GÜNDEM - 19 Ekim 2017 Perşembe 12:02

"Türkiye İdlib'de oyun kurucu bir rol oynuyor"

A
A
A
"Türkiye İdlib'de oyun kurucu bir rol oynuyor"

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin İdlib'de yürüttüğü operasyonlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, "Türkiye, diğer aktörlerle kurmuş olduğu çok yönlü asimetrik iş birliğine dayalı dış politikasıyla İdlib'de oyun kurucu bir rol oynuyor" dedi.

Astana Süreci kapsamında Türkiye, Rusya ve İran'ın çatışmasızlık bölgesi oluşturmak amacıyla yürüttüğü İdlib operasyonu sürüyor. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Avrupa ve Asya Stratejik Araştırma Merkezi (ASAM) Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) İdlib'de yürüttüğü operasyonlarla ilgili "Türkiye, hem bölge ülkeleri hem de sahadaki diğer aktörlerle kurmuş olduğu güçlü ve asimetrik iş birliğine dayalı dış politikasıyla İdlib'de oyun kurucu bir rol oynuyor. Dolayısıyla Türkiye bu anlamda bölgede durumunu daha da geliştirerek önümüzdeki süreçte çok daha güçlü inisiyatifler alabilir. Türkiye, eş zamanlı olarak başta İdlib olmak üzere Suriye ve Irak'ın kuzeyinde hem dış politikasını hem de operasyonlarını senkronize bir şekilde yürütüyor" dedi.
İdlib operasyonunda kısa süre içerisinde önemli başarılar elde edildiğini vurgulayan Güvenlik Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, "İdlib operasyonuyla bölgede kan dökülmeden çatışmasızlığın sağlanması temin edilmeye çalışılıyor. Bu konuda kısa sürede önemli mesafeler alınmış durumda. Halen İdlib'in değişken sosyo-politik yapısı içinde bölgedeki silahlı grupların DAEŞ'e karşı birleşmek yönünde bir sürece doğru evrildiklerini görüyoruz. Bununla birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri ve desteklediği unsurlara yönelik alandaki sosyolojik meşruiyet İdlib’de yürütülen operasyonun kolaylaşmasını, daha uygun bir zeminde güçlü bir şekilde gelişmesini sağlamaktadır.
Mesele bu kadarla da sınırlı kalmamıştır. Astana mutabakatı çerçevesinde Cilvegözü'nden doğuya doğru yani Halep'e doğru bir uzanım hattı şeklinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir kısım zırhlı mekanize ve komando unsurlarının üs bölgeleri tesis ederek gözlemcilik faaliyetleri icra ettikleri bu sayede de elinde silah bulunduran grupları denetim altına almaya başladıkları görülmüştür. Bu durum bölgedeki silahlı grupların birbirleriyle çatışmalarının önlenmesi yönünde ciddi bir baskı da oluşturmuştur" ifadelerini kullandı.

"Operasyon sonrası Cilvegözü Sınır Kapısı'nda ticaret başladı"

Bölgede operasyonla birlikte ticaretin yeniden başladığına değinen Dr. Eray Güçlüer, "Kısa sürede bölgede neler olduğuna bakıldığında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik bölge halkının destekleyici yaklaşımı devam etmektedir. Özellikle Fırat Kalkanı operasyonuyla birlikte yürütülen insani yardım kapsamında elektrik, su, ilaç, gıda, doktor, tıbbi yardım ve giysi yardımı dahil olmak üzere orada yaşayan insanlara pek çok yardım yapıldı. Bunları İdlib halkı da biliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgeye geldiğinde bu insani yardımın yine yapacağını biliyor ve yıllardır süren iç savaş, çektikleri acılardan sonra bu yardımları bekliyorlar. Bunun yanında Cilvegözü sınır kapısından ticari maksatlı TIR ve diğer araçların geçişine müsaade edildi. Böylece İdlib operasyonu sayesinde yaklaşık 7 yıl sonra Cilvegözü Sınır Kapısı'nda ticaret başladı ve bölge eko-politiği de canlanmaya başladı." diye konuştu. 

"Türkiye bölgedeki güvenliği ve istikrarı sağlıyor"

Türkiye'nin İdlib operasyonunda ağırlıklı olarak bizzat sahada rol aldığını belirten Dr.Eray Güçlüer, "Cilvegözü’nden Halep'e kadar olan Reyhanlı- Halep karayolunun kontrol altına alınmış olması, PKK ve PYD varlığının güney ile irtibatının kesilmesi, hem bölgenin hem de Türkiye’nin güvenliği açısından çok stratejik bir avantaj sağladı. Ayrıca küresel güçlerin terör unsurları üzerinden oluşturmaya çalıştıkları sentetik Teröristan planının akamete uğratılması bakımından Fırat Kalkanından sonra ikinci önemli hamle oldu.
Askeri unsurlar daha alana girmeden önce İdlib’deki sosyo-politik zeminin ve Türkiye’ye yönelik olumlu kanaatin emarelerini görmeye başladık. 6 Ekim'den önce Heyet Tahrir Şam ile DAEŞ’li militanlar arasında çatışmalar oldu. Alana girdikten sonra da Özgür Suriye Ordusu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik hem DAEŞ'in hem de kuzeydeki PKK, PYD gibi teröristlerin küçük çaplı saldırıları gerçekleşti ve bunlara gerekli karşılıklar da verildi. Dolayısıyla uluslararası hukuktan kaynaklanan uzlaşma zemininin alandaki sosyolojik tabanla birleştiğinde bölgede güvenlik ve istikrarı sağlayacak olumlu bir ikliminin oluştuğunu söylemek mümkün. Bundan sonra da risk var ama Astana'da Rusya, İran ve Türkiye'nin 500'er kişilik güçle çatışmasızlığı sağlamalarına yönelik yapılan mutabakat çerçevesinde sahada ağırlıklı olarak Türkiye'nin alanı şekillendirdiğini görüyoruz ki bu da Türkiye’nin diplomatik başarısıdır" ifadelerini kullandı. 

"Barzani yaptığı yanlıştan vazgeçecek" 

Son olarak önümüzdeki süreç hakkında değerlendirmelerde bulunan Güçlüer şu ifadeleri kullandı:
"Burada iki noktayı vurgulamak isterim, birincisi iddia edildiği gibi İdlib'den çok büyük göçler olacağını, Türkiye'nin sınırından milyonlar geçeceğini düşünmüyorum. Münferit göçler olabilir, ama çok büyük bir göç dalgasının olma ihtimalini düşük görüyorum. İkinci olarak da aynı şekilde Irak bağlamında Barzani'nin bir süre sonra bu yaptığı yanlıştan vazgeçeceğini ve Türkiye'ye yönelik daha yakın bir işbirliği içerisine girme ihtiyacı duyacağını, Türkiye'ye daha fazla yaklaşma çabası içerisinde olabileceğini değerlendiriyorum. Her ne kadar Suriye ve Irak’ta zemin çok kaygan olsa da bu iki eksende Türkiye'nin yürüttüğü operasyon ve faaliyetler ile bölgedeki diğer gelişmelerin olumlu bir seyirde devam edebileceğini söylememiz mümkün."
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.