GÜNDEM - 12 Kasım 2017 Pazar 09:21

Van Gölü’nde 3 bin yıllık kale bulundu

A
A
A
Van Gölü’nde 3 bin yıllık kale bulundu

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) ve Adilcevaz Kaymakamlığı işbirliği ile yapılan çalışmalar neticesinde Van Gölü’nde Urartular dönemine ait 3 bin yıllık kale bulundu.

Bitlis’in Adilcevaz ilçesine gelen Sualtı Görüntüleme Yönetmeni Tahsin Ceylan ve beraberindeki Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş, Dalış Eğitmeni ve Federasyon Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kulakaç ve dalgıç Cumali Birol, Van Gölü’ne dalış yaparak Urartular dönemine ait 3 bin yıllık kaleyi görüntüledi. Yapılan çalışmaları Adilcevaz Kaymakamı Arif Karaman’da izledi.
Konu ile ilgili basın mensuplarına açıklamada bulunan Adilcevaz Kaymakamı Arif Karaman, yapılan çalışmaların önemli olduğunu ifade ederek, “İlçemizde bulunan tarihi Urartu kalesinin su altında kalan kısmı gün yüzüne çıkarıldı. Bu kale yaklaşık 3 bin yıllık bir kaledir. Yapılan bu çalışma ilçemizin tarihi açısından önemli bir çalışmadır. Bu tarihin gün yüzüne çıkarılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Sualtı Görüntüleme Yönetmeni Tahsin Ceylan ise, Van Gölü 600 bin yıllık bir tarihe sahip olduğunu ifade ederek, “Van Gölü’nün etrafından birçok uygarlık ve toplumlar yaşamıştır. Bu toplumlar Van Gölü’nü yukarı deniz olarak isimlendirmiş ve Van Gölü’nün kalbinde birçok gizemi barındırdığına inanmıştır. Bizlerde bu noktadan hareketle Van Gölü’nün yani yukarı denizin kalbindeki sırları açığa çıkarmak için çalışmalar yapmaktayız. Bildiğiniz gibi Van Gölü’nde yaklaşık 10 yıla yakın yaptığımız çalışmalar ile İnci Kefali, mikrobiyalitler ya da Van Gölü mercanları ve Rus batığının su altı görüntülerini çekerek bütün dünyaya duyurduk. Bu gün burada Van Gölü’nün suları altında kalmış bir kaleyi keşfetmekle Van Gölü’ne ait sırlardan birisini daha açığa çıkarmanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bizde bu tarihi parça parça araştırıp üstüne gidiyoruz. Van Gölü’nde bulunan bu kalenin yanı sıra daha önce tespit edilen mikrobiyalitlerin bölgenin ekonomisine ve turizmine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Bu kalenin tarihi hakkında arkeologlar gelip araştırma yapacaklar ve buranın tarihi hakkında da önemli bilgiler edinmiş olacağız. Kaledeki surun taş yapısı daha çok Urartular döneminde kullanılan kesme taşlardır. Bu nedenle bu kalenin bir Urartu kalesi olması daha ağır basıyor. Burada bulunan kalenin surları çok geniş bir alanı kaplamaktadır. Van Gölü suyu sodalı bir su olması dolayısıyla kalenin yapılarında herhangi bir bozulma söz konusu değildir. Bu nedenle kale yıllardır suyun altında tahrip olmadan ilk günkü gibi özelliğini korumaktadır. Adilcevaz Kaymakamımız Arif Karaman’ın daveti üzerine yapmış olduğumuz dalış ile Van Gölü’nün suları altındaki kalenin yerini kesin olarak belirleyerek su altı görüntülerini çektik. Elde ettiğimiz bulgular ile bir yıla yakın süren araştırmalarımız ileri bir boyuta taşınmış oldu. Bu aşamadan sonra arkeolog ve tarihçilere yeni bir araştırma alanı açtığımıza inanıyoruz. Van Gölü sırları ile bizleri büyülemeye devam ediyor. Gölün derinliklerine indikçe bir anlamda tarihe bir yolculuk yapmış oluyoruz. Su altında bir kaleyi görüntülemek ve tarihin parmak izlerine dokunabilmek muhteşem bir duygu. Kalenin yanı sıra etrafındaki yer alan mikrobiyalitleride görüntüledik. Bu manzaralar insanı büyüleyen Van Gölü’nün adeta sıralarının bir araya geldiği muhteşem manzaralar. Dilerim bu kayıtlar bölgenin daha fazla tanınması ve daha fazla dalış severin bölgeye gelmesine neden olur” dedi.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş ise, tespit edilen bu yapıların bölge ekonomisine önemli katkı sağlayacağını ifade ederek, “Burada yapılan keşif ile Van Gölü’nün önemli sırlarından birsini daha açığa çıkartmış bulunuyoruz. Adilcevaz Kaymakamlığı ile koordineli olarak yapmış olduğumuz bu çalışmalarımız ile öncelikli amacı su altında bulunan bu kalenin korunmasıdır. Van Gölü 600 bin yıllık bir geçmişe sahip. Van Gölü’nün geri çekilmesiyle birlikte, gölün etrafında yaşayan uygarlıklar zamanla buralarda yerleşim yerleri kurmuş ve göl tekrardan yükseldiğinde ise insanlar tekrar geri çekilmiştir. Fakat insanların yapmış olduğu yapılar buralarda suyun altında mevcut kalmışlardır. Buradaki bu yapıların korunması gerekmektedir. Çünkü ülkemizdeki tarihi kaleleri gördüğümüz zaman buraların tahrip edildiğini görmekteyiz. Ancak buradaki göl, suyun altında kalan kaleye tahrip vermeden koruyucu görevi üstlenerek bu zamana kadar saklamıştır. Yapmış olduğumu çalışmalar neticesinde Van Gölü’ne ait birçok gizemli yapıyı ortaya çıkarttık. Bunların yeterince tanıtımını yapabilirsek Van Gölü etrafında onlarca dalış okulu açılacak ve bu nedenle binlerce insan dalış yapmak için buralara gelerek bu güzellikleri yerinde görebileceklerdir. İşte bu güzellikler bölgede bir eko turizm sektörünün doğmasını sağlayacaktır. Buda bölgede ekonomik açıdan bir canlılığa sebep olacaktır. Arkeologların da burada yapacağı çalışmalar sayesinde inanıyorum ki bu kale ile ilgili bizleri heyecanlandıracak ve bizi hayrete düşürebilecek daha çok bilgilere ulaşacağız. Bu sayede bu kalenin cazibesi her geçen gün artacak. Bu kalenin en önemli özelliği hem gölün kenarında bulunması hem de dünyada bulunan en büyük mikrobiyalitler ile çevrili olması sayesinde buraya dalacak olan insanlar iki muhteşem güzelliği bir arada görebilme imkanına ulaşabilecekler” dedi. 

Özcan Beşkardeş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinde "Kariyer Günlükleri 2" programı gerçekleştirildi Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinde üniversite öğrencilerinin donanımlarını arttırmak, mezuniyet sonrası istihdam imkanlarından katkıda bulunmak amacıyla "Kariyer Günlükleri 2" programı gerçekleştirildi. Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programın açılışında konuşan, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, öğrencilere yönelik girişimcilik ve kariyer rehberliği, meslek danışmanlığı, tecrübe paylaşımı programları ile sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturduklarını söyledi. Rektör Uslu; "Yükseköğretim kurumu olan üniversitelerin temel misyonlarının başında bilimsel araştırmayla birlikte eğitim-öğretim gelmektedir. Dolayısıyla bu kurumlar, öncelikle bu alanlarda faaliyetler yürütmektedir. Ancak eğitim ve bilim yuvası üniversitelerin sorumlulukları ve faaliyet alanları bunlarla sınırlı değildir. Zira bu kuruluşlar, kültür-sanat çalışmalarına ek olarak bireysel ve toplumsal gelişmeyi de esas almalıdır. Nitekim içinde bulunduğumuz bilgi çağında açık sistem yaklaşımı da böyle bir anlayışı zorunlu kılmaktadır. Biz de Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi olarak bu anlayıştan hareket ediyor, öğrencilerimizin her anlamda gelişimlerini destekleyecek çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu çerçevede Üniversitemiz Kariyer Geliştirme Merkezi Müdürlüğü aracılığıyla öğrencilerimize yönelik girişimcilik ve kariyer rehberliği, meslek danışmanlığı, tecrübe paylaşımı seminerleri gibi faaliyetler düzenliyor, özellikle sektör temsilcilerimizle öğrencilerimizi buluşturmaya gayret ediyoruz. Dolayısıyla bugün burada bizleri bir araya getiren Kariyer Günleri de böyle bir anlayışa dayanarak tertip edilmiştir. " dedi. Danıştay Tetkik Hakimi Kazım Yiğit ise yaptığı konuşmada kariyer kavramının iş hayatında ilerleme anlamına geldiğini söyledi. Yiğit; "Kariyer günleri etkinlikleri üniversitelerin kurumsal hedeflere ulaşmasında, iş verenlerin ihtiyaçlarının karşılanmasında ve bireysel kariyer hedeflerin gerçekleştirme başarısı gösteren yeni mezunların geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. İstihdam ve kariyer günleri etkinlikleri üniversite öğrencilerinin donanımlarını arttırmak, mezuniyet sonrası istihdama katkıda bulunmayı ve üniversite öğrencilerinin gelecekteki iş hayatında donanımlı bireyler olarak hayata katılmalarını amaçlamaktadır. Kariyer günlükleri ayrıca öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade etmelerini ve geleceklerine dair hedefler koyabilmelerini de amaçlamaktadır." İfadelerine yer verdi. "Kariyer Günlükleri 2" programına konuşmacı olarak katılan Niğde Cumhuriyet Başsavcısı Ufuk Mustafa Süren, Adalet Komisyonu Başkanı ve 2. Ağır Caza Mahkemesi Başkanı Bayram Ünlü ise kariyerleri ve meslekleri hakkında öğrencilere bilgiler aktardı, sorularını cevapladı. 2 gün sürecek olan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi "Kariyer Günlükleri 2" programı Kamu Kurumları paneli ile devam edecek.
Elazığ Doç. Dr. Uğur, “Hormon sağlığı için özellikle sebze ve meyve ağırlıklı olacak şekilde beslenmeliyiz” Hormonların çok önemli olduğunu dile getiren Doç. Dr. Kader Uğur, “Hormonların hem yüksekliği hem de düşüklüğü vücudumuzda hastalıklara sebep olabilir. Hormon sağlığı için özellikle sebze ve meyve ağırlıklı olacak şekilde sağlıklı beslenmeliyiz” dedi. Fırat Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kader Uğur, 24 Nisan Hormon Günü çerçevesinde hormonların önemi hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Kader Uğur, “Hormonlar insan vücudunda büyüme, gelişme, üreme ve metebolik olayları sağlayan salgılardır. Hormonların olmaması durumunda yaşam devam edemez. Hormonların hem yüksekliği hem de düşüklüğü vücudumuzda hastalıklara sebep olabilir. Hormon sağlığı için özellikle sebze ve meyve ağırlıklı olacak şekilde sağlıklı beslenmeliyiz. Haftada en az 2 saat kadar düzenli yürüyüş, her gün düzenli olarak 7 saat uyumak, endokrin bozucular olan plastik kaplar yerine cam şişelerden su içilmesi ve paslanmaz çelik kapların kullanılması lazım. Ayrıca evin tozlardan arındırılarak düzenli bir şekilde temizlenip havalandırılması önem arz etmektedir. Bazı önemli hormon eksikliklerini engellemek için, özellikle kalsiyum içeriği yüksek süt, yoğurt, peynir ve yeşillik gibi gıdaların günlük hayatımızda tüketilmesi gerekiyor. İyot açısından zengin olan balık, süt, yumurta gibi gıdaların düzenli olarak tüketilme hormon sağlığı açısından önemlidir" diye konuştu.