SAĞLIK - 07 Nisan 2018 Cumartesi 13:24

“Vücut direncinin düşmesi kanseri tetikliyor”

A
A
A
“Vücut direncinin düşmesi kanseri tetikliyor”

Kansere karşı farkındalığı arttırmak ve toplumu bu noktada bilinçlendirmek üzere“01-07 Nisan Ulusal Kanser Haftası” kapsamında “Kansere 360° Bakış” etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, vücudumuzda var olan kanser hücrelerinin, vücut direncinin düşmesiyle ortaya çıktığını belirterek, “Kansere karşı vücut direncimizi dengede tutmalıyız” dedi.

Toplumun kanser konusunda farkındalığını yükseltmek, bilincini artırmak, kanser hakkında sağlık okur-yazarlığını sağlamak amacıyla ülkemizde her yıl “01-07 Nisan Ulusal Kanser Haftası” olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda halkta ve sağlık personelinde farkındalık oluşturmak üzere, Türkiye Hastanesi tarafından “Kansere 360° Bakış” farkındalık etkinliği gerçekleştirildi. Türkiye Hastanesi personeli ve İski Çağlayan Hizmet Binası çalışanlarının katıldığı ve sosyal medya üzerinden canlı bağlantı sağlanan etkinlikte, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, Beslenme ve Diyet Uzmanı Esra Kurt Mutlu, Klinik Psikolog Hatice Çizmecioğlu kanser hakkında merak edilen sorulara yanıt verdi.

“Vücut direncinin düşmesi kanseri tetikliyor”

Kanserin vücudumuzda kontrolsüz bir büyüme olduğunu kaydeden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, vücudumuzda normalde de kanser hücreleri olduğunu söyledi. Bu hücrelerin vücudun komutunu dinlemediğini ve durmaları gerektiğini bilmeden sürekli olarak kontrolsüz şekilde büyümeye devam ettiğinin de altını çizen Prof. Dr. Taşçı, “Kanserler büyüdükleri organa yerleştikten sonra vücutta daha da uzaklarda taşınabiliyor. Kanserin kanser olabilmesi için bir organa yerleşmesi ve o yerleşen hücrelerinde başka yere gidebilme kabiliyetlerinin olması gerekir. Normalde vücudumuzda kanser olmadan önce önleyici müdafaa mekanizmaları vardır. Bununla birlikte vücudumuzun bozuk olan hücreyi yok etme kabiliyeti de var. Bu bozuk hücreler karaciğerimizde, dalağımızda sağlıklıyken gelişiyor. Vücudumuzda dirençte herhangi bir düşüş olduğunda ise o kanser hücreleri de gruplaşmaya başlıyor. Bir organa yerleşip oradan da başka organlara taşınıyor. Burada yapmamız gereken şey vücut direncimizin düşmesini engellemektir” şeklinde konuştu.

“Jinekolojik ve ürolojik muayeneler yaptırılmalı”

Kanserin vücuttaki belirtilerinin neler olabileceğini de ifade eden Prof. Dr. Taşçı, “Kişiler genellikle kanser olduktan sonra doktora gidiyor. Kanserin belirtileri, eğer sindirim sistemi kanseriyse kusma, kanama ve kansızlıkla ortaya çıkabiliyor. Kanser bazen bir sarılıkla ya da check-up ile ortaya çıkabiliyor. Bezende karında bir şişlikle ortaya çıkabiliyor. Özellikle kadınlarda memede bir kitlenin olması veya meme ucunda bir akıntı ’ bu akıntı kanlı da olabiliyor’ şeklinde beliriyor. Bunun dışında koltuk altında bir kitle şeklinde de kendini gösterebiliyor. Bunların hepsi kanser olduktan sonra teşhis edilen durumlardır. Bizim amacımız kanser olmadan normal check- up programlarıyla insanların kontrollerini yaptırmaları ve kanserin henüz tedavi edilebilecek safhadayken yakalanmasıdır. Özellikle 40 yaş üstü kadınlarda jinekolojik muayenelerini yaptırmaları gerekiyor. Meme ultrasonu ve mamografilerini çektirmeleri gerekiyor. Erkeklerin de mutlaka ürolojik muayenelerini, idrar tahlili, prostat muayenesini yaptırmaları gerekiyor. Bunun dışında büyük abdestte kan olup olmadığı ya da basit bir kan sayımı bize kanser hakkında birçok ipucu verebilir” dedi.

“Alkol, sigara kadar ciddi sorunlara neden olabiliyor”

Kansere karşı alınacak önlemlerin neler olabileceği konusunda da bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Taşçı, kansere karşı alınacak bir takım önlemlerin olduğunu da söyleyerek, “Kanser vücudumuzda zaten mevcut. Şuan zaten bozuk (atipik) hücrelerimiz vücudumuzda var. Bizler ne zaman zayıf düşersek ve vücut direncimiz hastalıklara yatkın olursa kanser de o zaman ortaya çıkıyor. İlk olarak vücut direncimizi dengede tutmaya çalışmalıyız. Beslenme şeklimiz çok önemli. Vücut yapımız çok önemli. Bununla birlikte kilo almamamız gerekiyor. Kanser yapan ve çağımızın büyük sorunu olan tütün ürünlerinden ve alkolden uzak durulmalı. Bütün dünya sigara ve tütün ürünleriyle bir mücadele yaptığı halde, alkolle bir mücadele yapılmamaktadır. Ancak alkol de sigara kadar ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. Bu noktada alkolle mücadeleyi de mutlaka öne almak gerekiyor. Sanayileşme kanseri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla doğal beslenmeden mutlaka yararlanmamız gerekiyor” ifadelerinde bulundu.

“Tencere yemeği tüketilmeli”

Kansere karşı beslenmenin kesinlikle çok önemli olduğunu ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Esra Kurt Mutlu ise, kansere karşı beslenme şeklimiz ve yaşam tarzımızın çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu nedenle doğru alışkanlıkları kazanıp, bunları yaşam tarzı haline getirmemiz gerekiyor. Bu nedenle de kansere karşı günlük sebze ve meyve tüketimine çok önem vermeliyiz. Lif ve C vitamini kaynağı meyve ve sebze tüketilmeli. Bu meyve ve sebzelerin alındıktan sonra yıkanması, sirkeli suda bekletilmesi ve kabuklu yenilebilenlerin kabuğuyla tüketilmesi gerekiyor. Bunun dışında yemeklerimizin pişirme şekli de çok önemlidir. Izgara yapılacaksa et ile ateş arasında en az 15 santim olması ve etin çok yakılmadan pişirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu yiyeceklerin kanserojen içerikleri daha çok artmış oluyor. İçeriği bilinmeyen hazır gıdalardan uzak durulmalı. Katkı maddesi içeren GDO’lu ürünlere dikkat edilmeli. Hazır gıda tüketmemek gerekiyor. Toplumda sosyalleşme arttıkça maalesef dışarıda yemek yeme de o oranda artıyor. Biz biraz daha ev tipi beslenmeleri, tencere yemeklerini öneriyoruz. Beslenmenin yanında fiziksel aktiviteler de yapılmalı. Günlük su tüketimi de çok önemli. En az 2 litre su tüketilmelidir” tavsiyelerinde bulundu.

“Psikolojik ve fiziksel tedavi süreci birlikte yürütülmeli”

Kanser tanısı alındıktan sonra ve tedavi sürecinde hastaların profesyonel anlamda psikolojik destek almaları gerektiğini söyleyen Klinik Psikolog Hatice Çizmecioğlu ise, kanser tedavisinde fiziksel tedavinin yanında psikolojik olarak hastanın desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Çizmecioğlu, “Kanser tanısı almış ya da yakını kanser tanısı almış birçok danışanımız var. Bu evrede kanser tanısı ve devamında gelen tedavi süreci kişilerin psikolojik destek almalarını gerektiriyor. Kanser tedavisinde fiziksel tedavinin yanında aynı zamanda psikolojik olarak hastanın güçlendirilmesi de gerekiyor. Bu açıdan sadece kişiye değil, hastanın ailesine yönelik de destek veriyoruz. Buradaki amaç kişi kanser tanısını aldığında bunu kabullenmesini sağlamaktır. Tedavi sürecinde hastanın bu sürece uygun yaşam düzenlemeleri yapması için de yardımcı oluyoruz” dedi.

Hastaların ilk kez tanı aldıkları zaman şok ve inkâr evresi yaşadığını da belirten Çizmecioğlu, ”Kanser tanısı alındıktan sonra hastada ‘Neden ben?’ gibi isyan duyguları ortaya çıkabiliyor. Kişinin bu sürece alışması ve uyum sağlaması için psikoterapi noktasında pek çok yöntem kullanıyoruz. Bazen ilaç tedavisi de gerekebiliyor. Çünkü biliyoruz ki kişi kanser tanısı alındığı zaman eğer psikolojik destek almıyorsa ağır depresyon, panik atak gibi, kaygı bozuklukları gibi bazı psikolojik bozukluklar yaşayabiliyor. Hastanın psikolojik ve fiziksel tedavi sürecini birlikte geçirmesini hedefliyoruz. Bu şeklide yürüyen tedavi protokollerinin çok daha başarılı yürüdüğünü görüyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.


  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.
Bayburt Bayburt’ta 4 kişinin yaralandığı trafik kazası güvenlik kamerasına yansıdı Bayburt’ta iki otomobilin çarpıştığı ve 4 kişinin yaralandığı trafik kazası, güvenlik kamerasına yansıdı. Kaza, Bayburt merkez Tuzcuzade Mahallesi, Sıla Kent Konutları önünde meydana geldi. Kazada ikisi sürücü olmak üzere toplam 4 kişi yaralandı. Camları, aynaları paramparça olan, kaput kısmı tamamen hurdaya dönen iki aracın karıştığı kaza ise etrafta bulunan iş yeri güvenlik kameralarına yansıdı. Bayburt merkez Köprülü Kavşak yönüne seyir halinde bulunan 69 AG 003 plakalı otomobil, şehir merkezi istikametine gelen 69 AS 030 plakalı otomobile dönüş yaptığı esnada çarptı. Çarpmanın etkisiyle yoldan çıkan otomobil etrafta marketin, evlerin bulunduğu yola devrildi. 69 AS 030 plakalı otomobil içerisinde bulunan 1’i sürücü 3 kişi, 69 AG 003 plakalı otomobildeki sürücü yaralandı. Market çalışanlarının ve etraftan geçen vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Devrilen otomobilde sıkışan bir kişi ve diğer 2 yaralı araçtan çıkarıldı, sağlık ekiplerince yaralılara ilk müdahaleleri olay yerinde yapıldı. Yaralılar ambulanslarla Bayburt Devlet Hastanesine tedavileri yapılmak üzere götürüldü. Hurdaya dönen otomobil, olay yerine çağrılan çekici yardımıyla yoldan kaldırıldı. İş yeri güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedilen görüntülerde, anayoldan gelen 69 AG 003 plakalı kırmızı aracın, hatalı dönüş yapan 69 AS 030 plakalı araca sert bir şekilde çarptığı görüldü.
Erzincan Erzincan’da tarım bölümü öğrencileri hem öğreniyor, hem üretiyor Erzincan’da meslek lisesi öğrencileri okulun bahçesindeki serada fide yetiştiriciliği yaparak hem öğreniyor hem de ekonomiye katkı sunuyor. Tarım bölümü öğrencileri, serada teorik eğitimlerini uygulama fırsatı buluyor. Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün destekleri ile kurulan seralarda sebze fidesi üretim faaliyeti 2020 yılında başlayarak Tarım Alanı öğretmen ve öğrencileri tarafından kurulduğu yıl 30 bin sebze fidesi üretimi gerçekleştirildi. 2021 yılında Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitim yapıldığı için, sebze ve aromatik bitki fidesi üretim faaliyetleri öğrencilerin okulda olmaması nedeniyle Tarım Alanı öğretmenleri tarafından yapıldı. Okul serasının üretim kapasitesi, pandemi olmasına rağmen, 2021 yılında iki katına çıkarılarak 60 bin adet fideye ulaştı. 2022 yılında ise mevcut serada tam kapasiteye ulaşılarak 90 bin sebze ve aromatik bitki fidesi üretildi. 2023 yılında da serada 95 bin fide üretimi yapıldı. Bu sene ise 110 bin fide üretimi yapıldı. Serada, domates, biber, hıyar, kabak, kavun, karpuz, lahana, patlıcan ve 3 cins aromatik bitki olarak reyhan, kekik, fesleğen üretimi olmak üzere toplamda 35 farklı tür fide üretimi yapılıyor. Üretimde yerelde halkın lezzet olarak en çok tercih ettiği ata tohumları kullanılmaya özen gösterilirken, ticari anlamda üretim yapmak isteyenler için yüksek verimli hibrit türlerin de üretimi gerçekleştiriliyor. Kullanılan tohumların genelde ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 30 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticiler için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı vatandaşlardan oldukça rağbet görüyor. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tuba Bakartepe, “Biz derste gördüğümüz teorik işlemleri serada uygulayabiliyoruz. Serada fidelerimizi yetiştiriyoruz. İlaçlaması, gübrelemesi, sulaması hep bizim elimizden geçiyor. Organik gübreyle kendimizin yetiştirdiği fideleri halkımıza sunuyoruz.” dedi. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı Abdullah Çiftçi’de, “Okulumuzun üretim üssü olan seramızdayız. Bu serada öğretmen ve öğrencilerimizle 100 binin üzerinde fide üretilmiş durumda. Kullanılan tohumların genelinin ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 20 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticilerimiz için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı halkımızın talebi fazla olmaktadır. Ayrıca üretilen fideler sosyal projeler dahilinde ihtiyaçlı ailelere ücretsiz olarak verilerek, öğrencilerimiz nezaretinde söz konusu ailelerin üretim faaliyeti yapmaları ve ailelerin geçimlerine katkı sağlamaları hedeflenmektedir." dedi.