GENEL - 11 Eylül 2018 Salı 14:08

Ana hedef Yükseköğretim Mekanları Tasarım Kılavuzu hazırlamak

A
A
A
Ana hedef Yükseköğretim Mekanları Tasarım Kılavuzu hazırlamak

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile SDÜ işbirliğinde gerçekleştirilen ’Mekan Tasarım İlkeleri Çalıştayı’ sona erdi.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile SDÜ işbirliğinde gerçekleştirilen ’Mekan Tasarım İlkeleri Çalıştayı’ sona erdi.


Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın tevdi ettiği görev ile Devlet üniversitelerinin tamamında uygulamaya sokulan Yükseköğretim Mekânları Yatırım Karar Destek Sistemi’ne (Mek-Sis) imza atan SDÜ, 7 önemli alan üzerinde daha çalışmaya başladı. Mek-Sis için önemli bir veri kaynağı olan “Mekan Tasarım İlkeleri Çalıştayı” sonuçlandı. Türkiye’de 7 farklı üniversiteden bilim insanları ve yapı endüstrisinden 2 uzmanın katılımı ile gerçekleştirilen çalıştayda Mek-Sis’in kapsamının ve içeriğinin güçlendirilmesi yönünde fikir birliğine varıldı.



“Yükseköğretim Mekanları Tasarım Kılavuzu’na kesin ihtiyaç var”


Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Mimarlık Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi İlker Erkan, üst genel şemsiye olan Mek-Sis’e dayanak oluşturacak yeni dilimlerin eklenmesi gerektiğini savundu. Bundan sonraki ana hedefin devlet üniversitelerinde uygulanmak üzere ‘Yükseköğretim Mekânları Tasarım Kılavuzu’ olacağını anlatan Dr. Öğr. Üyesi İlker Erkan, şöyle dedi; “Dünya’nın en gelişmiş ülkelerinde; Avrupa Birliği’nde (AB) örnekleri mevcut. Üniversite yerleşkeleri için belirli norm ve standartlar var. Mek-Sis ile çıkılan yolda Türkiye’deki Devlet üniversiteleri için nihai hedef bu olmalı. Yükseköğretim Mekânları Tasarım Kılavuzu’na kesin ihtiyaç var. Bunun için de üniversitelerde ‘Mekân Tasarım Birimi’ konuşlandırılırsa sistemin doğru işleyeceğini düşünüyorum.”



“Üniversiteler sadece mekan anlamında değil ’bütünleşik yerleşke’ bağlamında ele alınmalıdır”


İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meryem Birgül Çolakoğlu da mekânsal yerleşke birimlerinin Yapı İşleri’nden çıkarılması ve rektörlerden bağımsız şekilde hareket edebilmesi gerektiğini savundu. Üniversitelerin artık geri dönüştürülebilir yapılar üzerine kafa yormasının şart olduğunu belirten Çolakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü; “Dinamik yapılar tasarlanmalı. Tasarımda estetik ve mimari kalite yüksek değerlerde tutulmalıdır. Üniversiteler sadece mekan anlamında değil ’bütünleşik yerleşke’ bağlamında ele alınmalıdır. Üniversite-sanayi işbirliğinde merkezi laboratuvarlar kurulmalıdır. Hafta sonları STK ve sosyal yapılara açılmalı, gelir kaynakları oluşturulmalıdır.”



“Merkezi Derslik felsefesinin laboratuvarlar için de geçerli olması gerektiğini düşünüyorum”


Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arzu Gönenç Sorguç ise her bölüm için bir laboratuvar anlayışının artık yıkılması gerektiğini söyledi. “Çok özellikli laboratuvarları hariç tutuyorum. Genel geçer laboratuvarların her bölüm için açılması kaynak israfıdır” diyen Prof. Dr. Sorguç, sözlerini şöyle sürdürdü; “Merkezi Derslik felsefesinin laboratuvarlar için de geçerli olması gerektiğini düşünüyorum. Mek-Sis içerisine bu ilkenin de yerleştirilebileceğini savunuyorum. Herkesin bilgisi olduğu üzere her bölümde birbirine çok benzer laboratuvarlar var. Genel geçer disiplinlerdeki laboratuvarlar ’merkezi’ haline getirilebilir. Elbette çok özellikli laboratuvarları hariç tutuyorum. Bu fikir bizi bilim-sanayi işbirliğini inşa edecek ’Araştırma Parkları’na da götürebilir.”



“Bu ekip anlayış dönüşümünün başlangıcı olsun”


Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Faruk Özok da “Uluslararası Patent” için daha çok çalışılması gerektiğini söyledi. Üniversitelerde bilim öğrenme arzusunun daha güçlü ve yoğun şekilde yaratılmasını umut ettiğini anlatan Prof. Dr. Özok, “Öğrenciyle karşılıklı tartışılmayan hiçbir öğretim yöntemi başarılı olamaz. Bütün bilimlerin temeli matematiktir. Matematik insanın beyni ile hesaplaşmasıdır. Matematik ve yabancı dile ehemmiyet göstereceğiz. Uluslararası Patent anlamında sanayi ile çok güçlü şekilde çalışacağız” dedi. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile SDÜ işbirliğinde düzenlenen Mekân Tasarımı İlkeleri Çalıştayı’nın mutlaka bir yayın haline getirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özok, şöyle dedi; “Bildiri Sonuç Kitabı yayınlansın. Bu konu Mek-Sis’in alt çıktısı olsun. Bu ekip anlayış dönüşümünün başlangıcı olsun. Daha üst seviyelere gidelim. Türkiye’nin ilk Yükseköğretim Mekânları Tasarım Kılavuzu’nu hazırlayalım.”



“Mutlaka yönerge hazırlansın. Bağlayıcı olsun”


İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Murat Günaydın, fikir birliğine varılan Yükseköğretim Mekânları Tasarım Kılavuzu’nun mutlak surette bir ’’Yönerge’’ ile sağlam temeller üzerine inşa edilmesi gerektiği kuramını ortaya attı. Devlet üniversitelerinde yerleşkelerin bu iki sistem üzerinde inşa edilmesini isteyen Prof. Dr. Günaydın, mimari projeler için de yarışma açılması gerektiğini savundu.


Mek-Sis ile öğrenci kapasitesi dijitalleştirilecek


Mek-Sis Proje Yürütme Komitesi Başkanı Uzman Tolga Balcı ise YÖK ile yeni bir çalışma başlattıklarını açıkladı. Mek-Sis verileri ışığında üniversitelerin öğrenci kapasitelerinin dijitalleştirileceğini söyleyen Balcı, sözlerine şöyle devam etti: “YÖK ile Mek-Sis konusunda görüştük. Devam eden süreç nihayete erdiğinde YÖK, Mek-Sis bilgileri ışığında kontenjan verecek.


Üniversite yerleşkelerinde yapılacak projeler için yarışma açılması yerinde olacaktır. Projelerin kalitesini de yükseltecektir. Mek-Sis’in bir sonraki aşaması ‘Mekân Yönetimi’ üzerine olacak. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı olarak biz bu konuyu Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) ile görüşüyoruz.”



“SDÜ bize iç mekan kalitesi vizyonu da çiziyor”


Uzman Tolga Balcı, Mek-Sis kapsamında yeni bir çalışma yaptıklarını da açıkladı. ’Üniversite Yerleşkelerinde İç Mekân Kalitesi’ üzerine de çalıştıklarını anlatan Balcı, “Bu SDÜ’nün bize açtığı bir vizyon. Mek-Sis büyüyerek, genişleyerek yoluna devam edecek” şeklinde konuştu. Çalıştay kapanışında yeni yayınlanan Yükseköğretim Mekânları Envanter Sınıflandırma Sistemi (YMESS) Kılavuzu Versiyon 2’nin sonuçları da analiz edildi.


SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Saltan da çalıştay çıktılarını bir kitap haline dönüştüreceklerini söyledi. Saltan daha sonra katılımcılara sertifika ve hediyeler takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.