ASAYİŞ - 31 Ocak 2015 Cumartesi 10:07

Yürüyeceği günün umuduyla yaşıyor

A
A
A
Yürüyeceği günün umuduyla yaşıyor

Konya’da, iki yaşında kalça çıkıklığı, 25 yaşında kemik erimesi teşhisi konulan Halime Özmen, tedavi olacağı ve koltuk değneğinden kurtulacağı günün umuduyla yaşıyor.

Konya’da iki yaşında kalça çıkıklığı teşhisi konulan Halime Özmen (36), 16 yaşına kadar sol bacağına takılan bir cihazla yürüyebildi. 14 yıl cihazla yaşayan Halime Özmen, daha sonra cihazı çıkarıp desteksiz yürümeye başladı. 16 yaşından sonra ilk kez sağlıklı bir şekilde yürümenin mutluluğunu yaşayan Halime Özmen, 25 yaşına geldiğinde ayakta durmakta zorlanıp sürekli düşmeye başlayınca doktora başvurdu. Doktorların yaptığı tetkikler sonucu kemik erimesi teşhisi konulan Halime Özmen, bu haberin ardından hayal kırıklığı yaşadı. Bir anda hayatı kararan genç kadın, hastalığının devam etmesi nedeniyle de düşmeleri devam etti. Aldığı ikinci haberin ardından tedavi olmak için bir çok kez farklı hastaneye başvuran Halime Özmen, birçok kez ameliyat olmasına rağmen bir türlü iyileşemedi. Yaşlı annesi ve babasıyla yaşamını sürdüren Özmen, ihtiyaçlarının büyük bir kısmını annesi Ayşe Özmen sayesinde karşılayabiliyor. Genç kadının tek arzusu tedavi olup sağlığına kavuşarak, annesine ve koltuk değneğine bağımlı olmadan yaşamını devam ettirmek.

“AYAĞIMIN TEDAVİSİ YOK MU?”
İki yaşından beri kalça çıkıklığı rahatsızlığı olduğunu söyleyen Halime Özmen, liseye başlayana kadar yürümek için cihaza bağlı yaşadığını ifade ederek, “2002 senesinde büro mobilyaları üzerine bir işte çalışmaya başladım. Çalışırken ayağım bayağı yıprandı. Ondan sonra birkaç kere düştüm. Sürekli düşmemin sebebinin kemik erimesi olduğunu söylediler. Kemik erimesini öğrenince ameliyat olmaya karar verdim. Ameliyat olduktan sonra iyi olmayı bekliyordum ama daha kötü oldum. Kalçama platin koydular, ayağımı haritaya çevirdiler. Ben hala düşmeye devam ediyorum. Diğer ayağımı da zedeledim. Ben tedavi olmak istiyorum. Bu ayağımın tedavisi yok mudur?” diye konuştu.

Gittiği doktorların kemik erimesiyle ilgili ilaç kullanması tavsiyesinde bulunduklarını kaydeden Özmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başka bir şey demediler bana. Ameliyat oldum mesela hiç bilgi vermediler bana. Ayağıma kocaman demir taktılar o demirin için de falan ayağım kaç kere kırıldı. O zaman da sormak aklıma gelmedi. Sorsam bile doğru düzgün cevap vermediler. 5-6 kere ameliyat oldum. Hiçbir sonuç alamadım."

“ANNEME BİR ŞEY OLURSA ORTADA KALMAKTAN KORKUYORUM"
Ayaklarındaki rahatsızlık yüzünden gündelik işlerini yapamadığını ifade eden Özmen, yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:

"Banyomu zor yapıyorum. Banyoya girerken, çıkarken zorlanıyorum. Geçen gün düştüm diğer ayağımı da zedeledim. Yarın öbür gün Allah göstermesin, Allah başımdan eksik etmesin anneme bir şey olduğu zaman ben ortada kalmaktan korkuyorum. Bir yere gidemiyorum. Evden çıkamıyorum. Şu dört duvar arasındayım. Benim daha yaşım genç, yapacak çok şeyim var. Nereye gitmek istersem annemle birlikte gidiyorum. Desteksiz yürüyemiyorum. Bir tarafta değnek, bir tarafta annem. Sıkı bir tedavi görmek istiyorum. Ayağımda güç var, hissediyorum. Sadece kemiklerimde bir sorun var. Bunun tedavisinin de olduğunu düşünüyorum. Konya’da gitmediğim hastane kalmadı, hepsine gittim. Korkarak yaşıyorum. Ne zaman ayağımın üstüne bassam düşüyorum. Anlamıyorum sebebinin ne olduğunu. Gittikçe eriyorum. Çok ağrılarım oluyor. Belim, sırtım ve kolumdaki ağrılardan artık yoruldum."

Halime Özmen’in eli, ayağı konumunda olan annesi Ayşe Özmen (65) ise, kızının bir an önce iyileşmesini istiyor. Anne Özmen, “Çorabını giydiririm, tırnağını keserim, pantolonunu giydiririm. Bütün ihtiyaçlarını ben görüyorum. Tek ayağının üstünde olunca sağ ayağı da yoruluyor. Ben de kızımın iyi olmasını istiyorum” diyerek kızına uzanacak yardım elini bekliyor.  

SELMAN AYAS - BURKAY ÇELEBİOĞLU

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Türkiye’nin ilk yerli ve milli lokomotifi ‘Bozkurt’ Sivas’ta sergileniyor Türkiye’nin ilk milli ve yerli lokomotifi Bozkurt, Sivas TÜRESAŞ Bölge Müdürlüğünün bahçesinde tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Sivas’ta eski adı ’cer atölyesi’ olan, günümüz TÜRESAŞ’ı tarafından üretilen ve Türkiye’nin ilk yerli lokomotifi olan "Bozkurt", 1961 yılında demir yollarında hizmete başladı. 25 yıl boyunca demir yollarında aralıksız sefer yapan yerli ve milli lokomotif, ülkenin demir yolu taşımacılığında önemli bir rol oynadı. Ancak teknik ömrünü doldurmasıyla birlikte emekliye ayrıldı. Türkiye’nin demir yolu tarihinde önemli bir yere sahip olan Bozkurt, emekliliğinin ardından şimdilerde ahde vefa olarak sergileniyor. "İsmini, Ergenekon Destanı’nda Türklere yol gösteren kurtlardan alıyor" Yapımında çalışan tüm personelin yerli Türk işçi ve mühendisler olduğunu belirten TÜRESAŞ Sivas Bölge Müdürü Atanur Karadağ, “Türkiye’nin ilk yerli ve milli lokomotifi. Bizim milli gururumuz ‘Bozkurt’. Kurumumuz 1961 yılında cer atölyesi olarak çalışıyorken yerli ve milli lokomotif yapılması kararı alınıyor. Bunun üzerine Sivas’ta ‘Bozkurt’, Eskişehir’de ‘Kara kurt’ yapılıyor. Yapımında çalışan tüm personelin yerli, Türk işçi ve mühendislerin katkılarıyla bir lokomotif yapılıyor. Sivas’ta yapılan bu lokomotifin ismine bozkurt denmiş. Bozkurt 1961 yılından sonra raylara inmiş ve hizmet etmeye başlamış. Yaklaşık 25 yıl bu hizmetini devam ettirmiş ve Türkiye’de gitmedik demiryolu bırakmamış. 25 yıllık mesainin ardından 1986 yılında emekliye ayrılmış. Emekliliğin ardından şu anda bulunduğu alana konuyor. Biz kendisine bir vefa göstererek burada istirahatini sağlıyoruz. Türk tarihinde kurdun önemi var. Ergenekon Destanı’nda Türklere yol gösteren kurtlardan alıyor ismini. Eskişehir’deki de bir kurt isminde. İkisi birbiriyle tatlı bir rekabetle hizmet veriyor. Yerli ve milli olduğundan dolayı Türk geleneğine uygun olarak isimleri konuyor. Liderlik eden, önde giden anlamını taşıyan Bozkurt ismi veriliyor” şeklinde konuştu.