmesi konusunu önemsiyorum.” “Filistin halkının yanındayım” Atatürk’ün "Yurtta sulh, dünyada sulh" ilkesinin her zaman yol gösterici olduğunu söyleyen Yavaş, çocuk ve sivillere yapılan saldırılarda Filistin halkının yanında olduğunu belirterek, “21. yüzyılda çocukları, sivilleri öldürmek, susuz ve elektriksiz yaşamaya zorlamak sadece savaş değil, insanlık suçudur. Çocuk ve sivillere yapılan bu saldırılarda Filistin halkının yanında olduğumu belirtiyorum. İsrail hükümetini sağduyulu hareket etmeye davet ediyorum. Gazze’de, Filistin ve İsrail’in her yerinde en kısa sürede savaşın sona ermesini ve daha fazla çocuk ve sivilin hayatını kaybetmemesini umuyorum” diye konuştu. "Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram tüm dünyayı etkilemektedir" Zor zamanlarda belediye başkanları olarak etkilenen bölgelere ve insanlara yardım sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Yavaş, sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram, sadece savaş bölgelerinde yaşayan insanları değil, tüm dünyayı etkilemektedir. Ayrıca Ankara’da yaşayan herkesin seslerinin duyulduğu ve endişelerinin dikkate alındığı bir istişare ortamı oluşturmak için buradayız. Savaşların gölgesinde barışın değerini bir kez daha anlamamız ve içselleştirmemiz gerekmektedir. Barışı korumak ve barışın yeniden tesisini sağlamak, sadece ulusal bir görev değil, aynı zamanda uluslararası bir sorumluluktur. Uluslararası toplumun bir parçası olarak Türkiye’nin barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik çabaları, dünya genelindeki barış çabalarını destekleyici bir role sahip olduğunu düşünüyorum. Bizler, belediye başkanları olarak bölgesel çatışmalara insani açıdan, barışçıl açıdan bakmaya devam edeceğiz.”
Bolu Orman yangınlarıyla mücadele için ormancılara İHA pilot eğitimi verildi Bolu’da orman personeline, orman yangınlarıyla mücadele için kullanılacak olan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi verildi. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde başta orman yangınlarıyla mücadele çerçevesinde kullanılacak olan, orman alanlarındaki dumanın, orman yangınlarında tehlike arz eden noktaların tespitini ve yayılış yönünü görme imkanı sunan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi orman personeline verildi. Orman suçları ile mücadele ve orman koruma çalışmalarında, kaçak hafriyat döken araçların veya şahısların koordinatını hassas şekilde veren, belirlenen hedefleri 8 kilometre yarı çapında takip edebilen ve en önemlisi termal kamerası ile gece net görüş sağlayan İnsansız Hava Aracı (İHA) kullanımına yönelik eğitim alan ormancılar, artık ormanlarda İHA’ları kullanacak. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Kadıoğulları tarafından verilen eğitime Aladağ Orman İşletme Müdürü Ahmet Toklu ve Mengen Orman İşletme Müdürü Emre Koçak ile tüm işletme müdürlüklerinden işletme müdür yardımcıları ve işletme şefleri ile Bolu Orman Bölge Müdürlüğü teknik personeli katıldı. Özellikle maden ve izin saha kontrolleri, kaçak hafriyat dökümlerinin takibi, açma ve işgal suçlarının tespiti, kaçakçılık ile mücadelede gece korumaları, orman yangınları, kadastro çalışmaları, arama-kurtarma çalışmaları, ağaçlandırma çalışmaları, fidan sayımları, teras ve yol ölçümleri görüntüleme, tespit ve sayısallaştırma çalışmaları olmak üzere birçok konuda kullanım alanına sahip olan İHA ve entegre kamera sistemlerinin aktif olarak daha verimli kullanımına yönelik eğitimlere devam edileceği öğrenildi.
Afyon ‘Geçmişe Yolculuk’ isimli tiyatro oyunu büyük beğeni topladı Afyonkarahisar’da Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği, İçişleri Bakanlığı desteğiyle ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi kapsamında İstanbul’da tiyatro oyunu sergiledi. Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği’nin ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi İçişleri Bakanlığı tarafından kabul gördü. Proje kapsamında 16 kişilik ekip 5 skeçten oluşan “Geçmişe Yolculuk” isimli tiyatro gösterisini İstanbul Pendik Yunus Emre Kültür Merkezinde sahneledi. Tiyatro gösterimlerinde kayınvalide-gelin ilişkisi, Afyon gastronomisi ve davet kültürü, düğün gelenekleri, şifalı su tanıtımı ve kadına şiddet konuları ele alındı. Gönüllü Hanımlar Derneği Başkanı Fulya Bolcal, "Gerçek bir tiyatrocu nasıl olur, kimdir, bu soruların cevapları bizlerde yok aslında. Doğuştan yetenekli ya da ömrümüzü bu işe adamış da değiliz. Öğrenmeye çalıştık, gönül verdik. En önemlisi, her ayrıntısı gizemle dolu bu sanat dalını çok sevdik. Ocağımızdaki yemeğimizin altını kısıp koştuk eğitimlere, kekimizi fırından çıkarıp sıcağıyla paketleyip geldik provalara. Bu yaştan sonra ne çok alışkanlığımızdan vazgeçtik sahnelerde sesimiz daha gür çıksın diye. Kimimiz anne, kimimiz anneanne, kimimiz babaanne, kimimiz ev hanımı, kimimiz iş kadını olan bir avuç kadınız" dedi.