GÜNDEM - 07 Haziran 2018 Perşembe 18:23

Türkiye’nin en büyük dönüşümü başlıyor

A
A
A
Türkiye’nin en büyük dönüşümü başlıyor

Beyoğlu Belediyesi tarafından başlatılan Okmeydanı Kentsel Dönüşüm Projesi için 9 Haziran Cumartesi günü ilk kazma vuruluyor. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “Okmeydanı’nda yaşayan vatandaşlarımız sadece kendilerinin değil babalarının, dedelerinin hayallerine kavuşuyorlar. Bu aşamaya gelmek 14 yılımızı aldı. Hak sahipleri, vakıflar, Büyükşehir Belediyesi, Bakanlıklar, Hükümetimiz ile birlikte büyük bir iş başardık. Kubbede bir hoş sada bırakmak, bu olsa gerek” dedi.

2 milyon 250 bin metrekare büyüklüğüyle Türkiye’nin en büyüğü olan Okmeydanı Kentsel Dönüşüm Projesi için ilk kazma vuruluyor. Beyoğlu Belediyesi tarafından geliştirilen Okmeydanı Kentsel Dönüşüm Projenin birinci etap startı, 9 Haziran Cumartesi günü, dönüşüm uzlaşmalarını tamamlayan Van Blokları’ndan başlayacak. Birçok kurum ve kuruluşun katkılarıyla ilk adımının Van Blokları’ndan atılacağı dönüşümü; Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan birlikte başlatacak. Dönüşüm süreci uzlaşmalarını tamamlayan diğer etaplarla devam edecek. 

“100 bin vatandaşımızın hayatını doğrudan ilgilendiriyor” 

14 yılı aşkın zorlu bir süreci takiben dönüşüm sürecinin başladığını ifade eden Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “İlk 10 yıl bölgeyi sit alanı olmaktan çıkardık. Vakıf ve hazine ile değiş tokuş işlemlerini gerçekleştirdik. Vatandaşın mülkiyeti için tapu tahsis belgesinden başlayarak yaptığı tüm tasarrufları kayıt altına aldık ve vatandaşları hak sahibi olacak hale getirdik. Okmeydanı’nda yüzlerce toplantı yaptık. Son 4 yıl içerisinde ise, imar planı yaparak yerleri belirledik. Yeşil alan, okul alanları ve sit alanı kaydı olan yerlerdeki kişilerin haklarını belirledik ve tapu vermeye başladık. 24 bin hak sahibinin dönüşümde kaç metrekare yer alacaklarını tespit ettik. Okmeydanı’nı 6306 sayılı kanuna göre dönüşüm alanı ilan ettik. Bugün itibari ile 100 bin vatandaşımızın hayatını doğrudan ilgilendiren dönüşümde önemli bir aşamaya geldik. Okmeydanı’nda yaşayan vatandaşlarımız sadece kendilerinin değil babalarının, dedelerinin hayallerine kavuşuyorlar. Bu aşamaya gelmek 14 yılımızı aldı. Hak sahipleri, vakıflar, Büyükşehir Belediyesi, Bakanlıklar, Hükümetimiz ile birlikte büyük bir iş başardık. Kubbede bir hoş sada bırakmak, bu olsa gerek. Hayırlı olsun” dedi. 

“Beyoğlu, İstanbul ve Türkiye için de önemli bir adım” 

Okmeydanı’nda atılan adımın yeni bir şehir kurma anlamına geldiğini de ifade eden Başkan Demircan, “Biz bu yeni şehre Vatandaşın Okmeydanı diyoruz. Bundan önce Okmeydanı’nda mülkiyetler belli değildi. Tapular ortada yoktu. Umutsuzluk ve karamsarlık hakimdi. Problemler içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Koca bir şehir yok olmanın eşiğinde var olmaya çalışıyordu. Kararlılıkla yola çıktık. Yılmadık. Çalıştık. Yeni bir başlangıcın ilk adımını atıyoruz. Bu adım, sadece Okmeydanı için değil, Beyoğlu, İstanbul ve Türkiye için de önemli bir adımdır” şeklinde konuştu.

İlk kazma Van Blokları’ndan vurulacak 

1. Etap Uygulama Alanı olarak belirlenen Van Blokları 8 Blok ve 80 Bağımsız birimden oluşuyor. Proje kapsamında ilk etapta 4 adet blok inşa edilerek Van Blokları sakinlerine tahsis edilecek. Toplam inşaat alanı 15 bin 570 M2 olan 1. Etap’ta iskan edilebilir alan 9830 metrekare. 5 bin 740 metrekare Otopark ve teknik alanlar için ayrılan projede toplamda 128 daire yer alacak. Hak sahiplerine verilecek dairelerin büyüklüğü 65 metrekare olacak. 

Okmeydanı tapu işlemleri ve dönüşüm süreci 

Beyoğlu İlçesi Okmeydanı olarak tanımlanan alan; yaklaşık 1.500.000,00 m2 olup, 5 bin 593 bina 24 bin 382 bağımsız bölümden oluşuyor. Çalışma alanı içerisinde yer alan yapıların büyük bir çoğunluğu vakıf mülkiyeti üzerinde olup, alanın çok küçük bir kısmı şahıs mülkiyetindeydi. Okmeydanı’ndaki mülkiyet sorunu 14 yıllık bir çalışmayla çözüldü. 3194 Sayılı İmar Kanununun 18. Madde uygulaması sonucunda oluşan yeni parsellerin; 20 bin 850 adet tapusuz bağımsız bölümün hak sahiplerine 4706 Sayılı Kanun kapsamında satışları yapılmaya başlandı. Böylelikle 60 yıllık mülkiyet sorunu çözülmüş oldu. Tapuların dağıtılmaya başlanmasıyla birlikte Kentsel Dönüşüm gündeme geldi ve süreç başladı. 

Yüzde 78’i hak sahiplerine verilecek 

Okmeydanı’nın, 13.06.2016 tarih 8949 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 6306 sayılı kanun kapsamında riskli alan ilan edilmesi ile birlikte bölgede Kentsel Dönüşüm süreci hızlandı. Beyoğlu Belediyesi tarafından hazırlanan Okmeydanı Kentsel Dönüşüm Projesinin kapsadığı bölge; Kuzeyde Şark Kahvesinden Güneyde Aynalı Kavak Kasrına kadar, Doğuda Piyalepaşa Camiinden Batıda Çıksalın Parkına kadar uzanıyor. Proje kapsamında toplamda 2.250.000 m’lik inşaat yer almakta olup, bunun 500.000 m2’si (Ticaret Alanı) yüklenici firma olan KİPTAŞ’ a verilecek. (\%22) Kalan 1.750.000 m2’lik alan da(\%78) Okmeydanı’nda ikamet eden Hak Sahiplerine verilecek. Toplam inşaat alanı dışındaki altyapı işleri ve sosyal donatı alanlarının inşaatı da KİPTAŞ tarafından yapılacak. 

1406 bağımsız bölüm için uzlaşma sağlandı 

Okmeydanı’nda mevcutta 2.250.000 m2 inşaat alanı yer almakta olup, hak sahiplerine verilecek inşaat alanı 1.750.000 m2 olduğundan, yapıların bazılarından kesintiler yapılacak. Gecekondular mevcut inşaat alanlarından en az \%35 fazlasını alacak, 2 katlı yapılardan ise kesinti yapılmayacak. 3 kat ve daha yüksek katlı yapılardan yapılacak kesinti oranları ise SPK lisanslı değerleme firması tarafından arazide yapılan tespit çalışmaları neticelerine göre belirlendi. Vatandaşlar ile yapılacak uzlaşma görüşmeleri Belediye tarafından gerçekleştiriliyor. Yapılan görüşmelerde uzlaşma esas olup, teklif sunulmakta ve Hak Sahibi teklifi kabul etmesi halinde dilediği zaman uzlaşma protokolünü imzalayabilmektedir. Bugün itibariyle toplamda 834 Hak Sahibi ile 1406 Bağımsız Bölüm için uzlaşma sağlandı. 

Hak sahipleri Okmeydanı’nda ikamet etmeye devam edecek 

30.01.2017 Tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Yetki Devrine istinaden Beyoğlu Belediyesince Onaylanan 1/1000 Ölçekli İmar Planları uyarınca; Hak Sahibinin mevcut taşınmazı hali hazırda Sit Alanında veya Sosyal Donatı Tesisleri Alanında kalmıyor ise mevcut Ada-Parseline en yakın noktada Hak Sahibi olacak. Eğer taşınmaz Sit Alanında veya Sosyal Donatı Tesisleri Alanında kalıyor ise, Hak Sahipliği imkanlar çerçevesinde en yakından başlamak üzere başka bir ada-parsel üzerinde yer alacak. Netice olarak, Okmeydanı’nda ikamet eden herkes Okmeydanı’nda ikamet etmeye devam edecek. Hak sahipliğini devretmek isteyen vatandaşlar satış işlemi yapabilecekler. Satışa engel herhangi bir uygulama bulunmuyor.
Yapı stoku yenilenerek, “Deprem güvenli şehir” ortaya çıkacak 

Yapılacak proje kapsamında, Okmeydanı’nda eksikliği hissedilen Sosyal Donatı Alanları için alan açılacak, Sit Alanı Olarak belirlenen bölgeler yeşil alan olarak hizmet verecek, köhnemiş ve günün ihtiyaçlarına cevap veremeyen “yapı stoku yenilenerek, deprem güvenli bir şehir ortaya çıkacak.” Yapılacak projede kat sayısı Zemin+8 Kat olarak planlanmakta olup, kot farkının çok olduğu bölgelerde kat sayısı Zemin+9 Kat olarak düzenlenebilecek.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Çocuklar bayramı bilim şovlarıyla kutluyor Avrupa’nın en büyük doğal yaşam parkı Ormanya’da çocuk bayramı dolayısıyla minikler bilim şovlarıyla eğlenirken 35 atölyede de renkli etkinliklere katılıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında Ormanya’da düzenlediği "Bi Dünya Eğlence" ilk gününde birbirinden renkli anlara sahne oldu. Gün boyu 35 atölyede etkinlikler devam ederken, ilk sahne etkinliği saat 14.00’de küçük sahnedeki bilim şov ile başladı. Bilim Merkezi’nin düzenlediği etkinlik kapsamında basınç deneyleri gibi interaktif deneyler gerçekleştirildi. Çocuklar bu sayede eğlenerek bilimin keyifli dünyasını keşfetmeyi yaşadı. Aynı saatler arasında Orman Kütüphanesi ilk yazar konuğunu ağırlamaya başladı. Sevilen yazar Ayşegül Dede kendisinin kaleme aldığı masalları anlattı. Saatler 15.00’i gösterdiğinde alanın en renkli mekânlarından biri olan büyük sahnede Kaptan Pengu Müzikali başladı. Çocuklar TV’den severek izledikleri Kaptan Pengu’yu keyifle ve canlı performansla izleme olanağı buldu. Orman Kütüphanesi’nin ilk gün etkinlikleri kapsamındaki ikinci konuğu çocukların çok sevdiği Sertaç Abi oldu. Çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayan Sertaç Güngör, söyleşisinde özellikle dijital medyanın olumsuzlukları konusunda önemli uyarılarda bulundu. 35 atölyede gün boyu etkinlikler devam etti 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinde Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliğinde kurulan Somut Olmayan Kültür Mirası’nda (SOKÜM) eğitim alan kültür aktarıcıları da alanda çocuklarla buluştu. SOKÜM atölyesinde bilmeceler ve tekerlemeler eşliğinde birbirinden farklı çocuk oyunları oynandı. Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan gibi Türk dünyasına ait oyunlardan örneklerle tanışan minikler, eğlenerek öğrenmenin mutluluğunu yaşadı. Halk bilimciler; düyme düyme oyunu, “yaglıga tovusmak” (yazmaya zıplamak), aşık oyunu gibi Türk kültürünün geçmişten günümüze gelen mirasın izlerini Kocaeli’ye getirdi.
Denizli PAÜ Ziraat Fakültesi ilk fidan tüpleme işlemini gerçekleştirdi Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri eşliğinde Bahçe Bitkileri ve Tarla Bitkileri Bölümü öğrencileri ile birlikte Çal’da ilk fidan tüpleme işlemini gerçekleştirdi. Fidan tüpleme işlemi ile ilgili kısaca bilgi veren Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, şunları aktardı: “Fidan tüpleme işlemi, genellikle tarım ve orman sektöründe kullanılmaktadır. Çıplak köklü fidanlar Kasım ayı başından (yaprak dökümü) Mart ayı sonuna kadar dikilirken yaz ayalarında ancak tüplü fidanlardan yararlanılmaktadır. Bunun için torf, vermikulit, toprak gibi özel karışımlar hazırlanarak fidanlar tüplenmekte ve bu fidN-anlar gerek yaz dikimlerinde gerekse kış dikimlerinde olmak üzere 12 ay boyunca dikilebilmektedir. Ziraat Fakültesi’nin öğretin üyeleriyle Bahçe Bitkileri ve Tarla Bitkileri Bölümü öğrencileri Kasım 2023- Şubat 2024 arasında; incir (Bursa siyahı, Bardacık ve Sarılop), aronya, Gemlik zeytini, Hicaz narı, iki farklı karaduttan olmak üzere kırk beş bin çelik köklendirme ortamlarına alındı. Bunlardan yaklaşık otuz beş bin adet fidan elde ettik. Bu ürettiğimiz fidanlar ile fındık, ceviz, kestane, erik, şeftali, kayısı, badem, elma, armut, kiraz, Trabzon hurmasından oluşan 100 dekar meyve koleksiyon bahçesi ile Çalkarası ve Sultani üzümlerinin de içinde yer aldığı ve çoğu yabancı menşeili on yedi çeşit sofraık üzüm çeşitinden oluşan yirmi dekarın üzerinde bağ alanı tesis ettik. Koleksiyon amacıyla oluşturulan bu meyve ve bağ alanları Fakültemizin alt yapısını kurmak adına tesis edilmiştir. Fakültemiz öğrencileri teorik derslerin uygulamalarını öğretim elemanlarının eşliğinde sahada gerçekleştirmektedirler. Öğretim üyeleri ve öğrencilerimiz ile tüplediğimiz fidanlar, yaz boyunca koleksiyon bahçemizin genişletilmesine yönelik olarak değerlendirilecektir. Bu koleksiyon bahçesi hem öğrencilerimizin uygulama alanı hem de akademisyenlerimizin Ar-Ge yapabilecekleri uygulama alanı olarak tasarlanmıştır. Öğrencilerimizin birinci sınıfta uygulama eğitimine başlamaları onların yetişmesi adına önemli bir kazanım olacaktır. Ülkemizin farklı bölgelerinden gelen öğrencilerimizin oldukça gayretli oldukları ve ziraat mesleğini sevdiklerini gözlemliyoruz. Bu da ileride mesleklerinde başarılı olacaklarına işaret etmektedir.”
Adana Güvenlik kamerasını polise neden verdin’ deyip, yöneticiyi 9 yerinden bıçakladı Adana’da hırsızlık yaptığı iddia edilen bir kişi, apartman yöneticisinin güvenlik kamerası görüntülerini polise vermesine sinirlenip yöneticiyi 9 yerinden bıçakladı. Yönetici ölümden dönerken aile cezaevine giren zanlının en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. İddiaya göre, geçen ay bölgede hırsızlık girişiminin olması üzerine polis ekipleri sokakta bulunan Halil Yatsı Kaya apartmanına gelip yönetici Mahmut Gümüş’ten (40) güvenlik kamerası görüntülerini istedi. Görüntüleri inceleyen polis ekipleri hırsızın aynı apartmanda oturan özel güvenlik Selami C. olduğunu tespit etti. Gözaltına alınan Selami C., daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Apartmana gelen Selami C., bunun üzerine yöneticiye ‘Neden güvenlik kamerası görüntülerini polise verdin’ diyerek tepki gösterdi. Geçen 17 Nisan Çarşamba günü akşam 20.30 sıralarında ise apartmandan çöp atmak için dışarı çıkan Mahmut Gümüş ile Selami C. tekrar karşılaşıp tartıştı. 9 yerinden bıçakladı Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine çantasından bıçağı çıkartan Selami C., Gümüş’ü sırtının 9 yerinden bıçakladı. Gümüş, kanlar içerisinde yere yığılırken Selami C. ise kaçarak uzaklaştı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye gelen sağlık ekipleri Mahmut Gümüş’ü Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı. Tutuklandı Polis ekipleri ise kaçan Selami C.’yi yakaladı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Selami C., çıkartıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Durumu ağır 5 gün yoğun bakımda tedavi gören Mahmut Gümüş ise dün yataklı servise alındı ancak durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. “En ağır şekilde cezalandırılsın” İhlas Haber Ajansı’na konuşan Mahmut Gümüş’ün annesi Perişan Gümüş (77), “Oğlum kanı içine aktı. Onun da kanı içine aksın. Benim oğlum ölümden döndü. Durumu halen kritik. Polis güvenlik kamerası istedi diye insana bu yapılmaz. Evladımın yeni bebeği dünyaya gelmişti. Az kalsın babasız büyüyeceklerdi. O şahsın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. “9 yerimden bıçakladı" Mahmut Gümüş ise ölümden döndüğünü anlatarak, “Polisler yönetici olduğumdan dolayı kamerayı kayıtlarını istedi. Bunun üzerine Selami C. bana kin güdüp 9 yerimden bıçakladı. Yoğun bakımda yatıp ölümden döndüm” dedi.
Adana Adana’da üniversite öğrencileri biniciliği eski yarış atlarıyla öğreniyor Adana’da yaşlılık ve sakatlık gibi çeşitli nedenlerle hipodromda yarışma dışında kalan yarış atları, öğrencilerin at binmesine yönelik değerlendiriliyor. Çukurova Üniversitesi’nde bulunan at çiftliğinde öğrenciler eski yarış atları ile biniciliği deneyimleme fırsatı yakalıyor. İngiliz cinsi 4 atın yer aldığı çiftlikte atlar, geçmişte hipodromda yakaladıkları başarı ile de dikkat çekiyor. Hafta içi her gün açık olan at çiftliğinde öğrenciler at binmenin keyfini doyasıya yaşarken, Seyis ve Eğitmen Tahir Mert ise at binmeyi stres atmak için en iyi seçeneklerden biri olarak tanımlıyor. "Atların stres atmak için insanlardan daha iyi olduğunu düşünüyorum" 18 yıldır at çiftliğinde çalıştığını belirten Seyis ve Eğitmen Tahir Mert, "4 atımız var. Zaman zaman 5 atımız olduğu oldu. Hipodromda yarışma durumu bitmiş, ufak tefek problemleri olup da yarışmaya devam edemeyecek olan atları binek olarak hibe olarak aldık. Burada da atlar ile Çukurova Üniversitesi öğrencilerine biniciliği sevdirip, at binmeyi öğretiyoruz. dedi. Stres atmak için atların insanlara göre daha iyi bir tercih olduğunu düşündüğünü ifade eden Mert, "Atların stres atmak için insanlardan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Stres attırıyor. Çok güzel bir duygu, yaşamak lazım. Hem bakımı olsun, hem de öğrenci arkadaşları bindirme olsun her şeyleri ile ilgileniyoruz" diye konuştu. Atlardan en yaşlısının 2006 doğumlu Sarsılmaz, en gençlerinin ise 2017 doğumlu Storm Falcon olduğunu aktaran Tahir Mert, Sarsılmaz, Storm Falcon, Alaz ve Yağız olmak üzere İngiliz cinsi 4 atın at çitliği bünyesinde öğrencilere yönelik hizmet verdiğinin altını çizdi. Mert ayrıca, geçmişte yarış hayatları bulunan atlardan en başarılısının Yağız olduğunu kaydetti. Yağız isimli atın ilk 8’de 5 birinciliği bulunurken, Alaz isimli atın ise katıldığı 3 yarışta kazandığı bir birincilik ve bir ikincilik ile dikkat çektiğini ancak üçüncü yarışında sakatlanarak yarış dışı kaldığını söyledi. "İlk başlarda tedirgin edebilir ancak sonrasında çok daha iyi yerlere geliyorsunuz" Yaklaşık 3 senedir binicilik ile ilgilendiğini kaydeden Hukuk Fakültesi 4.sınıf öğrencisi Ayşenur Sarı, "Yaklaşık 3 senedir binicilik ile ilgileniyorum. Buraya başlamadan önce atlara çok yoğun bir ilgim vardı. Çok özgür ve asil hayvanlar olduklarını düşünüyordum. Başladıktan sonra hislerim hiç değişmedi, sadece katlandı diyebilirim. İlk başlarda binicilik sporu biraz tedirgin edici olabilir, sonuçta 500 kilo bir canlıdan bahsediyoruz ve heybetinden etkileniyor insan. Ama sonrasında aradaki bağ geliştikçe çok daha iyi yerlere gelebildiğinizi söyleyebilirim" şeklinde konuştu. "Deneme fırsatı olan herkese tavsiye ediyorum, özgürlüğü saçlarınızda hissediyorsunuz" Derslerinden arta kalan zamanlarda at çiftliğine geldiklerini belirten Sarı, "Başladıktan sonra bırakılmadığını çok net ifade etmek isterim. Ben yaklaşık 1 sene boyunca her gün geldim. Derslerimi ekip de geldim. O kadar bağlanıyorsunuz. Sadece binmenize de gerek yok, gelip burada tımar yaptığınızda ya da üzgün bir gün geçirdiğinizde onlarla sohbet ederken bile rahatlıyorsunuz. Üzgün bir gününüzde size eşlik etmeyebilir ya da koşmayı reddedebilir. Ya da tedirginseniz size itaat etmez. Binicilik sporuna yeni başlayan insanlar çok hızlı yol katediyor çünkü özgüvenleri çok fazla ve korkuları yok o an ata karşı. Bu durumda at itaat etmeyi tercih ediyor. Daha ileri seviyede bir insan o an tedirginse yeni başlayan bir insana göre çok daha geride kalabilir. Atlarla aradaki o bağı kurmak gerçekten muazzam bir his. Deneme fırsatı olan herkese tavsiye ediyorum. Gerçekten özgürlüğü saçlarınızda hissediyorsunuz" sözlerine yer verdi. "Binicilik, empati yönünüzü geliştirerek takım ruhunuzu canlandıran bir spor dalı" 13 yıldır binicilik ile ilgilendiğini belirten Ziraat Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Ali Rıza Denizoğlu ise biniciliğin karşılıklı güvene dayalı bir spor dalı olduğunu söyledi. Denizoğlu, "Binicilik sayesinde binicilik federasyonundan lisans aldım. Aynı zamanda antrenörlük belgesi de aldım. Üniversitemiz sayesinde atlar geldi, sonrasında da Tahir Mert hocamız geldi. Binicilik aslında karşılıklı güvene dayalı bir spor dalı. Atla birlikte o ritmi yakalayarak ata istediklerini iletebilme sanatıdır diyebilirim. Çünkü sonuç olarak canlı ile yapılan bir spor. Ve bu canlı da sizden fazlasıyla güçlü bir hayvan olduğu için uyum içerisinde ve ona hükmedebilme, aynı zamanda iş birliği yaparak hareket edebilme, empati yönünüzü daha da geliştirip bir nevi takım ruhunuzu canlandıran bir spor dalıdır diyebilirim" ifadelerini kullandı.