Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Marmara Üniversitesi ve Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği (ÜNDER) işbirliği ile düzenlenen kongrede, yükseköğretim yolunda okul öncesi dönemden başlayarak eğitim müfredatına yönelik yenilikçi araştırmalar sunuldu. FSMVÜ Rektörü Prof. Dr. Musa Duman, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Şükrü Özdemir ve ÜNDER Başkanı Doç. Dr. Muhammet Kurulay’ın protokol konuşmalarıyla başlayan kongrenin ilk gününde eş zamanlı 4 oturum gerçekleştirildi. İki gün süren oturumlarda farklı üniversitelerden akademisyenler; fen bilimleri ve sosyal bilimler alanında müfredatı geliştirici öneriler ile öğretmen, öğrenci ve öğretmen adaylarına dair çeşitli araştırmaların yanında Türkiye’deki Suriyeli çocukların eğitimine dair de konuştu.
“Öğretmenlik mesleğinin kutsallığına sahip çıkmalıyız”
Protokol konuşmasında öğretmen ve öğreticiliğin kutsallığının artık azalmaya başladığını belirten FSMVÜ Rektörü Prof. Dr. Musa Duman, “Eğitim deyince aklımıza ilk önce elbette öğretmen ve öğrenci geliyor. Öğretmenlerin bir kısmı öğretici, bir kısmı öğrenen, bir kısmı da örnek olan değil bunların hepsini temsil eden ve yaşatan olmalı. Hepimizin ilkokuldan başlayarak hayatında onlarca öğretmen geldi geçti. Bunların içinden çok azını hatırlarız. O hatırladıklarımız bizim geleceğimize yön veren hem örnek olan hem kendini yenileyen öğretmenlerdir. Bir kısmını da hiç hatırlamıyoruz. Hatırladığımız ve saygı ile andığımız öğretmenler de bize nasıl bir hoca olmamız gerektiğini gösteren hocalarımızdır. Eğitim bilimleri ülkemizde çok gelişti. Çok farklı alanlar oluştu. Burada yapılan çok değerli çalışmalar da var fakat bu hengâme içerisinde öğretmenliğin ve öğreticiliğin kutsal bir meslek olduğu düşüncesi ve kaygısı kaybolur hale geldi. Öğretmenliğin ve öğreticiliğin hiçbir şeyle kıyaslamadan kutsallığını ön plana çıkarmalıyız” şeklinde konuştu.
“Yeni yapılanmalar ile birlikte daha nitelikli öğretmenler yetişecek”
FSMVÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. İsa Kaya da eğitim fakültesi olarak yaptıkları ilk kongre olmakla birlikte bundan sonraki süreçte daha farklı organizasyonlar yapacaklarını dile getirerek, “Bu kongre ile birlikte eğitim araştırmaları ve eğitimin kalitesini ve niteliğini arttırıcı araştırmalar, alanda uygulamaları konuşacağız. Üniversite olarak 10 bildiri ile katıldık. Özellikle uygulamada değerler eğitimlerini ön plana çıkaracağız. Eğitim fakülteleri yeni yapılanmaların içine girdi. Bu yapılanma ile birlikte daha kaliteli ve nitelikli öğretmenler yetiştireceğiz. Aynı zamanda bu tür kongreler ve seminerler bu kaliteyi daha da arttıracaktır. Yeni yetişen akademisyenler, eğitimdeki bu araştırmaların alanda nasıl uygulanacağını, bunun sonuçlarının neler olacağını bu kongre vesilesiyle bildirebilecekler.” ifadelerini kullandı.
PISA sonuçları değerlendirilmeli
Kongrenin paydaşlarından Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği (ÜNDER) Başkanı Doç. Dr. Muhammet Kurulay ise YÖK’ün ve eğitim derneklerinin son yıllardaki çalışmalarının akademik düzeyi geliştirdiğini belirterek bu tarz kongre ve çalıştayları, farklı araştırmaları sunması ve dünyadaki yükseköğretimin başarılı örneklerini ele alması açısından önemli bulduğunu ifade etti. OECD tarafından 3 yılda bir yapılan 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri ölçen PISA’nın 2015 raporunu da değinen Kurulay, Türkiye’nin 72 ülke arasından 50. sırada olmasının kongre vesilesiyle değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
“Uluslararası Katılımlı Yükseköğretimde Eğitim Araştırmaları ve Uygulamaları Kongresi”, 20 Mayıs’taki araştırma yöntemleri ve veri madenciliğine yönelik çalıştaylar ve 3 oturumun ardından sona erdi.
