SAĞLIK - 09 Şubat 2017 Perşembe 09:08

“Vücut temizliğinde doğala dönmeliyiz!”

A
A
A
“Vücut temizliğinde doğala dönmeliyiz!”

Saç ve vücut temizliği için kullanılan şampuanlar ve sabunların içerisinde bulunan kimyasal maddelerden dolayı artık insanlar daha doğal ürünler tercih etmeye başladı. Hangi ürünü nasıl ve nerede kullanmamız gerektiği konusunda merak edilenleri ise İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi (İKBU) Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Buket Aksu yanıtladı.

“Şampuan ve benzeri ürünlerin içerisinde bulunan kimyasal maddelerden tedirginlik duyanlar doğal sabunlara ve ürünlere yöneliyor, aslında en önemli konu kendi vücudumuzu tanımaktan geçiyor” diyen Doç. Dr. Buket Aksu doğallıktan yana olmanın önemine vurgu yaptı.

Buket Aksu şöyle devam etti:“ Sabun dediğimiz aslında doğadaki bitkisel ve hayvansal yağlardan aldığımız baz dediğimiz maddelerle muamele edilip oluşturulan yağ asidi tuzlarıdır. Şampuanın ise yüzde 80’i sudur. İçinde bir takım deterjan dediğimiz ve köpük yapan maddelerin olduğu formülasyonlardır” dedi.

“Vücut temizliği için sudan vazgeçmeyelim”

Aksu, “Yüz için her iki ürünü de kullanmamakta fayda var. Çünkü bütün cilt yapımız mikroorganizmalara ve dış etkenlere karşı koruyucu özelliğe sahip olan asidik bir özelliğe sahip. Sabun ile yüzünüzü sık sık yıkadığınız zaman o asit tabakasını azaltmaya sebep oluyorsunuz ve böylelikle problemler ortaya çıkmaya başlıyor. Dolayısıyla yüzde su en iyisi. Vücut için ise katı sabunun avantajları var. Çünkü daha nemli bir ortam sağlıyor. Bununla beraber baz olayını da unutmamak lazım. Mutlaka arkadan nemlendirme işlemi uygulamalıyız. Sıvı sabun kullanımında daha da dikkatli olmamız gerekiyor. Mümkünse içinde nemlendirici olan sıvı sabunlar tercih etmeliyiz. Vücut için sabun öneriyoruz fakat özellikle kadınlar için genital bölgelere kesinlikle sabun uygulamamalıyız. Çünkü sabun pH değerini düşürdüğü için hemen mantar üremesine sebep olabilir. Sadece su ile temizliğini yapmamız lazım. Temizlik için sudan vazgeçmeyelim. Sonuçta vücudumuzun yüzde sekseni su. Bu yüzden su en barışık olduğumuz temizleme aracı olsun” şeklinde konuştu.

“Yağlı saçlar sık, kuru saçlar az yıkanmalı”

Saç temizliği için de uyarılarda bulunan Aksu, “Saç konusunda ise çok daha farklılıklar gösteren durumlar var. Sonuçta tek tip saç yok. Fakat öncelikle belirtelim ki saçları çok köpürterek ve kaynar suyla iyice yıkama ile ilgili bilinen yanlış bir uygulama var. Belki bu şekilde saçınızı temizliyor olabilirsiniz fakat saç sağlığınız olumsuz olarak etkileniyor. O yüzden saçlarımızı ılık su ile yıkamalıyız. Saç tiplerine göre farklı ürünler tercih edilmeli. Eğer yağlı ise saçınızı daha sık yıkamamız gerekiyor. Şampuanlar içinde köpük ve temizlik yapıcı maddeler fazladır. Yağlı saçlar için bunlardan kaçınıp daha az katkı maddesi içeren örneğin bebek şampuanı gibi ürünler kullanılabilir. Yine de daha sık yıkama işlemi gerekiyor. Kuru saçlar için ise zaten bu köpük yapıcı maddelerimiz az kullanılır. Onlarda da yıkama oranını haftada iki ya da bir yapabilirsek daha sağlıklı sonuç alabiliriz” diye önerilerde bulundu.

Saçlardaki sebum tabakasına dikkat!

Bunların yanı sıra saç sağlığının bozulmamasına ilişkin olarak da tavsiyelerde bulunan Aksu, “Saç diplerinde saçımıza yağ üreten sebum tabakamız var. Sebum tabakanın pH değeri genellikle 4,5 ile 5,5 arasındadır. Bu değerlerin bozulmaması lazım. Özellikle asit ve baz bu tabakanın bozulmasına sebep olacaktır. Sebum tabakasını bazik ortama çekerseniz kabuklanmalara ve mantar üretecek ortamı hazırlamış olursunuz. O yüzden pH değeri 5,5 olan şampuanları tercih etmeliyiz.” diye konuştu.

“Doğaya dönmemiz lazım”

Aslında her şeyin kendimizi ve vücudumuzu tanımaktan geçtiğini söyleyen Aksu son olarak da, “Tabii bu dediklerimizin hepsinde katkı maddesi bulunuyor. Gerek şampuanlarda gerekse sabunlarda. Sonuçta temizlik için bu ürünleri kullanıyoruz. Doğaya dönmemiz lazım Biz İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi olarak eczacılık laboratuvarlarında öğrencilerle yaptığımız çalışmalara çok önem veriyoruz. Bitkisel ürünler daha çok fitoterapi ile ilgili. Bu da bizim için son derece önemli. Hatta eczacıların uzmanlık sınavında da önemsenen bir dal. Biz de bu bilinçle formülasyon bölümünde ufak ufak şampuanlar veya farklı kremler denemek için öğrencilerimiz ile birlikte çalışmalar yapıyoruz. ” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Dünya Takımlar Yürüyüş Şampiyonası’nın basın lansmanı yapıldı Kepez Belediyesi sponsorluğunda gerçekleşecek Dünya Takımlar Yürüyüş Şampiyonası ’nın basın toplantısı düzenlendi. Dünya Takımlar Yürüyüş Şampiyonası Antalya’daki EXPO 2016 alanında yarın başlıyor. 52 ülkeden toplam 431 sporcunun katılacağı şampiyonanın basın lansmanı DokumaPark’ta yapıldı. Gerçekleşen toplantıya Antalya Valisi Hulusi Şahin, Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, World Athletics (WA) Üst Yöneticisi (CEO) Jon Ridgeon, dünya ve olimpiyat şampiyonu Robert Korzeniowsk, milli atletler Meryem Bekmez ve Salih Korkmaz da katıldı. Antalya Valisi Hulusi Şahin, son dönemde Antalya’nın birçok turizm ve spor organizasyonuna ev sahipliği yaptığını ifade ederek, “Antalya ve Türkiye için çok önemli bir organizasyon. Ev sahipliği için büyük bir memnuniyet ve onur duyuyoruz. Böyle önemli ve büyük bir organizasyonun Antalya’da yapılmasını karar veren Dünya Atletizm Birliğine teşekkür ediyorum. Bu organizasyonu hayata geçiren, büyük emek veren Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar ve ekibine de çok teşekkür ediyorum” dedi. Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar ise, yürüyüş adına dünyada bir tarih yazıldığını ifade ederek, “Bu tarihi dünya atletizmiyle birlikte Antalya’da yazacağız. Bu organizasyonu bize veren ve destek olan dünya atletizm ailesine teşekkür ediyorum. Sporculara başarılar diliyorum" diye konuştu. Toplantı toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Gaziantep Kalp sağlığına dikkat SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetin, kalp sağlığı için düzenli doktor kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Kalp sağlığıyla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Çetin, “Ülkemizde de diğerülkelerde olduğu gibi yaşam kayıplarının önde gelen nedenleri arasında kalp hastalıkları bulunmaktadır. Bu hastalıklarla ilgili yaşam kayıplarındaki artış ise kalp hastalıkları konusunda çok daha bilinçli olmamız gerektiğinin en somut örneğidir” dedi. Prof. Dr. Çetin, kadınlarda 55, erkeklerde 45 yaş üzeri, ailede genetik kalp hastalığı öyküsü, sigara tüketimi, hipertansiyon, yüksek kolesterol, sedanter (hareketsiz) yaşam şekli, depresyon, diyabet, obezite, stres ve erken menopozun risk faktörlerinin başında geldiğine dikkati çekti. Kontrol altına alınabilecek bir takım risk faktörleriyle kalp sağlığının korunabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Çetin, şu bilgileri paylaştı: “Kalp rahatsızlıkları gelişiminin bir kısmı kontrol altına alınabilirken, bir kısmı ise kontrol dışı gelişebilmektedir. Önceliğimiz kontrol altına alabileceğimiz risk faktörleriyle ilgili farkındalık oluşturarak, bilinç oluşturmaktır. Erkeklerin kadınlara göre daha fazla risk taşıması, genetik olarak ailede kalp hastalıklarına yatkınlık gibi değiştiremeyeceğimiz, kontrol dışı gelişen faktörler yanında, sigara tüketimi, obezite, hipertansiyon (Yüksek tansiyon), şeker (Diyabet) hastalığı gibi kontrol altına alabileceğimiz risk faktörlerini mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışmalıyız.” Her yaşta görülebiliyor Kadınlar ve erkekler kadar günümüzde gençlerde de çok görülmeye başlayan kalp hastalıkları konusunda mutlaka önlem alınması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Çetin,şöyle devam etti: “Günümüzde çağdaş teknolojinin kullanılmasının bir sonucu olarak dijital dünyanın hareketsiz yaşamı, yetersiz ve dengesiz beslenme alışkanlıkları, stresin yoğun yaşanması, hastalığın genetik miras olarak aktarımı, deprem, pandemi gibi yaşamı olumsuz etkileyen, düzeni bozan olumsuzluklar her yaştan insanı kalp sağlığı olarak da negatif şekilde etkilemektedir. Değiştirilebildiğimiz yani kontrol altına alabileceğimiz risk faktörleri için temel ailede atılıyor. Ailenin bilinçli olması çocuk ve gençlerin yaşamını da olumlu etkiliyor.Düzenli bir yaşam, beslenme şeklinde yapılacak olumlu düzenlemeler, doktorlar tarafından kalp rahatsızlıklarına yönelik verilecek ilaçların düzenli bir şekilde kullanılmasıyla kalp hastalıklarının görülme oranı da azalabilecektir.” Prof. Dr. Çetin, alınabilecek önlemler ve yapılabilecekleri şöyle özetledi: “- Sağlıklı beslenin, hareket etmeyi ihmal etmeyin, sigara tüketimini bırakın, stresten uzak durun, düzenli doktor kontrolleri yaptırın, tuz tüketimini azaltın, aşırı kilo almamaya dikkat edin, kan şekerinizi ve kolesterolünüzü dengede tutmaya özen gösterin, olumlu bir yaşam şekli benimsemeye çalışın.”
İstanbul 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu yarın Antalya’da başlayacak 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu yarın Antalya-Antalya etabıyla başlayacak. Dünyaca ünlü yarışmacılara ev sahipliği yapacak organizasyon 28 Nisan’da İstanbul-İstanbul etabıyla Sultanahmet Meydanı’nda sona erecek. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu 59. yılında 21-28 Nisan 2024 tarihleri arasında düzenlenecek. Antalya’dan başlayacak yarış, Kemer, Kaş, Fethiye, Marmaris, Bodrum, Kuşadası, Manisa ve Çeşme’den geçerek İzmir’e gelecek. Buradan İstanbul’a taşınan profesyonel bisikletçiler, finişi Sultanahmet Meydanı’nda yapacak. 14 ülkeden 25 takım, 175 bisikletçi yarışacak Türkiye’nin en büyük projelerinden biri olan 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, Antalya’dan Kemer ve Kaş’a, Fethiye’den, Marmaris’e, Bodrum’dan Kuşadası’na, Manisa’dan (Spil Dağı), Çeşme ve İzmir’e uzanan parkuruyla son olarak İstanbul etabıyla son bulacak. 14 ülkeden 25 takım, 175 bisikletçi yaklaşık 2 bin kişilik dev organizasyonda kıyasıya yarışacak. 1963 yılında Marmara Turu olarak başlayan, 1965 yılında uluslararası nitelik kazanarak 1966 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı himayelerine alınan, Türk bisikletinin gelişimine katkı sağlayan ve dünya bisikletinde önemli bir yeri ve marka değeri olan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, dünyaca ünlü bisiklet takımlarını Türkiye’nin doğal ve tarihi güzellikleri içinde ağırlayacak. Organizasyon 13 dilde 700 milyon haneye ulaşacak Dünyaca ünlü takımlara ve bisikletçilere ev sahipliği yapacak 8 etaplı organizasyonda, bisikletçiler Antalya’dan İstanbul’a 8 günde bin 188 kilometre mesafe boyunca pedal basacak. Yaklaşık 5 kıtada, 190 ülkede, 13 dilde 700 milyon haneye ulaşacak organizasyonu, 100’e yakın yerli-yabancı medya mensubu da yerinde takip edecek. Çocuklara yönelik eğitim verilecek Organizasyonun ilk gününde saat 10.00-12.30 arasında Jandarma Genel Komutanlığı Trafik Daire Başkanlığı ve Antalya İl Jandarma Komutanlığı Trafik Şube Müdürlüğü emrinde görevli Mobil Bisiklet Eğitim aracıyla eğitici Trafik Jandarması personellerince 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu 1. Etap start bölgesinde çocuklara yönelik Bisiklet Trafik Güvenliği eğitimleri verilecek. 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 2024 parkuru şu şekilde olacak: 21 Nisan - Antalya - Antalya - 134,7 km 22 Nisan - Kemer - Kalkan (Kaş) - 190,6 km 23 Nisan - Fethiye - Marmaris - 156 km 24 Nisan - Marmaris - Bodrum - 137,9 km 25 Nisan - Bodrum - Kuşadası - 177,9 km 26 Nisan - Kuşadası - Manisa (Spil Dağı) - 160,1 km 27 Nisan - Çeşme - İzmir (Karşkıyaka) - 125,4 km 28 Nisan - İstanbul - İstanbul - 105.4 km
Giresun Fındığın başkent Giresun’da salep hasadı yapıldı Dünyanın en kaliteli tescilli fındığının üretildiği Giresun’da fındığa ek gelir olarak salep üretimi yaygınlaştırılıyor. Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından 43 çiftçiye yüzde 50 hibe destekli toplam bin 325 kg salep yumru dağıtımının ilk hasadı yapıldı. Tirebolu ilçesinin Halaçlı köyünde Mehmet Davut’a ait salep bahçesinde 1 metrekarelik alandan 1 kilo 670 gram gibi yüz güldüren hasat elde edildiği belirtildi. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafında ülke genelinde yürütülen Tarım Arazilerinin Kullanımın Etkinleştirilmesi Projesi (TAKEP) kapsamında Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce hazırlanan “Giresun İlinde Salep Üretimini Geliştirme’’ alt projesinin ilk hasadı yapıldı. 1 metrekareden 1 kilo 670 gram salep elde edildi “Giresun İlinde Salep Üretimini Geliştirme’’ projesiyle ilgili bilgi veren Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, “TAKEP projesinin temel amacı ve hedefi tarım arazilerinin kullanımının etkinleştirilmesi için boş bırakılan, nadasa ayrılan ve işlemeli tarıma uygun olmayan alanlar öncelikli olmak üzere, uygun tarımsal üretim yöntemleri kullanmak suretiyle katma değeri yüksek bitki türlerinin üretimini artırmak, hasat sonrası kayıpları azaltmak ve ürün işlemeye yönelik yatırım projelerinin desteklenmesidir. Bu amaçla geçtiğimiz yıl içinde proje dahilinde 43 çiftçimize yüzde 50 hibe destekli toplam bin 325 kg salep yumru tohumluğu dağıtılmış olup hasat edilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda Tirebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğümüz koordinasyonunda uzmanlarca üretim ve bakım tekniklerini anlatımı eşliğinde hasat etkinliği gerçekleştirildi. Halaçlı köyü çiftçilerinden Mehmet Davut’un bahçesinde diğer salep üreticilerimizin de katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte, ‘şansa bağlı örnekleme metoduyla’ seçilen 1 metrekarelik kısımdan elde edilen ürün tartılmış ve 1 kilo 670 gr gibi oldukça iyi bir verim elde edildiği görülmüştür” denildi.