GÜNDEM - 28 Ocak 2015 Çarşamba 11:15

Yoksulluktan çocuklarını yetiştirme yurduna bıraktılar

A
A
A
Yoksulluktan çocuklarını yetiştirme yurduna bıraktılar

Kastamonu'da bir aile, 10 ay önce dünyaya gelen çocuklarını maddi imkansızlıklardan dolayı yurda yerleştirdi. Aile, 20 günlük iken yurda yerleştirdikleri çocuklarını sevemeden ayrılık acısı yaşadı.

Kastamonu’nun Aktekke Mahallesi Deveciler Sokak üzerinde yıkılmak üzere olan iki katlı yarı ahşap bir evde ikamet eden Demirbaş ailesi, maddi imkansızlıktan dolayı bakamadıkları çocuklarını yurda yerleştirdi. Ayrıca aile, 4 aydır da ev kiralarını ödeyemedi.

36 yaşındaki Halil Demirbaş ile 22 yaşındaki Deniz Demirbaş çifti, 10 ay önce dünyaya gelen ve Zeliha ismini koydukları bebeklerine doyamadan ayrılık acısı yaşıyor. Bebekleri doğduktan 20 gün sonra maddi imkansızlıklardan dolayı bakamadıkları için yurda yerleştiren aile, 4 ay önce de evlatlık verilmek istenilen çocukları için hukuki mücadele verdi. 4 aylık ev kirasını da ödeyemeyen aile, hayata tutunmaya çalışıyor.
“Çocuğumuzu, mutlaka yurttan alıp evimize getireceğim” sözüyle eşini avutmaya çalışan Halil Demirbaş (36), çocuğuna bakacak durumda olmadıkları için yurda verdiklerini belirterek, “İnşallah bizim de sağlam bir işimiz olur da biz de çocuğumuza sahip çıkabiliriz. Diğerleri gibi bizim de çocuğumuz evimizde büyüsün” dedi.

Çocuğundan ayrıldıktan sonra eşinin psikolojisinin bozulduğunu ve intihara meyilli hale geldiğini ifade eden Halil Demirbaş, “Ben, psikologlar getirerek onların sayesinde bunu ayakta tuttum. Çok ağır ilaçlar kullanıyor. Sürekli çocuğumu alacağım diye motive ettim. İnşallah bebeğimizi de geri alacağız” diye konuştu.
2014 yılının Mayıs ayında evlendiklerini anlatan Halil Demirbaş, “Çocuğumuz oldu. Eşimin psikolojisinden, maddi imkansızlıklardan ve aile desteği de alamadığımızdan dolayı çocuğumuzu yuvaya vermek zorunda kaldık. Bu istemeyerek bir şey oldu. Keşke, çocuğumuz şu an yanımızda olsa. Tek dileğimiz budur. Bunu cani gönülden istiyoruz” şeklinde konuştu.

Hamallık yaparak ailesine bakmaya çalıştığını aktaran Halil Demirbaş, şöyle konuştu: “Allah’tan başka bir şey istemiyorum, sağlam güzel bir iş, çocuğumun yanımda olmasını ve eşimin de tedavisinin yapılmasını istiyorum. Başka da bir isteğim yok. Şu anda hamallık yapıyorum, normalde mesleğim demir doğramadır. Ama şu anda demir doğramada işler olmadığı için işsizim. Kış mevsiminde kaynak işi çok fazla olmaz. Yaz mevsiminde köylerden gelen traktör gibi, kırılan veya bozulan parçaları tamir etmek veya kaynak yapmakla oluyor. Kışın da bu tür işler olmadığı için işsizim. Şu şartlar altında çocuğuma bakacak durumum yok, ama benim bir işim olsa, sabah işe gidince akşam ekmeğimi getirebildiğim zaman hem eşime hem de çocuğuma bakarım. İşsiz olmamdan dolayı çok sıkıntı yaşıyorum. Çocuğum şu anda 10 aylık. Doğumundan 20 gün sonra yurda vermek zorunda kaldık. Eşimin doğum sonrası psikolojisi bozuldu, ben de çalıştığım için destekçisi olamadım. Bu yüzden bebeğimiz, 10 aydır yurtta bulunuyor.”

Çocuğundan ayrıldıktan sonra eşinin psikolojisinin daha da bozulduğunu ve şu anda toplum ruh sağlığı merkezinde tedavisinin devam ettiğini söyleyen Halil Demirbaş, şunları kaydetti: “İlaçları raporlu ilaçlar, orası yazıyor. Yaklaşık 10-15 gün arayla uyumadığı zamanlarda çocuğumuzu görmeye gidiyoruz. Hatta bugün gitti, uyuyor dediler göremedik.”

4-5 ay önce Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünden evine incelemeye geldiklerini ve çocuğun evlatlık verilmesi yönünde rapor tuttuklarını anlatan Halil Demirbaş, “Raporda da çocuğumun evlatlık verilmesi yönünde talepte bulundular. Ben de mahkemeye gittim. Mahkemede, çocuğumu almak istediğimi hakime hanıma anlattım. Hakime hanım da beni haklı buldu ve davayı reddetti. Ama çocuğumu alabileceğimizi söyledi. Fakat durumunuzu düzeltince alın dedi bize. Çocuğumun evlatlık verilmesi kesinlikle olmaz. Çocuğum, evlatlık verilirse ben, eşimi tamamen kaybederim. Benim de psikolojim bozulur. Bu sefer tam bir aile faciası yaşanır. Yani bir aileyi tutmak varken, yıkmanın bir anlamı olmaz. Ben, görüyorum. Bazı ailelerde 4-5 tane çocuk var. Adamın 600-700 TL maaşı var. Ama iyi kötü ailesine bakabiliyor. Fakat her gün yağlı yemese de yağan ekmekle besliyor, sonuçta aile sevgisi oluyor” dedi.

Güçlükle konuşan ve çocuğunu geri isteyen anne Deniz Demirbaş ise, eşine de bir iş isteyerek, şunları söyledi: “Çocuğumu yanıma almak istiyorum, eşime de bir iş istiyorum. Evlendikten sonra bize kimse destek olmadı. Aile desteği göremedik. Ben, yurtta kalıyordum. Eşimle yurtta kaldığımız zaman tanıştım ve daha sonra evlendim. Tek isteğim bebeğime kavuşmak.”

Ayrıca yurtta yetişen ve yüzde 50 engelli raporu bulunan Deniz Demirbaş, “Bebeğimi öpüp koklayamadan elimden aldılar. Bebeğimi geri istiyorum. Bebeğimin hasretiyle yanıp tutuşuyorum. Bebeğimi benden koparmasınlar” diyerek gözyaşı döktü. 

VEDAT YUNUS İKİZOĞLU

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.