GÜNDEM - 29 Temmuz 2015 Çarşamba 09:50

Türkiye'nin son 15 yılı 'yeniden seçim' diyor

A
A
A
Türkiye'nin son 15 yılı 'yeniden seçim' diyor

'Paylaşmasak Olmazdı' kitabında Türkiye'nin son 15 yılını derinlemesine inceleyen Prof. Dr. Emre Alkin, 7 Haziran seçimleri sonrasında oluşan tabloyu ve koalisyon tartışmalarını değerlendirdi. Türkiye gibi toplumlarda koalisyonların başarılı olamayacağını ifade eden Alkin, yeniden seçime işaret etti.

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin’in, Yalın Alpay ile beraber yazdığı ‘Paylaşmasak Olmazdı’ kitabı, Türkiye’nin son 15 yılına ayna tutuyor. Siyasetten spora, ekonomiden aile ilişkilerine kadar geniş bir yelpaze içinde yakın tarihi değerlendiren kitap, 7 Haziran sonrasında oluşan tabloyu daha iyi okuma imkanı da sağlıyor. 2000’li yılları ‘karanlıktan aydınlığa geçiş’ olarak nitelendiren Emre Alkin, önümüzdeki süreçte ise daha güzel günlerin yaşanacağını ifade etti. Geçmişteki tecrübelere dayanarak koalisyonun Türkiye’de başarılı olamayacağını ve kurulsa bile devam etmeyeceğini söyleyen Alkin, yeniden seçime işaret etti.

Herhangi bir koalisyonun en fazla 6-7 ay ömürlü olacağını belirten Emre Alkin, “Demokrasilerde uzlaşı kültürünün başında gelen koalisyon, bize göre değil. Koalisyon kurulsa bile ömrünün 6-7 ay olacağını düşünüyorum. Çünkü bakanlıklar, düzenleyici otoriterlerin yönetimleri ve kritik noktalardaki yerler paylaşılmalı ama bu yerleri kimse birbirine vermek istemeyecek. Dolayısıyla ansiklopedi kadar büyük bir koalisyon protokolü olacak ve ona da kimse riayet etmeyecek. Bunların hepsini geçmişte gördük. Ayrıca geride AK Parti iktidarının çalışma anlayışı oturmuş durumda ve onu toptan yok etmek imkansız. Bu nedenle koalisyon kurulamazsa seçim üstüne seçim olur. 45 günlük süre de her gün azalıyor. Büyük ihtimalle bu sürenin sonunda Cumhurbaşkanı ‘yeniden seçim’ diyecek” dedi.

“BÜTÜN MİLLETİN İKTİDARI OLDUĞUNU UNUTUYORLAR”
7 Haziran sonrasında yaşanan kaos tablosunu da değerlendiren Emre Alkin, “Seçimden önce de Gezi Parkı ve Gazi Mahallesi olayları gibi kaoslar vardı. Bu olaylar iktidara bakmıyor. İktidar varken de özellikle adalet, eğitim, spor başta olmak üzere ve birçok konuda soru işaretleri vardı. Bu durum; Cumhurbaşkanı’nın, 21. yüzyılda Türkiye’nin üzerine düşen vazifeyi yapmak için liyakatli bir ekip kurmak konusunda ne kadar zorlandığına başka bir örnek. Aslında Cumhurbaşkanı, farklı düşüncelerdeki insanları da etrafına toplamış olsaydı belki buralara kadar gelmeyecektik. Ama bütün siyasi partiler aynı hatayı yapıyor. İktidar olduktan sonra bütün milletin iktidarı olduklarını unutuyorlar ve sadece kendi görüşlerine yakın insanlarla çalışmayı doğru görüyorlar” dedi.

“SONUÇ DEĞİŞMEZ”
Olası bir yeniden seçimde 7 Haziran seçimlerine yakın bir sonuç elde edileceğini belirten Emre Alkin, yaşanan siyasi açmazın ortadan kalkması için seçim barajının düşürülmesi gerektiğini ifade etti. Seçmenin oy verme davranışının Türkiye’de kaos olduğu düşüncesinden hareketle değişmeyeceğini ifade eden Alkin, “Olası bir seçimde AK Parti, belki ucu ucuna iktidar olur ama hem anayasal hem de meclisteki çoğunluğu kolayca sağlayamaz. Bir kere bu yola girildi. Türk milleti enteresandır. Bir kere şampiyonun yenildiğini görürse bir kere daha yenebilir miyim diye düşünmeye başlar. AK Parti ilk defa iktidar olamadı ve seçmen bunun üzerine gidecektir. Genelde sağ partiler, tek başına iktidarı arzularken sol partiler için koalisyonlar daha olasıdır. AK Parti, tek başına iktidar olmak isterken CHP, koalisyonla da yürüyeceğine inanıyor. Şu anda siyasi bir açmazdayız. Herkes için en faydalısı seçim barajının yüzde 5 dolaylarına inmesi olacak. Çünkü baraj durduğu sürece; tek parti iktidarının da, koalisyonun da fayda sağlayacağına inanmıyorum” ifadelerini kullandı.

“BARAJ KALKMADIĞI MÜDDETÇE…”
Seçim barajının olduğu yerde hiçbir koalisyonun başarılı olamayacağını söyleyen Alkin, “Seçimler vatandaşın görüşünü direkt olarak yansıtmıyor. 7 Haziran’da da iktidar partisinin anayasal çoğunluğa ulaşamaması için parlamentoya dördüncü partiyi sokmak istediler. Ama seçim barajı olursa koalisyon başarısız ilan edilir. Çünkü vatandaşın görüşünü yansıtmayan ve sadece parlamentoya girebilecek diye oy alan iki partinin yaptığı koalisyondan bir sonuç çıkmaz” diye konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ESOGÜ Hastanesi’nde 24 Nisan Avrupa Hormon Günü etkinliği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde 24 Nisan Avrupa Hormon Günü dolayısıyla, ESOGÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Bilim Dalı tarafından bilgilendirme etkinliği düzenlendi. Hastane poliklinikler girişinde gerçekleştirilen etkinlikte hormonların önemi vurgulanarak obezite ile kanser ilişkisinin önemine dikkat çekildi. Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Bilim Dalı’ndan konuyla ilgili olarak yapılan açıklama şöyle: “Obezite yüksek enerji alımına bağlı olarak vücutta aşırı yağ birikimi ile gelişen, pek çok bileşeni olan bir hastalıktır. Obezite ‘Beden Kitle İndeksi’ ile ifade edilir. Kişinin beden kitle indeksi 19-24.9 kilogram/metrekare ise normal kilo, 25-29.9 kilogram/metrekare ise aşırı kilo, 30 kilogram/metrekareden yüksek ise obezite, 40 kilogram/metrekareden yüksek ise ciddi obezite veya beraberinde pek çok hastalığa da sebep olabileceğinden morbid obezite söz konusudur. Obez hastaları değerlendiren uzmanlar öncelikle obeziteye neden olan genetik, hormonal veya metabolik bir hastalığın olup olmadığını değerlendirirler. Obeziteye neden olan böyle bir patoloji varsa öncelikle buna yönelik tedavi planlanır. Obeziteye neden olabilecek bir hastalık tespit edilmez ise sağlıklı beslenme ve egzersizin yanı sıra kilo azaltıcı tıbbi tedavi önerilerinde bulunulur. Türkiye’de 12 yıl arayla yapılan Türkiye Diyabet Obezite ve Hipertansiyon Epidemiyoloji Çalışması-I ve II’nin sonuçları obezite sıklığının aradan geçen 12 yıl içinde kadınlarda yüzde 34 ve erkeklerde yüzde 107 oranında arttığını göstermiştir. Obezite günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra ikinci en önemli nedenidir. Obezite tip 2 diyabet ve prediyabet olmak üzere kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon (HT), hiperlipidemi (HL), serebrovasküler hastalık, çeşitli kanserler, obstrüktif uyku-apne sendromu, karaciğer yağlanması, gastroözofageyal reflü, safra yolları hastalığı, polikistik over sendromu, infertilite, osteoartroz ve depresyon gibi sağlık sorununa neden olarak sağlık harcamalarını artırmakta ve yaşam beklentisini kısaltmaktadır. Obezitenin kanser gelişimiyle olan ilişkisi, bedenimizde obeziteye neden olan mekanizmaların bazılarının kanser gelişimine de yatkınlık sağlamasıyla açıklanmaktadır. Obeziteyle ilişkili özellikle menopoz sonrası ortaya çıkan meme kanseri, ayrıca kolorektal, pankreas, mide kardiya tümörleri; yemek borusu, endometrium ve over kanserlerinin ilişkili olabileceğine ait kanıtlar vardır. Türkiye’de T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün Kanser Daire Başkanlığı tarafından 2022’de yayınlanan son kanser istatistiklerine göre, ülkemizde yıllık yeni tanı alan kanser hastası sayısı artmaktadır. Sonuç olarak toplumumuzda artan obezite sıklığı ve kanser sıklığına dikkat çekmek ve obezitenin kansere neden olan etkenler içinde tıpkı sigara gibi önlenebilir bir etken olduğunu vurgulamak için 24 Nisan Avrupa Hormon Günü’nde biz de böyle bir etkinlik düzenlemiş bulunuyoruz.”