GÜNDEM - 26 Kasım 2015 Perşembe 14:18

Türkmen komutanlardan soykırım iddiası

A
A
A
Türkmen komutanlardan soykırım iddiası

Gaziantep’te buluşan Suriyeli Türkmen Tugay komutanları, bölgede Türkmenlere yönelik soykırım yapıldığını iddia ederek, zulmün bitirilmesini istedi.

Bayırbucak bölgesinden Gaziantep’e gelen BBP Genel Başkan Yardımcısı Kaptan Kartal ise acilen Türkmen Dağı’nda savaşan Türkmenlere silah yardımı yapılmasını istedi. Suriye’deki Enver-ul Hak Tabur Komutanı Abdullah Dede, Halep ve Rakka İlk Türkmen Orduları’nın kurucusu ve Türkmen Askeri Meclisi’nin kurucu Başkanı Ali Beşir, Suriye Geçici Hükümeti’nin Türkmen Sağlık Bakanı Muhammed Vecih Cuma, Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kaptan Kartal ve Türkmen komutanlar, Gaziantep’te TV27 isimli yerel bir televizyonun canlı yayın programına katıldı.

Program öncesi Rakka Muhafazası için kurulan Enver-ul Hak Taburu’nun Komutanı Abdullah Dede, İHA’ya yaptığı açıklamada, bölgede Türkmenlere yönelik soykırım yapıldığını söyledi. Rejim güçleri ve IŞİD’den sonra Rusların da Türkmenlere yönelik katliam yaptığını savunan Dede, “Rakka ve Hama bölgesindeki çok az sayıda Türkmen kaldı. Onlar da evlerini, yurtlarını, mallarını bırakmayanlar oldu. Türkmenlerin çoğu Türkiye’ye göç etti ama kalanlara da çıkmaları için baskı yapıyorlar. 4-5 gün önce 20 hanelik bir köyümüzü daha yerle bir ettiler” diye konuştu.

IŞİD bahanesiyle bölgede saldırı başlatan Rusya’nın bölgedeki sivilleri hedef aldığını ileri süren Dede, “Dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olan Rusya topunu, tankını, füzesini, askerini, uçaklarını, en gelişmiş silahlarını getirmiş, ‘terör’ diye sivil halkın üzerine atıyor. Neden IŞİD’i vurmuyor, Bayırbucak’ı vuruyor. Şuanda büyük bir sıkıntıdayız, Bayırbucak’ta. Ruslar en gelişmiş silahlarla saldırıyorlar. Bizim askerlerimizin elinde ise hafif silahlar var. Bu silahlarla ne zamana kadar Rus’a karşı savaşabiliriz. Silahımız az, gıdamız az, mühimmatımız az. Silahlarımız, gelişmiş onca silaha karşı duramıyor. Onlar da uçaklarla sivilleri bombalıyorlar. Bir köyde, bir tane bile sivil kalmadı. Milletimiz perişan halde” diye konuştu.

Başta Türkiye olmak üzere tüm Müslüman ülkelerden Avrupa ve insan haklarını savunan ülkelerden yapılan zulme müdahale etmesini isteyen Dede, “Türkiye’den Allah razı olsun, Türkiye olmasa Suriye Türkmenleri daha fazla ezilirdi. Türkler ellerinden gelen yardımları yapıyorlar ama daha fazla yardım bekliyoruz. Rus’a karşı duracak güçte değiliz. Dünya bunu biliyor. Kobani’ye IŞİD saldırdığında, ABD Başkanı Obama, Kobani’yi dilinden düşürmedi. 9 defa ‘Kobani’ dedi. Tüm dünya ‘kürtlere işkence oluyor, zulüm oluyor’ diye ayaklandı. Uçaklarını, füzelerini gönderen gıda yardımı yapan, maddi yardım yapacağını, Kobani’yi yeniden yapacağını söyleyen ülkeler oldu. Ama bizim Türkmenlerin başına bu kadar olaylar geliyor. Bu kadar zulümler oluyor. Bugüne kadar Türkiye haricinde bize sahip çıkan bir devlet olmadı. Bu zulme karşı ciddi bir şekilde bir laf söyleyen ve çözümü dile getiren olmadı. ‘Biz Türkmeniz, biz zulme ve soykırıma uğruyoruz’ diye dünyaya seslenmek istiyorum” dedi.

“YARDIM TIR'I DEĞİL”
Dede, Kilis’in Azez bölgesinde Rus uçaklarının vurduğu TIR’ların yardım değil ticari amaçlı malzeme taşıdığını söyledi. Saldırıda sivil vatandaşların öldüğünü Dede, “Sınırda Rus uçakları, 7 TIR’ı vurdu. Saldırıda sivil vatandaşlar şehit oldu. Saldırıda 3 TIR şoförü, şehit oldu. TIR’daki malzemeler, Suriye’ye giden çimento gibi ticari malzemeler” dedi.

Halep ve Rakka İlk Türkmen Orduları’nın kurucusu ve Türkmen Askeri Meclisi’nin kurucu Başkanı Ali Beşir de, bölgede Türkmenlere yönelik katliamların yapıldığını savundu. Beşir, “Bayırbucağın durumu içler acısı. Biz Suriye’nin esas unsuruyuz. Yerlisiyiz. Azınlık da değiliz aslında. Esas sahiplerinden biriyiz. Bu kadar zulme karşı, Türkiye’den başka kimse, dile getiren yoktur. 2 sene önce Çobanbey’de 243 köy tehcir edildi, insanlar yerinden yurdundan edildi. Kobani’den çok çok daha büyük bir alanda, daha fazla insan göç etti. Kimse sesini çıkartmadı. Dünya bizi tanımıyor. Bunlar da Suriye vatandaşı demiyorlar. IŞİD geliyor vuruyor, rejim vuruyor, Rusya geliyor vuruyor, herkes vuruyor. Allah razı olsun, bizi savunucumuz sadece Türkiye’dir. Türkiye’de olmasa, halimiz perişan olurdu” diye konuştu.

Halep’te göçetmeyen Türkmenlerin IŞİD esareti ile yaşadıklarını anlatan Beşir, “Halep’te kalan Türkmenler, IŞİD’in esareti altındadır. Değil hareket etmek, Türkmenim diyenin kellesi gider orada. Zaten IŞİD’e göre Türkmen demek, kafir demektir” dedi.

Tüm yaşananların dünyanın gözü önünde gerçekleşmesine rağmen kimsenin ses çıkarmadığını belirten Beşir, “Dünya her şeyli görüyor. Ama çifte standart uyguluyorlar. Türkmen, 3-4 kişi sıkışsa insan hakları dünya ayaklanıyor. İnsan hakları savunucuların utanması lazım” ifadelerini kullandı.

KARTAL CEPHEYE GİTTİ
Büyük Birlik Partisi Genel başkanı Kaptan Kartal, Bayırbucak türmenleri’nin yaşadığı Türkmen dağına giderek, Abdülhamit han Tugayı Komutanı Ömer Abdullah ile görüştü. Bölgedeki durumu yerinde gören Kartal, Türkiye dönüşünde ise diğer Türmen Tugayı Komutanları ile birlikte Gaziantep’teki yerel bir televizyonun canlı yayın programına katıldı. Canlı yayın öncesinde İHA muhabirine bölgedeki durum ile ilgili bilgi veren Kartal, “Bayırbucak’tan, cepheden geliyorum. Tüm Türkmen kardeşlerimizin, mücahitlerimizin, Türk milletine gösterdiği vefadan ve yardımlardan dolayı şükranlarını getiriyorum. Cephede ne kadar şartlar iyi olur, hakikaten anlatmak çok zor” dedi.

“KURTULUŞ MÜCADELESİ VERİLİYOR”
Kartal, Bayırbucaklı Türkmenlerin Türkmen Dağı bölgesinde Kurtuluş savaşı mücadelesi verdiklerini söylerdi. Türkiye için Kıbrıs’ın denizdeki stratejik önemi karada ise Türkmen dağı olduğunu ifade eden Kartal, “Cephede savaşmak, karşısında füzelere tanka, topa, uçağa karşı çok hafif silahlarla mücadele etmek kolay değil. Orda bir kurtuluş mücadelesi, bizim verdiğimiz Çanakkale mücadelesi veriliyor şuanda. Temennimiz Bayırbucağın, Türkmen dağının düşmemesidir. Çünkü, orası düştüğü zaman stratejik bir bölgeyi kaybetmiş olacağız. Bizim Cephe komutanımız, Sultan Abdülhamit Han Tugayı komutanı Ömer Abdullah’ın deyimiyle, denizde Kıbrıs neyse karada Bayırbucak ve Türkmen dağı odur’. Bölgenin rejim güçlerinin eline geçmesine müsaade etmeyecekler” dedi.

LOJİSTİK DESTEK ÇAĞRISI
Kartal yeni kurulan hükümete de çağrıda bulunarak, bölgeye silah yardım konusunun İçişleri, Dışişleri ve Savunma bakanlıkları öncülüğünde konunun acilen gündeme alınmasını istedi. Kartal, “Bu arkadaşlar orada şanlı bir mücadele veriyorlar. Devletimizin, gıda, yardımı, giysi ve çadır gibi yardımlarında bir eksiği yok. Ama, cephede, yemekle, ekmekle, suyla ekmek kazanılmıyor. Her türlü lojistik destek de oradaki Tugaylarımıza ulaştırmak zorundayız. Eksiklik, koordinasyon sıkıntısı nerede varsa, Tümen ile Tugaylar arasında nasıl bir sıkıntı varsa, hükümetimizin bir an önce çözmesi gerekmektedir” diye konuştu. Laskiye’de Rusya’nın hava üssünü ve Hazar Deniz’nde bulunan Savuş gemisini de hatırlatan Kartal, lojistik destek çağırısını yineledi.

Kartal, “O üsten kalkan uçaklar, hazar denizinden attıkları füze ile sıkıntı oluşturuyorlar. Sadece kara harekatı olsa, bizim Türkmenlerimiz hepsini temizleyip, püskürte bilirler. Bayırbucak’tan girip, Laskiye’den çıkabilir ama füzelerle, uçaklarla yapılan hatta savaş suçu sayılan misket bombaları ile yapılan bombardımandan dolayı mücahitlerimiz sıkıntı yaşıyorlar. Yetkililerimizin bir an önce ekmekten ve sudan daha önemli lojistik desteği sağlaması lazım. Onlar benim, lojistik destekle ne dediğimi iyi anlıyorlardır. Türkmen dağında bir doğal felaket yok. Onlar olsa sadece çadır, ekmek su yetecek, onların başka ihtiyaçları var, o ihtiyaçların derhal karşılanması lazım” dedi.

TÜRKMEN DAĞI’NDA SON DURUM
Kartal, Türkmen Dağı’ndaki son durum hakkında da bilgi verdi. Türkmen Dağı’ndaki Kızıldağ, Kürt Dağı ve Türkmen dağındaki kontrollerin rejim güçleri ve Türkmen güçleri arasında sürekli el değiştirdiğini anlatan Kartal, “Oradaki tepelerdeki kontrol anlık değişiyor. Kızıldağ, Kürt dağı ve Türkmen dağı denilen tepelerde kontrol bir bakıyorsunuz rejimin eline, ardından tekrar bizim elimize geçiyor. Ama Allaha şükür bizim mücahitlerimizle karadan baş etmeleri mümkün değil. Ama uçak, füze gelince durum değişiyor” ifadelerine yer verdi.

RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ
Rus uçağının düşürülmesi konusunda Türk devletinin gerekeni yaptığı belirten Kartal, meselenin parti değil devlet meselesi olduğunu kaydetti. Kartal, “Rus uçağı bizim hava sahamızı ihlal ediliyordu. Halk da bunu çıplak gözle gördü. Aynı hava sahası 7-8 defa ihlal ediliyor, tüm uyarılara rağmen bu dinlenmiyor. Buna diyecek bir şey yok. Bizim de uçağımız düşürüldü, bize de aynısını dediler. Rusya bunun için hop oturup, hop kalkmasına gerek yok. Türk devleti gerekeni yapmıştır. Bu parti meselesi falan değil, bu bizim milli meselemiz. Burada partcilik yapmayız. Devletimizin aldığı bu millet için aldığı her türlü müspet kararın arkasında dururuz” diye devam etti.

GAZ MANEVRASINA TEPKİ
Rusya’nın uçağının düşürülmesinin ardından doğal gazı kesme tehdidini de değerlendiren Kartal, doğal gazın kesilmesi hiç bir sorun olmayacağını ifade etti. Kartal, “Rusya açıklama yapıyor, 'gazi keseriz’ diye. Keserse kessin hiç sorun yok. Bizim dedelerimiz ayağında çarık, kursağında ekmek yoktu. Bu devleti, bu milleti ve bu toprakları bize öyle bıraktılar” ifadelerini kullandı. Rusya’nın Suriye’de yaptığı soykırım ve katliamların hebasını vermesini de isteyen Kartal, savaş çığırtkanlığı yapan tüm ülke ve insanlara tepki gösterdi. Kartal, “Benim gittiğimde Tugay Komutanı Ömer Abdullah, kardeşini şehit vermişti, mezarın başından yeni geliyordu. Kanları üzerindeydi, miski amber gibi şüheda kokuyordu. Rusya savaş açacaksa, buyursun açsın, hiçbir problem yok. Türk milletinin tarihinde ne kahramanlıklar olduğunu Rusya iyi biliyor. Bu konuda herkes ayağını denk almalı. Bir defa Suriye’de Rusya’nın sınırı yok, soydaşı yok. Ne işi var Rusya’nın orada. Bizim soydaşlarımız, Türkmenlerimiz var, bizim her türlü müdahale hakkında sahip olduğumuz halde Rusya gelip, kendi kendine bir sürü insanın başına, garibin, gurabanın başına bomba yağdırıyor. Rusya önce bunların hesabını versin” dedi.

SERHAT DEMİR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.