GENEL - 27 Şubat 2018 Salı 09:40

Üniversite öğrencilerinden ‘çocuk istismarı’ kitapçığı

A
A
A
Üniversite öğrencilerinden ‘çocuk istismarı’ kitapçığı

Son zamanlarda ülkemizin en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkan çocuk istismarı hakkında önemli açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Raziye Bilge Uzun, çocuk istismarına ilişkin öğrencileriyle hazırlamış oldukları ‘çocuk ihmal ve istismarı’ kitapçığıyla toplumda farkındalık oluşturmak istediklerini söyledi.

Son zamanlarda ülkemizin en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkan çocuk istismarı, çocukların psikolojik ve fiziksel gelişimine olumsuz etkileri olan bu durumun bilinmesi ve bilgilendirilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bu doğrultuda açıklamalarda bulunan Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raziye Bilge Uzun, Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı lisans programı çerçevesinde Çocuk İhmal ve İstismarı (Child Abuse and Neglect) dersi kapsamında, dersi alan bir grup öğrencisiyle hazırlamış oldukları kitapçığın, çocuk istismarında anne baba ve öğretmenlerin bilgilendirilmesi aşamasında eğitici olduğuna vurgu yaptı. Ayrıca kitapçığın herkesin erişimine açık olduğunu ve "www.bau.edu.tr" sayfasından indirilerek ulaşılabileceğini de söyleyen Doç. Dr. Raziye Bilge Uzun, "Hazırlamış olduğumuz bu kitapçığın okul çalışanlarına ve ailelere, çocuk ihmal ve istismarına ilişkin geniş çerçevede bilgi sunması beklenmektedir. Bu doğrultuda bu kitapçığın, çocuk ihmal ve istismarına ilişkin ilk tespitlerin yapılması, istismara maruz kalmış olan çocukların yönlendirmesi ve onlara profesyonel yardım hizmetlerinin sunulmasına ilişkin bir el kitapçığı niteliğinde olması amaçlanmaktadır "ifadelerinde bulundu.

"İhmal edilen çocuk sonrasında istismara uğruyor"

"Çocuk ihmal ve istismarı birlikte kullanılan bir kavramlardır" diyen Bahçeşehir Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raziye Bilge Uzun, ihmal edilen çocukların daha sonrasında istismara uğramalarının çok daha olası olduğuna değinerek, "Çocuk ihmali ve istismarı aslında bir arada kullanılan bir kavramdır. Biri bir diğeri doğurur. Yani ihmal edilen çocuk sonrasında istismara uğrayabilir. Genel olarak baktığımızda çocuk ihmal ve istismarı, çocuğun en yakınları anne, baba ve çocuklara bakmakla yükümlük bakıcıları tarafından toplumca uygun görülmeyen şekilde bir davranışa, bir tutuma maruz kalması olarak söyleyebiliriz. Baktığımızda maalesef çocuktaki istismarın yüzde 75’i aile içinde ve yüzde 25'in ise çocuğun kendisini yakın gördüğü kişiler tarafından yapılıyor. Dolayısıyla çocuğun istismarı ifade etmesi zorlaşıyor. Yani çocuk kendi anlayışına göre yetişkinin kendisine yanlış bir şey yapmadığını düşünüyor. Ona göre yetişkin onu seviyor. Yetişkin bireylerin çocuğa oyuncak, çikolata, şeker gibi bir takım ödüller vererek çocuğa karşı emellerini gerçekleştiriyor. Çocuk bu nedenle istismarı sevginin bir göstergesi olarak algılıyor "açıklamalarında bulundu.

Çocuklarda görülen ihmallere de değinen Doç. Dr. Uzun, "İhmale baktığımızda fiziksel ve duygusal ihmalle karşılaşıyoruz. Duygusal ihmal çocuğun ihtiyaçlarının bir yetişkin tarafından karşılanmaması olarak görülebilir. Fiziksel ihmal ise çocuğun doktora götürülmemesi, kötü kıyafetler giyindirilmesi ve çocuğun aç bırakılması gibi ihmallerdir. İhmaller bizi istismara doğru yönlendiriyor. İstismar diye baktığımızda son zamanlarda da görüldüğü üzere cinsel istismara kadar götürüyor. İstismarda fiziksel istismarla başlayıp duygusal istismarla ve cinsel istismarla sonuçlanıyor. Çocuğun etiketlenmesi, lakap takılması ve aşağılanmasını duygusal istismar olarak söyleyebiliriz. Cinsel olarak çocuğu kullanacak olan kişi çocuğun bu duygusal ihmalini kullanıyor. İstismarcı çocuğa ilgi göstererek, şeker çikolata gibi ödüllendirici şeyler vererek çocuğu istismar ediyor" dedi

"İstismara uğrayan çocuklarda davranış değişiklikleri görülür"

İstismara uğrayan çocuklarda davranış değişiklikleri görüldüğünü de belirten Doç. Dr. Uzun, istismara uğrayan çocukların davranışlarında bir kesme noktası gibi farklılık olduğunu kaydederek, "Bir kere fiziksel olarak baktığımızda çocuk tuvalete gitmekte zorluk çekiyor. Vücudunda bir takım morluklar meydana geliyor. Çocukların harekilerini kısıtlayan yaralara sahip olur. Duygusal olarak ise çocuk içine kapanıyor. Çünkü çocuk bunun kendi hatası olduğunu düşünüyor. Suçluluk ve utanç duymaya başlıyor. Bunu da içine kapanarak kapatmaya başlıyor. Çocuğun zihnini bu olay sürekli meşgul etmesi çocuğun dikkatini dağıtıyor. Bu nedenle çocuk o ana odaklanamıyor. Özellikle yabancı yetişkinlere karşı çocuklarda bir korkma görülüyor. Arkadaşlarıyla olan ilişiklileri sekteğe uğruyor. Kendisinin onlarda farklı olduğunu kirlenmiş çirkin olduğunu düşünmesi çocuğun, arkadaş ilişkilerine de yansıyor. Çocuk birisine yaklaşmaktan korkuyor. Gece kâbusları başlıyor. Bilişsel anlamda baktığımızda ise çocukta öğrenme güçlüğü görülüyor. Çocuk okuduğunu anlamamaya başlıyor. Çocukların hikâyelerine baktığımızda genel olarak gelişimsel olarak evresinin dışına taşan kendisinin kullanmayacağı cinsel içerikli ifadeler kullanmaya başlıyor" dedi.

Öğrencilerinin çocuk istismarı ve ihmaline dikkat çekmek ve toplumu bu konu hakkında bilinçlendirmeyi hedeflemek amacıyla bir kitapçık çalışması yaptıklarını da söyleyen Doç. Dr. Uzun, son olarak şu açıklamalarda bulundu:

"Her yıl öğrencilerimize okuttuğumuz çocuk ihmal ve istismarı dersimiz var. Bu ders kapsamında öğrencilerimiz seçmeli olarak alabiliyorlar. Aynı zamanda yaz okulu döneminde üniversite genelinde bu dersi veriyoruz. Bu ders çerçevesinde öğrencilerimiz bazı uygulamalar yapıyorlar. Çocuk istismarı konusunda bir kitapçık oluşturdular. Bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış bu kitapçık bir grup öğrencimizin tamamen kendi araştırmalarına dayanıyor. Kitapçığın amacı çocuk ihmal ve istismarını akademik literatürün biraz daha dışına taşıyarak öğretmenlerin, anne ve babaların bu konuda bilgilendirilmesidir. Kitapçığın içinde ihmal ve istismar birlikte geçerken ihmal ve istismar türleri ayrı ayrı açıklanıyor. Her birinde çocuğun tepkileri ve çocuğun daha sonraki gelişimsel etkilerine vurgu yapılıyor. İstismara uğrayan çocuklarının, istismara uğradığını gören anne, baba ve öğretmenlerinin nerelere başvurması gerektiği ve istismara uğrayan çocuğun istismara uğradığını sözel ifadede bulunmadan yetişkinlerin bunu nasıl anlayabilecekleri gibi çok değerli bilgiler içeriyor. Öğrencilerimiz bunun yanı sıra bir de kamu spotu oluşturdular. Öğrencilerimizin her birinin kendi cümleleriyle oluşturdukları bu kamu spotuyla çocuk istismarına dur dediler.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Seçimi kazanmasına rağmen mazbatayı alamayan muhtar adayı isyan etti Aydın’ın Köşk ilçesine bağlı Menteşeler Mahallesi’ndeki muhtarlık seçimlerini kazanan ve sabıkası olduğu gerekçesiyle mazbatasını alamayan Ramazan Aydın, duruma tepki göstererek seçimin tekrarlanmasını istedi. Yanlıştan dönülmesi gerektiğini vurgulayan Aydın; "Madem sabıkam vardı neden adaylığım kabul edildi?" dedi. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin tamamlanmasının ardından kazanan adaylar mazbatalarını alarak görevlerine başlarken, Köşk ilçesinde bulunan kırsal Menteşeler Mahallesi’ndeki muhtarlık seçimlerini kazanan Ramazan Aydın mazbatasını almayı beklerken, hayatının şokuyla karşılaştı. 164 seçmenin oy kullandığı mahallede 85 oy alarak muhtar seçilen Aydın, 69 oy alan rakibi ve aynı zamanda amca oğlu olan Fatih Aydın tarafından, İlçe Seçim Kurulu’na sabıkası olduğu gerekçesiyle şikayet edildi. Yapılan şikayet başvurusunun ardından inceleme başlatan İlçe Seçim Kurulu, Ramazan Aydın’ın 2016 yılında “hakaret” suçundan 1 yıl 6 ay 10 gün hapis cezası aldığını tespit etti. Bunun üzerine alınan karar doğrultusunda Ramazan Aydın’ın seçilme yeterliliği taşımadığına karar veren İlçe Seçim Kurulu, muhtarlık mazbatasını 85 oy alan Ramazan Aydın’a değil 69 oy alan Fatih Aydın’a teslim etti. “Bu yanlıştan dönülsün” Uygulamanın demokrasiye aykırılık teşkil ettiğini belirterek köy halkının iradesinin hiçe sayıldığını ileri süren Ramazan Aydın, ilgili kurumların hatasının demokrasiye ket vurduğunu belirterek, "Her muhtar adayı gibi biz de evraklarımızı teslim ederek aday olduk. İlgili kurumlar bunu inceledi. Madem böyle bir engel vardı niçin başta aday olmam engellenmedi. Seçimi kazanınca mı bu durum ortaya çıktı. Bu durumu sadece bana değil aynı zamanda halkın oyuna da saygısızlık olarak görüyorum" diyerek aday olamasa bile köyde demokrasinin tam tecelli etmesi için seçimin yenilenmesi gerektiğini söyledi. Yaşanan duruma tepki gösteren Ramazan Aydın, yetkililere seslenerek, “Muhtarlık seçimleri için mevcut muhtar Fatih Aydın ve ben adaydık. Seçim sonrasında 85 oy alarak birinci çıktım ve seçimi kazandım. Ancak ben mazbatamı almayı beklerken bu durumla karşılaştım. Geçtiğimiz günlerde beni aradılar ve İlçe Seçim Kurulu’na çağırdılar. Durumu orada öğrendim. Ben mazbatamı almaya gideceğim sanarken, sabıkam olduğu gerekçesiyle mazbatayı daha az oy alan adaya verdiler. Sözü edilen bu sabıka da 2016 yılında mevcut Muhtar Fatih Aydın ile Fatih Aydın ile karıştığımız bir olaydan kaynaklı olduğunu sanıyorum. Yetkililerden isteğim seçimin tekrarlanması.Ben seçime giremesem bile halkın iradesinin tam tecelli etmesi bakımından köyümüzdeki seçimin tekrarlanmasını istiyoruz" dedi.
Gümüşhane Gümüşhane’nin saklı cenneti Çağlayandibi Şelalesi baharla coştu Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde bulunan ve doğal ağaç müzesi olarak nitelendirilen Örümcek Ormanları’nın eteklerinde yer alan Çağlayandibi Şelalesi, bahar mevsiminde karların erimesiyle coşarak suyunu metrelerce ileriye dökmeye başladı. Kentin doğal güzelliklerinden biri olan ve ilçeye bağlı Yeşilköy köyü Gücükdene mevkiinde bulunan Çağlayandibi Şelalesi Tabiat Parkı, bahar mevsiminde karların erimesiyle su debisi en yüksek noktaya ulaştı. Derin bir vadideki Örümcek Ormanları sahasında ise yan derelerde çok sayıda minik şelale oluştu. 2014 yılında Tabiat Parkı ilan edilen Çağlayandibi Şelalesi’ne araç yolundan 150 metrelik yürüyüş yoluyla ulaşılıyor. 15 metre yükseklikten düşen suyun oluşturduğu hava ziyaretçilerine seyrine doyulmaz anlar yaşatırken, şelale Kürtün ilçe merkezine 5, Gümüşhane il merkezine ise 64 kilometre mesafede yer alıyor. Örümcek Ormanları Tabiatı Koruma Alanına komşu, Kabaktepe şehitliği, Çıkrıkdüzü, Güvende, Kazıkbeli gibi dünyaca ünlü yaylaların yolu üzerinde yer alan şelale denizden 870 metre yükseklikte yer alıyor. Avrupa ve Kafkaslar’ın en yüksek ve en geniş ladin ve köknar ağaçlarının bulunduğu ve doğal ağaç müzesi olarak nitelendirilen Örümcek Ormanları’nın hemen dibinde yer alan şelale flora ve fauna açısından da çok zengin bir bölgede yer alıyor. Bahar mevsiminde doğanın yeniden canlanmasıyla birlikte şelale, coşkulu bir şekilde akarak çevresine ferahlık ve canlılık katıyor. Ziyaretçiler, suyun güçlü akışını ve doğanın yeniden canlanışını izlerken, şelalenin etrafındaki yeşilliklerle bütünleşen manzara görsel bir şölen sunuyor. Gümüşhane’nin en güzel sonbahar manzaralarından birisine sahip olan Örümcek Ormanları Tabiatı Koruma Alanıyla bütünleşik alan ilkbaharda da ziyaretçilerine eşsiz manzaralar sunarken, yeniden canlanan doğada ağaçların rengarenk görüntüleri görenleri mest etti. Bölgeye Gümüşhane’den gelen fotoğraf sanatçısı Metin Aydın, ilkbahar mevsiminde ilk kez gördüğü ve çok etkilendiği manzara karşısında şu ifadeleri kullandı: “Dağlardaki karların erimesinden dolayı çok güzel su var burada. Müthiş şelale manzarası var. En son buraya sonbaharda gelmiştik. Sonbaharda da çok güzel oluyor burası, rengarenk oluyor. İlkbaharda böyle bir renk beklemiyorduk, çok güzel renkler var. Ayrıca su da geçen yıla göre daha fazla. Burası aynı zamanda bir tabiat parkı, herkesi burayı ziyaret etmeye bekliyorum. Gelenler hem Örümcek Ormanlarını gezebilir hem de şelaleyi gezebilir.”
Hatay Depremzede çocuklara özel 23 Nisan şenliği Depremin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesinde Doğuş Üniversitesi’nin öncülüğünde yapılan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinde, depremzede çocuklar ve aileleri şenliğin tadını çıkarttılar. Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Antakya ilçesi Derince Mahallesi’nde Doğuş Üniversitesi tarafından düzenlenen etkinliklerle kutlandı, afetzede çocuklar şenliğin doyasıya tadını çıkarttılar. Doğuş Üniversitesi ve Afet Yönetimi ve İnsani Yardım Kulübü katkılarıyla yapılan etkinlikte; çocuklarla eğlenceli dans gösterisi, palyaço gösterisi ve çeşitli etkinlikler yapıldı. Bu özel günde Doğuş Üniversitesi, kentteki depremzede çocuklara, hayatlarında unutulmayacak keyifli anlar yaşattılar. “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamak amacıyla Hatay’a geldik” Depremzede çocuklar için burada olduklarını belirten Doğuş Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Nazmiye Arduç, “Çocuklar oldukça eğleniyorlar. Biz de burada çok eğleniyoruz. İstanbul Doğuş Üniversitesi afet yönetimi ve insani yardım kulübü adına buradayız. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamak amacıyla Hatay’a geldik. Hatay’da çadır kentte yaşamlarını sürdüren depremzede vatandaşları ve çocuklarıyla birlikte, tüm coşkumuzla ve heyecanımızla 23 Nisan şenliğimizi kutluyoruz” dedi. “Burada vereceğimiz psikolojik ve sosyal desteğin gerçekten çok anlamlı olduğunu düşünüyorum” Hatay’a 18 kişilik bir ekiple kutlamaya geldiklerini ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Nazmiye Arduç, “Burada vereceğimiz psikoloji ve sosyal desteğin gerçekten çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Çocukların şimdiki yaşamlarına adapte ederken yaşadıkları bu travmatik süreçleri en az zararla sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri ve hayata umutla bağlanabilmeleri öncü hedefimiz olacak” ifadelerini kullandı.