GÜNDEM - 19 Ekim 2016 Çarşamba 10:40

Türkiye'de cezaevi sayısı 372’ye yükseldi

A
A
A
Türkiye'de cezaevi sayısı 372’ye yükseldi

Türkiye’de cezaevleri sayısı Ekim ayı itibariyle 372’ye, kapasiteleri ise 189 bin 269’a yükseldi.

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, son 11 yılda 118 adet yeni ceza infaz kurumu açıldı. Yeni açılanlarla birlikte ceza infaz kurumu sayısı 372’ye, kapasiteleri ise 189 bin 269’a yükseldi. Türkiye’de 2006 yılında 7, 2007 yılında 8, 2008 yılında 13, 2009 yılında 8, 2010 yılında 7, 2011 yılında 2, 2012 yılında 14, 2013 yılında 10, 2014 yılında 14, 2015 yılında 18 ve 2016 yılında 17 yeni ceza infaz kurumu açıldı. Türkiye’de 6 Ekim tarihi itibariyle 290 kapalı, 66 açık, 2 çocuk eğitimevi, 6 kadın kapalı, 4 kadın açık ve 4 çocuk kapalı ceza infaz kurumu bulunuyor. Cezaevlerinin kapasitesini arttırmak için ise 2010 yılında 5, 2011 yılında 7, 2012 yılında 9, 2013 yılında 6, 2014 yılında 5, 2015 yılında 2 adet olmak üzere 34 adet ceza infaz kurumuna ek bina yapılarak 9 bin 492 kişilik kapasite artırımına gidildi.

Öte yandan 2006 yılında 20, 2007 yılında 51, 2008 yılında 16, 2009 yılında 22, 2010 yılında 6, 2011 yılında 3, 2012 yılında 8, 2013 yılında 21, 2014 yılında 22, 2015 yılında 15 ve 2016 yılında 3 adet olmak üzere toplam 187 ilçe cezaevi ise kapatıldı. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tutuklu ve hükümlü sayılarını ise en son Mart ayında açıkladı. Mart ayı verilerine göre Türkiye’de 187 bin 647 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. 

Servan Alacabey

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.