GENEL - 17 Eylül 2017 Pazar 09:40

Terör mağduru aileye 27 bin TL borç çıktı

A
A
A
Terör mağduru aileye 27 bin TL borç çıktı

Hakkari’nin Geçitli köyünde, 16 Eylül 2010 günü teröristlerce yola döşenen mayının patlaması sonucu hayatını kaybeden 9 vatandaşın ailelerine bağlanan maaş, ‘Terör mağduru olmadıkları’ gerekçesiyle kesildi.

Hakkari’nin Geçitli köyünde, 16 Eylül 2010 günü teröristlerce yola döşenen mayının patlaması sonucu hayatını kaybeden 9 vatandaşın ailelerine bağlanan maaş, ‘Terör mağduru olmadıkları’ gerekçesiyle kesildi.


16 Eylül 2010 yılında Geçitli köyünden Hakkari’ye giden Aydın Erol yönetimindeki 65 EN 341 plakalı minibüsün geçişi sırasında yola döşenen mayının patlatılması sonucu hayatını kaybeden Cane Dayan, Semiha Dayan, Eşref Gür, Şirin Kurt, Raife Çiftçi, Aydın Erol, Enes Erol, Abuzeyt İdem ve Nurullah Umut Çiftçi, aileleri tarafından 7’inci yılında da mezarları başında anıldı.


Anma programında olayda hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının bulunduğu pankart açıldıktan sonra Yasin-i Şerif okundu, dualar edildi. Törende oğlu ve 9 yakınını kaybeden Cahit Erol İHA’ya yaptığı açıklamada, Geçitli köyünde 16 Eylül 2010 yılında bayram dönüşü oğlunun kullandığı ve içerisinde 9 akrabasının bulunduğu servis minibüsünün teröristlerce yola önceden döşenen mayının infilak etmesi sonucu 2’si çocuğu olmak üzere 9 akrabasını kaybettiğini söyledi. Erol,” Bu gün yine patlamanın yıl dönümünde akrabalarımızla birlikte mezarlığa geldik. Olayı unutmamak ve unutturmamak için buradayız. Aradan geçen zamana rağmen faillerimiz ispatlanmadı. Olayın yaşandığı yıllarda bize ‘Siz terör mağdurusunız’ diyorlardı. Fakat devletin bize terör mağduriyetinden dolayı bağladığı aylık 100 TL maaş SGK tarafından birkaç ay önce gönderilen bir dilekçeyle kesildi. Bize “Siz terör mağduru değilsiniz. Bu parayı size yersiz olarak vermişiz. 3 yıl boyunca verdiğimiz parayı geri iade edeceksiniz” dediler. Köyde bulunan bir tarlamı satıp verdikleri 27 bin TL’yi geri vereceğim. Madem biz terör mağduru değiliz o halde bu olayın faillerini ispatlasınlar. Biz faillerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Amacımız para veya tazminat değil. Defalarca şahadet belgesi almak için uğraştım. Bu belgeyi bize vermediler. 4 yıl önce dosyam Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitti. Dosyamız bir yıl önce de kapandı. Biz faillerin ortaya çıkması için dosyamızın tekrardan açılmasını istiyoruz. Açılmadığı takdirde dosyamızı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AHİM) göndereceğiz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.