GÜNDEM - 19 Ekim 2017 Perşembe 10:37

Yirmi günde 20 bin çivi kullanarak Türk bayrağı yaptılar

A
A
A
Yirmi günde 20 bin çivi kullanarak Türk bayrağı yaptılar

Tokat'ta 26 Haziran Ortaokulu öğrencileri 20 bin harita çivisi kullanarak 20 günde Türk bayrağı yaptı.

Tokat'ta kent merkezinde bulunan 26 Haziran Ortaokulundan Türkçe Öğretmeni Mevlüt Taşkın ve Sınıf Öğretmeni Bahadır Koç, 6-C sınıfı öğrencileriyle birlikte 20 bin harita çivisi kullanarak Türk bayrağı yaptı. Üzerinde Tokat Kalesi, Tokat Saat Kulesi, Hıdırlık Köprüsü ve Ali Paşa Camii siluetlerinin de bulunduğu 1 metreye 1 buçuk metre ebadındaki Türk bayrağının yapımının 20 gün sürdüğünü söyleyen Türkçe Öğretmeni Mevlüt Taşkın, projeye diğer sınıflardaki öğrencilerin de 1'er çivi ile katkı sağladıklarını söyledi. Projede esas amaçlarının öğrencilere vatan, bayrak ve memleket sevgisini aşılamak olduğunu söyleyen Taşkın, "20 ila 25 günlük bir sürecin ürünü bu proje. Toplamda 20 bin tane mantar pano çivisi kullandık ve bunların temini çok zor oldu. Çünkü kutu olarak aldığımızda bizim için oldukça maliyetliydi. Bunları doğrudan toptancısından temin ederek işe başladık. Çocuklarımız teneffüslerde, okul çıkışlarında, öğle aralarında severek, koşarak bu işi yapmaya yöneldiler. Değerlerimiz, geleceğimizdir diyerek başladığımız bu çalışmada; dayanışmayı, sabretmeyi ve en önemlisi vatan sevgisi, memleket sevgisi ve bayrak sevgisini aşılamak gibi bir amaç edindik. Ben hepsinin eline emeğine sağlık diyorum" dedi.

Projede yer alan 6-C sınıfı öğrencilerinden Şevval Bal, bu çalışmada bütün arkadaşlarının emeği olduğunu, bir çivi de kendisi çaktığı için bayrağın tamamlanmasında kendisinin de emeği olduğunu söyledi. Çalışmanın son derece eğlenceli olduğunu düşünen Baran Pekdoğan ise 20 gün süren projenin yapımı esnasında arkadaşlarıyla birlikte çok keyif aldıklarını söyledi. 6-C sınıfı öğrencileri tamamladıkları Türk bayrağının önünde hep bir ağızdan "Bu bayrak için bir çivi de ben çaktım" şeklinde slogan attı. 

Dursun Ekrem Er
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.