EKONOMİ - 19 Eylül 2018 Çarşamba 13:46

Türkiye'nin 5 bölgesine 13 rüzgar ve güneş enerjisi santrali kuruluyor

A
A
A
Türkiye'nin 5 bölgesine 13 rüzgar ve güneş enerjisi santrali kuruluyor

Akfen Yenilenebilir Enerji, Türkiye'nin 5 bölgesine kurulacağı 13 yeşil enerji projesi için rüzgar ve güneş kredisini aldı. Yenilenebilir enerji kredi sözleşmesinin imza töreni İstanbul'da bir otelde düzenledi. Törene şirket yöneticileri ve banka temsilcileri katıldı.

Aralık 2017’de gelecek 2 yıl için farklı sektörlerde 6.2 milyar liralık (1.6 milyar dolar) yatırım paketini hayata geçireceğini ilan eden Akfen Holding, Akfen Yenilenebilir Enerji çatısı altında Türkiye’nin 5 bölgesine yayılan ve 327 megavat gücünde olan 13 rüzgar ve güneş enerjisi santrali kuruyor. Toplam 530 milyon dolara mal olacağı belirtilen 13 santralin 167 milyon dolarlık kısmı holdingin öz kaynaklarıyla karşılandığı söylenirken, geri kalan 363 milyon dolarlık kısım için yerli ve yabancı 6 bankadan kredi alındı. Yeni yatırımlarla şirketin yerli ve doğal kaynaklardan üretime dayalı enerji santrali kurulu gücü 574 megavata çıkacağı aktarıldı. Yenilenebilir enerji kredi sözleşmesini imza töreni de İstanbul'da bir otelde yapıldı. Törene Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Akfen Holding Murahhas Azası Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Erciyas, şirket yöneticileri ve bankaların temcileri katıldı. 

"Nihai hedefimiz, 2020 senesinde 1000 megavata ulaşıp halka arz etmek" 

Toplantıda konuşan Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, ''Yenilenebilir enerji şirketimizde EBRD ve IFC'nin yüzde 16'şar ortaklığı var. Kalanı da holdingimize ait. Bu şirketimizin faaliyet gösterdiği alanlar hidroelektirik enerji HES'ler, güneş enerjisi GES'ler, rüzgar enerjisi RES'ler ve eğer ileride olabilirse bioenerji gibi alanlarda yani yenilenebilir enerjide kendini ispat etmiş bir firma olarak piyasaya takdim etmek arzusundayız. Nihai hedefimiz de 2020 senesinde 1000 megavata ulaşıp sonuçta da inşallah bir halka arzla bu şirketi Türk özel sektörüne hediye etmek istiyoruz. Şunda 574 megavatlık bir portföyümüz oluştu, buna 600 megavat diyecek olursak demek ki daha işimiz var. Buradan yatırımlarımız daha devam edecek anlamı çıkıyor. Burada ciddi öz kaynak kullanıyoruz, kullanmak zorundayız. Artık herşey eskisi kadar kolay değil. Kullandığımız bu kredilerde öz kaynak miktarlarımız biraz arttı. Ancak diğer satışlardan elde ettiğimiz sermaye gelirlerini buralarda kullanmak durumundayız. Tabii ki diğer sektörlerde yatırımımız var. Orada da öz kaynaklarımızı kullanacağız ama uluslararası platformda da kredi arayışlarımız sürecek'' ifadelerini kullandı.

''Herkesin yatırım yaptığı zamanda değil, herkesin olmadığı zamanda yatırım yapmak çok önemlidir'' 

Akın, sözlerine şöyle devam etti: ''Herkesin yatırım yaptığı zamanda değil, herkesin olmadığı zamanda yatırım yapmak çok önemlidir. Bu fırsatları değerlendirebilmek ve şartları zorlayabilmek lazımdır. İleride daha faydalı daha güzel daha değerli asetler oluşturabilmek, bu şartları yerine getirmeye bağlı. O nedenle bu günlerde bütün yatırımcıların biraz daha piyasaya entegre olmalarını, ellerini taşın altına sokmalarını ve bankaların da geçmişte olan örneklerden çok fazla etkilenmeden, yepyeni bir Türkiye kuruyormuş ve yepyeni geleceğimiz varmış gibi şartlarını zorlamalarını şahsen istiyorum. Biz, yurtdışından para getiririz. Türkiye'ye yatırım için yurtdışında bankaları ikna ederiz. Doğru ortaklarla ve projelerle yolculuğa çıkmamız lazım. Bunu yaptığımız taktirde Türkiye'de ikinci bir çıkış dönemi yaşanacağını düşünüyorum''.

Akfen Holding Murahhas Azası İrfan Erciyas kredi hakkında şu açıklamayı yaptı: ''Yaklaşık bir senede iki projenin finansmanını realize ettik. Türkiye’nin şuanki koşullarında bunları yapmak çok önemliydi. Bankacılık sektörüne, firmalara ve Türkiye’ye güven açısından önemliydi. Biz bu işi bir sene içerisinde çözdük. Bankaların ve çalışanlarımızın desteği ile bu kredilerin kapanışını sağlayacağız. Rüzgar projelerimiz toplam 242 megavat. Toplam 350 milyon dolarlık bir yatırım. Bunun 260 milyon dolarlık kısmı kredi. Kredi, 4 Türk bankasının teminatları ile KFW’dan tedarik edildi. EBRD'de 50 milyon dolarlık bir nakdi kredi limiti ile proje finansmanında yer aldı. 260 milyon doların üst kısmı, yaklaşık 90 milyonluk kısımda öz kaynak olarak şirketin içerisine kondu ve yatırımlarımız şu anda sürüyor. İnşallah belirli periyotlarda, 2020 senesinden önce bitirmeyi planlıyoruz. Burada da EPC kontratı Siemens ile yürütüyoruz. Güneş enerjileri ile ilgili toplam 103 milyon dolar civarında kredi var. Yaklaşık 80 milyon dolar civarında da öz kaynak koyduk. Yatırımlarımız devam ediyor. 15 megavatlık kısmı daha önceden lisansız projeydi, yatırımları tamamlandı. Kalan 70 megavatlık lisanslı kısımda, büyük ölçüde bu ay içerisinde açılışı yapılıyor. Bir kısmını da seneye bu zamanlarda bitirmiş olacağız. Kredi faizleri piyasa koşullarında ve son derece uygun koşullarda tedarik edildi''.

Yapılan bilgilendirmede; toplam güçleri 327 megavat olan 13 santralin, yaklaşık 1 yıl içinde tamamlandığında tam 1.2 milyon kişinin yaşadığı hanelerin elektriği tamamen doğal kaynaklardan sağlanmış olacağı açıklanırken; şirketin, doğal ve yerli kaynaklardan üretim sağlayacak projelerini Marmara, Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde Türkiye'nin birçok farklı noktasına yayacağı bildirildi. Buna göre; yatırım değeri 180 milyon dolar olarak planlanan 9 GES projesi Konya, Amasya, Tokat, Van ve Malatya’da kurulacak. Güneşten elektrik üretecek GES’ler tamamlandığında 70 megavatı lisanslı, 15 megavatı lisanssız olmak üzere toplam 85 megavat kapasiteye ulaşacak. 350 milyon dolara mal olacak 4 RES ise Çanakkale ve Denizli'de yer alacak. RES’lerin toplam lisanslı gücü 242 megavat olacak. 

Şirketin, 13 projesinden yıllık 1.000 Gigavat (GWh) enerji üretimi gerçekleştireceği, sadece güneş ve rüzgar gibi yerli kaynaklardan üretilecek enerjinin direkt olarak Türkiye’nin ulusal elektrik şebekesine aktarılacağı kaydedildi.  

Adem Gürer - Burak Çubukçu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Başkan Akın su ve Sürdürülebilirlik zirvesinde konuştu Balıkesir’de düzenlenen Su ve Sürdürülebilirlik Zirvesinde Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın konuşma yaptı. Başkan Akın, Su ve Sürdürülebilirlik Zirvesi’nde “tasarruf”, “verimlilik” ve “sürdürülebilirlik” konularına ilişkin önemli mesajlar verirken, “Hakkını vere vere sürdürülebilir, tasarruflu, verimli bir belediyecilik ile suyu verimli, ekonomik kullanan bir anlayışı Balıkesir’imizde inşa edeceğiz” dedi. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, “tasarruf”, “verimlilik” ve “sürdürülebilirlik” konularında önemli mesajlar verdi. Büyükşehir Belediyesi’ni devraldıktan sonra ele aldıkları ilk konunun suyun verimli kullanımı olduğunu söyleyen Başkan Akın, “Su konusunda dünyanın her yerinde maalesef büyük bir sıkıntı var. Sıkıntı ne? Vahşi sulama. Aynı şey Balıkesir’imizde de geçerli. Bunun dünyadaki uygulamalarını inceledik. Daha öncesinde de çalışmıştık; ne yapabiliriz diye. Ve bir hedef belirlemiştik, bu hedef ışığında ilerliyoruz, ilerlemeye de devam edeceğiz” dedi. Tarımda vahşi sulamanın sona erdirilmesi konusunda önlemler aldıklarını vurgulayan Başkan Ahmet Akın, bunun yerine damlama sulama sistemlerini yaygınlaştırmaya yönelik yatırım yapacaklarını söyledi. Bu kapsamda vahşi sulamanın yapıldığı tarlalarda, çiftçilere damlama sulama borusu hediye edeceklerini belirten Akın, “Bu aslında çiftçinin bize hediyesi” dedi. Büyükşehir olarak kısa süre içerisinde su yönetimi noktasında önemli adımlar atacaklarını ifade eden Başkan Akın, “Suyun kaynağından itibaren en son noktaya kadar olan gidişatın verimli olması üzerine çalışmaları başlattık” açıklamasında bulundu. ‘Tasarruf öncelikli model’ Gri su kullanımı önemsediklerini vurgulayan Başkan Ahmet Akın, “Yağmur sularından ve atık sulardan elde edilen gri suyu ve bunun enerjiye dönüşümünü önemsiyoruz. Bunlar üzerine tasarruf öncelikli bir çalışma modeli başlattık. Konuyla ilgili çok değerli hocalarımızdan destek ve yardım alıyoruz” dedi. ‘Verimli belediyecilik’ “Sürdürülebilirlik kavramını gerçek anlamda yüreğimize, hayatımıza işledik” diyen Başkan Ahmet Akın, her şeyin sürdürülebilirlik adı altında ele alınmasının, bu kavramın değerini ucuzlattığını söyledi. Başkan Akın, “Hakkını vere vere sürdürülebilir, tasarruflu, verimli bir belediyecilik ile suyu verimli, ekonomik kullanan bir anlayışı Balıkesir’imizde inşa edeceğiz” açıklamasında bulundu.
İstanbul Hutbede yapılan duaya tepki gösteren genç, Atatürk’e hakaretten 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı Gayrettepe’de cuma namazı sırasında Atatürk’e dua edilmesine tepki gösterip Atatürk’e ve imama hakaret eden şahıs, 3 yıl 9 ay hapisle cezalandırdı. Gayrettepe’de bulunan bir camide 10 Kasım 2023 günü Mustafa Kemal Atatürk’e ve Atatürk için dua eden imama hakaret eden A.B.’nin yargılanmasına devam edildi. Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık ve taraf avukatları katıldı. "Puşt kelimesini güvenilmez manasında kullandım" Duruşmada esasa ilişkin savunma yapması için söz verilen A.B., “Attığım bir kaç tweet ekran görüntüsü alınmış ama bunların atıldığına dair bir kanıt yok. Hakkımda atmadığım bir çok tweet var. ’Sinkaf ederim’ tweeti atmadığımı belirtmek istiyorum. Puşt kelimesini hakaret etmek amacıyla değil, güvenilmez manasında kullanmıştım. Ceza alacağım bir husus görmüyorum. Video çektim. İslamiyet’e göre inançsız ölen bir kişinin arkasından dua edilmemesi gerekir. Beraatımı talep ediyorum” dedi. “Daha fazla ne ceza verilebilir bilmiyorum” Son sözü sorulan şahıs, “2 ay cezaevinde tek başıma kaldım. Bu eylemim için yeterince ceza aldığımı düşünmekteyim. Daha fazla ne ceza verilebilir bilmiyorum. Beratımı talep ediyorum” dedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, A.B.’yi "Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret" suçundan 3 yıl 9 ay hapisle cezalandırdı.
Ankara Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yazgan: “Sözler tutulsun, mülakat kaldırılsın” Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, kamuya personel alımlarında mülakat yapılmasına ilişkin, “Sözler tutulsun, mülakat kaldırılsın” dedi. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, kaldırılacağı açıklanan ancak uygulanmaya devam edilen sözlü sınavların (mülakat) devlet memuru olacaklar ile mevcut kamu görevlilerinin görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında can yakmaya, emekleri zayi etmeye devam ettiğini söyledi. Yazgan, bir an önce mülakatların kaldırılarak, adayların girdikleri yazılı sınav sonucuna göre atamalarının yapılması gerektiğini dile getirdi. Mülakatın emeklerin zayi olmasına ve idareye karşı güvenin azalmasına sebep olduğunu ifade eden Yazgan, “Ülkemizin kritik bir süreçten geçerken ihtiyaç duyduğu, süreç sonrası uygulamadan kaldırılacağı açıklanarak uygulamaya konulan mülakat sisteminin halen kaldırılmamasının yol açtığı hak kayıpları ve huzursuzluk her geçen gün daha da artıyor. Kamuya atama bekleyen memur adayları ile mevcut kamu görevlileri, bir an önce mülakat sisteminden vazgeçilmesini ve insanların bilgiye dayalı sınavlarda aldıkları puana göre değerlendirmelerin yapılmasını istiyor” ifadelerini kullandı. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan görevde yükselme sınavından örnek veren Yazgan, 62 kişinin yazılı sınavda 85 ve üzeri puan almasına karşın mülakatta düşük puan alarak atanamadığını belirtti. Yusuf Yazgan, “Yazılı sınavda 98.72 puan alan adaylar, mülakatta 64, 65, 55 puan verilerek eleniyor ve atanması gerçekleşmiyor. İki sınav arasında bu kadar farkın olması, liyakat beklentisi içindeki insanlarda hayal kırıklığına yol açıyor. Demek ki bu iki sınavdan birisinde sorun var. Bu sorunu, bu şaibeyi kaldırmak için yapılması gereken tek şey mülakatı kaldırmak, bilgiye dayalı yazılı sınav sonucuna göre atamaları gerçekleştirmek” şeklinde konuştu.