DÜNYA - 15 Ağustos 2022 Pazartesi 14:05

Afganistan’da Taliban iktidarı 1.yılını geride bıraktı

A
A
A
Afganistan’da Taliban iktidarı 1.yılını geride bıraktı

Afganistan’da Taliban iktidarı 1 yılını geride bırakırken Afgan halkı, bu süreçte siyasi, ekonomik, sağlık, eğitim ve insan hakları konularında ciddi sınavlar veren Taliban yönetiminden memnun ve umutlu.

Taliban’ın Afganistan’da yönetime gelmesinin ardından 1 yıl geçti. ABD’nin geçtiğimiz yıl Afganistan’dan çekilme sürecini başlatmasıyla yeniden iktidara gelmeyi hedefleyen Taliban, güneydeki Kandahar ilinden saldırıya geçerek 15 Ağustos’ta Kabil’e girmesiyle dönemin Cumhurbaşkanı Eşref Gani, "Taliban'ın kazandığını" kabul ederek ülkeden ayrıldı. Bir anda yeniden dünya gündeminde yer alan Afganistan’da Taliban’ın yönetime gelmesiyle binlerce Afgan havalimanlarına akın ederek hayatları pahasına uçakların kanatlarına tutundu. Can kayıplarının, insani dramının yaşandığı havalimanında ABD Hava Kuvvetleri'ne ait tahliye uçağının kanatlarına tutunan 3 kişinin uçağın havalanmasının ardından metrelerce yükseklikten yere çakılarak hayatını kaybetmesi, Afgan kadınların çocuklarını tel örgüler üzerinden ABD askerlerine teslim etmesi Taliban yönetiminin iktidara geldiği dönemde ülkedeki kaos ve karışıklığın en acı örneği oldu.

Tahliyeler devam ederken 26 Ağustos'ta havalimanı yakınlarında gerçekleştirilen intihar saldırılarında 13'ü ABD askeri 100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesi Taliban yönetiminin ulusal güvenlik ve uluslararası siyaset alanında sınavlar vereceğini gözler önüne serdi. Saldırıyı terör örgütü DEAŞ üstlenirken, 4 gün sonra 30 Ağustos’ta son ABD kuvvetleri ve müttefikleri de ülkeden ayrıldı. Bu süreçte Washington yönetimi, ABD bankalarındaki 7 milyar dolarlık Afgan rezervini dondururken, yönetimdeki Taliban’ın iktidara gelmesiyle ülkeye uluslararası yardımlar da durduruldu ya da önemli ölçüde azaltıldı. Ekonomik sorunların da baş gösterdiği ülkede, Taliban yönetimi, iktidara gelişinin 1.yılını geride bırakırken bu süreçte insan hakları ihlallerinin yanı sıra, eğitim, ekonomi, sağlık gibi alanlarda sınav verdi, uluslararası eleştirilerin de hedefi oldu. Kız çocuklarının eğitimlerine devam edememesi, kadınların çalışma hayatı uzun süre tartışıldı. Konuya ilişkin açıklama yapan İslam Emirliği Sözcü Yardımcısı Bilal Karimi, “İslam Emirliği'nin yönetimiyle Afganlar tarihi bir zafer elde etti. İşgal sona erdi ve ülke tamamen özgürlüğüne kavuştu ve her yerde güvenlik sağlandı. Öte yandan, güç ve zorbalık ortadan kaldırıldı. Ülke, merkezi ve güçlü bir yönetim sistemine sahip oldu. Her türlü zorbalık, baskı ve gasp gibi unsurların önü alındı. Her konuda şeffaflık meydana geldi. Zülüm sona erdi ve milli gelir net olarak tahsil ediliyor. Ülke kendine yeterlilik konusunda ekonomik adımlar attı. İslam Emirliği, altyapı ve yapısal projeler için birçok adımlar attı, binlerce insan istihdam edildi. Ayrıca İslam Emirliği madenlerin çıkarılması için önemli adımlar attı. Dünya ülkeleriyle iyi ilişkiler kurulması için çok çaba sarf edildi. Sonuç olarak, birçok ülkenin büyükelçilikleri artık ülkede faaliyet gösteriyor ve İslam Emirliği ülkelerin çoğunda konsolosluk faaliyetlerine başladı. Ayrıca İslam Emirliği, mantıklı ve makul ilişkiler temeli esasında dünya ile karşılıklı saygı çerçevesinde etkileşim kurmak istemektedir. Hiçbir ülkenin Afganistan topraklarından bir tehditle karşılaşmamasını taahhüt ediyor. İç zorluklara rağmen, İslam Emirliği geçtiğimiz yılı iyi yönetti” ifadelerini kullandı.

Taliban resmi olarak tanınmadı
Taliban, tek başına iktidarını sürdürürken uluslararası ilişkilerin önemine dikkat çekerek kapsayıcı bir yönetim oluşturacaklarını duyurdu. Taliban, uluslararası güvenliğe tehdit oluşturulmadığını açıklasa da batılı ülkeler yeni yönetimle ilişkilerin geliştirilmesi ve Taliban’ın tanınması için insan haklarının tesis edildiği ve tüm tarafların savunulduğu bir yönetim anlayışını temel şart koydu. Resmi olarak tanınmak isteyen Taliban, Türkiye’nin yanı sıra Norveç, Çin, Rusya, Özbekistan ve çok sayıda ülkeye heyetlerini gönderdi. Ancak, Taliban iktidarının 1 yılı geride kalsa da Taliban’ı henüz resmi olarak hiçbir ülke tanımadı. Analistler de ülkenin verdiği sınavlarda başarılı olmadığını savunuyor. İnsan Hakları Analisti Monesa Mubarez, “Geçen bir yılda her şeyimizi kaybettik. Yerine negatif şeyler aldık. Eksik de olsa konuşma özgürlüğümüz vardı onu da kaybettik. Demokrasi kayboldu. Basın özgürlüğü, konuşma özgürlüğü, eğitim hakkı, siyasi ve sosyal yapıya katılma hakkı, insanların barış hakkı, güvenlik, her şey. Taliban'ın Afganistan coğrafyasına hakim olmalarıyla birlikte Afganistan halkı büyük acılar yaşadı” dedi.

Siyasi Analist Profesör Abdul Basir Nabizada ise, “Kısaca özetleyecek olursak, Taliban geçtiğimiz yıl her alanda çok zayıf ve başarısız hareket etti. Ne yönetim alanında, ne de ekonomi ve sosyal sosyal hayat alanında, insani ve ekonomik krizleri azaltamadılar. İstihdam oluşturamadılar” açıklamasını yaptı.

Ekonomik kriz devam ediyor
Taliban yönetiminin uluslararası alanda en fazla tepki topladığı kız çocuklarının eğitimlerinin durdurulması ve kadınların iş hayatından uzaklaşmaları oldu. Çok sayıda kadın istifa etmeye zorlandı, işten çıkarıldı. Havalimanları gibi alanlarda çok az sayıda kadınlar çalışabiliyor. Başta ABD olmak üzere, çeşitli ülkelerin ekonomik fonları durdurduğu ülkede başlayan ekonomik kriz ise devam ediyor. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve ABD Merkez Bankasının fonlara erişimi kesmesiyle başlayan kriz bankacılık sektörünün çökmesine neden oldu.

Taliban’ın yönetime gelmesiyle başlayan göç krizi devam ediyor. Taliban’ın büyük sınavlar verdiği yönetimin ilk günlerinde Türkiye ve İran’a yönelik yoğun olarak yaşandığı göç yavaşlasa da devam ediyor.

Halk umutlu: “Kabil daha güvenli”
Afgan yetkililerin savunduğu iyimser tablonun aksine analistler Taliban’ı başarılı bulmazken halk umutlu. Najibullah adlı Afgan, “Kaybettiğimiz şeyleri tüm dünya insanlarına belli, söylememe gerek yok. Ama şu anki durumun iyi tarafı, önceki hükümete kıyaslasak güvenlik daha iyi, intihar saldırıları açısından daha az endişe ediyoruz. Kabil daha güvenli” dedi. Omid adlı Afgan ise, “Çok şükür hayatım güzel. Bisiklet tamirciliği yapıyorum. Eskiden de zorla geçindiğim bir hayatım vardı, şimdi de değişen bir şey yok. Güvenliğimiz iyi olduğu için 01.00’de düğünden eve dönüyoruz, kimse herhangi bir rahatsızlık vermiyor. Geçmişte hırsızlık daha fazlaydı ama şimdi çok azaldı. Mevcut hükümet dünya tarafından resmi olarak tanınırsa daha iyi olacak. Afganistan'daki tüm etnik grupların temsilcileri hükümette pay sahibi olmalıdır. Tacik, Özbek ve Hazare” ifadelerini kullandı.

Samiulhaq Malang ise, “Taliban'ın ana odak noktası istihdam olmalı. Şimdi güvenlik sağlandığı için iş fırsatı lazım. Taliban olsun gerek devlet askeri, 200-300 arası insan kaybediyorduk eskiden. Çok şükür artık öyle değil. Şu an ülkenin yüzde 90 güvenli artık ve bu istihdam için çok uygun bir fırsat demektir. Dolaysıyla gelen ekonomik krizin önü alınması gerek” ifadelerini kullandı.

Farid Paktin ise, “15 Ağustos'a Kara Gün denir. Umarım İslam Emirliği yetkilileri olumlu çabalarıyla bu ismi ortadan kaldırır. Ne yazık ki her yönde olumsuz değişiklik görünüyor. Ben üniversite son sınıf öğrencisiydim ve aynı anda çalışıyordum. Hem üniversitem kapandı hem de işsiz kaldım. Ekonomik ve zihinsel güvenlik ortadan kaldırıldı. Umarım İslam Emirliği liderleri bu konuda ciddi anlamda dikkat edecekler” dedi.

Sultan Faizy - Hayatullah Yusufi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Samsun’da 314 arsayı satışa çıkarıyor Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Samsun’da 314 muhtelif arsayı yatırım yapmak isteyenler için avantajlı şartlarda satışa çıkarıyor. Samsun’daki 314 arsa; yüzde 25 peşin, 24 ay vadeyle satışa çıkacak. Bakanlık, peşin ödemelerde yüzde 20 indirim avantajı ile yatırım yapmak isteyenler için büyük bir fırsat sunuyor. 30 Nisan Salı günü saat 10.30’da yapılacak müzayedelere çevrimiçi (on-line) katılım da sağlanabilecek. Büyük fırsat için başvurular başladı, on-line katılım sağlanabilecek Konut, tarım ve plansız alan niteliğindeki 314 muhtelif arsa için alıcılar gün sayıyor. Samsun’daki arsalar için başvurular başladı. Açık artırma 30 Nisan Salı günü saat 10.30’da yapılacak. Ankara/Çankaya Holiday Inn Hotel ile Samsun Büyükşehir Belediyesi Çok Amaçlı Salon’da yapılacak artırmaya internet üzerinden de (emlakmuzayede sitesinden) teklif verilebilecek. “Bu fırsat kaçmaz” Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri olan Samsun’da arsa sahibi olma fırsatının kendisini çok heyecanlandırdığını ifade eden Olgun Aydoğan, “Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Samsun’daki 314 arsayı yüzde 25 peşin, 24 ay vadeyle satışa çıkaracak. Peşin ödemelerde yüzde 20 indirim avantajı ile yatırım yapmak isteyenler için büyük bir fırsat sunuluyor. Bu fırsat beni çok heyecanlandırdı. Bir firmayla anlaşıp 2-3 daire sahibi olabilirim. Yatırım için ise uzun vadede kullanabilirim. Bu fırsat kaçmaz” dedi. “Arsa sahibi olmak isteyenleri açık arttırmaya davet ediyorum” Kendisi gibi arsa sahibi olmak isteyen vatandaşları müzayedeye davet eden Kadriye Arslan ise “Samsun’dan arsa almak istiyordum. Güvenilir yerden, uygun şartlarda arsa bulmak oldukça zor. Alacağım arsayı daire karşılığında inşaata verebilir ya da yatırım için bekletebilirim. Tüm uzmanlar da günümüz şartlarında en önemli yatırım aracının arsa almak olduğunu dile getiriyor. Arsa sahibi olmak isteyen vatandaşları bu imkanlardan yararlanmaya davet ediyorum” diye konuştu. 30 Nisan Salı günü saat 10.30’da yapılacak müzayede hakkında ayrıntılı bilgilere internet sitesinden ve 0212 608 15 00 numaralı telefondan ulaşılabilecek.
Bitlis 27 yıllık harik ustasından alternatif üretim Bitlis’te 27 yıldır harik sanatıyla uğraşan Haydar Yılmaz, ürettiği büyük boy hariklere alternatif olarak süs eşyası ve hediyelik mini harik üretimi yapıyor. Yıllardır tek başına harik sanatını yaşatmak için büyük mücadele veren Haydar Yılmaz, 600 yıllık bir sanatın bitmemesi için alternatif üretimlere yöneldi. Bitlis’in önemli el sanatlarından biri olan, keçi kılı ve kendir ham maddesinden yapılan ve yöre halkının yüzyıllardır ayakkabı olarak kullandığı harik ayakkabısının yaşayan son ustası Yılmaz, sanatını yaşatmak ve tanıtmak için mücadele veriyor. Bazı kurumların kısmi desteği dışında sanatını yaşatmak için destek bulamadığını vurgulayan Yılmaz, 25 yıldır zor şartlarda üretimini yaptığı harik sanatına sahip çıkılmasını bekliyor. Harik ustası Haydar Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, mini harikin piyasasını oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Yılmaz, “Yöre halkının 600 yıl boyunca bu ayakkabıyı kullandığı rivayet edilir. Genelde biz bunları halk oyunları ekiplerine veya ayağında romatizma rahatsızlığı bulunanlar için yapıyoruz. Tabii harik, piyasası olan bir ürün değil. Tüm geleneksel el sanatlarında olduğu gibi pazar sorunu yaşıyor. Bu pazar sorununu aşmak için farklı metotlar denedik. Bunlardan biri de mini harik üretimi oldu. Bu mini harikler süs amaçlı yapılıyor. Piyasası daha uygun oluyor, çünkü gelen turistler kullanım amacı büyüklere göre daha fazla olduğu için bunu tercih ediyorlar. Bitlis’teki kurum ve kuruluşlar gelen misafirlerine mini hariki veriyorlar, sağ olsunlar bu konuda bizlere destek oluyorlar. Amacımız bu sanatı ayakta tutmak ve yaşatmak istiyoruz. Çünkü Bitlis’e özgü bir sanattır. Genç nesillere aktarabilmek için zaman zaman Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurslar açıyoruz. Kursiyerlerimiz geliyorlar öğreniyorlar tabii, devam ettirme konusunda fazla bir rağbet olmasa da yine de kurslarımızı açıyoruz. Mini harikin piyasasını oluşturursak atölyemizde en azından 10-15 kişi istihdam edebiliriz” diye konuştu.
İstanbul “Türkiye, 2030’da yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçebilir” Türkiye’nin yüzde 55-60 oranında yenilenebilir enerjiye geçtiğini belirten Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, bunun kısa sürede yüzde 100’e çıkabileceğini söyledi. Yapılacak çalışmalarla 2030’a kadar ‘yüzde 100 yenilenebilir enerji’ kullanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Uyar, “Ama kömür santrali kurmayıp nükleeri durdurmalı. Çünkü nükleerin elektriği için Rusya’ya 14 buçuk sent verecekmişiz. Hâlbuki bu enerji, güneşten bir sente üretiliyor” dedi. IRENEC 2024 14. Uluslararası %100 Yenilenebilir Enerji Konferansı, 17 Nisan’da İstanbul Beykent Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. 3 gün sürecek olan konferansta; ulusal ve uluslararası birçok katılımcı yer alırken alanında uzman kişiler ‘yenilenebilir enerji’ hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulunuyor. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı ve İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar da konu hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulundu. Her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor İlk olarak yüzde 100 yenilenen enerji hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Fosil yakıtlardan arınmış, sadece doğal olan güneş ışığı, rüzgârın kinetik enerjisi ve suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak bütün enerji ihtiyaçlarının karşılanabilmesidir. 14 yıldır bunu yapıyoruz. Çünkü diğer kullanılan yakıtlar hem atmosferi kirletiyor hem de her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor. Bu sorunları halletmek için bütün dünya ülkeleri; Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler 2015’ten beri bu sorunu gündeme aldılar. Dünyada bunun için çalışan alanında uzman hocalarımız ise burada konuşuyor. Fosil yakıtlar, temizmiş gibi her yerde. Üniversitemiz ise dünyada tek olan bu konferansa ev sahipliği yaparak sorunların çözümü için liderlik yapmış oluyor” şeklinde konuştu. Konferansa asıl belediyelerin katılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Çünkü bu konuları bilmiyorlarsa enerji ve iklim alanlarında 30-40 yıl geride kalmışlar demektir. Şimdi burada Bağcılar Belediyesi’nden insanlar var. Yenilenebilir enerji için belediyelere büyük sorumluluk düşüyor” dedi. 1 trilyon euro ayırdılar Dünyada yapılan çalışmalar hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar şunları söyledi: “Avrupa, 2019’da Yeşil Mutabakat ile ‘bütün bu sorunları’ aşalım dedi. 27 ülkenin parlamentolarından gelen, Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı diyor ki ‘2050 yılında Avrupa’yı iklim nötr ilk kıta yapacağız.’ Bunun için bir trilyon euro ayırdılar. Çalışmaları sürüyor. Avrupa’da yaklaşık 112 şehir seçtiler. 33’ü bu işi yapabileceğini kanıtladı, belge aldılar. Hedeflerine ulaşmak için 5 görev belirlediler. Bunlardan birincisi iklim değişikliğine adaptasyon. İklim değişiyor ama ‘insan ölsün’ diyemeyiz. Sel, yangın gibi durumlara önlem almak gerekir. İkincisi, şehirler bir an önce fosil yakıtsız hale getirilmelidir. Üçüncüsü kanser misyonu, dördüncüsü toprakların korunmasıdır. Beşincisi ise deniz ve suların korunmasıdır. Birleşmiş Milletler de ise yenilenebilir enerji kuruluşu yoktu, kuruldu. O da bütün ülkelere yenilenebilir enerji konusunda nasıl daha çok adım atabileceklerini anlatıyor.” “Yenilenebilir enerjiyi kullanınca savaşmanıza gerek kalmıyor” Türkiye’nin bütün enerjisini rüzgârdan sağlamanın mümkün olduğunu da belirten Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Zaten herkes güneşlenmeye Türkiye’ye geliyor. Ama Almanya’nın bizden 5 misli fazla güneş paneli var. Yani Türkiye’nin bu konuda potansiyeli çok iyi. Sadece karar vericilerin tercihini önemli. Yenilenebilir enerjiyi sınırsız, en ucuza, kimseyi öldürmeden kullanabiliyorsunuz. İnsanlar; doğal gaz, petrol, kömürle ilgili savaşıyor. Güneş enerjisini kullanmak için kimseyi öldürmeniz gerekmiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.