EĞİTİM - 25 Temmuz 2017 Salı 17:10

Ümit Kalko: 'Eğitim modellerini dünyanın ihtiyaçlarına göre kurgulamalıyız'

A
A
A
Ümit Kalko: 'Eğitim modellerini dünyanın ihtiyaçlarına göre kurgulamalıyız'

Geleceğin insanını yetiştirmek için global alanda ihtiyaçlara bakarak eğitim süreçlerini kurgulamak gerektiğini belirten Ümit Kalko, dünyanın fazlasıyla değiştiğini, dün çok önemli olarak görülen ve tercih sebebi olan birçok mesleğin gelecek yıllarda yok olacağını, işveren beklentilerin de çağın gerekleriyle birlikte değiştiğini ifade etti.

Mektebim Okulları'nın Kurucu Ümit Kalko, işsizliğin sebepleri, yanlış meslek seçimlerin sonuçları, meslekte yeterli bilgiye sahip olamamanın sonuçları, sahip olunan mesleğe toplumun bakış açısı, mesleğin önemi, günümüzde ve gelecekte öne çıkan meslek grupları, kaliteli eğitim ve eğitim modellerini geleceğin ihtiyaçlarına göre kurgulanması konusunda açıklamalarda bulundu.

"2018 yılında rakamlara 2,7 milyon işsizin daha eklenmesi bekleniyor"

Birleşmiş Milletler İhtisas Kuruluşu ILO araştırmalarına göre küresel işsizlik oranının 2017 yılında yüzde 5,7’den yüzde 5,8’e çıktığı ve işsiz insan sayısının 3,4 milyonluk rakamlara ulaştığını ifade eden Kalko, "Küresel olarak istihdama yönelik çalışmalara bakıldığında ise iş gücündeki artışın, üretilen iş sayısının önünde gitmesinden dolayı 2018 yılında rakamlara 2,7 milyon işsizin daha eklenmesi bekleniyor. Yani sadece ülkemizde değil dünyada da işsizliğin var olduğu ortada. Kişilerin doğru meslekleri seçmemiş olması, edindikleri meslekle ilgili yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamaları, işverenin doğru insan kaynağına ulaşamamış olması ve daha birçok nedenden bahsedebiliriz" dedi.

"Çocukların aldıkları eğitimin zamana ayak uydurması gerekiyor"

Meslekler, insanın kişisel yaşamında olduğu kadar, toplumsal yaşam için de önem arz etmekte olduğunu belirten Kalko, "Özellikle ülkemizde kişinin toplum tarafından kabul görmesini sağlayan önemli kriterler arasında yer almaktadır. İnsanın yaşamı boyunca icra edeceği, aile ve çevresi tarafından 'itibarlı' olması ve iyi bir kazanç sağlaması gerektirdiği düşünülen bu etiketler toplumda alacağımız statünün de kaynağıdır. Çocuklarımızı daha doğdukları andan itibaren toplum tarafından itibar görecek, onları kendi ülkelerinde ve dünyada önemli noktalara taşıyacak mesleklere yönlendirebilmek için maddi manevi uğraş içerisine girer, tüm dikkat ve enerjimizi bu yönde kullanırız. Kaliteli eğitim, sınavlar, doğru meslek seçimi, istihdam, işsizlik ve benzeri bir sürü kavram çocuklarımızın ve bizlerin hayatına giren önemli kelimeler haline gelir. Ülkemizde ve dünyada yaşanan ekonomik krizler, işsizlik, kabul görme gibi birçok önemli olgu, onlara iyi bir eğitim imkanı sunarak bugünün ve yarının dünyasına hazırlamamız için bizi teşvik eder. Bugün küresel anlamda dünyaya baktığımızda şartların çok daha çetin olduğunu görüyoruz. Artık çocuklarımızın sadece yaşadığımız zamana değil, bilgi ve teknolojinin hızla değişmesinden dolayı geleceğin zamanına da ayak uydurması gerekiyor. Aldıkları eğitimin, edindikleri bilgi ve tecrübe ile doğru meslekler seçmelerine olanak sağlaması ve dünyanın ihtiyaçlarına cevap vermesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

"Hayatınızı geleceğe göre kurgulamalısınız"

Teknolojinin ve internetin yaşamlarımızı çok hızlandırdığına ve sınırları kaldırdığı günümüzde; iş tanımları, iş yapma şekilleri, iş süreçleri, finansman modelleri, çalışma yerleri belirgin değişiklikler gösterdiğine vurgu yapan Kalko, "İlerleyen yıllarda meslek grupları daha fazla özelleşecek ve birçoğu ortadan kalkacak. Çocuklarımızın iyi bir eğitim alması ve doğru meslekler seçebilmesi için yol haritamızı geleceğe göre kurgulamamız gerekiyor. Fortune Global 500'ün yaptığı ve 350'den fazla şirketin temel alınmasıyla hazırlanan rapora göre 4 yıl içinde iş gücü piyasasında köklü değişiklikler olacağı öngörülüyor. Yapay zekâ, robot bilimi, nanoteknoloji, 3D baskı, genetik ve biyoteknoloji gibi alanların gelişimi ile birlikte önümüzdeki sadece iş modellerinde değil iş gücü piyasasında da yaygın değişim olacak. Bazı meslekler ortadan kalkacak. 7.1 milyon iş kaybı yaşanacak, 2.1 milyon yeni iş üretilecek. Yeni yaratılacak işler daha çok 'Bilgisayar ve Matematik' ya da 'Mimarlık ve Mühendislik' gibi özelleşmiş iş gruplarında oluşacak. Özellikle ulaşım, lojistik, sağlık ve hizmet sektöründe çalışanların yeni beceriler kazanması gerekecek. Mühendislik ve endüstri alanları, teknoloji, yazılım gibi alanlar her zaman revaçta olacaktır. En çok mesleğin ortaya çıkacağı sektör ise bilgi ve iletişim teknolojileri olacak. Günümüzde sosyal medya uzmanlığı, iş güvenliği uzmanlığı ve yazılım geliştirme gibi mesleklere ilginin arttığını görüyoruz. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde inovasyon ve gelişim uzmanlığı, internet gazeteciliği, mobil uygulama geliştirme, risk yöneticiliği ve iş zekâsı uzmanlığı gibi mesleklerin yıldızı parlayacak" diye konuştu.

"Sınavlarda elde edilen başarı değil hayat başarısı çocuklarımızı geleceğe taşıyacaktır"

Rekabetin artık tüm iş ortamlarında yoğun olarak hissedildiğine dikkat çeken Kalko, "Sadece verilen işleri iyi yaparak iş yaşamında başarılı olmak imkânsız hale geldi. İş yaşamında başarılı olmanın yeni anahtarı girişimcilik ve inovasyon. İş yaşamında yeni projeler üretmek, çalıştığı iş yerine yenilikler getirmek başarılı çalışan olarak nitelendirilmek için gerekli. Üreticilik becerisini kazanmak için kişinin dünyaya bakış açısını genişletmesi, farklı perspektiflerden bakabilmesi gerekecek. Bu durumda kişinin eğitim yaşamında sınav başarısı kadar yaşam başarısı içinde bilgi ve beceri edinmesini zorunlu kılıyor. Bizim için çocuklarımızın sınavlarda elde ettiği başarı kadar yaşam başarısı da çok önemli. Çocuklara ne olacaksınız diye soru sorduğumuz zaman, doktor, mimar ve mühendis diyenlerin sayısı azalmaya başladı. Bu alanlarda ihtiyaç duyulabilecek meslekler ama şuan ülkemizdeki mesleklerin yüzde 50'si, bundan 20-30 sene sonra olmayacak. Ciddi bir dönüşüm var. Biz okullarımızda anaokulundan itibaren, çağın ihtiyacı olan donanıma sahip ve bu donanımı en iyi şekilde kullanarak verim elde edebilecek bir nesil yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Bizim için öğrencinin sınavlarda elde ettiği başarı kadar yaşam başarısı da çok önemli. Mektebim olarak özellikle dijital vatandaşlık, küresel farkındalık, kodlama, inovasyon, girişimcilik, finansal okuryazarlık ve M-Lead gibi programlarla anaokulundan itibaren işverenin aradığı bilgi ve beceriyi edindirmeye çalışıyoruz. 'Geleceğin İnsanı' olma yolunda adım atan öğrencilerimiz, edindikleri bilgi ve becerileri anaokulunda oynayarak, ilkokulda keşfederek, ortaokulda projelendirerek, lise de ise yaşayarak pekiştirme imkanı buluyor, edindikleri yabancı dil bilgisiyle yükseköğretime geçerken iyi bir alt yapıya sahip oluyorlar" açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Hürmetçi Sazlığı’na ziyaretçi merkezi Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, doğaseverler ve fotoğrafçıların gözde mekânı Hürmetçi Sazlığı’na yeni bir tesis kazandırdıklarını belirtti. Başkan Özdoğan, doğal güzellikleriyle ünlü Hürmetçi Sazlığı’nı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin daha konforlu bir deneyim yaşamasını sağlayacak modern bir tesisin yapımına başladıklarını söyledi. Yeni tesisin doğanın kalbinde konforlu bir nokta olacağını ifade eden Başkan Özdoğan, ziyaretçi merkezinin yapım çalışmalarını yerinde inceledi. Hürmetçi Sazlığı’nı ziyaret edenlerin dinlenme ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği modern imkanlar sunacağına vurgu yapan Başkan Özdoğan, doğaseverlerin ve macera arayanların vazgeçilmez duraklarından biri olan Hürmetçi Sazlığı’nın artık daha fazla hizmet ve imkanla misafirlerini ağırlayacağını söyledi. Özdoğan sözlerine şöyle devam etti; “Hürmetçi Sazlığı Ziyaretçi Merkezi’nin ihalesi geçtiğimiz aylarda yapılmıştı ve yapım çalışmalarına da başlandı. Burada yaklaşık 400 metrekarelik bir tesisin temel aşamasındayız. Çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah yaz sonu itibariyle burada toplantı salonu, muhtarlık binası, bir de tabii ki mescidi ile lavabosu ile ziyaretçilerimizin rahat edebileceği bir alanı da Hürmetçi Mahallemize kavuşturmuş olacağız. Buradaki güzellikleri görmeye gelen, fotoğraf çekimi yapan, manda birliğinden, Karpuzsekisinden, Hürmetçiden hem alışveriş hem de turizm amacıyla gelen vatandaşlarımızın dinlenebileceği çayını, kahvesini içebileceği bir alanı da inşallah vatandaşlarımıza kazandırmış olacağız. Tesisimiz hem ilçemize hem de ilimize hayırlı olsun.”
Kayseri Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi virüsün kana bulaşmasını hızlandırıyor Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, kene vakalarının bahar aylarının gelmesiyle artacağına dikkat çekerek; vatandaşlara uyarılarda bulundu. Toker; vücuda yapışan kenenin başının ezilmesinin virüsün kana bulaşmasını hızlandırdığını söyleyerek; "Vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir" dedi. Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker; artan kene vakalarına ilişkin açıklamalarda bulunarak, vatandaşları uyardı. Toker; "Bahar aylarının gelmesiyle birlikte özellikle Kırım Kongo kanamalı ateşi ve diğer hastalıkları bulaştıran keneler hareketli bir hale geldiler. Büyüdüler, çoğaldılar, insanlara ve hayvanlara bulaşma ihtimalleri arttı. Kırım Kongo virüsle bulaşan ve etkili olan bir hastalık ama keneler bu virüsü tükürük salgılarında bulundurduğu için ve vücuda tutunup kan emdiği süreçte de bu tükürük ile kişinin kanına tekrardan bu virüsü aktarabiliyorlar. Ayrıca kenenin çıplak elle parçalanması gibi temaslarla da hayvanlardan insanlara, insanlardan da diğer şekillerde dolaşım devam ediyor. Biz bu virüsü 2002 yılında Türkiye’de İç Anadolu ve Kuzey Doğu bölgesinde görmeye başladık. Erzurum, Tokat ve Çorum bölgesindeydi ama iklimin ısınması, havanın sıcaklığı ve hayvancılıkla ilgili hareketin artmasıyla da Kayseri v e güneyindeki illerde de keneyle bulaşan Kırım Kongo vakaları artmış durumda. Hayvancılık, mera ve otlaklar uğraşan kişiler risk grubunda. Kenelere karşı buraların düzenli olarak ilaçlanması önemli. Özellikle risk grubunda olmayan kişiler, piknik ve gezi amaçlı bu yerlere giren kişilerde de vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir. Ortamdan döndükten sonra özellikle koltuk altı, kulak arkası ve kasık gibi katlantı bölgelerinin kontrol edilmesi, özellikle çocuklarda ve kendisine dikkat edemeyecek yaşlılarda bu bölgelerin düzenli olarak kontrol edilmesi de önemli" ifadelerini kullandı. "Virüsün direkt bir tedavisi yok" Virüsün geç kalınmış vakalarda ölümcül olabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Toker; "Kırım Kongo Kanamalı Ateşinde kenenin tutunmasından sonra beklenen süre ilk 3-4 gün gibidir. Özellikle kas ve bağ ağrısı, halsizlik gibi tablolar olabilir. Beraberinde yükselen ateş, burun ve diş eti kanaması yada vücutta nedensiz morluklar, karın ağrısı ve ishal bulguları olabiliyor. Buy tür bir tabloda mutlaka bir sağlık hizmet kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Çünkü çok uzun yıllardır dünya ver Türkiye’de mevcut olsa da bu virüsün etkin bir direkt tedavisi yok. Biz bunu vücudu destekleyen tedaviler ile güzel bir şekilde tedavi edebiliyoruz. Yine de geç kalınmış vakalarda maalesef ölümcül olabildiği için sağlık kuruluşu desteğini ihmal etmemek gerekiyor" dedi. Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi durumunda virüsün kana bulaşmasının hızlandığının altını çizen Ayşin Kılınç Toker; "Ortamdan döndüğümüzde kontrollü bir kene ile karşılaştık. Özellikle keneyi çıplak elle tutup başını koparacak şekilde bir hareket yapmak yada ezmek virüsün kana bulaşmasını daha da hızlandırıyor. Hareketsiz bir kene ise cımbız yardımıyla yumuşak bir hareketle çıkartmayı deneyebiliriz. Eğer kolaylıkla çıkmıyorsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna gitmemiz gerekiyor. Bu noktada hem birinci basamak hizmetler hem de acil servislerde vatandaşlarımıza yardımcı oluyorlar" diye konuştu.
Malatya Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘Dev’ ameliyat Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogram olan obezite hastası başarılı bir ameliyat geçirdi. 26 yaşındaki hastanın hedefi bu ameliyat ile 10 kilo verebilmek. Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogramlık Muhsin Akklınç’a cerrahi operasyon gerçekleştiren Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, yıllar önce dramatik sonuçlanan operasyonların günümüzde artık çok daha olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade etti. 210 kiloya sahip 26 yaşındaki Muhsin Akkılınç’a mide küçültme operasyonu gerçekleştiren Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, obezitenin vücutta yağ birikiminin artmasıyla oluştuğunu belirtti. Obezite ile mücadelenin sadece genel cerrahi uzmanlarının değil, multidisipliner yaklaşımla yapılması gereken bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, "Tüm hastalara önce bir endokrinoloji dahiliye uzmanlığı eşliğinde diyet tedavisi verilmesi gerekmektedir. Diyet tedavisinin ardından bir de farmakolojik tedavi dönemi var. Bunlara rağmen zayıflayamayan, zayıflamayı başaramayan hastalarımız için cerrahi operasyon önermekteyiz. Yıllar önce obezite cerrahisinden kaynaklanan komplikasyonlar vardı. Bundan dolayı operasyonlar ölümle sonuçlanan çok dramatik ve çok medyatik olabiliyordu. Ancak yıllar içerisinde hem cerrahların tecrübelerinin artmasıyla hem de tıbbi teknolojinin daha ilerlemesiyle komplikasyon alanları ve bunlara bağlı ölüm oranları çok daha azalmış durumda. Bu yüzden hastalar güvenerek tecrübeli merkezlerde ameliyat olabilirler. Ülkemizde kadınların neredeyse yüzde 40’ı erkeklerin ise yüzde 25’i maalesef obez sınıfına girmektedir. Bu yüzden obeziteyle mücadele ülkemiz için çok önem arz ederken, Sağlık Bakanlığımız her geçen gün obezite merkezlerini arttırarak kurmaktadır" dedi. “Hedefim 100 kilogram vermek” Kahramanmaraş’tan Malatya’ya obezite tedavisi için gelen Muhsin Akklınç ise cerrahi operasyon ile mide küçültme ameliyatı olduğunu belirtti. Aşırı kilolarından dolayı hayatında zorluklar yaşadığını ifade eden Akkılınç, "Aşırı kilolar yüzünden yürürken çok zorlanıyordum ve belim ağrıyordu. Günlük işlerimin birçoğunu yapamıyor, önemli toplantılara katılamıyordum. Daha önce birçok kez normal diyet yaptım. Fakat olmadı. Cerrahi operasyonun eskisi gibi başarısız sonuçlanma riskinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, 210 kilo iken beni ameliyat etti. Kendisine teşekkür ediyorum. Benim için ideal olacak kilo 100 ila 110 arası. Yapılan mide küçültme cerrahi operasyonu ile 100 kilogram verme hedefindeyim” diye konuştu.
Samsun ‘Afrika çöl tozları çocukları daha fazla etkiliyor’ Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, Afrika çöl tozları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Astım hastaları dikkat etmeli” Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Erişkinlerde özellikle solunum yetmezliği olanlarda, astım, KOAH, bronşiektazi ve solunum yolları rahatsızlığı olanlarda problemler daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Ayrıca çocuk yaş grubu da en fazla etkilenen grubunu oluşturmaktadır” diye konuştu. “Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir” Çöl tozlarının, solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının havada fazla miktarda bulunması, mukozal yüzeyler ile teması gözde, burunda ve solunum yollarında direk tahriş edici etkisiyle rahatsızlık verebilir. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerde ve KOAH, astım gibi solunum yolu hastalıkları bulunan kişilerde bu tahriş edici etkisi daha yoğun olarak karşımıza çıkabilir. Toz miktarının arttığı durumlarda normal sağlıklı bireylerin de solunum yolları etkilenmektedir. Bu tahriş edici etkisinden başka, toz partiküllerine bakteri ve virüsler bağlı kalarak solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olabilir. Böyle durumlarda solunum yolu enfeksiyonlarının artmasının bir nedeni de artan toz miktarının güneş ışığını ve ultraviyoleyi engelleyerek yine havada mikroorganizmaların uzun süre kalmalarına neden olmalarıdır” şeklinde konuştu. “Zorda kalmadıkça dışarı çıkmayın” Prof. Dr. Köksal, “Tüm bu olumsuz şartlarda akciğer sağlığımızı koruyabilmek için özellikle kronik solunum yolu ve astımı olan hastalarımızın, toz yoğunluğunun fazla olduğu dönemlerde zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmamaları, ev havalandırmalarını bu dönemlerde yapmamalarını ve maruziyet olduğu dönemlerde mutlaka maske takmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.