SAĞLIK - 05 Mayıs 2018 Cumartesi 16:48

Türkiye'de endüstriyel enzim üretimi başladı

A
A
A
Türkiye'de endüstriyel enzim üretimi başladı

"Bezmialem Vakıf Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nün açılısında konuşma yapan Dr. Öğretim Üyesi Serdar Uysal: “Türkiye yılda 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı yapıyor. Endüstriyel enzim, 300 milyon dolarlık bir pazara sahip ve Türkiye’de üretilmiyor. Ama artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor” dedi.

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça, "Bir sağlık üniversitesi olarak istedik ki, Biyoteknoloji ve Yaşam Bilimleri Enstitüsü’nü kurarak yurtdışından çok değerli hocalar getirdik ve milyon dolarlara tekabül eden yatırım yaptık. Biz burada bir hayalin peşinde koşuyoruz. Hedefimiz, bugün Bezmialem’in ya da toplumun günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, 30-50 yıl sonrasının Türkiye’sinin ihtiyacı olabilecek bilimsel işleri burada yürütmek" dedi.

"Bodrum katında laboratuvarını kurdu ve enzim üretti" 

Akça, Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nün kadrosuna kazandırılan ilk Öğretim Üyesi Dr. Serdar Uysal’ın Harvard Üniversitesi’nden geldiğini belirterek, "Gelir gelmez dedi ki bize, ‘Ben enzim üretirim’ Biz restorasyona devam ederken, o bodrum katında laboratuvarını kurdu ve enzim üretti. Endüstriyel enzim artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor." diye konuştu.

"25-30 yıllık farkı kapatacak adım"

Dr. Serdar Uysal ise endüstriyel enzim araştırmalarıyla ilgili, "Türkiye yılda 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı yapıyor. Endüstriyel enzim, 300 milyon dolarlık bir pazara sahip ve Türkiye’de üretilmiyor. Ama artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor. Araştırmaların iki yönü var. Bir tanesi, Türkiye gibi biyoteknolojide 25-30 yıl geriden gelen ülkelerde, yurt dışını yakalayabilmek adına, ki insanların belki 8-10 yılda yaptığını teknolojinin de inanılmaz ilerlemiş olmasıyla 2-3 yılda yapabileceğimiz ürünleri tersine mühendislikle (reverse engineering) yerel kaynaklarla yapmak. İkincisi temel bilimlere ciddi yatırım yapıp 20 yıl sonrasının teknolojilerini inşa etmek. İki alanın paralel gitmesini sağlayacak ve bu iki alanı da besleyecek çok ciddi insan kaynağına ihtiyacımız var. Bu enstitüde yapmak istediğimiz şey de bu" dedi.
Uysal konuşmasına şöyle devam etti:
"30 yıl geriden geldiğimiz endüstriyel enzimlerle, mikropları fabrika gibi kullanarak, onlara değerli kimyasallar ürettiriyoruz. Değerli kimyasal insülin olabilir, Hepatit B olabilir ya da ekmekte kullanılan amilaz olabilir. Rekombinant DNA ve mikrobiyel sistemler vasıtasıyla üretilen ürünler, 100 milyar dolar üstünde rakamlara ulaşan sektörler. Türkiye bunların tamamını şu anda ithal ediyor. Biz duvardaki, ekmekteki küfleri fabrika haline getiriyoruz. Bu fabrika haline getirdiğimiz organizmaların içine elektronik devre gibi DNA’dan devre dizayn ediyoruz. Sonra bu DNA’yı mikroorganizmanın içine koyuyoruz. Sonra buna emir veriyoruz. Şunu şu kadar sıcaklıkta, şu pH’ta, şu karbon ve nitrojen kaynağını kullanarak üret' diye.
Biz burada bunun Ar-Ge’sini yapıyoruz. Laboratuvarımızda kurduğumuz pilot sistemle üretimin endüstriyel olarak manalı olabilmesi için gerekli olan üretim koşullarının çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Bu şekilde ürettiğimiz enzimden farmasötik ilaçlara kadar tüm biyoteknolojik ürünlerin katma değerinin başka endüstri kollarıyla kıyaslanmayacak kadar yüksek olduğunun da bilinmesi gerekir. Özetleyecek olursak; bu enstitüde bir yandan 20 yıl geriden geldiğimiz biyoteknolojik ürünleri tersine mühendislik ile ülkeye kazandırıp ithal ürünleri yerel olarak ikame etme çalışmaları yaparken diğer yandan 20 yıl sonrasının teknolojik ürünlerinin temel bilimsel araştırmalarını gerçekleştiriyoruz."

100 kişilik araştırma ekibi ve 10 laboratuvar

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ziya Doymaz da, yaklaşık 100 kişilik akademik kadronun yer alacağı 10 laboratuvara sahip enstitüde ilk aşamada Harvard Üniversitesi ve Amerika Birleşik Devletleri’nde değişik üniversitelerde görev yapan 6 öğretim üyesinin göreve başladığını söyledi.

Her öğretim üyesi ile çeşitli sayılarda doktoralı uzman, doktora, yüksek lisans öğrencisi ve teknisyenin çalışacağını belirten Doymaz, "Enstitünün araştırmacı öğretim üyesi ihtiyacı dünyanın saygın üniversitelerinden tersine beyin göçü yoluyla ülkeye kazandırılarak tamamlanacak. Hala öğretim üyesi alım sürecindeyiz” dedi.

"Tüm vakıf üniversiteleri arasında 4'üncü sırada"

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu da, "Üniversite olarak 2010-2011 eğitim yılında ilk öğrencilerimizi almaya başladık. Alanlarında uzmanlaşmış 506 akademisyenle hizmet veren Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Sağlık Bilimleri Fakülteleri ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu bölümlerinde öğrencilerine eğitim hizmeti veriyor. Aralarında dünyanın sağlık alanında en saygın kuruluşlarının da yer aldığı 35 ülkeden 70 üniversite ile uluslararası iş birliği yapmakta. University Ranking by Academic Performance’a (URAP) göre Bezmialem Vakıf Üniversitesi 2017-18 sıralamasında, 2000’den sonra kurulan üniversiteler arasında birinci, 6 binden az öğrenci alan üniversiteler arasında 2'nci, tüm vakıf üniversiteleri arasında ise 4'üncü sırada yer alıyor" şeklinde konuştu.

 Almanya’dan hastalar geliyor

“Dünyada Paratiroid bezi nakli gerçekleştiren tek multidisipliner hastane Bezmialem olduğunu söyleyen Rektör Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu,"Tiroid ameliyatı geçiren hastalar, bu ameliyatın bir komplikasyonu olarak paratiroid bezleri de alındığı için sürekli ilaç kullanmak durumunda olurlar. Biz bu durumdan mustarip olan hastalara paratiroid nakli gerçekleştirerek sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç bırakmayan operasyon uyguluyoruz. Bu operasyonu gerçekleştirebilen dünyadaki iki sağlık kuruluşundan biriyiz, multdisipliner bir yapıda gerçekleştiren kuruluş olarak ise tekiz. Türkiye’de Sağlık Bakanlığımızdan da bu operasyonu gerçekleştirmek üzere ruhsat aldık, bu anlamda da ilk ve tek sağlık kuruluşuyuz. Ayrıca Beykoz Enstitümüzdeki laboratuvarlarımızda, paratirid bezlerinin salgıladığı parathormonu üretmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz ve üretme aşamasındayız. Dünyada bu üretim çok sınırlı bir şekilde yapılıyor ve çok yüksek maliyetlerle hastalara sunulabiliyor. Bakanlıkla da anlaşma yaptık, Almanya’dan da hastalar geliyor, bu nakli onlara da yapacağız. Dünyada üç yer yapıyor bunu. Biz bunu toplumumuza çok daha erişilebilir bir maliyete sunmak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz"diye ifade etti.  

NİHAN KAYRAK- MEHMET BAL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Milyonluk kazanç vadedip hesapları kiralıyorlar Son dönemde sosyal medyada ‘Banka hesabınızı kiralayın, yüksek kazanç sağlayın’ paylaşımları çoğalıyor. Yapılan bu işlemin yasa dışı kumar ve bahisten elde edilen kara paraların aklanması için dolandırıcılar tarafından tercih edildiğine dikkat çeken uzmanlar, bu yönteme bilerek veya bilmeyerek dahil olmanın hukuki açıdan ciddi sonuçlara neden olabileceği noktasında uyarılarda bulunuyor. İnternet siteleri ve uygulamalar üzerinden dolandırıcılık faaliyetleri her geçen gün artıyor. Sosyal medya platformları ile illegal kumar ya da bahis üzerinden para aklamak isteyen dolandırıcılar, ‘Banka hesabınızı kiralayın, yüksek kazanç sağlayın’ paylaşımları ile vatandaşların ilgisini çekmeye çalışıyor. ’Banka hesabı kiralama’ olarak bilinen dolandırıcılık ağına düşen birçok vatandaş hakkında hesabına gelen işlemlerdeki farklı hesap sayısı kadar suç dosyası açılıyor. “Hesap sahibi bu dosyalarda adli işlemlerde baş şüpheli olarak dosyada yer almaktadır” Banka hesabını kullandıran kişinin kendi rızasıyla banka hesabını kullandırttığı için baş şüpheli olarak hakkında işlem yapıldığını anlatan Adli Bilişim Uzmanı Avukat Emre Akman, “Yasa dışı kumar ve bahisten elde edilen kara paraların aklanması, zimmete geçirilmesiyle alakalı dolandırıcıların yöntemlerinden biri de kara para akışı trafiğinde kullanmak için ihtiyaç sahibi kişilerin hesabının kiralanması. Bu hesabın kiralanması, yasa dışı bahisten ve kumardan elde edilen paraların kara para akışı neticesinde bu ihtiyaç sahibi kişilerin banka hesabında kullanılması suretiyle suç işlenmektedir. Yasa dışı bahis oynatan ve oynayan kişiler çeşitli cezalar almaktadır bu yönde. Çünkü banka hesabını kullandıran kişi kendi rızasıyla banka hesabını kullandırttığı için bu Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmektedir. Banka hesaplarını kullandıran kişiler, dolandırıcılar tarafından sosyal medya hesapları üzerinden kurulan sayfalarda belirli bir ‘Hesabına yatacak paranın üzerinden yüksek pay vereceğiz’ vaadiyle kandırılmakta ve bu şekilde banka hesapları kullandırılmaktadır. Bu yönden baktığımızda bahis oynatan ve bahis oynayan kişilerin yanı sıra kendi hesabını kullandıran kişiler çok daha yüksek cezalar almakta ve baş şüpheli olarak yer almaktadır. Banka hesabını kullandıran kişinin zaten hesabına yasa dışı bahis ve kumardan para geldiği için sürekli farklı kişilerden para akışı, transfer olmaktadır. Aslında bu bir kelebek etkisi göstermektedir. Zaten banka hesabını kullandıran kişinin hesabına gelen paranın sahibini de kendi banka hesabını kullandırtmaktadır ve banka hesabına gelen her farklı kişi için vatandaşa banka hesabını kullandıran kişiye farklı soruşturma dosyaları açılmaktadır. Bu yönden banka hesabını kullandıran kişi, sadece bir kişi yönünden şüpheli olmamakta, ne kadar para geldiyse, kaç kişiden para geldiyse o yönde sorumlu olmaktadır” dedi. “Paradan yüzde 5, yüzde 10 pay veririz vaatlerine kanmayın” Dolandırıcıların kiralanan hesap sahibine yatacak paranın üzerinden pay vermek vaadiyle kandırdığının altını çizen Avukat Emre Akman, “Müvekkillerimize banka hesabını kullandırmak için sunulan bahanelerden bazıları ‘size yüzde 5, yüzde 10 kar vereceğiz’. Yatan para, her gün veya her saat artık ne kadar aralıkta gönderiyorlarsa ‘Paradan yüzde 5, yüzde 10 size pay veririz’ vaatlerine kanmayın, bu şekilde kandırmaktadırlar. Onun haricinde para vermek istemeyen, daha kötü niyetli vatandaşlar da kendi hesabında haciz var veya ‘senin hesabından bir IBAN’a transfer çıkman lazım yardımcı olur musun’ şeklinde önerilerde bulunup vatandaşları kandırmaktadırlar. Bu yönden baktığımızda da kamuoyu çerçevesinde düşündüğümüzde kimsenin kendi banka hesabını, ne surette olursa olsun başkasına kullandırmaması gerekmektedir. Çünkü bir sefer dahi o hesaba giriş yapılmış olsa kendisi şüpheli olarak dosyaya ifadesi alınmak üzere adliyeye sevk edilecektir. Bu yönden baktığımızda hesabınıza tanımadığınız bir kişiden para geldiğinde veya böyle bir durumla karşılaştığınızda daha sonrasında durumu da anlasanız size gelen parayı gönderilen kişiye tekrar iade etmeniz sizin adli yönden daha faydalı olacaktır” şeklinde konuştu. "Bilmediğiniz yerden gelen ücretleri gelen hesaba iade edin” Habersiz hesabında hareketlilik olduğunu fark eden vatandaşlara seslenen Avukat Akman, “Fark ettiği anda anında paranın geldiği hesaba tekrar paranın iade edilmesi gerekmektedir. Adli makamlara bu durum bildirilmelidir. Yoksa daha önce bahsetmiş olduğumuz üzere banka hesabı kullanıldığı ve oraya para akışı, transferi, kara para tarafından bahis ve kumardan geldiği için kesinlikle soruşturma dosyasına dahil edilip, adli işlem görülecektir. Bu yönden gelen her para için eğer tanımıyorsanız, bu kara para ağına dahil olmak istemiyorsanız, çünkü çok kullanılan bir yöntem artık günümüzde, lütfen bilmediğiniz yerden gelen ücretleri gelen hesaba iade edin” diye konuştu.
Çanakkale (Özel) 109 yıl önce o tarihi fotoğrafının çekildiği noktaya anıt yapıldı Çanakkale Savaşları’nda Gelibolu’da düşman askerini durdurarak Anafartalar Kahramanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, Binbaşı Haydar Mehmet Alganer tarafından 17 Haziran 1915 tarihinde 18’nci Alay’ın siperlerinin bulunduğu bölgede çekilen o tarihi fotoğrafın bulunduğu noktaya 109 yıl sonra Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Mustafa Kemal Yolu projesi kapsamında Atatürk Anıtı yapıldı. Tarihin en kanlı muharebelerinden birine sahne olan ve dünya harp tarihine geçen ‘Çanakkale Geçilmez’ destanının yazıldığı Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadasındaki Şehitler Abidesi, Seyit Onbaşı Heykeli, 57’nci Piyade Alayı Şehitliği, Conkbayırı, Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi, Kilitbahir Kalesi, Bigalı Kalesi ve Seddülbahir Kalesiyle her yıl binlerce ziyaretçiye Çanakkale Ruhu’nu yaşatmaya devam ediyor. Adım atılan her noktasında Çanakkale Savaşları’nın izlerinin görülmesi mümkün olan, açık hava müzesi niteliği taşıyan Tarihi Gelibolu Yarımadası’nda, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı hayata geçirdiği ve geçireceği yeni projelerle, Çanakkale Ruhu’nu ve Çanakkale Destanı’nı daha fazla kişiye ulaştırmayı hedefliyor. Bu çerçevede Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Muharebelerindeki rolünün anlatılması için ‘Mustafa Kemal Yolu’ projesi hayata geçirildi. 109 yıl sonra o tarihi fotoğrafın çekildiği noktaya Atatürk Anıtı yapıldı Çanakkale Savaşları’nda Gelibolu’da düşman askerini durdurarak Anafartalar Kahramanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, Binbaşı Haydar Mehmet Alganer tarafından 17 Haziran 1915 tarihinde 18’nci Alay’ın siperlerinin bulunduğu bölgede çekilen o tarihi fotoğrafın bulunduğu noktaya 109 yıl sonra Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Mustafa Kemal Yolu projesi kapsamında Atatürk Anıtı yapıldı. Atatürk’ün cephedeki orijinal fotoğrafı ile fotoğrafı çeken fotoğraf makinesi Alganer’in torunları tarafından 2007 yılında Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığına hediye edildi. Fotoğraf ve fotoğraf makinesi, müzenin en nadide parçaları arasında bulunuyor. ‘Mustafa Kemal Yolu’ projesiyle, Atatürk’ün Çanakkale Muharebelerindeki rolü anlatılacak Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadasındaki Eceabat ilçesine bağlı Bigalı köyü yakınlarında tespit edilen Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşları’ndaki ilk karargahı ‘Mustafa Kemal Yolu’ projesi, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının çalışmasıyla ihya edildi. Mustafa Kemal Yolu’ projesiyle, Atatürk’ün Çanakkale Kara Muharebelerindeki rolünün anlatılması, savaş alanlarının kapalı alanlardan çıkarılarak ziyaretçilere açılması, tarihsel veriler doğrultusunda Mustafa Kemal Atatürk’ün, Çanakkale’ye intikalinden başlanarak kara muharebelerinde kullandığı yolda, ziyaret rotaları oluşturularak Tarihi Alanı’nın açık hava müzesine dönüştürülmesi hedefleniyor. ‘Mustafa Kemal Yolu’, Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’ye ilk adım attığı 25 Şubat 1915 tarihinden 18 Mart Zaferine dek 289 gün boyunca cephe ve karargah alanları dahil tüm hareket alanını kapsıyor. Atatürk’ün 25 Şubat 1915 tarihinde Çanakkale’ye gelip, 19. Tümen Karargahı’nı Maydos’ta kurmasıyla başlayan ve Bigalı, Kemalyeri, 180 Rakımlı Tepenin Güneyi, Düztepe’nin Güneyi ile Çamlıtekke’de kurmuş olduğu karargahları izleyen rotayı canlandırmalar aracılığı ile deneyimleme fırsatını ziyaretçiye sunan proje, Mustafa Kemal’in Çanakkale savaşlarındaki rolünü anlatarak, kara savaşlarının önemine dikkat çekiyor. Mustafa Kemal Yolu’nda çocuklar için özel alanlar tasarlanırken, konaklamalı turlar içinde kamp alanları oluşturulacak. Çalışmaların büyük ölçüde tamamlandığı 17 kilometrelik yolun bu yıl ziyarete açılması planlanıyor. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, “Çanakkale Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı, Kurtuluş Savaşımıza olan inancın pekiştiği ve hem Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, hem de Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı yerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Kara Savaşları’ndaki inisiyatifi, cesareti, ileri görüşlülüğü ve ortaya koymuş olduğu büyük özveri bütün tarih için çok önemli kayıtlardır. Çanakkale’deki ortaya çıkan bu cesaret ve kararlılıkla buradan arkadaşlarıyla beraber Kurtuluş Savaşı’nı başlatması ve daha sonra yine aynı ekiple beraber Cumhuriyetimizi kurması hepimizin bildiği bir gerçektir. Aslında Çanakkale Cumhuriyet‘tir. Çanakkale Kurtuluş Savaşı‘dır, milli mücadeledir. Bu milletin ayağa kalktığı yerdir. Çanakkale, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu, milletin kalbine girdiği ve tüm Türk milleti tarafından tanınmaya başladığı bir yerdir. Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı olarak biz de Çanakkale Tarihi Alanda bu önemli olayı gelen ziyaretçiye aktarmak ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün arkadaşlarıyla birlikte Mehmetçik‘le birlikte nasıl şartlarda, hangi şartlarda düşmana karşı koyduğunu, nasıl düşmanı Çanakkale’den geçirmediğini, nasıl ortaya büyük bir kahramanlık koyduğunu daha iyi göstermek amacıyla Atatürk’ün savaşmak için Çanakkale’ye gelip ilk adım attığı günden 289 gün boyunca kaldığı ve ayrıldığı güne kadar nerede konakmış, nerede karargah kurmuş, nerede bulunmuşsa üç yıllık çok özverili bir çalışmanın sonucunda bununla tespit ettik ve 18 kilometrelik bir Mustafa Kemal Yolu güzergahı çıkardık. Gelen ziyaretçi bu yolu yürüyerek buradaki tarihi atmosferi daha iyi anlama imkanı sahip olacak. O günkü Mehmetçiğin hangi şartlarda buralarda büyük bir zafer ortaya koyduğunu daha iyi anlama imkanına sahip olacaklardır” dedi. Mustafa Kemal Yolu projesiyle, Tarihi Alan’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün siperde çekilen tarihi fotoğrafının bulunduğu noktada Atatürk Anıtı yapıldığını da ifade eden Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, sözlerine şöyle devam etti: “Mustafa Kemal Yolu’nun güzergahlarından birisi olan o Çanakkale dendiği zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün düşmanı gözetleyen meşhur fotoğrafının çekilmiş olduğu dokuz numara siperi önemli uğraşlar ve çok yetkin tarihçilerin çalışmasıyla tespit ettik ve aynı pozu arkasındaki askerler ile beraber heykelleştirdik, anıtlaştırdık ve oraya monte ettik. Artık Mustafa Kemal Yolu güzergahında Atatürk’ün Hayri Alganer tarafından çekilen o meşhur fotoğrafı orada ölümsüzleşmiş olacak. Gelen ziyaretçi tam o noktada belki de bir tarihi atmosfer yaşamış olacak. Tarihi Alan tam bir açık hava müzesi haline gelmeye devam ediyor. Buradaki bütün tarihi olayları, tarihi şahsiyetleri unutmamak ve unutturmamak üzere gelecek kuşaklara aktarmanın gayreti içerisinde olacağız. Tarihi Alan Başkanlığı olarak Çanakkale’deki o tarihi olayı, o büyük kahramanlığı, kahraman Mehmetçiklerimizi, aziz şehitlerimizi, gazilerimizi ve tabii ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü her zaman hayırla yad etmek için çalışmaların içerisindeyiz ve olmaya devam edeceğiz. Çanakkale bu milletin ortak değeri, ortak parçasıdır. Çanakkale Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı yerdir.”