GÜNDEM - 06 Temmuz 2015 Pazartesi 16:17

Türkiye’nin 22 milyon 838 bin çocuğu var

A
A
A
Türkiye’nin 22 milyon 838 bin çocuğu var

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye nüfusu 2014 yılı sonu itibariyle 77 milyon 695 bin 904 iken, çocuk nüfusu ise 22 milyon 838 bin 482 oldu.

TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 29,4’ünü çocuk nüfus oluşturuyor. 2014 yılı sonu itibariyle 77 milyon 695 bin 904 olan Türkiye nüfusunun, 22 milyon 838 bin 482’sini ise çocuklar oluşturuyor. Başkent Ankara ise 1 milyon 343 bin 527 çocuk sahibi. Çocuk nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2014 yılında çocuk nüfusun yüzde 27,6’sını 0-4yaş, yüzde 27,7’sini 5-9 yaş, yüzde 27,4’ünü 10-14 yaş ve yüzde 17,4’ünü ise 15-17 yaş grubu çocuklar oluşturdu.

ÇOCUK NÜFUS ORANININ EN YÜKSEK OLDUĞU İLLER YÜZDE 47,8 İLE ŞIRNAK VE ŞANLIURFA
En fazla çocuğu olan iller ise yüzde 47,8 ile Şırnak ve Şanlıurfa oldu. Bu illeri yüzde 45,7 ile Ağrı ve yüzde 45,2 ile Siirt izledi. Ankara’nın ise yüzde 26.1’ini çocuk nüfusu oluşturuyor. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu iller arasında yüzde 18 Tunceli, yüzde 19,3 Edirne ve yüzde 19,6 ile Çanakkale yer alıyor. Bölgelere göre ise en fazla çocuğu olan bölge yüzde 43 ile Güneydoğu Anadolu, en düşük çocuk nüfus oranı olan bölge ise yüzde 21,9 ile Batı Marmara oldu.

1 MİLYON 337 BİN BEBEK HAYATA 'MERHABA' DEDİ
2014 yılında yaklaşık 1 milyon 337 bin bebek hayata ‘merhaba’ dedi. Doğum istatistiklerine göre 2014 yılında 1 milyon 337 bin 504 doğum gerçekleşmiş olup, doğan bebeklerin yüzde 51,4’ünü erkek, yüzde 48,6’sını kız bebekler oluşturdu.
Bebeklere en çok konulan erkek ismi Yusuf, Berat ve Mustafa oldu. En çok konulan kız ismi ise sırasıyla Zeynep, Elif ve Hiranur oldu.
Ankara’da en çok konulan kız isimleri Zeynep, Elif, Miray, en çok konulan erkek isimleri ise Yusuf, Eymen, Çınar.

22 BİN 464 ÇOCUK YAŞAMINI YİTİRDİ
Türkiye’de, 2013 yılında 22 bin 464 çocuk yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin yüzde 55,7’sini erkek, yüzde 44,3’ünü kız çocuklar oluşturdu. En fazla çocuk ölümlerinin görüldüğü bölge yüzde 20 ile Güneydoğu Anadolu’da, en düşük ise yüzde 2,4 ile Batı Marmara’da gerçekleşti.
Ölüm nedenlerine göre hastalıklar incelendiğinde, 2013 ve 2014 yıllarında 1-17 yaş aralığındaki çocuklarda en çok 'dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler' nedeniyle ölümler gerçekleşti. Bunu sırasıyla 'sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları' ve 'iyi huylu ve kötü huylu tümörler' izledi.
Trafik karayolu kaza istatistiklerine göre 2013 yılında meydana gelen trafik kazalarında 413 çocuk yaşamını yitirirken, 48 bin 307 çocuk yaralandı.

YOKSUL ÇOCUKLARIN ORANI YÜZDE 44.3 OLDU
Sağlık Bakanlığının 2013 yılı verilerine göre, Türkiye’deki 7-8 yaş çocukların yüzde 2,1’i zayıf, yüzde 75,5’i normal, yüzde 14,2’si kilolu ve yüzde 8,3’ü şişman obez kategorilerinde yer almaktadır. Obezite oranı erkek çocuklarda yüzde 10, kız çocuklarda ise yüzde 6,6 olarak gerçekleşti.
Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın 2013 yılı verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 16 milyon 706 bin yoksul fert bulunurken, yoksul çocukların yoksul fertler içindeki oranı yüzde 44,3 oldu.
Yoksul nüfus içindeki çocuk oranının en yüksek olduğu bölgeler sırasıyla yüzde 55,8 ile Güneydoğu Anadolu, yüzde 54,3 ile Kuzeydoğu Anadolu ve yüzde 49,6 ile Ortadoğu Anadolu olduğu görülürken, en düşük olduğu bölgeler ise sırasıyla yüzde 30,4 Batı Marmara, yüzde 34,3 Ege ve yüzde 36,3 ile Doğu Karadeniz oldu.

12-17 YAŞ GRUBUNDAKİ ÇOCUK HÜKÜMLÜ SAYISI 6 BİN 132
Türkiye’de 2013 yılında ceza infaz kurumuna giren hükümlü sayısı 161 bin 711 iken, ceza infaz kurumuna giren 12-17 yaş grubundaki çocuk hükümlü sayısı 6 bin 132 oldu. Bu çocukların yüzde 97,3’ü erkek, yüzde 2,7’si ise kız çocuk oldu. Ceza infaz kurumuna giren hükümlüler arasında 12-17 yaş grubundaki çocukların oranı 2009 yılında yüzde 1,5 iken, 2013 yılında ise yüzde 3,8’e yükseldi. Suç türüne göre ceza infaz kurumuna 2013 yılında giren aynı yaş grubundaki çocuk hükümlüler incelendiğinde hırsızlık, yağma ve yaralama ilk üç sırada yer aldı.

ÇOCUKLARIN YÜZDE 53,5'İ SOSYAL MEDYA AĞLARINI KULLANDI
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nın 2013 yılı sonuçlarına göre, 6-15 yaş grubundaki çocukların yüzde 53,5’i sosyal medya ağlarını kullandı. Bu oran, erkek çocuklarda yüzde 57,8, kız çocuklarda ise yüzde 48,4 oldu. Yaş grupları daha ayrıntılı incelendiğinde, 6-10 yaş grubundaki çocukların yüzde 32,8’i sosyal medya ağlarını kullanırken, aynı yaş grubundaki erkek çocuklar için bu oran yüzde 35,8, kız çocuklar için ise yüzde 29,4 oldu. Yine, 11-15 yaş grubundaki erkek çocukların yüzde 70’i, kız çocukların ise yüzde 60’ı sosyal medya ağlarını kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu "Rüzgarlı havalar yüz felcine neden olabilir" Yüz felcinin herhangi bir yaş aralığı, cinsiyet ve kritere bağlı olmadan herkeste görülebileceği uyarısında bulunan Fizyoterapist Berkay Eren, “Soğuk hava, rüzgarlı olan günler ve mevsim geçişleri, yüz bölgesindeki sinirleri olumsuz etkileyerek yüz felcine neden olabilir” dedi. Yüz felcinin, insan beyninde sinirsel uyarıları ileten ve yüzdeki mimik kaslarının hareketlerini sağlayan fasiyal sinirin çeşitli nedenlerle etkilenmesi ile ortaya çıkan, yüz hareketlerinde azalma meydana getiren bir rahatsızlık olduğunu söyleyen Medical Park Ordu Hastanesi’nden Fizyoterapist Berkay Eren bilgilendirmede bulundu. “Mevsim geçişleri en riskli dönemler” Yüz felci için herhangi bir yaş aralığı, cinsiyet vs. gibi kriterler olmadığının altını çizen Fzt. Eren, “Yüz felci herkeste görülebilir. Özellikle soğuk hava, rüzgârlı olan günler ve mevsim geçişleri yüz felci için en riskli dönemlerdir. Genellikle yüzün bir tarafı etkilenirken nadir olarak iki taraf da etkilenebilmektedir” diye konuştu. “Hangi nedenle ortaya çıktığının anlaşılması tedavi için önemli” Yüz felci tanısı koyulurken santral (beyinsel) problemlere mi bağlı olduğu yoksa periferik (kulak ve boyun hastalıkları) bir nedenle mi olduğunun anlaşılmasının, tedavinin planlanması açısından oldukça önemli olduğunu söyleyen Eren, “Santral nedenli yüz felçleri daha nadir görülürken periferik nedenli yüz felçleri daha sık görülmektedir. Etkilenen tarafta sadece ağız çevresinde kayma ve güçsüzlük olması bu durumun santral (beyin) nedenli olduğunu düşündürür ve sebebinin nöroloji uzmanı tarafından araştırılması gerekir. Periferik bir nedenle oluşan yüz felcinde ise yüzün etkilenen tarafında alın hareketleri, göz hareketleri, burun kanadı ve ağız hareketleri tümden bozulmaktadır. En sık görülen türü ‘Bell paralizisi’dir” ifadelerini kullandı. “Bell paralizisi ani başlar, hızlı ilerler” Bell paralizisinin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte viral sebeplerin neden olabileceğini söyleyen Fzt. Berkay Eren, “Bell paralizisi genelde ani bir şekilde başlar ve hızlı ilerler. Kısmi felç olarak başlayıp hızla tam bir yüz felcine de dönebilmektedir. Hastalarda yüz felci dışında başka bir fonksiyon bozukluğu ve muayene bulgusu genellikle görülmez. Hastaların yüzde 85-90’ı zamanla tamamen düzelmektedir ve iyileşme süreci felcin şiddeti ile orantılı olarak 1 ay ile 1 yıl arasında değişebilmektedir” şeklinde konuştu. “Şeker hastaları, hamileliğinin son dönemindekiler ve ileri yaştakiler risk altında” Şeker hastalarının, ileri yaş grupları ve hamileliğin son dönemlerindeki bireylerin ekstra risk altında olduğunu ve daha dikkatli olmaları gerektiğini söyleyen Fzt. Eren, tedavi yöntemleri hakkında şunları söyledi: “Soğuk hava, rüzgârlı olan günler ve mevsim geçişleri yüz felci için en riskli dönemlerdir. Bu sebeple, Bell paralizisi genellikle kış ve bahar aylarında daha sık görülmektedir. Sebebe bağlı olarak tedavi süreci değişim göstermektedir. Doktor tarafından yapılan kulak burun boğaz veya nörolojik muayene ile felcin sebebi anlaşılarak tedavi planlaması yapılmalıdır. Hastaya koyulan tanı Bell paralizisi ise kortizon ve antiviral ilaçlar ile medikal tedaviye başlanır. Bunun yanı sıra yüz kaslarını güçlendirmek ve sinirsel iletimi düzeltmek için ise hastanın bir an önce fizik tedaviye başlanması önerilmelidir. Fizik tedavide, elektroterapi uygulamaları, sıcak uygulamalar, masaj ve kişiye özel egzersiz programı gibi tedavi modaliteleri uygulanır ve doktor gözetiminde hastanın takipleri düzenli olarak yapılır. Tam düzelme sağlanamayan hastalar ise, göz kapağının ve çarpık gülümsemenin düzeltilmesi amacıyla Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi’ye yönlendirilir.”
Bilecik Turizm Haftası çeşitli etkinliklerle kutlandı Bilecik’te Turizm Haftası çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki kutlamalara, Vali Şefik Aygöl, Belediye Başkan Yardımcısı Yaşar Külhan, Bilecik Emniyet Müdürü Beyti Kalaycı, İl Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan, öğretim üyeleri, öğrenciler ve vatandaşlar katılım gösterdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program akışı tanıtım filminin sunumuyla devam etti. Günün anlam ve önemine binaen konuşmasını gerçekleştiren Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan, ‘’Toplumda turizm bilincini geliştirmek, iç turizmi canlandırmak, halkın turizm hareketlerine katılımını sağlamak, turizm ve kültür değerlerini tanıtmak, yaşatmak ve turizmi geliştirmek amacıyla, her yıl 15- 22 Nisan tarihleri arasında kutlanan ve bu yıl 48’incisinin düzenlendiği ‘Turizm Haftası’ programımıza hepiniz hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Zengin kültürel varlıkları, eşsiz doğası, köklü geçmişe sahip kültür ve sanat yapısı ile turizmin her çeşidine imkan sağlayan ve binlerce yıllık geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim şehrimiz Bilecik’i tüm bu taşıdığı önemli misyon ile yaşanabilir bir şehir, sağlıklı bir toplum, kültür ve turizm şehri olarak görmekteyiz. Marmara’nın incisi, taşı mermer, toprağı seramik, yaprağı ipek, Şeyh Edebali Diyarı, dirilişin, kuruluşun ve kurtuluşun şehri olan Bilecik, kültür ve inanç turizminin yanı sıra; tarih turizmi, doğa turizmi, sağlık turizmi, ekstrem spor turizmi, agro turizm, eko turizm, tatuta turizmi, fuar ve kongre turizmi gibi pek çok alanda büyük bir potansiyeli içerisinde barındırmaktadır’’ dedi. ‘Yıl içerisinde 1,5 milyona yakın ziyaretçimizi ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz’ Sözlerine devam eden İl Müdürü Bircan, ‘’İlimizin manevi mimarı Şeyh Edebali Hazretlerinin “Geçmişini Bilmeyen Geleceğe Yön Veremez, İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın” şiarı ile ortak kültür mirasımızı da yaşatmak için gayret gösteriyoruz. Somut olmayan kültürel miras envanteri unsuru olan ve 740 yıldır aynı ruhla ve inançla yaşatılan ‘Ertuğrul Gazi’yi Anma Söğüt Yörük Şenliklerimiz’ başta olmak üzere kuruluş ve kurtuluşun şehri Bilecik’e dünyanın birçok noktasından yıl içerisinde 1,5 milyona yakın ziyaretçimizi ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Yılda 200 bin otel konaklama kapasitesine, gün içerisinde ortalama 40 bin araç trafiğine, çevresinde yaklaşık 25 milyon nüfusa, 4 bölge 4 iklim kuşağında bulunan Şehrimiz, Turizm Yatırımlarımızı ve yerli ve yabancı ziyaretçilerimiz tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Bu duygu ve düşüncelerle; ilimizin turizmdeki başarı tablosunda imzası olan başta sektör çalışanları olmak üzere, tüm turizm paydaşlarımızın Turizm Haftası’nı kutluyor, verimli bir turizm sezonu geçirilmesini diliyorum’’ dedi. İl Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan’ın konuşmasının ardından, şiirlerin okunması, halk oyunları ekibinin gösterisi, canlı müzik, Yavuz Selim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi gösterisi ve mezuniyet töreni ile devam eden Turizm Haftası programı, sergilerin gezilmesi ile son buldu.
Denizli Ters laleler bu yıl açmadı Denizli’nin Bozkurt ilçesine bağlı Hayrettin Mahallesinde yetişen, ticaretinin yapılması ve güzelliğini herkesin görmesi için turizm faaliyetleri de başlanılan ters laleyi iklim değişikliği vurdu. Kış soğuğu ve kar yağışı olmayınca, laleler bu yıl açmadı. Türkiye’deki ender çiçeklerden olan ve Bozkurt ilçesine bağlı Hayrettin Mahallesinde de bolca yetişen Ters laleler, iklim değişikliğine yenildi. Ters laleler, Ekim, Kasım aylarında 1400 rakımlı mahallede toprak sıcaklığının -15, -20’lere düşmemesi nedeniyle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da açmadı. Halk arasında ağlayan gelin, Kerbale çiçeği veya Tuşaya isimleriyle bilinen 1878 yılında Bulgaristan Deliorman Bölgesinden göçen muhacirlerin yanlarında getirdikleri soğanlardan bütün mahalleye yayılan fotoğraf ve doğa tutkunlarının merakla beklediği Ters laleler bu yılda açmadı. Hayrettin Mahallesi Muhtarı Salih Aktaş, Ters lalenin soğuğu seven bir çiçek türü olduğunu söyledi. Muhtar Aktaş, ‘Ters lale soğuğu çok seven bir çiçek. Eksi 15’leri 20 leri görmesi gerekir toprakta. Onu da görmediği için son iki yıldır, pek açmıyor, istediğimiz verimi alamıyoruz. Ters lalelerin soğanlarını köstebek yemez. Bu bir nevi köstebek savar bir çiçektir. Atalarımızda buna sahip olmuşlar ama şu anda istediğimiz verim olmadığından mahallemizde çiçek olarak ta açmadı, üzgünüm. Ters laleye bizim lisanımızda ’Tuşaya’ denir. Hristiyanların kutsal saydığı bir çiçektir. Hz. İsa’nın vefatında bu çiçek boynunu yere eğdiğini, daha önceden yukarıya baktığını söylerler. Hristiyanlık alemi de çiçeği kutsal kabul ederler" diye konuştu.