GÜNDEM - 21 Mayıs 2018 Pazartesi 11:32

Yıllarca türbe sanılarak adaklar adanan mezarda meğer kim yatıyormuş

A
A
A
Yıllarca türbe sanılarak adaklar adanan mezarda meğer kim yatıyormuş

Marmaris’in Turgut Mahallesi'nde, yıllarca yöre sakinlerinin türbe diyerek ziyaret ettiği, adaklar adadığı ve dilekler tuttuğu mezar M.Ö. 3. yüzyılda yaşayan Yunanlı boksör Diagoras’a ait çıktı. Anıt mezarın sahibi Diagoras, mezar kitabesinde "Hiçbir korkak mezarıma zarar vermesin" uyarısında bulunurken; aynı köyden mezarda kaçak kazı yapanların ya öldüğü ya boşandığı ya da hasta olduğu iddia edildi.

Marmaris’in Turgut Mahallesi'nde, mahalleye hakim tepede yer alan, 40 yıl öncesine kadar köylülerin türbe diye ziyaret ederek adaklar adadığı 2300 yıllık anıt mezarın türbe olmadığı ortaya çıkınca bu defa kaçak kazı nedeniyle içi talan edildi. Milattan önce 300 yıl önce yaşayan Yunanlı boksör Diagoras ve ailesine ait olduğu ortaya çıkan anıt mezar, mimari yapı anlamında Türkiye’de ayakta kalan tek piramit mezar olma özelliğini taşıyor. 2 bin 300 yıl önce mezarına zarar verilmemesini isteyen Diagoras, “Çünkü ben en yukarıda olarak her şeyi gözetleyeceğim ki hiçbir korkak adam gelip de mezara zarar vermesin” ifadeleri dikkat çekti.

40 yıl önce adaklar adanıyordu 

Marmaris’e yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki kırsal Turgut Mahallesi'nin çıkışında dağın zirvesinde yer alan piramit şeklinde mezar, 40 yıl öncesine kadar yöre halkı tarafından türbe sanılarak adaklar adanıyor, umut beklentisi ile dualar ediliyordu. Hatta 40 yıl öncesine kadar askere giden gençler, mezar içinden alınan bir avuç toprağı askerlikleri boyunca yanında taşıyor, eğer askerden sağ salim gelirlerse toprak tekrar mezara dökülüyormuş.

Türkiye’de başka örneği yok 

Turgut Mahallesi çıkışından dağın zirvesine doğru 10 dakikalık bir tırmanmanın ardından ulaşılan 2 bin 300 yıl öncesine ait piramit mezarın Türkiye’de ayakta kalan tek piramit mezar olma özelliği taşıdığı açıklandı. Yunanlı boksör Diagoras’a ait piramit mezar mimari tarzı ile dünyanın yedi harikasından birisi olan Mausoleum’a benzerliği ile dikkat çekiyor. 6 metre yüksekliğinde, 3 metre genişliğindeki piramit mezarın girişinde kitabesi yer alıyor.

Mezar kazıcılar mezarı talan etmiş 

Geçmişi milattan önce 300’lere dayanan 2 bin 300 yıllık anıt mezarın türbe olmadığının ortaya çıkmasının ardından bu defa anıt mezarın içinin kaçak kazılar sonrası adeta içi talan edildiği ortaya çıktı. Mezarın iç kısmı kaçak kazılar sonrası delik deşik edilirken, anıt mezarın en üstünde olduğu tahmin edilen Rodos’lu Diagoras ve eşine ait heykelinin de yine kaçak kazılar sonrası kaçırıldığı tahmin ediliyor.

Diagoras, mezarın kitabesinden uyarmış 

Antik çağın ünlü boksörlerinden birisi olduğu tahmin edilen Diagoras, mezarın girişindeki kitabesinden verdiği mesajında mezar kazıcılarını adeta uyarmış. Mezarın kitabesinde, ‘Siz beyaz dişli hayvanlar, her zaman size öngörülen yerde kalın. Çünkü ben en yukarıda olarak her şeyi gözetleyeceğim ki hiçbir korkak adam gelip de mezara zarar vermesin. Çünkü bu savaşta ölen Diagoras isimli bir adamın ve örnek çocuklar yetiştirmesiyle ve kocasına sadakat anlayışıyla herkesten üstün olan ve babasının Aristomakha olarak adlandırdığı tanrılarla kıyaslanası karısının mezarıdır’ yazıyor.

Türkiye’de tek örnek 

Profesyonel turist rehberi ve aynı zamanda Karia Yolu’nun ilk keşfeden isimlerden birisi olan Altay Özcan, piramit şeklindeki anıt mezarın hikayesini yörede yaşayan vatandaşlardan dinlediğini belirterek, “Bu mezar aslında 2 bin 300 yıllık. Milattan önce 3. yüzyıla ait. Anıt mezar Diagoras ve eşi Aristomakha için yapılmış. Turgut köylüleri bunu bir türbe olarak görüyor. Köylülerden dinlediğimiz hikayeye göre, eskiden askere gidecek olanlar mezara girip toprak alıp kesenin içine koyuyor ve yanlarında götürüyorlar. Askerlik bitene kadar yanlarında taşıyorlar. Askerlik bittikten sonra güvenle geldilerse aynı toprağa mezar içine boşaltıyorlar. Çocuğu olmayan, hastalıkları olanlar buraya gelerek ‘Çağ Baba’ diye seslenerek yardım bekliyorlar. Bazı günler caminin yanında festival havası ortamında yemekler yapılıyor, kurbanlar kesiliyor. Bu yemekler anıt mezarın yanına çıkarılarak insanlara sunuluyor. Dileklerin gerçekleşmesi için adak olabilir. 30-40 yıl öncesine kadar köydeki insanlardan olduğu tahmin ediliyor kaçak kazıcılar tarafından kazılana kadar açılmamış bir mezardı. Kitabedeki anlatıma göre ‘Ben sizi yukarıdan izleyeceğim’ diyor. Anıt mezarın en tepesinde de kendisinin ve eşinin de bir heykeli vardı. Bu anıt mezar biraz da dünyanın 7 harikasından birisi olan Bodrum’daki Mausoleum’un küçük bir prototipi gibi. Bu anıt mezar şu hali ile Türkiye’de tek örnek ve en iyi korunmuş mezarlardan birisi” dedi.

Mezar kazıcılarına lanetleme 

Kaçak kazıcıların anıt mezarı kazmasının ardından insanların buraya türbe olarak gelmeyi kestiklerini açıklayan Özcan, “Mezardan yüzükler, taçlar, kolyeler çıkıyor. Köylüler burası için bir cavır mezarı olarak bahsediyorlar. Köylüler gelmeyi kesiyorlar ama burayı kazanlar da hiçbir şekilde faydalanamamış bu işten. Kimisinin delirdiğini, bir kadın hiç mutlu olamadıklarını ve eşi ile ayrıldıklarını, bir kişinin de öldüğünü söylüyorlar. Burası uzun yıllardır ziyaret edilmediği için Karia Yolu ile birlikte ziyaretçi çekeceğine inanıyorum. Mezarın girişindeki yazıtta da var. O dönemde de mezar kazıcıları varmış. Bu yazıtta mezar kazıcılarına yönelik bir lanetleme var” dedi.  

Bekir Tosun
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.